İki yangının ortaya çıkardığı realite…

Adına şarkılar bestelenen, şiirler yazılan, birçok destana ev sahipliği yapan, Kur'an'da Nuh’un Gemisi’nin oturduğu dağ olarak bahsedilen, kendisine sığınanı ele vermeyen, her türlü nimetiyle doyuran, yüzlerce canlıya yuva olan, heybeti ve görkemi ile dağların efendisi Cudi…

Görgü tanıklarına göre; 15 Temmuz günü Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Çalışkan  (Gite) beldesindeki Çalışkan Hudut Taburu’ndan, Aksu (Herbol) ve Damlaca  (Silip) köyleri kırsallarına atılan havan topları sonrasında Cudi Dağı’nda yangın çıktı.

Yangın; rüzgarında etkisiyle kısa sürede yayılarak hızla büyüdü. Cudi Dağı’ndaki yangın, yıllardır ekilen ırkçılığın coğrafi bölgelere kadar nasıl yayıldığını bir kez daha ortaya koydu. Tıp ki, Van’da yaşanan deprem sonrası ortaya konan faşist yaklaşım gibi...

Amerika’dan Yunanistan’a kadar en küçük bir yangının haberini veren medya kuruluşları, Roboski’de olduğu gibi ilk önce körleri sağırları oynadı. Ardından haberin başlangıcını vermeyen medya kuruluşları, 2 gün sonra Amerika’daki bir yangının ardından Cudi Dağı’ndaki yangından da şöyle bir bahsetme lütufunda bulundu.

Bulundular bulunmasına ama yangının çıkış nedeniyle ilgili, elli dereden su getirircesine ‘bilinmeyen sebeple’, ‘örtü yangını’ gibi söylem ve yazılarla adeta olayı ters-düz ettiler. Günlerce devam eden yangın, Ramazan Bayramı’nı bölge halkına zehir etti.

Söndürme çalışmalarına katılan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, yangının askerler tarafından bilinçli bir şekilde çıkarıldığını ifade ederek, ‘Bu alanları tamamıyla insansızlaştırmak istiyorlar. Bu yangın, Türkiye’nin farklı bir yerinde olsaydı devlet şu an bütün imkanlarıyla seferber olmuştu’ diye sitem etti.

Silopi Belediyesi İtfaiye Müdürü Mahmut Olgun ise Cudi Dağı’ndaki yangına müdahalede kendilerinin araç bakımından yetersiz kaldıklarını belirterek,‘Başka yerlerdeki yangınlara helikopterlerle müdahale edilirken, burada neden edilmiyor?’ diye soruyordu.

Yangın, Şırnak ve ilçelerinden gelen ekiplerin ve vatandaşların gayretleri sonucu kontrol altına alındı. Ancak 3 gün süren yangının geride bıraktığı tahribat ise korkunçtu. 100 hektar alanda, binlerce yaban ağacının yanı sıra 5 binden fazla meyve ağacı, arılar, kuşlar, böcekler, dağ keçileri, ceylanlar, kurtlar gibi birçok canlı da telef oldu.

Yazıyı kaleme aldığımda ise, Mersin'in Gülnar İlçesi'nde inşaat çalışması devam eden Akkuyu Nükleer Santrali'nin yakınındaki ormanlık alanda yangın çıktığı ve yangın nedeniyle 200 kişinin yaşadığı bir mahallenin boşaltıldığı haberi geldi. 

Hızla büyüyen yangına, ilk etapta Mersin Orman Bölge Müdürlüğü'ne bağlı 200 kişilik ekiple birlikte 5 yangın söndürme helikopteri ile 1 yangın söndürme uçağı ve 30 arazözle müdahale edildi, daha sonra ise çevre il ve ilçelerden de destek geldiği bildirildi.

Yukarıda da belirttiğim gibi, asıl dikkat çekmek istediğim konu gerek Cudi Dağı’nda, gerekse Mersin Gülnar ilçesinde çıkan yangınlarla ilgili haberleri yayınlayan internet sitelerinin altında yer alan yorumlardaki milliyetçi, ırkçı yorumlardır. Bu haberlerin altındaki yorumlarda, karşılıklı zil çalıp oynanıyor adeta…

Bu iki yangın şunu gösterdi ki, siyasileri tebrik etmek lazım… Bugüne kadar besleyip büyüttükleri ırkçılık, acılardan zevk almaya, mutlu olmaya kadar getirdiler. İş artık coğrafi faşizme kadar geldi. Umarım siyasiler, bu iki yangının ortaya çıkarttığı sonuçtan ders çıkartırlar.

HEP AYNI MANZARA

On bir ayın Sultanı Ramazan’ın ardından bayramı şeker tadında kutlayalım dedik. Ancak, yine bayram tatili nedeniyle yollar kan gölüne döndü. Yine onlarca kişi trafik kazasında can verdi, yüzlerce kişi yaralandı, binlerce kişinin evine ateş düştü, milyonlarca lira maddi hasar yaşandı.

Yapılan tüm araştırmalar ortaya koyuyor ki,  kazaların birinci sebebinin insan kaynaklı olduğu gerçeğidir. Oysa onlarca deney sonucu ortaya çıkartılan trafik işaretleri ve kuralları bulunuyor. Ne olur bu işaret ve kurallara uyalım ve kazaları azami düzeye çekelim.

Sevgiyle kalın.