kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
16 Eylül, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    34.07
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2733.2
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57623.74$
olay köşe yazısı üstü

SADDAM HÜSEYİN Ve Ortadoğu

05 Ağustos 2024, Pazartesi 15:05
SADDAM HÜSEYİN Ve Ortadoğu

Ortadoğu’nun şer kolu olan İsrail, mayasında yer alan soykırımı günümüzde de devam ettirmekte, Filistin’de binlerce Müslümanı katletmektedir. Müslüman devletler ise bu durumu yerlerinde yan gelerek seyretmekte ve tarihinde hiçbir gayrimüslim devlet ile savaşmamış olan İran’dan medet ummaktadır. Kuruluşundan bu yana sadece Müslüman devletler ile savaşmış olan İran’dan… Heyhat!

Koca bir ümmet Ortadoğu’da huzurun elçisi olarak İran’ı görüyorsa bu durum bizler için çok vahimdir. İran hiçbir zaman Ortadoğu’da huzurun ve barışın sağlayıcısı olmamıştır. Filhakika hiçbir Müslüman devlet de İran’ın güçlenmesini istememiştir zira bu güç direkt Müslümanları tehdit etmiştir.

Müslümanlar, kendini Ortadoğu’da en son Saddam Hüseyin döneminde güvende hissetmiştir.

Saddam Hüseyin, her ne kadar Baas darbesi ile dış güç sayesinde iktidara geçmiş olsa da, belirli dönemlerde batının taleplerini karşılamış olsa da, yaşadığı pişmanlık sonrası uzun bir dönem Gayrimüslim ve Şia ile doğrudan savaşmıştır. Bu dönemde Filistin, Saddam Hüseyin için adeta bir gözbebeği haline gelmişti. Filistin’i koruması altına alan Saddam, İsrail’e sadece gözdağı vermemiş, İsrail ile aktif olarak da savaşmıştır.

Irak ile İsrail arasında kara sınırının olmaması Saddam’ın karadan bir harekât gerçekleştirmesini zorlaştırıyor, havadan kısıtlı imkân ile füze saldırıları gerçekleştiriyor ve kısmen de olsa başarılı olup özellikle Tel Aviv şehrine maddi manevi zarar veriyordu. Aynı zamanda Filistin’de yer alan direniş güçlerine de maddi ve manevi destek sağlıyordu.

“Irak lideri Saddam Hüseyin, 2000 yılında Kudüs’te çıkan ve 66 kişinin ölümüne sebep olan olaylar sonrasında, 'Eğer İsrail ile ortak sınırımız olsaydı çoktan girmiştik' dedi.” [5 Ekim 2000, Hürriyet]

 Birçok toplantısında Amerika ve İsrail’den korkulmamasını, bunların zaten hâlihazırda düşmanımız olduğunu belirtmiş, Filistin’de ölen çocuk ve kardeşlerimize yardım edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Hz Muhammed Sav. İçin ve onun emaneti olan Mescid-i Aksa için fedakârlık yapılması gerektiğini ifade etmiştir.

Yahudilere karşı birleşmek için birçok defa Müslüman devletleri davet etmiş fakat beklediği icabetleri alamamıştır. Saddam Ortadoğu’da önce Arap birliğini, ardından da İslam birliğini kurmayı amaçlamış lakin amacına ulaşamamıştır. Bu tür fikirlere sahip olan bir lideri, gitgide güçlenen Müslüman bir lideri, Yahudiler ve batılı devletler elbette istemeyecektir. Gerek Irak içinde çıkarılan fitne ve fesatlar ile gerekse de uluslararası uygulanan ambargolar ile Saddam Hüseyin yıpratılmaya çalışılmıştır. Ülke içerisinde fitne yoluyla iç karışıklık çıkarmak Yahudilerin en çok kullandığı yöntemdir. Nitekim bu metodu Muammer Kaddafi yönetimindeki Libya’ya da uygulamış ve başarılı olmuşlardır. Libya halkı da Irak halkı da liderlerini kaybettikten sonra derin ama geç kalınmış bir pişmanlık yaşamıştırlar. Milenyum çağını yaşayan Libya Kaddafi’den sonra Bedevileşmiş, Irak ise Amerika’nın getirdiği demokrasi ile esarete düşmüştür. Irak halkı bugün bile Saddam Hüseyin’i anmakta ve pişmanlıklarını dile getirmektedir. Saddam Hüseyin dönemindeki huzur ve güven ortamını, İnanç ve ibadet özgürlüğünü Amerika’nın işgal yönetiminde yaşayamamışlardır.

Saddam Hüseyin özellikle iktidarının ilk yıllarında hem güven hem istihdam hem de ekonomik açıdan Irak halkını ihya etmiştir. Saddam’ın hem asker kökenli olması, hem de çok zeki bir kişiliğe sahip olması Irak’ın kısa sürede askeri ve ekonomi alanlarda gelişmesine neden olmuştur. Özellikle askeri ve ihracat alanlarında çok hızlı gelişmeler kaydedilmiştir. İktidara geldiği ilk yıllarda uyguladığı ekonomik politikalar ve petrol işletmelerinin millileştirilmesi, yabancı şirketlere ait kuyularda Irak Devleti’nin payının arttırılması gibi uygulamalar ile Irak’ta görece bir refah yakalandı.  Ülke düzeyindeki Gayri Safi Milli Hasıla’da ciddi şekilde artışlar gözlemlenmiştir. Fakat Saddam’ın son dönemlerinde ülke sürekli savaş içinde olduğundan dolayı ekonomi çöküşe geçmiş, Irak’a uygulanan ambargolar insanları huzursuz etmiştir. Özellikle 8 yıl süren İran-Irak savaşı ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu savaşta İsrail, Saddam Hüseyin’i Ortadoğu’da bir tehlike olarak gördüğü için İran’ı desteklemiştir. İsrail bu süreçte İran’a savaş uçakları, füze sistemleri ve tank motorları olmak üzere pek çok mühimmat desteği sağlamıştır. Bu durumun oluşmasına zemin hazırlayan lobiler bunu fırsat bilip hem içten kargaşa oluşturmuş hem de uluslararası ambargo ile kendilerine itaat etmeyen Saddam hükümetini yıkmaya çalışmıştır.

Yahudi ve batılı devletler Ortadoğu’da ses çıkaran liderleri istememiştir. Onlar Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve İran’ın liderleri gibi kendilerine itaat eden liderler istemişlerdir. Bundan dolayı Saddam Hüseyin’i bir kurban bayramı sabahında idam etmişlerdir. Bundan dolayı Muammer Kaddafi’yi kendi halkına linç ettirerek öldürtmüşlerdir. Bunun için Muhammed Mursi’yi zindana atıp şehadetine neden olmuşlardır.

Kurmuş oldukları sözde mahkeme ile göreve getirdikleri kendi adamları olan sözde hâkimler ile Saddam Hüseyin’i yargılamışlardır. Mahkeme’ye elinde Kuran’ı Kerim ile çıkan Saddam, idam edileceğini bile bile dik duruşundan asla vazgeçmemiştir. Sözde hâkimlere sürekli, “Satılmış köpekler.” ve “ İsrail’e attığım füzeler seni rahatsız etti.” diyerek insanlara gerçeği duyurmak istemiştir. Sözde hâkimler kararı okurken “Yaşasın ümmet, yaşasın Irak. Allah büyüktür.” Diyerek son anlarında bile dini ve ülkesi için çaba sarf etmiştir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum

casibom-aresbet-tokyobet-tokyobet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-g�venilir casino siteleri-aresbet-