kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
21 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.21
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2513.3
  • BIST
    10739.57
  • BTC
    70140.95$
olay köşe yazısı üstü

İdareciler öncelikle Allah’tan çok korkmalı

30 Aralık 2020, Çarşamba 11:22

Muhterem Kardeşlerim…

Daha önceki köşe yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, ‘İdarecilik zor zanaat’, ancak idareci otoritesini iyi kullanabilirse, öncelikle Allahu Teâlâ’dan da çok korkarsa inşaallah sorun çıkmaz. Nasihat etmek ve dinimize uygun nasihatleri dikkate almak, yani dinimizi doğru olarak öğrenmek ve öğretmek, her Müslüman’ın vazifesidir. Ama nasihate, insanın önce kendinden başlaması gerekir.

Efendim;

“Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan Valisi iken, Rakka Valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e bazı nasihatlerde bulunmuştur.

Nasihatleri özetle şöyle idi:

“Allahü Teâlâ’dan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun. Her an Onu murakabe eyle! Hep Onu düşün. Onun gazabından sakın. Gece-gündüz, idaren altında bulunan insanları korumaya gayret eyle. Allahü Teâlâ’nın sana ihsan ettiği afiyet nimetini, ahiret için hazırlanmakta ve mesul olacağın şeyi düşünmekte kullan. Allahü Teâlâ ihsan ederek valilik mevkiinde bulunmanı nasip etmiş ve idaren altında bulunanlara da şefkat ve merhametle muamele etmeni emretmiştir. Ayrıca, insanlara karşı adil davranmanı, Allahü Teâlâ’nın hakkına riayet etmeni, insanlara Onun emir ve yasaklarını tatbik etmeni, onları zararlı şeylerden korumanı, onların ırz ve namuslarını iyi muhafaza etmeni, kanlarının dökülmesine mani olmanı, yolculuklarında kendilerine yol emniyetini temin etmeni, hâsılı, onları rahat ettirmeni emretmiştir. Şunu iyi bil ki, Allahü Teâlâ emrettiği şeylerden seni hesaba çekecek ve yaptığın işlerin; mükâfat veya ceza olarak, karşılığını verecektir. O halde aklınla, zihninle, basiretinle, her şeyinle, Hak Teâlâ’ya vereceğin hesaba hazırlanmaya yönel. Hiç bir meşguliyet bu mühim farzı terk etmene ve gevşeklik göstermene sebep olmasın. Çünkü bu, her şeyin başıdır. Üzerinde en fazla dikkat ve hassasiyet göstereceğin, önemle duracağın en mühim şey; Allahü Teâlâ’nın sana farz kıldığı beş vakit namaza devam etmektir. Ayrıca, namazlarını, Hak Teâlâ’yı hatırlayarak, güzel abdest alarak, müstehap olan vakitlerinde, bütün adab ve erkânına riayet ederek cemaatle kılmaktır. Bundan başka, namazda okuduğun âyet-i kerimeleri, acele etmeden, edeple oku. Namazın rüku, secde ve diğer erkanını, tam bir samimiyet, ihlas ve teslimiyet ile ifa et. Yapılan bütün iyi işlerin, hatta diğer bütün ibadetlerin; namazı güzel ve düzgün kılabilmek için olduğunu unutma. Bu hususta en ufak bir gevşeklik, tembellik gösterme ve asla ihmalkâr davranma. Bil ki, bütün işlerin düzenli olması namaza bağlıdır. Namaza bu şekilde devam eden, her kötülükten uzaklaşır. Çünkü Allahü Teâlâ mealen; ‘Doğru kılınan namaz, insanı fahşadan ve münkerden muhakkak uzaklaştırır’ buyurdu. (Ankebut 45) Beraber olduğun kimseleri de namaza teşvik et” der ve nasihatına şöyle devam eder;

“Beş vakit namazdan sonra yapman gereken en mühim husus, Resulullah efendimizin sünnetine sımsıkı sarılmak ve Onun ahlakı ile ahlaklanmaktır. Bir işle karşılaştığın zaman, önce Allahü Teâlâ’dan korkarak istiharede bulun ve Resulullah efendimiz vasıtasıyla bildirdiği emir ve yasaklarına bağlı kalarak yapmaya çalış. Bu işin, Allahü Teâlâ’nın senin hakkında, razı olduğu, beğendiği şekilde meydana gelmesini nasip etmesi için Ondan yardım iste. Sana yakın olsun, uzak olsun, hoşlandığın ve hoşlanmadığın bir hususta herhangi bir kimseye muamele ederken, sakın adaletten ayrılma. Her zaman fıkıh âlimlerini, salihleri, Allahü Teâlâ’nın emirlerine uygun yaşayanları tercih eyle. Kişiyi süsleyen şeylerden biri, fıkıh ilmine sahip olmak, fıkıh bilgisini elde etmeye çalışmak başkalarını da buna teşvik etmek ve insanı Allahü Teâlâ’ya yaklaştıracak şeyleri bilmektir. Bütün bunlara riayet edersen, Allahü Teâlâ’nın yardımı ve muvaffakiyeti seninle beraber olur. Bunun sayesinde, insanlar senin emrine tazimde bulunur. Saltanatın onlara karşı heybetli olur. Böylece, herkes sana samimiyet duymaya ve adaletine itimat etmeye başlar.”

Efendim;

Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan Valisi iken, Rakka Valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e nasihatında; “Bütün işlerinde orta yolu tut. İtidalli olmak, orta yolda bulunmak çok takdir edilmiş, beğenilmiştir. Orta yolu tutmak, apaçık bir emniyet, fazilet ve güzellik olup, insanı, istikamet sahibi olmaya ve hidayete sevk eder. Hak Teâlâ’nın yardımı, muvaffakiyeti ve iki cihan saadeti ise, istikamet ve hidayet üzere bulunanlaradır. Bütün dünya işlerinde orta yol üzere bulun. Ahireti istemekte, sevap işlemekte, salih ameller yapmakta, güzel hâl üzere bulunmakta gevşeklik gösterme. Zira, Allahü Teâlâ’nın rızasını kazanmak ve Cennette, Onun dostu olan veli kullarla beraber olmak için çok hayır ve iyilik yapmanın, bu hususta gayretli olmanın hududu yoktur. Bil ki, dünya işlerinde orta yol üzere bulunmak, kişinin izzet ve şerefini arttırır. Günahlardan korur. Ayrıca sen, kendini ve beraberinde bulunanları, ancak orta yolu tutmakla koruyabilir ve işlerini düzeltebilirsin. Orta yolu tut ve buna riayet eyle. Böylece işlerin tamam olur, gücün, kudretin artar. Sana tâbi olan insanlardan, yakınında bulunanlar ve uzağında olanlar, düzelip ıslah olurlar” diyerek uzunca nasihat eder ve nasihatında bahsettiği çok önemli konulardan biri de şöyle;

“Allahü Teâlâ’ya zannını güzel eyle ki, maiyetinde bulunanlar da sana doğru davransınlar. Kendisine vazife verdiğin hiçbir kimseyi herhangi bir şeyden dolayı, durumunu iyice araştırmadan önce, asla suçlama. Çünkü temiz kimselere itham ve kötü zanda bulunmak, büyük günahtır.”

 Uzun uzun söylediği nasihatını; “Yaptığın iyiliği başa kakma. Bütün işlerinde Allahü Teâlâ’dan yardım iste ve hayırlı kılmasını dile. Muhakkak ki, Allahü Teâlâ doğru ile ve doğru olanlarla beraberdir. Hal ve gidişatın; Allahü Teâlâ’nın rızasını kazanacak, Onun dinine nizam olacak, dinine tâbi olanlara izzet ve şeref bahşedecek, millete adalet ve sulh temin edecek şekilde olsun. Allahü Teâlâ’dan dilerim ki; doğru yolda bulunmanı ve muhafazanı güzel kılsın. Muhakkak Allahü Teâlâ kullarına yakındır ve onların dualarını kabul edicidir” diyerek sonlandırır.

Efendim; biz sizlere nasihattan bazı bölümleri aktardık ve yine dinimize uygun tavsiyelerde bulunmaya çalıştık. Birbirimizi çok sevmeliyiz. Sevdiğimiz kimse, Allahü Teâlâ’nın dostlarından biri olabilir. Buna çok dikkat ve gayret etmeliyiz. Kimseye dünyalık için tazim, hürmet etmeyelim ki, dinimiz dünya uğruna gitmesin.

Birisi size düşmanlık ederse, onunla meşgul olmayınız. Çünkü düşmanlığın sonu gelmez. İnsanların sevgisine de aldanmayınız. Zira bu sevgileri devamlı değildir. İnsanların elinde olana göz dikmeyiniz. Allahü Teâlâ’nın size verdiğine kanaat ediniz. Kanaat eden, her zaman neşeli ve rahattır.

Allahü Teâlâ cümlemize hayırlı hizmetlerde bulunmayı nasib eylesin. (Amin)