kadir evliyaoğlu
olay reklam sol
ufuklar koleji sol
Şanlıurfa
18 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.18
  • EURO
    35.11
  • ALTIN
    2500.4
  • BIST
    10643.58
  • BTC
    66791.212$
olay köşe yazısı üstü

DÖRT AYAKLI MİNARE’YE KILIF BULMASINLAR, KATİLLERİ BULSUNLAR

07 Aralık 2015, Pazartesi 10:56

Diyarbakır Baro Bakanı Tahir Elçi'nin en yakın arkadaşı Avukat Neşet Girasun, Elçi’yle vurulmadan 10 gün önce tehditler nedeniyle kendisine özel koruma tutması konusunda konuştuklarını belirterek, ‘Bana Türkiye'nin karanlık bir tünelden hızla geçtiğini, toplumsal barışı istemeyenler, bunu dinamitlemek isteyenler için en iyi hedeflerinden birisinin kendisi olacağını söyledi’diyor.

 Aslında ne gerginlik, ne çatışma, bir türlü bitmek bilmiyor. 7 Haziran öncesinden buyana gün olmuyor ki, bir ilçede sokağa çıkma yasağı ilan edilmesin, gün olmuyor ki, bir ölüm haberi gelmesin, gün olmuyor ki, yerleşim alanları tarumar edilmesin. İşte tüm bunlar rahmetli Tahir Elçi’nin dediği gibi kendisinin hedef alınmasıyla daha da kaotik bir hal aldı.

 Neden mi? Yazımı yazdığım şu dakikalarda bile gazete büromuzun bulunduğu Ofis Ekinciler Caddesi karıştı. Bir yandan ses bombaları, bir yandan molotoflar, bir yandan tazyikli su, bir yandan biber gazı, bir yandan plastik ve gerçek mermiler. Yenişehir ilçesinde başlayan olaylar, Bağlar ve Kayapınar’ın bazı bölgelerine hızla yayıldı.

 Yine yazımı kaleme aldığımda Sur’daki sokağa çıkma yasağı 5’nci gününü geride bırakmak üzereydi. 5 gün içinde bildiğimiz 1’i polis, 4’ü sivil 5 kişi yaşamını yitirdi, onlarca polis ve sivilin yaralandığı yönünde haberler alıyoruz. Gerçek rakamları ise kimse bilmiyor, bilenler ise açıklamıyor.

 Yasağın devam ettiği ve hemen yanı başımızda bulunan Sur’dan helikopter eşliğinde silah ve patlama seslerinin ardından gökyüzüne yükselen kara bulutları gördükçe içimiz ürperiyor, ağzımızdan ‘Allah’ım Sur’da yaşayanlara yardım et’ diye dualar dökülüyor.

 Sokağa çıkma yasakları Kürt coğrafyasında neredeyse rutin hale geldi. Konuyla ilgili Halkların Demokratik Partisi, birkaç gün önce hazırladığı Silvan ve Nusaybin raporlarını açıkladı. Raporda birçok konuya değinilirken, son 6 ayda 117 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildiği ve 7 Haziran’dan bu yana 147 yurttaşın dayaşamını yitirdiği belirtiliyor. Bu rakamlar bile durumun vahametini gösteriyor.

 -ACILARI AYNI

 Tüm bu yaşananlar kalleşçe bir suikaste kurban giden Diyarbakır Baro Başkanı ve halkın değimiyle Barış Elçi’sinin öngörüsünü doğrular nitelikte. 28 Kasım Cumartesi günü vurulan Elçi, 5 Aralık günü vurulduğu saatte mezarı başında anıldı.

 Yeniköy Mezarlığı’ndaki anmada ise en dikkat çeken kişi, Türkan Elçi’nin yaşadıklarını en iyi bilen ve hayat arkadaşını alçakça bir suikaste kurban vermesine rağmen, ‘bir çocuktan katil yarattılar’ diyerek büyük bir insanlık dersi veren Ermeni asıllı merhum gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’ti.

 Rakel Dink törende, ‘Ölüm derecesinde kederliyiz. Ülkemizin böylesi canları hunharca öldürülüyor. Temennimiz odur ki bu cinayetler, bu ölümler sona ersin. Hepinize tanrıdan, kutsal ruhun tesellisini diliyorum. Siz iş arkadaşlarına ve ailesine sevgiler başsağlığı diliyorum’ dedi.

  Türkan Elçi ise, ‘Dört Ayaklı Minareye Kılıf bulmasınlar. Tahir’in katillerini bulsunlar.  Kutsal bir mekanın ayakları önünde ölen bir insanın katilinin cezalandırılmayacağına inanmıyorum. Olayın sonuna kadar takipçisi olacağım. Canım pahasına olsa bile hiçbir şey için bile olmasa Tahir Elçi için sonuna kadar mücadele edeceğim’ şeklinde konuşarak kararlılığını ortaya koydu. 

Barış Elçi’sine yönelik suikastin üzerinden günler geçti. Soruşturmada gördüğümüz,  takip ettiğimiz kadarıyla gözle görülür, elle tutulur bir mesafe katedilmedi.

 

Bunu meslektaşları da söylüyor. Diyarbakır Adliyesi önünde cübbeleriyle açıklama yapan Elçi’nin arkadaşları, olayda baş şüphelinin polis olduğunu öne sürdüler.

 Baro Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, soruşturmanın başından beri ısrarlı taleplerine rağmen soruşturma dosyasını incelemelerine izin verilmediğine ve hukuken alınmış bir gizlilik kararı olmadığı halde soruşturmaya ‘fiili gizlilik’ konulduğunu söyledi. Özmen, taraflara kısmen verilen tutanak ve belgelerden ise soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediğinin anlaşıldığını da kaydetti.

 Hukukçular endişelerini ve nedenlerini maddeler halinde çok net ortaya koydu. Tahir Elçinin eşi Türkan Elçi de, ‘Dört Ayaklı Minare’ye kılıf bulmasınlar, katilleri bulsunlar’ diyor.  Bu konuya kafa yoranlar ve eski tecrübelere dayanarak konuşanlar ise, ‘minareyi çalan kılıfını hazırlar’ sözüyle durumu özetliyor.

 Umarım bu son olur. Umarım sokağa çıkma yasaklarının yaşanmadığı bir ülkenin oluşması için bir masa etrafında yeniden oturularak, silah yerine siyaset  konuşulur.

 Sevgiyle kalın.