Star Gazetesi yazarı ve TRT eski Haber Dairesi Başkanı, Nasuhi GÜNGÖR'ün bundan birkaç gün önce A Haber'de yayınlanan “Toplusal Hafıza” programında “Siyasi boşluk var.Başkanlık sistemi ile ilgili sahici gündeme geçemediğimiz için,iki başlılık var.Daha da açık konuşacağım,Türkiye'nin paralel yapı ile mücadelesinde gayret etmesi gerekenler bunu yeterince yapmıyor.Siyasilerde bunu yeterince yapmıyorlar.AK Partide bunu almıyor bunu gündemine.Ve açık söyleyeyim AKPARTİ Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU ile yoluna devam edemez" açıklaması AKPARTİ içerisinde kafaları karıştırdı..Nasuhi GÜNGÖR'ün konuşması içerisinde geçen “daha açık konuşacağım.Türkiye'nin PARALEL YAPI ile mücadelesinde gayret etmesi gerekenler bunu yeterince yapmıyorlar” açıklaması ile sayın Ahmet DAVUTOĞLU'nu itham etmesi ve açıktan eleştirmesi kendisinin şahsi görüşleri midir ,değil midir veya birileri adına mı konuşuyor bilemeyiz.
Ancak Paralel yapı ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı sayın ERDOĞAN'a verdiği açık desteği ile bilinen Gazeteci Fatih TEZCAN'ın da AKİT TV'de katıldığı bir programda “yahu kardeşim bir birimizi kandırmayalım.Paralel yapı ile mücadelede ne Başbakan ne de Bakanlar kurulu mücadele vermiyor.Bu konuda sadece ve sadece cansiperane bu işe baş koymuş bir tek kişi vardır.O da sayın Cumhurbaşkanımızdır.Hatta Paralel ile ilgili yandaş medya dediğimiz bazı TV ve Medya Kuruluşları bile benim Paralel yapı ile ilgili gündeme getirdiğim konulardan rahatsızlar ve benim TV'lerinde çıkartılmamam konusunda talimat almışlar.Açıklamaları da Nasuhi GÜNGÖR'ün açıklamaları ile bire bir örtüşmektedir.Yine bu günlerde HAMAMÖNÜ senaryolarında konuşulan "DAVUTOĞLU'nun yerine BİNALİ YILDIRIM'ın getirileceği senaryolarının konuşulmaya başlanması da bugünlerde kendi kendisine oluşan bir tablonun olmadığını ortaya koyuyor .Hatırlanacağı üzere 27 Ağustos 2014 tarihinde yapılan AKPARTİ 1.Olağanüstü Kongresinde büyük kurultay heyeti delegeleri tarafından Ahmed DAVUTOĞLU,Genel Başkanlık makamına seçilmişti.Ancak o tarihte Genel Başkanlık seçimlerinde Binali YILDIRIM'ın da karşı liste oluşturduğu ve sayın ERDOĞAN'ın da, o süreçte Binali YILDIRIM'ın Genel Başkanlığa getirilmesi konusunda ısrarcı olduğu basında yer almıştı.Dolayısıyla Ahmed DAVUTOĞLU'nun o tarihlerde Genel Başkanlığa ve Başbakanlık makamına oturması konusu tartışmaları bu günlerde ortaya atılmış mevzular değildir.Bu işin 2014 yılında 1.Olağanüstü Kongre kararı öncesinde Binali YILDIRIM'ın Genel Başkanlığa adaylık isteği ile başlayıp ancak daha sonra Ahmed DAVUTOĞLU'nun Genel Başkanlık makamına seçilmesi ile sonuçlanan tarih süzgecinden bakmakta fayda var. Nasuhi GÜNGÖR'ün ses getiren açıklamalarının kamuoyunda tartışılmasından hemen sonra Binali YILDIRIM'ın oğlunun da kumar görüntülerinin servis edilmesi tarihinin de bu tartışmalara denk gelmesi de manidardır..Bu kaset olayı ile ilgili olarak AK PARTİ içerisindeki parti içi muhalefetin bir ilintisinin var olup olmadığı bilinmez..Ancak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde üzerleri çizilmiş bazı eski Bakanlar ve bir çok Milletvekillerinin Ahmet DAVUTOĞLU'nun yanında yer aldıkları ve "DAVUTOĞLU'nu yedirmeyiz" görüntüsü verdikleri bilinmektedir.Bir ara parti içi ve küskün muhalefetin parti kuracağı tartışması da gündemde epey yer meşgul etmişti.Star Gazetesi yazarı Nasuhi GÜNGÖR'ün Başbakan Ahmed DAVUTOĞLU ile ilgili olara yaptığı son açıklamaları sonrası 7Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerinde üstü çizilen bazı milletvekilleri ve AK PARTİ içerisinde özgül ağırlıklarının olduğunu söyleyen bazı ağır toplarında sayın Ahmed DAVUTOĞLU'na karşı açılmış gibi görünen kampanyada “DAVUTOĞLU'nun yanındayız" mesajı da verilmek istenmiş olabilir..
Bu kaset olayının sızdırılmasında istihbarat içerisinde hala güçlü konumda olan Paralelci diye adlandırılan grubun bir dahli var mı,yok mu bilinmiyor.Ancak bilinen o ki,Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU, kendisi üzerinde oynanan oyunun farkında ve yenilgiyi kolay kolay kabulleneceğe benzemiyor.Ayrıca Başbakan Ahmed DAVUTOĞLU'nun artı hanesine yazılacak en önemli avantajı "AKÇELİ İŞLERLE PEK İŞİ OLMADI VE OLMAZ" görüntüsü de elini güçlendiriyor.Siyaset''de birilerini ekarte etmek ve karalama kampanyası işlerini yürütme için yıllardır uğraşan"siyaset mühendislerinin de" sayın DAVUTOĞLU hakkında ellerinde şantaja dönüştürülecek donelerin de olmaması yine BAŞBAKAN Ahmet DAVUTOĞLU'nun artı hanesine yazılan diğer bir önemli avantajdır. Kaseti ve akçeli işleri olmayan bir kişi nasıl ve ne yolla tasfiye edilebilir. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.Son aylarda Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU'nun partisi içerisinde rüştünü ispat etme çabası ve toplum nezdinde oluşturulan "Emanetçi ve Vesayet altında" görüntüsünden kurtulma çabaları da parti içerisinde KÜLLİYE'ye yakın bazı kişilerin kafasında "DAVUTOĞLU,REİS'in kontrolünden çıktı" propagandası ile de kılıçlar çekilmiş görüntüsü oluşturuyor.
Yine son aylarda DAVUTOĞLU'nun "Paralel" üzerinden iç siyaset muhabbetinden vazgeçmesi,buna karşılık sayın ERDOĞAN'ın ise bu konuyu hep gündemde tutması ve paralel yapı denilen örgüt ile tek başına mücadele ediyor görüntüsü de parti içerisinde ve KÜLLİYE ile KÖŞK arasında bir kavganın oluştuğu izlenimi veriyor.Bu konu ile ilgili olarak da Cumhurbaşkanı ERDOĞAN'a kızgınlığı olduğu bilinen eski Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ'ın da “Allah insanları mal ve evlatlarıyla imtihan eder,hepimiz imtihan olacağız.Yıldırım'a geçmiş olsun.Oğlu yanlış yapmıştır kendisine sorarsanız,ama bir siyasetçiyi küçük düşürmek,yargılamak,başbakan ve genel başkan olma iddiasında olan birinin önünün kesilmesi aşağılık bir durumdur”demesi de bu tartışmanın devam edeceğinin sinyalini veriyor.Vaktiyle basında Binali YILDIRIM'ın oğlu ile ilgili olarak bir çok haberler çıkmış ve özellikle Gemiler ve bazı inşaat,enerji şirketleri ile ilişkili olarak suçlayıcı haberler epey medyada yer almıştı.Görünen o ki AKPARTİ içerisinde bazı Milletvekilleri ve bazı Bakanlar Külliye ile hareket ederek,Başbakan Ahmed DAVUTOLU ile ilgili ortaya attıkları “Paralel yapı ile gerekli mücadeleyi yapmıyor” propagandası ile AKPARTİ içerisinde Genel Başkanlık ve Başbakanlık makamlarına birilerini getirmek istiyor.Diğer İlginç olan konu da sayın Binali YILDIRIM'ın oğlunun kasetinin servis edilmesi ve bu kaset ile siyasetten ve baypas edilmesinin arkasında acaba 3.güçler olabilir mi ? Yargıtay'ın “ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT YOKTUR” kararının da tüm bu tartışmalardan sonra karara bağlanması da bir başka sorgulanması gereken bir meseledir.Asrın davası diye sür manşetten verilen bu süreç nasıl oldu da bir anda “Bir varmış,bir yokmuş” komedisine dönüşüverdi.Unutmayalım ki “KURT PUSLU HAVAYI SEVERMİŞ” Aksak Timurlar bu günlerde “İNN” konumunda bizden söylemesi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şemsettin Kaya
AK PARTİDE NELER OLUYOR ?
DAVUTOĞLUNA KUMPAS HAZIRLIĞI MI VAR?
Star Gazetesi yazarı ve TRT eski Haber Dairesi Başkanı, Nasuhi GÜNGÖR'ün bundan birkaç gün önce A Haber'de yayınlanan “Toplusal Hafıza” programında “Siyasi boşluk var.Başkanlık sistemi ile ilgili sahici gündeme geçemediğimiz için,iki başlılık var.Daha da açık konuşacağım,Türkiye'nin paralel yapı ile mücadelesinde gayret etmesi gerekenler bunu yeterince yapmıyor.Siyasilerde bunu yeterince yapmıyorlar.AK Partide bunu almıyor bunu gündemine.Ve açık söyleyeyim AKPARTİ Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU ile yoluna devam edemez" açıklaması AKPARTİ içerisinde kafaları karıştırdı..Nasuhi GÜNGÖR'ün konuşması içerisinde geçen “daha açık konuşacağım.Türkiye'nin PARALEL YAPI ile mücadelesinde gayret etmesi gerekenler bunu yeterince yapmıyorlar” açıklaması ile sayın Ahmet DAVUTOĞLU'nu itham etmesi ve açıktan eleştirmesi kendisinin şahsi görüşleri midir ,değil midir veya birileri adına mı konuşuyor bilemeyiz.
Ancak Paralel yapı ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı sayın ERDOĞAN'a verdiği açık desteği ile bilinen Gazeteci Fatih TEZCAN'ın da AKİT TV'de katıldığı bir programda “yahu kardeşim bir birimizi kandırmayalım.Paralel yapı ile mücadelede ne Başbakan ne de Bakanlar kurulu mücadele vermiyor.Bu konuda sadece ve sadece cansiperane bu işe baş koymuş bir tek kişi vardır.O da sayın Cumhurbaşkanımızdır.Hatta Paralel ile ilgili yandaş medya dediğimiz bazı TV ve Medya Kuruluşları bile benim Paralel yapı ile ilgili gündeme getirdiğim konulardan rahatsızlar ve benim TV'lerinde çıkartılmamam konusunda talimat almışlar.Açıklamaları da Nasuhi GÜNGÖR'ün açıklamaları ile bire bir örtüşmektedir.Yine bu günlerde HAMAMÖNÜ senaryolarında konuşulan "DAVUTOĞLU'nun yerine BİNALİ YILDIRIM'ın getirileceği senaryolarının konuşulmaya başlanması da bugünlerde kendi kendisine oluşan bir tablonun olmadığını ortaya koyuyor .Hatırlanacağı üzere 27 Ağustos 2014 tarihinde yapılan AKPARTİ 1.Olağanüstü Kongresinde büyük kurultay heyeti delegeleri tarafından Ahmed DAVUTOĞLU,Genel Başkanlık makamına seçilmişti.Ancak o tarihte Genel Başkanlık seçimlerinde Binali YILDIRIM'ın da karşı liste oluşturduğu ve sayın ERDOĞAN'ın da, o süreçte Binali YILDIRIM'ın Genel Başkanlığa getirilmesi konusunda ısrarcı olduğu basında yer almıştı.Dolayısıyla Ahmed DAVUTOĞLU'nun o tarihlerde Genel Başkanlığa ve Başbakanlık makamına oturması konusu tartışmaları bu günlerde ortaya atılmış mevzular değildir.Bu işin 2014 yılında 1.Olağanüstü Kongre kararı öncesinde Binali YILDIRIM'ın Genel Başkanlığa adaylık isteği ile başlayıp ancak daha sonra Ahmed DAVUTOĞLU'nun Genel Başkanlık makamına seçilmesi ile sonuçlanan tarih süzgecinden bakmakta fayda var. Nasuhi GÜNGÖR'ün ses getiren açıklamalarının kamuoyunda tartışılmasından hemen sonra Binali YILDIRIM'ın oğlunun da kumar görüntülerinin servis edilmesi tarihinin de bu tartışmalara denk gelmesi de manidardır..Bu kaset olayı ile ilgili olarak AK PARTİ içerisindeki parti içi muhalefetin bir ilintisinin var olup olmadığı bilinmez..Ancak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde üzerleri çizilmiş bazı eski Bakanlar ve bir çok Milletvekillerinin Ahmet DAVUTOĞLU'nun yanında yer aldıkları ve "DAVUTOĞLU'nu yedirmeyiz" görüntüsü verdikleri bilinmektedir.Bir ara parti içi ve küskün muhalefetin parti kuracağı tartışması da gündemde epey yer meşgul etmişti.Star Gazetesi yazarı Nasuhi GÜNGÖR'ün Başbakan Ahmed DAVUTOĞLU ile ilgili olara yaptığı son açıklamaları sonrası 7Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerinde üstü çizilen bazı milletvekilleri ve AK PARTİ içerisinde özgül ağırlıklarının olduğunu söyleyen bazı ağır toplarında sayın Ahmed DAVUTOĞLU'na karşı açılmış gibi görünen kampanyada “DAVUTOĞLU'nun yanındayız" mesajı da verilmek istenmiş olabilir..
Bu kaset olayının sızdırılmasında istihbarat içerisinde hala güçlü konumda olan Paralelci diye adlandırılan grubun bir dahli var mı,yok mu bilinmiyor.Ancak bilinen o ki,Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU, kendisi üzerinde oynanan oyunun farkında ve yenilgiyi kolay kolay kabulleneceğe benzemiyor.Ayrıca Başbakan Ahmed DAVUTOĞLU'nun artı hanesine yazılacak en önemli avantajı "AKÇELİ İŞLERLE PEK İŞİ OLMADI VE OLMAZ" görüntüsü de elini güçlendiriyor.Siyaset''de birilerini ekarte etmek ve karalama kampanyası işlerini yürütme için yıllardır uğraşan"siyaset mühendislerinin de" sayın DAVUTOĞLU hakkında ellerinde şantaja dönüştürülecek donelerin de olmaması yine BAŞBAKAN Ahmet DAVUTOĞLU'nun artı hanesine yazılan diğer bir önemli avantajdır. Kaseti ve akçeli işleri olmayan bir kişi nasıl ve ne yolla tasfiye edilebilir. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.Son aylarda Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU'nun partisi içerisinde rüştünü ispat etme çabası ve toplum nezdinde oluşturulan "Emanetçi ve Vesayet altında" görüntüsünden kurtulma çabaları da parti içerisinde KÜLLİYE'ye yakın bazı kişilerin kafasında "DAVUTOĞLU,REİS'in kontrolünden çıktı" propagandası ile de kılıçlar çekilmiş görüntüsü oluşturuyor.
Yine son aylarda DAVUTOĞLU'nun "Paralel" üzerinden iç siyaset muhabbetinden vazgeçmesi,buna karşılık sayın ERDOĞAN'ın ise bu konuyu hep gündemde tutması ve paralel yapı denilen örgüt ile tek başına mücadele ediyor görüntüsü de parti içerisinde ve KÜLLİYE ile KÖŞK arasında bir kavganın oluştuğu izlenimi veriyor.Bu konu ile ilgili olarak da Cumhurbaşkanı ERDOĞAN'a kızgınlığı olduğu bilinen eski Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ'ın da “Allah insanları mal ve evlatlarıyla imtihan eder,hepimiz imtihan olacağız.Yıldırım'a geçmiş olsun.Oğlu yanlış yapmıştır kendisine sorarsanız,ama bir siyasetçiyi küçük düşürmek,yargılamak,başbakan ve genel başkan olma iddiasında olan birinin önünün kesilmesi aşağılık bir durumdur”demesi de bu tartışmanın devam edeceğinin sinyalini veriyor.Vaktiyle basında Binali YILDIRIM'ın oğlu ile ilgili olarak bir çok haberler çıkmış ve özellikle Gemiler ve bazı inşaat,enerji şirketleri ile ilişkili olarak suçlayıcı haberler epey medyada yer almıştı.Görünen o ki AKPARTİ içerisinde bazı Milletvekilleri ve bazı Bakanlar Külliye ile hareket ederek,Başbakan Ahmed DAVUTOLU ile ilgili ortaya attıkları “Paralel yapı ile gerekli mücadeleyi yapmıyor” propagandası ile AKPARTİ içerisinde Genel Başkanlık ve Başbakanlık makamlarına birilerini getirmek istiyor.Diğer İlginç olan konu da sayın Binali YILDIRIM'ın oğlunun kasetinin servis edilmesi ve bu kaset ile siyasetten ve baypas edilmesinin arkasında acaba 3.güçler olabilir mi ? Yargıtay'ın “ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT YOKTUR” kararının da tüm bu tartışmalardan sonra karara bağlanması da bir başka sorgulanması gereken bir meseledir.Asrın davası diye sür manşetten verilen bu süreç nasıl oldu da bir anda “Bir varmış,bir yokmuş” komedisine dönüşüverdi.Unutmayalım ki “KURT PUSLU HAVAYI SEVERMİŞ” Aksak Timurlar bu günlerde “İNN” konumunda bizden söylemesi.