TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

MEDYA 4. KUVVET Mİ 1. KUVVET Mİ?

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2024 10:28

Dünyada güç savaşları  görsel ve yazılı medya ve en önemlisi de bilişim ağları network üzerinden yürütülüyor. Bu alan yüzyıllardan beridir Siyonist ve emperyalist şirketlerin kontrolünde ve insanları istediği şekilde dizayn ederek hakimiyetlerini sürdürüyorlar.

Dünyada Medyanın gücünden çok gücün medyasını konuşmak gerekir ve bu var olan güç dünyayı dizayn eden çok uluslu Siyonist ve Yahudi kartel medyasıdır.Sosyal Medya paylaşım siteleri Facebook, Twitter, İnstagram, Tik tok gibi milyarlara hitap eden bu ağlar ise etki ajanlığı görevini üstlenmişler.

Dünya medyasını kontrol eden bu güç Türkiye'de de bu alanı 1920'den beridir kontrol ediyor. Hatta bu tarihi

2. Mahmut dönemine kadar da götürebiliriz. Basın ve medya sektörü o tarihlerden bugüne değin hiçbir zaman Milli ve yerli unsurların hakimiyetine giremedi.

Türkiye'de muhafazakar diye bilinen gazeteler bile yeri geldiğinde güçten ve askeri darbelerden yana tavır alarak darbe şakşakçılığı yaparak bağlı oldukları mahfillerin emirlerini yerine getirdiler! 12 Eylül darbesinde Kenan Evren’e methiyeler dizen makaleler, ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgal ettiğinde ve sözde Arap Baharı denilen Emperyalist projede attıkları başlıklar tam bir emperyalist ABD hayranlığının tipik örneğini taşıyan ruh halini yansıtıyordu.

28 Şubat 1997 MGK Kararları sonrasında Hürriyet, Cumhuriyet ve Milliyet gibi dönemin laik ve sol tandanslı gazetelerin yanında sözde muhafazakar çizgide kurulan ancak daha sonra Fethullahçı yapının kontrolüne geçen Zaman gazetesi ve onun diğer yayın organlarının 28 Şubat sürecinde yaptıkları haberler ve attıkları başlıklar seküler ve laikçi gazetelerin attıkları başlıklardan daha fazla mütedeyyin insanları yaralamıştı.

Halkın oylarıyla iktidara gelmiş olan bir iktidara askeri cunta ağzıyla ve onlardan aldıkları direktifler doğrultusunda attıkları "Erbakan son dakikaya kadar önlemek istedi (1 Mart 1997) , Hoca direniyor, (3 Mart 1997), Ya uy, ya çekil", (4 Mart 1997), Menderes: Ya imzala ya çekil ", (5 Mart 1997), Erbakan dün de imzalamadı: Tehlikeli restleşme" , (5 Mart 1997), Erbakan’dan ikinci imza krizi, (5 Mart 1997), Yeni kriz kapıda , (7 Mart 1997) " gibi başlıklar seçimle işbaşına gelmiş Erbakan hükümetinin gönderilmesine yönelik atılan başlıklar bu milletin gönlünü yaralamıştı.!

Şüphesiz ki bu başlıkların atıldığı o dönemde Recep Tayyip Erdoğan'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı koltuğunda idi ve daha önce de aynı medya grubu 1994 Mahalli seçimlerinde de benzer başlığı Erdoğan için atmıştı.!

Erdoğan Milli Görüş ile yolunu ayırarak 2001'de Ak Partiyi kurarken de o dönemde de medya aynı tavrına devam etmiş ve "Muhtar bile olamaz" başlıkları atılmıştı. Ancak yapılan seçimde Ak Parti birinci parti çıkarak iktidar olmuştu. Ancak o dönemde siyasi yasağı devam eden Erdoğan daha sonra partinin başına Genel Başkan olabilmişti.

Aynı medya Ak Parti'nin kapatılması için açılan dava sürecinde de faşizan baskılarını sürdürmüştü. Yine aynı medya başörtüsü yasağının kaldırılmasından sonra da inançlı kesimlere hakaretlerde bulunmayı sürdürmüşlerdi. 10 Şubat 2008 tarihli Hürriyet Gazetesinin "411 El Kaosa Kalktı" sürmanşet haberi bu yapının başörtülülere zihinsel bakışını ortaya koyuyordu.

Dolayısıyla 2002'den beri bazı kesimlerin "Medya Ak Parti'nin kontrolünde ve tamamen yandaş hale getirildi" sözleri de gerçeği yansıtmıyor. Zira medya içerisinde bulunan ekseri çoğunluğun Ak Parti ve Erdoğan'ın yanında görünmesinin ana nedeni nemalanmalarıdır. Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan biraz güçten düşmeye başlasın bugün sayın Erdoğan'ın yanında görünen Gazete ve Gazetecilerin bir çoğu 180 derece tornistan yaparak saf değiştirmeye hazır kuvvetlerdir.!

Evet belki Erdoğan geçmişte medyanın 28 Şubat sürecinde yaptıklarını görerek bu sektöre el attı atmasına ancak kazın ayağı öyle değil ve medya 1950'den buyana Pentagon, CIA, MOSSAD ve MI6'nın el altından beslediği zihniyetlerin kontrolünde.!

Bu güçler şimdilik Erdoğan ve Ak Parti'nin yanında pozisyon alıyorlar. Dedik ya Ak Parti ve Erdoğan'a alternatif bulsalar ve bir yerlerden icazet alsalar hemen alaşağı edecekler.!!!

Tayyip ERDOĞAN'ın 2017 yılında bir Vakfın kuruluş etkinliğinde söylediği "siyasi iktidar olduk ama sosyal ve kültürel alanlarda iktidar değiliz" açıklaması ve yine 2020 yılında da ""Eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor" ifadelerini kullanması aslında her şeyi özetliyor aslında.

Siyaset ihanetlerin en çok olduğu bir alan olup siyasetçinin de her dönem karşılaşacağı en büyük handikap ise yanındaymış gibi gözükenler tarafından "SENDE Mİ BRÜTÜS'" gerçeği ile karşı karşıya gelmeleridir. Medya ise bunun en önemli ayağıdır.!!!

Onun için bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanındaymış gibi gözüken yazılı ve görsel medya her an dönmeye müsait bir yapıdadır. Çünkü Dünyaya yön veren ve dünyanın geleceğini şekillendirenler bunu kendi kontrolündeki medya ayağı ile yürütmektedirler. Türkiye'de de hakimiyet bunların elindedir.!

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.