2021 yılı Türk siyasetinde ne tür değişiklikler getirebilir?
Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2024 09:05
2020 yılı maalesef Türk siyaseti açısından en büyük ayrışmasının yaşandığı bir yıl oldu ve siyasetçilerin birbirlerine olan düşmanca tavırları ve sert demeçleri toplumda da bir ayrışmayı beraberinde getirerek Türkiye'nin geleceğine ve kardeşliğine ağır bir darbe vurdu.!
Türkçemizde "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir" diye. bir anlam yüklü bir deyim var ve 2021 yılının da siyaset açısından pek iç açıcı geçmeyeceği ve tabiri caizse "At izi ile İt izinin" birbirine karışacağı verilen sert beyanlarla kaçınılmaz görünüyor.
AK Parti ve MHP'nin olduğu Cumhur ittifakı ile diğer kanattaki Millet İttifakının büyük ortağı CHP ve İYİ Parti arasında yeniden alevlenen polemik ve sert üsluplar adeta yeni bir seçimin ayak seslerini gösterir gibi.!
Son aylarda Meral Akşener'in "Güçlendirilmiş Parlamenterler sistemini yeniden müzakere edelim. Bunun için Ak Parti'ye her türlü desteği verebiliriz" demecine CHP ve Saadet Partisinin de desteklemesi Cumhur ortağı MHP içerisinde pek hoş karşılanmayarak sert tartışmalar yeniden alevlenmeye başladı.
Önümüzdeki aylarda bugün için var olan Cumhur ve Millet ittifakların da yeni çatlaklar meydana gelerek denklemler yeniden kurulabilir. Örneğin bugün için 'millet ittifakı' içerisinde görülen Meral Akşener bir kaç ay sonra Cumhur İttifakına dahil olabilir. Bu ittifaka dahil edilebilmesi için Saadet Partisine de büyük tazyikler başladı.
Saadet Partisinin ağır abilerinden bazılarının Türkiye'nin çok zor şartlardan geçtiğini ve bölgemizde cereyan eden hadiselerin ve özellikle Türkiye'ye karşı yapılmak istenen operasyonların altını çizerek Ak Parti ile birlikte hareket edilmesinin elzem olduğunu dillendirdikleri söyleniyor.! Yine aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Ak Parti içerisinde çok önemli bazı isimlerle Saadet Partisi içerisindeki etkin konumda bulunan bu ağır abiler arasında bu sorunların gündeme getirildiği ve Saadet Partisinin de bu ittifak içerisinde yer almasının 'Milli bir duruş ve milli bir sorumluluk olduğunun altı çizilmiş.
Bunun karşılığında Saadet Partisi de tıpkı İyi Parti gibi büyük umutlarla getirilen Başkanlık Sisteminde yeni bir değişikliğe gidilerek "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemine" yeniden masaya yatırılması şartını öne sürdüğü ve gündemi epey meşgul eden İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesi başta olmak üzere Ak Partinin dış politikadaki bazı yanlışların düzeltilmesi gibi bazı konuların çözülmesi karşılığında Ak Partiye destek verebileceklerini şart koşuyor.
Peki tüm bu olup bitenlere karşın AK Partinin Cumhur ortağı MHP bu değişime nasıl bakar ve İyi Parti ile Saadet Partisinin bu ittifaka katılmasını nasıl değerlendirir. Devlet Bahçeli'nin verdiği son demeçlerde bu ittifaka pek olumlu bakacağını beklemek safdillik olur. Zira mevcut konjonktürde yani Başkanlık Sisteminde Ak Parti MHP'ye ihtiyaç duyuyor ve bu partinin yüzde 10'un üzerindeki oyu tüm hesapları alt üst ederek MHP'yi alternatifsiz kılıyor.!
İşte bu durumu da göz önüne alan Erdoğan, Cumhur ittifakının bozulabileceğini de ihtimal dahilinde gördüğü için B Planında Cumhur İttifakını genişleterek yeniden Cumhurbaşkanlığı makamını korumak arzusunda. Bu durumun gerçekleşebilmesi için 'Millet İttifakı' denilen yapının zayıflatılması gerekiyor ve CHP ile HDP'yi tek başına bırakılarak İYİ Parti ve Saadet Partisini bu ittifaktan kopartarak Cumhur İttifakına dahil etmek arzusunda.
Kabul etmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu stratejiyi şuana kadar ustaca yürüterek bunda da başarılı olmuş gözüküyor.
CHP içerisindeki taciz olayları ve Fikri Sağlar'ın başörtülü hakimlerle ilgili talihsiz beyanlarını ve Dış politikada da Ünal Çeviköz'ün S-400 ve Amerikan seçimleriyle ilgili Türkiye'yi Joe BİDEN'a şikayet etmesi gibi konuları iyi kullanarak CHP'yi toplum nezdinde itibarsızlaştırdı.
Ha keza aynı şekilde Selahattin Demirtaş üzerinden CHP'yi HDP ve dolayısıyla PKK ile yan yana göstererek kürtlerin oyunu kendi lehine çekmek için de ayrı bir stratejiyi de beraberinde yürütüyor.
Tüm bu hamlelere rağmen her şey Erdoğan'ın istediği şekilde yürümüyor. Bu sorunlardan bir tanesi de Cumhur ittifakının kilit partisi MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve dışarıdan destek veren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in "HDP kapatılsın" tarzındaki açıklamalarını yüksek sesle dillendirmeleri ve bunu daha da ileriye götürerek Ak Parti'ye dikte etmesi iktidar partisini zor durumda bırakıyor.
Bundan bir süre önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması konusunda fikir beyan eden Cumhurbaşkanlığı YİK Üyesi Bülent ARINÇ' tan sonra bu kez de Ak Parti'nin 2. adamı Numan Kurtulmuş'un MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HDP’nin kapatılmasına yönelik çıkışı konusunda, “parti kapatmanın Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi” ifadesini kullanması hem Erdoğan'ı zor durumda bıraktı ve hem de gelecek açısından Cumhur ittifakının akıbetini sorgular hale getirdi.!
Nitekim Numan Kurtulmuş'un bu sözüne sert bir açıklama yaparak hem Kurtulmuş ve hem de Ak Parti'ye göndermede bulunan Devlet Bahçeli'nin “HDP’nin kapatılmasına karşı çıkan CHP’li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP’in Başkanı ve AK Parti’nin içindeki bazı yöneticiler cevap versinler; Türk devletinin ihaneti beslemesi, mermi, bomba, mayın, keleş masraflarını karşılaması olacak ve makul görülecek şey midir? tarzındaki sert açıklaması Erdoğan'ın elini bağladı ve adeta Cumhur İttifakı içinde Kürt sorunu eksenli gerginliğin bir dışavurumunu ortaya koydu.!
Hatırlanacağı üzere Ak Parti içerisinde kürt sorunu ile ilgili tartışmalara bir zamanlar Erdoğan'a çok yakın olan ve Ak Parti'nin kuruluşunda etkin rol oynayan Mazlum-Der eski Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan'da katılmış ve Erdoğan'a özeleştiri yapması konusunda tavsiyelerde bulunmuştu.!
Bakalım 2021'e de damgasını vuran siyaset içerisindeki bu sıcak tartışmalar nereye varacak ve muhalefetin erken seçim çağrısına sert bir şekilde cevap vererek "seçimler zamanında 2023'te yapılacak" diyen Devlet Bahçeli ve bu demece bağlı kalmak zorunda kalan Erdoğan'ın aksine seçimler bu yıl içerisinde yeniden mi yapılacak?
Tüm bu olup bitenler karşısında Türkiye'yi sıcak günler bekliyor ve Mart ayı içerisinde hem Cumhur ittifakı ve hem de Millet ittifakı içerisinde yeni kırılmalar ve değişiklikler meydana gelerek 'At izi it izine' karışabilir.! Ancak bir hakikatin da altını çizmekte fayda var ve oda şu ki 2002'den beridir gündemi belirleyen Erdoğan bir kez daha gündemi belirleyerek bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı makamını garantileyecek gibi gözüküyor.!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2021 yılının ilk günlerinde program dışı sürpriz bir ziyaret ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi evinde ziyaret ederek iki saat baş başa görüşmesi ve görüşmenin içeriğinin kamuoyuna yansıtılmamasının Cumhur İttifakının geleceğiyle ve HDP'nin kapatılıp kapatılmaması ile ilgili görüşmeyi içerip içermediği merak konusu. Ayrıca bir süre önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması ile ilgili görüş bildiren Bülent Arınç ve Bahçeli'nin " HDP kapatılsın" açıklamalarına "partilerin kapatılması çözüm değil" diyerek MHP ve Bahçeli'nin tepkisini çeken Numan Kurtulmuş ile ilgili rahatsızlığın da bu görüşmede masaya yatırılıp yatırılmadığı merak edilenler arasında.
Şüphesiz ki en çok merak edilen konu ise Devlet Bahçeli'nin yeniden bir erken seçimin startını verip vermeyeceği meselesidir. Zira bir hafta içerisinde Erdoğan ile Bahçeli'nin bir vesileyle üç kez bir araya gelmesi pek rastlanılan bir durum değil.!
Ne dersiniz Türkiye 2021 yılı ortalarında yeniden erken bir seçim atmosferine girer mi? Üstelikte "seçim 2023'te tam zamanında yapılacak" diyen ve muhalefeti "kim erken seçim arzuluyorsa onlar vatan hainidir" diyerek ihanetle suçlayan sayın Devlet Bahçeli'nin ağzından duyabiliriz.!
Tıpkı 1998, 2014 ve 2018 yıllarında olduğu gibi bu düğümü Devlet Bahçeli çözecek ve "İçteki ve dıştaki şer güçleri bizi bölmeye çalışıyor. Mevcut şartlar Türkiye'yi yeni bir seçime mutlak kılıyor. Haydi hodri meydan seçimse seçim" diyerek Türkiye'yi yeni bir seçim sürecine götürürse buna hiç ama hiç şaşırmayalım. Çünkü "Devletin başına devlet gelecek" sözü şuan için yürürlükte. !
Erken seçimi sadece Millet İttifakı değil Ak Parti'de içten içe istemekte ve bunun alt yapısını oluşturmak için düğmeye basarak toplumu yeniden kutuplaştırarak iktidarda kalmanın ince hesaplarını yapmaya başladı bile. Boğaziçi Üniversitesindeki Rektör ataması ve protestoların yeniden başlaması iktidar için yeni bir
mağduriyete dönüştürülebilir. Tıpkı Gezi olaylarında olduğu gibi.!
Şüphesiz ki Devletin iç politikadaki rolünde başrol oynayan Bahçeli'nin yanı sıra devletin dış politikasında ise etkin bir konumda olan ve kendi deyimiyle "Gemide Ak Parti var. Dümen onlarda ancak rotayı biz çiziyoruz" diyen ve S-400 ve "Mavi Vatan Türkiye" stratejilerini çizen ve Türkiye ile Çin arasındaki koordineyi sağlayan Doğu Perinçek'i de bu denklemin dışında tutmak yanlış olur ve gerçekten de 2014'ten sonra Ulusalcı kanat Türkiye'de çok etkin konumdalar.!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Şemsettin Kaya
2021 yılı Türk siyasetinde ne tür değişiklikler getirebilir?
2020 yılı maalesef Türk siyaseti açısından en büyük ayrışmasının yaşandığı bir yıl oldu ve siyasetçilerin birbirlerine olan düşmanca tavırları ve sert demeçleri toplumda da bir ayrışmayı beraberinde getirerek Türkiye'nin geleceğine ve kardeşliğine ağır bir darbe vurdu.!
Türkçemizde "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir" diye. bir anlam yüklü bir deyim var ve 2021 yılının da siyaset açısından pek iç açıcı geçmeyeceği ve tabiri caizse "At izi ile İt izinin" birbirine karışacağı verilen sert beyanlarla kaçınılmaz görünüyor.
AK Parti ve MHP'nin olduğu Cumhur ittifakı ile diğer kanattaki Millet İttifakının büyük ortağı CHP ve İYİ Parti arasında yeniden alevlenen polemik ve sert üsluplar adeta yeni bir seçimin ayak seslerini gösterir gibi.!
Son aylarda Meral Akşener'in "Güçlendirilmiş Parlamenterler sistemini yeniden müzakere edelim. Bunun için Ak Parti'ye her türlü desteği verebiliriz" demecine CHP ve Saadet Partisinin de desteklemesi Cumhur ortağı MHP içerisinde pek hoş karşılanmayarak sert tartışmalar yeniden alevlenmeye başladı.
Önümüzdeki aylarda bugün için var olan Cumhur ve Millet ittifakların da yeni çatlaklar meydana gelerek denklemler yeniden kurulabilir. Örneğin bugün için 'millet ittifakı' içerisinde görülen Meral Akşener bir kaç ay sonra Cumhur İttifakına dahil olabilir. Bu ittifaka dahil edilebilmesi için Saadet Partisine de büyük tazyikler başladı.
Saadet Partisinin ağır abilerinden bazılarının Türkiye'nin çok zor şartlardan geçtiğini ve bölgemizde cereyan eden hadiselerin ve özellikle Türkiye'ye karşı yapılmak istenen operasyonların altını çizerek Ak Parti ile birlikte hareket edilmesinin elzem olduğunu dillendirdikleri söyleniyor.! Yine aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Ak Parti içerisinde çok önemli bazı isimlerle Saadet Partisi içerisindeki etkin konumda bulunan bu ağır abiler arasında bu sorunların gündeme getirildiği ve Saadet Partisinin de bu ittifak içerisinde yer almasının 'Milli bir duruş ve milli bir sorumluluk olduğunun altı çizilmiş.
Bunun karşılığında Saadet Partisi de tıpkı İyi Parti gibi büyük umutlarla getirilen Başkanlık Sisteminde yeni bir değişikliğe gidilerek "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemine" yeniden masaya yatırılması şartını öne sürdüğü ve gündemi epey meşgul eden İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesi başta olmak üzere Ak Partinin dış politikadaki bazı yanlışların düzeltilmesi gibi bazı konuların çözülmesi karşılığında Ak Partiye destek verebileceklerini şart koşuyor.
Peki tüm bu olup bitenlere karşın AK Partinin Cumhur ortağı MHP bu değişime nasıl bakar ve İyi Parti ile Saadet Partisinin bu ittifaka katılmasını nasıl değerlendirir. Devlet Bahçeli'nin verdiği son demeçlerde bu ittifaka pek olumlu bakacağını beklemek safdillik olur. Zira mevcut konjonktürde yani Başkanlık Sisteminde Ak Parti MHP'ye ihtiyaç duyuyor ve bu partinin yüzde 10'un üzerindeki oyu tüm hesapları alt üst ederek MHP'yi alternatifsiz kılıyor.!
İşte bu durumu da göz önüne alan Erdoğan, Cumhur ittifakının bozulabileceğini de ihtimal dahilinde gördüğü için B Planında Cumhur İttifakını genişleterek yeniden Cumhurbaşkanlığı makamını korumak arzusunda. Bu durumun gerçekleşebilmesi için 'Millet İttifakı' denilen yapının zayıflatılması gerekiyor ve CHP ile HDP'yi tek başına bırakılarak İYİ Parti ve Saadet Partisini bu ittifaktan kopartarak Cumhur İttifakına dahil etmek arzusunda.
Kabul etmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu stratejiyi şuana kadar ustaca yürüterek bunda da başarılı olmuş gözüküyor.
CHP içerisindeki taciz olayları ve Fikri Sağlar'ın başörtülü hakimlerle ilgili talihsiz beyanlarını ve Dış politikada da Ünal Çeviköz'ün S-400 ve Amerikan seçimleriyle ilgili Türkiye'yi Joe BİDEN'a şikayet etmesi gibi konuları iyi kullanarak CHP'yi toplum nezdinde itibarsızlaştırdı.
Ha keza aynı şekilde Selahattin Demirtaş üzerinden CHP'yi HDP ve dolayısıyla PKK ile yan yana göstererek kürtlerin oyunu kendi lehine çekmek için de ayrı bir stratejiyi de beraberinde yürütüyor.
Tüm bu hamlelere rağmen her şey Erdoğan'ın istediği şekilde yürümüyor. Bu sorunlardan bir tanesi de Cumhur ittifakının kilit partisi MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve dışarıdan destek veren Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in "HDP kapatılsın" tarzındaki açıklamalarını yüksek sesle dillendirmeleri ve bunu daha da ileriye götürerek Ak Parti'ye dikte etmesi iktidar partisini zor durumda bırakıyor.
Bundan bir süre önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması konusunda fikir beyan eden Cumhurbaşkanlığı YİK Üyesi Bülent ARINÇ' tan sonra bu kez de Ak Parti'nin 2. adamı Numan Kurtulmuş'un MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin HDP’nin kapatılmasına yönelik çıkışı konusunda, “parti kapatmanın Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi” ifadesini kullanması hem Erdoğan'ı zor durumda bıraktı ve hem de gelecek açısından Cumhur ittifakının akıbetini sorgular hale getirdi.!
Nitekim Numan Kurtulmuş'un bu sözüne sert bir açıklama yaparak hem Kurtulmuş ve hem de Ak Parti'ye göndermede bulunan Devlet Bahçeli'nin “HDP’nin kapatılmasına karşı çıkan CHP’li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP’in Başkanı ve AK Parti’nin içindeki bazı yöneticiler cevap versinler; Türk devletinin ihaneti beslemesi, mermi, bomba, mayın, keleş masraflarını karşılaması olacak ve makul görülecek şey midir? tarzındaki sert açıklaması Erdoğan'ın elini bağladı ve adeta Cumhur İttifakı içinde Kürt sorunu eksenli gerginliğin bir dışavurumunu ortaya koydu.!
Hatırlanacağı üzere Ak Parti içerisinde kürt sorunu ile ilgili tartışmalara bir zamanlar Erdoğan'a çok yakın olan ve Ak Parti'nin kuruluşunda etkin rol oynayan Mazlum-Der eski Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan'da katılmış ve Erdoğan'a özeleştiri yapması konusunda tavsiyelerde bulunmuştu.!
Bakalım 2021'e de damgasını vuran siyaset içerisindeki bu sıcak tartışmalar nereye varacak ve muhalefetin erken seçim çağrısına sert bir şekilde cevap vererek "seçimler zamanında 2023'te yapılacak" diyen Devlet Bahçeli ve bu demece bağlı kalmak zorunda kalan Erdoğan'ın aksine seçimler bu yıl içerisinde yeniden mi yapılacak?
Tüm bu olup bitenler karşısında Türkiye'yi sıcak günler bekliyor ve Mart ayı içerisinde hem Cumhur ittifakı ve hem de Millet ittifakı içerisinde yeni kırılmalar ve değişiklikler meydana gelerek 'At izi it izine' karışabilir.! Ancak bir hakikatin da altını çizmekte fayda var ve oda şu ki 2002'den beridir gündemi belirleyen Erdoğan bir kez daha gündemi belirleyerek bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı makamını garantileyecek gibi gözüküyor.!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2021 yılının ilk günlerinde program dışı sürpriz bir ziyaret ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi evinde ziyaret ederek iki saat baş başa görüşmesi ve görüşmenin içeriğinin kamuoyuna yansıtılmamasının Cumhur İttifakının geleceğiyle ve HDP'nin kapatılıp kapatılmaması ile ilgili görüşmeyi içerip içermediği merak konusu. Ayrıca bir süre önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması ile ilgili görüş bildiren Bülent Arınç ve Bahçeli'nin " HDP kapatılsın" açıklamalarına "partilerin kapatılması çözüm değil" diyerek MHP ve Bahçeli'nin tepkisini çeken Numan Kurtulmuş ile ilgili rahatsızlığın da bu görüşmede masaya yatırılıp yatırılmadığı merak edilenler arasında.
Şüphesiz ki en çok merak edilen konu ise Devlet Bahçeli'nin yeniden bir erken seçimin startını verip vermeyeceği meselesidir. Zira bir hafta içerisinde Erdoğan ile Bahçeli'nin bir vesileyle üç kez bir araya gelmesi pek rastlanılan bir durum değil.!
Ne dersiniz Türkiye 2021 yılı ortalarında yeniden erken bir seçim atmosferine girer mi? Üstelikte "seçim 2023'te tam zamanında yapılacak" diyen ve muhalefeti "kim erken seçim arzuluyorsa onlar vatan hainidir" diyerek ihanetle suçlayan sayın Devlet Bahçeli'nin ağzından duyabiliriz.!
Tıpkı 1998, 2014 ve 2018 yıllarında olduğu gibi bu düğümü Devlet Bahçeli çözecek ve "İçteki ve dıştaki şer güçleri bizi bölmeye çalışıyor. Mevcut şartlar Türkiye'yi yeni bir seçime mutlak kılıyor. Haydi hodri meydan seçimse seçim" diyerek Türkiye'yi yeni bir seçim sürecine götürürse buna hiç ama hiç şaşırmayalım. Çünkü "Devletin başına devlet gelecek" sözü şuan için yürürlükte. !
Erken seçimi sadece Millet İttifakı değil Ak Parti'de içten içe istemekte ve bunun alt yapısını oluşturmak için düğmeye basarak toplumu yeniden kutuplaştırarak iktidarda kalmanın ince hesaplarını yapmaya başladı bile. Boğaziçi Üniversitesindeki Rektör ataması ve protestoların yeniden başlaması iktidar için yeni bir
mağduriyete dönüştürülebilir. Tıpkı Gezi olaylarında olduğu gibi.!
Şüphesiz ki Devletin iç politikadaki rolünde başrol oynayan Bahçeli'nin yanı sıra devletin dış politikasında ise etkin bir konumda olan ve kendi deyimiyle "Gemide Ak Parti var. Dümen onlarda ancak rotayı biz çiziyoruz" diyen ve S-400 ve "Mavi Vatan Türkiye" stratejilerini çizen ve Türkiye ile Çin arasındaki koordineyi sağlayan Doğu Perinçek'i de bu denklemin dışında tutmak yanlış olur ve gerçekten de 2014'ten sonra Ulusalcı kanat Türkiye'de çok etkin konumdalar.!