TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘HAŞDİ ŞABİ’ ve arkasındaki güçler 1

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.10.2024 11:55

Tüm dünya yaklaşık 3 yıl önceki adı IŞİD olan ve daha sonraları ise DAİŞ-DAEŞ diye telaffuz edilmeye başlayan, sözde radikal İslamcı bu örgüt ile yatıp kalkarken, son aylarda da ‘HAŞDİ ŞABİ’ diye Şii bir örgüt ile tanışmaya başladı.

Peki kim bu ‘HAŞDİ ŞABİ’ ?  nasıl ve ne şekilde kuruldu ve  arkasındaki destek kim? Bu örgütün  yapmak istediği ve planları ne? Türkiye, Haşdi Şabi örgütünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın  ‘’Haşdi Şabi ve Haşdi Vatani’nin çarpışmasına izin vermeyeceğiz’’ açıklamaları ile ve bu örgütün Musul’a doğru ilerlemesi sonrası tanıdı. Şu anda Musul operasyonun en büyük gücü olarak adlandırılan Haşdi Şabi, İran Devrim Muhafızlarının Irak şubesi gibi çalışmaktadır. IŞİD’in (DAEŞ) 2014 yılında Musul’u ele geçirmesinden birkaç gün sonra (aslında ele geçirmesine göz yumulan) Haşdi Şabi’nin kurulması da manidar ve sorgulanması gereken bir olaydır.

Haşdi Şabi  şu anda Irak’ta İran’ın da desteğini arkasına alarak orada nüfuz oluşturma çabasına girerek Musul’u kontrol altına almaya çalışıyor. Hadi Şabi çatısı altında 76 silahlı grubun bulunduğu ve bu gruplar arasında en güçlüsünün 1980 yılında kurulan ve şu anda Haşdi Şabi’nin lideri konumunda olan Hadi el-Amiri liderliğindeki “Bedir Tugayları” ve Sadr harekatına bağlı 2007 yılında kurulan “Asaib Ehlu’l Hak” hareketi bulunmaktadır.

Haşdi Şabi’nin toplam 120 binin üzerinde milis gücüne sahip olduğu biliniyor. Bu milisler paralı asker konumunda ve yaklaşık 600 ila 1000 dolar civarında ücret karşılığı Irak’ta baş gösteriyorlar. Hadi Şabi örgütünün bütçesi İran, Irak Mücahitleri ve Şii partiler tarafından karşılanmaktadır. İran bu örgüte direk olmasa da dolaylı olarak yılda 200 milyon dolara yakın yardım yapıyor. İran Devrim Muhafızları Komutanlarından Hüseyin SELAMİ 2014 yılında yaptığı açıklamada “bölgedeki güç dengesini kendi çıkarlarımıza dönüştürmek ve lehimize dönüştürmek için Irak, Suriye ve Yemen’de Lübnan’daki Hizbullah’ın birkaç büyüklüğünde İslam ordusuna bağlı bir halk ordusu inşa edeceğiz” diyerek bugünkü Haşdi Şabi’nin varlığından bahsetmişti. Yine bu bağlamda Irak’ın 2016 bütçesi olan 106 trilyon Dinar (87 milyar dolar)’olan bütçesinden yaklaşık 2 trilyon Irak dinarının Haşdi Şabi milis grubuna ayrılacağı açıklanmıştı.

Tüm bu olanlara karşın ise yıllardır İran ve Şii yönetimi ile kavgalı olduğu söylenen ABD’nin ise İran destekli Haşdi Şabi milislerine örtülü olarak da olsa destek vereceğini açıklaması ne anlam taşıyor. Her zaman ki gibi ikircikli bir politika izleyen Amerikalı yetkililer bu konuda da “Tavşana kaç Tazıya tut politikası” izlemeye başladı. Sözde Irak’ta Şii milis gücü Haşdi Şabi’nin desteği olmadan düzenli Irak güçlerinin DAEŞ’in kontrolündeki toprakları geri alamayacağını söyleyen Washington yönetimi, Haşdi Şabi’nin her türlü hak ihlallerine sessiz kalıyor. Burada ABD yine ince bir oyun peşinde koşarak yüz yıllık sürecek bir savaşı Müslüman  arasında devam ettirerek “MEZHEP SAVAŞLARI” çıkarmak istiyor. Ne adına? Sözde DAEŞ’in yok edilmesi ve tüm Ortadoğu’dan silinip atılması adına. Oysa tüm dünya da biliyor ki; DAEŞ’i  kurgulayarak  Ortadoğu’da “İslamofobi” oluşturmasına da müsaade eden bizatihi ABD’nin ta kendisidir. ABD bu planını 2001 yılında ikiz Kule patlaması ile uygulamaya koydu ve ilk önce Afganistan ve akabinde de Irak işgali ile bu işi taçlandırdı. Bugün gelinen süreç ortada ve tüm Ortadoğu ve İslam coğrafyası kan revan içerisinde. Tüm Müslümanlar arasında “TEKFİRCLİK ve MEZHEPÇİLİK” hastalığı zirve yaparak adeta tüm Müslümanlar ı etkisi altına almaya başladı. ABD bir yandan “Sünni sivillere yönelik vahşet gerçekleştiren İran destekli  Haşdi Şabi gelecekte Irak için terör örgütü DAEŞ’ten daha tehlikel olacak” derken. Öte yandan da yine Amerikalı üst düzey yetkilerinden eski CIA Başkanı David PETRAUS ise 21 Mart 2015 tarihinde WASHİNGTON POST Gazetesine verdiği demeçte ise “Sünni  sivillere yönelik hak ihlallerinin durdurulması için Sünni bir güç oluşturulması gerekli. Bu nedenle ABD olarak Haşdi Şabi’nin DAEŞ’le mücadeledeki katkısına saygı duyuyoruz” diyerek her zaman ki  gibi çift yönlü politikasını ortaya koyuyor. Hal böyle olunca ve de bölge halkının onaylamamasına  ve istememesine rağmen Haşdi ŞABİ’nin Musul ‘un kurtarılmasına yönelik operasyonuna da ses çıkarmayarak bu örgütü onayladığını tescil etmiş oluyor. Yine İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım SÜLEYMANİ’nin FELLUCE’nin kurtarılması operasyonlarının bulunduğu bir çok cephede görünmek istemesi de koalisyondaki kuvvetler arasında şüphe uyandırarak istenmeyen adam ilan edilirken, ABD ise bu olaya da ses çıkartmayarak adeta Haşdi Şabi’ye kol kanat germiş oluyor.

Haşdi Şabi’nin Musul, Felluce ve son günlerde  Telafer ve Kerkük’e kadar müdahil olması Irak’taki Peşmerge güçlerini de rahatsız etmeye başladı.Her ne kadar Şii Haşdi Şabi milislerin sorumlusu ve Bedir Tugayları Komutanı Hadi el-Amiri’nin “Peşmerge güçleri ile mutabakat içerisindeyiz” dese de Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud BARZANİ ise tam tersi olarak “Kerkük’ü Peşmerge güçleri koruyacak ve burada başka güçlere müsaade etmeyeceğiz” açıklaması ,KDP ve Pemerge’nin  Şii Haşdi Şabi milislerinden rahatsız olduklarını gösteriyor.

‘HAŞDİ ŞABİ’ ve arkasındaki güçler 2 yarın...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.