Türk siyasi tarihi, Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze değin çeşitli partilerin liderlerin kendi uslup ve yöntemleriyle şekillendirilmiş, ülke yönetimine ve kalkınmasına büyük katkılar sağladıkları aşikârdır.
Bazen inişli, bazen çıkışlı ve çalkantılı dönemler olmasına rağmen ülkenin bekası adına verdikleri mücadelede bazen de darağaçlarına asılarak çok ağır bedeller ödedikleri de aşikârdır.
Demokrasi adına ve ülke kalkınması adına kendine misyon yükleyen Demokrat Parti ve Doğruyol Partisi liderlik kadrosu ve takım ruhunda öyle isimler vardır ki, her türlü bedeli ödemiş ve dimdik ayakta durup, siyasi hayatlarına son noktayı onuru, şerefi ve haysiyetiyle koymayı bilmişlerdir.
İşte bu noktada Sayın Necmeddin Cevheri’nin ismini zikretmemek haksızlık ve büyük inkârcılık olur sanırım.
Günümüz politikacılarının her ne kadar geçmişi inkârcı ve yok saymayı kendilerine ilke olarak seçip silmeye çalışsa da, tarihi silmek mümkün değil sanırım.
Bakın geçmiş dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş Süleyman Demirel, Sayın Necmeddin Cevheri için verdiği bir mülakatta neler diyor;
“Sayın Necmeddin Cevheri, benim 60 seneye yaklaşan hizmet dönemimde dava ve siyaset arkadaşımdır. Ayrıca en yakın dostumdur. Türkiye’nin pek çok meselesinde beraber kararlar aldık. Zorluklar karşısında beraber hareket ettik. Gerek demokrasiye, gerekse kalkınmaya hizmette çok parlak tablolar meydana getirdik. Sayın Necmeddin Cevheri Şanlıurfa Milletvekili olduğu gibi bütün Türkiye’nin tanıdığı ve sevdiği büyük bir Devlet adamıdır. O bu ülkenin bütün insanlarını sever ve her köşesini çok iyi bilir. Her yerin sorunlarına koşar, bütün Türkiye’nin hizmetinde olan bir siyasetçidir…”
Ve şöyle devam ediyor Sayın Demirel;
“Şanlıurfa’ya hizmetlere gelince; geçen 50 senedeki hizmetlerin tümünde Necmeddin Cevheri vardır. Güneydoğu’nun, Anadolu’nun çatlamış topraklarına verilen suyun getirilmesinde O vardır. Işık getirilmesinde, Okul, Sağlık, Yol ve Fabrikalar getirilmesinde O vardır. Aklınıza gelen bütün medeni hizmetlerde Necmeddin Cevheri’nin ismi vardır.”
“Sayın Cevheri tevazu adamıdır, övünmeyi sevmez, daima böbürlenmenin üstünde kalmıştır. Bu da O’nun asaletinin icabıdır. Sayın Necmeddin Cevheri’yi anlamak lazımdır. O’nu anlatmak pek kolay bir hadise değildir” diyor Sayın Demirel…
Günümüzde biat kültürü ile yetişmiş ve tayin atama ile Milletvekili ve politikacıların Necmeddin Cevheri ismini dahi zikretmesi mümkün mü acaba diye kendime soruyorum…
Çok değerli kardeşim, meslektaşım Gazeteci Müslüm Abacı bir ricada bulunarak Sayın Cevheri’yi anlatmak ve hizmetlerini dillendirmemi isterken baha haksızlık yaptığını sanıyorum…
Sayın Abacı; Necmeddin Cevheri’nin ve bıraktığı büyük mirasın şerefli ve onurlu bir geçmişini temsil ettiklerini iddia eden ve parlamentoda arzı endam eden sorulması gerektiğine inanıyorum.
Tek kelimeyle şunu diyebilirim;
Sayın Abacı, Sayın Necmeddin Cevheri Bakanıma Basın Müşavirliği ve en yakın mesai arkadaşı olarak verdiğim hizmet sürecinde kendisine yönlendirdiğim sorular arasında Şanlıurfa’ya verdiği hizmetlerin reklamını ve kamuoyuna duyurmamızı isterken Sayın Cevheri, “Evladım, verdiğimiz hizmetleri Allah rızası için yapmamız gerekir. Benim ismim veya bir başkasının ismi hiç önemli değil. Eğer Şanlıurfa halkı bize bu temsil ehliyetini verdiyse onlara hizmet götürmek boynumuzun borcudur. Yoksa burada, bu makamlarda oturmamızın hiç mi hiç gerekliliği yok” derdi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Salih İlhan
Günahkar kim…!!!
Türk siyasi tarihi, Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze değin çeşitli partilerin liderlerin kendi uslup ve yöntemleriyle şekillendirilmiş, ülke yönetimine ve kalkınmasına büyük katkılar sağladıkları aşikârdır.
Bazen inişli, bazen çıkışlı ve çalkantılı dönemler olmasına rağmen ülkenin bekası adına verdikleri mücadelede bazen de darağaçlarına asılarak çok ağır bedeller ödedikleri de aşikârdır.
Demokrasi adına ve ülke kalkınması adına kendine misyon yükleyen Demokrat Parti ve Doğruyol Partisi liderlik kadrosu ve takım ruhunda öyle isimler vardır ki, her türlü bedeli ödemiş ve dimdik ayakta durup, siyasi hayatlarına son noktayı onuru, şerefi ve haysiyetiyle koymayı bilmişlerdir.
İşte bu noktada Sayın Necmeddin Cevheri’nin ismini zikretmemek haksızlık ve büyük inkârcılık olur sanırım.
Günümüz politikacılarının her ne kadar geçmişi inkârcı ve yok saymayı kendilerine ilke olarak seçip silmeye çalışsa da, tarihi silmek mümkün değil sanırım.
Bakın geçmiş dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş Süleyman Demirel, Sayın Necmeddin Cevheri için verdiği bir mülakatta neler diyor;
“Sayın Necmeddin Cevheri, benim 60 seneye yaklaşan hizmet dönemimde dava ve siyaset arkadaşımdır. Ayrıca en yakın dostumdur. Türkiye’nin pek çok meselesinde beraber kararlar aldık. Zorluklar karşısında beraber hareket ettik. Gerek demokrasiye, gerekse kalkınmaya hizmette çok parlak tablolar meydana getirdik. Sayın Necmeddin Cevheri Şanlıurfa Milletvekili olduğu gibi bütün Türkiye’nin tanıdığı ve sevdiği büyük bir Devlet adamıdır. O bu ülkenin bütün insanlarını sever ve her köşesini çok iyi bilir. Her yerin sorunlarına koşar, bütün Türkiye’nin hizmetinde olan bir siyasetçidir…”
Ve şöyle devam ediyor Sayın Demirel;
“Şanlıurfa’ya hizmetlere gelince; geçen 50 senedeki hizmetlerin tümünde Necmeddin Cevheri vardır. Güneydoğu’nun, Anadolu’nun çatlamış topraklarına verilen suyun getirilmesinde O vardır. Işık getirilmesinde, Okul, Sağlık, Yol ve Fabrikalar getirilmesinde O vardır. Aklınıza gelen bütün medeni hizmetlerde Necmeddin Cevheri’nin ismi vardır.”
“Sayın Cevheri tevazu adamıdır, övünmeyi sevmez, daima böbürlenmenin üstünde kalmıştır. Bu da O’nun asaletinin icabıdır. Sayın Necmeddin Cevheri’yi anlamak lazımdır. O’nu anlatmak pek kolay bir hadise değildir” diyor Sayın Demirel…
Günümüzde biat kültürü ile yetişmiş ve tayin atama ile Milletvekili ve politikacıların Necmeddin Cevheri ismini dahi zikretmesi mümkün mü acaba diye kendime soruyorum…
Çok değerli kardeşim, meslektaşım Gazeteci Müslüm Abacı bir ricada bulunarak Sayın Cevheri’yi anlatmak ve hizmetlerini dillendirmemi isterken baha haksızlık yaptığını sanıyorum…
Sayın Abacı; Necmeddin Cevheri’nin ve bıraktığı büyük mirasın şerefli ve onurlu bir geçmişini temsil ettiklerini iddia eden ve parlamentoda arzı endam eden sorulması gerektiğine inanıyorum.
Tek kelimeyle şunu diyebilirim;
Sayın Abacı, Sayın Necmeddin Cevheri Bakanıma Basın Müşavirliği ve en yakın mesai arkadaşı olarak verdiğim hizmet sürecinde kendisine yönlendirdiğim sorular arasında Şanlıurfa’ya verdiği hizmetlerin reklamını ve kamuoyuna duyurmamızı isterken Sayın Cevheri, “Evladım, verdiğimiz hizmetleri Allah rızası için yapmamız gerekir. Benim ismim veya bir başkasının ismi hiç önemli değil. Eğer Şanlıurfa halkı bize bu temsil ehliyetini verdiyse onlara hizmet götürmek boynumuzun borcudur. Yoksa burada, bu makamlarda oturmamızın hiç mi hiç gerekliliği yok” derdi.