Bir Bir Hikayeler 1775-2002 SARAH BAARTMAN’IN KAHRI
İnsanların “en alt form” olarak hayvanat bahçelerinde veya insanat bahçelerinde sergilendiği dönemlerin en yürek burkan hikayelerinden biri de Sarah Baartman’ın çektiklerinin öyküsüdür.
Uzun bir öyküdür bu. Güney Afrika’da 1775 yılında doğumundan 1810’da Avrupa’ya
götürülüşüne ve 2002 yılında doğduğu topraklara defnedilmesine kadar süren; hazin,
insanlık ve medeniyet adına utanç verici içeriğiyle ağır bir romandır…
Zaten 2010 yılında “Siyah Venüs” adlı bir filme de konu olmuştur.
Sarah Baartman, Güney Afrika’da göçebe Khoekhoen kabilesinin bir ferdi olarak Hollanda sömürge bölgesinde Cape Town yakınlarında dünyaya geldi. Anne ve babasının kendisine verdiği isim bilinmiyor. Sarah Baartman, kimliğindeki adı. Ama Avrupa’daki kahırlı hikayesinde adı “Hottentot Venus” olarak geçiyor.
Sarah, babası öldürüldükten sonra çocukluk döneminde sömürgecilerin çiftliklerinde çalıştı. Annesinin akıbeti konusunda bilgi bulunmuyor. Annesine dair tek bulgu
Sarah’ın ölünceye kadar boynunda taşıdığı, annesinin verdiği düşünülen geleneksel
kolye…
Sarah çiftliklerde çalıştıktan sonra Hollandalı bir tüccar onu Cape Town’a götürdü. Burada çamaşırcılık, bakıcılık yaptı. Köle değildi ama kölelerle birlikte yaşatıldı. Evlenmedi ama 2 bebeği oldu. İkisi de öldü.
Vücut yapısı dikkat çekiyordu. Birleşik Krallık ana karasındaki gösteri simsarlarına
yan iş olarak hayvan avlayıp pazarlayan cerrah asker Willam Dunlop’un da dikkatini
çekti. Dunlop, önceleri defalarca reddetse de “para kazanırsın” diye Sarah’ı
İngiltere’ye gitmeye ikna etti. Sarah’ın borçları vardı. Zorla mı götürüldü? Tam
bilinmiyor.
Yıl 1810’du… Sarah’ın trajedisi İngiltere’ye varmasıyla başladı. Londra’da Piccadily
Circus’ta bulunan Mısır Galerisi’nde sergilenmeye başlandı. Yine sergilenmek için
“Hottentot Venus” adıyla Britanya Adası’nda oradan oraya dolaştırıldı.
“Londra’dan yeni geldi!” Sara Baartman’la ilgili bir afiş.
1814 yılında Fransa’ya götürüldü. Hayatı beterleşti. Fransa’da Henry Taylor isimli bir şahsın eline geçti. Bu şahıs da Sarah’ı bir hayvan terbiyecisine sattı. Sarah, Paris’te Palais De Royal’de çok kötü şartlarda 15 ay boyunca sergilendi. Burada köleleştirildi. Kimi zamanlar hayvanat bahçesinde gergedan kafesinin yanındaki kafese konuldu. Köleleştirmenin başka boyutlarına maruz kaldığını da vurgulamak gerekiyor. Bunlarla da yetinilmedi. Irkçı bilimsel araştırmaların kobayı oldu. Vücudunun her yerini uzun uzun incelediler. Sarah üzerinden Afrikalıların, maymunların biraz gelişmişi olduklarını kanıtlamaya çalıştılar. Oysa Sarah’ın Flemenkçe, İngilizce ve Fransızca konuşabilen; zeki, güçlü hafızaya sahip bir insan olduğunu da raporlarına yazmışlardı. Bu bilgi, yıllar yıllar sonra ortaya çıktı.
Sarah Baartman’ın Fransa’daki kahırlı günlerinden bir afiş.
Sarah Baartman’ın Fransa’da gördüğü işkence 1 yıl sürdü. 40 yaşında hayata veda etti. Alkolizmden öldüğü yolundaki bilgiler, diğer ölüm sebeblerine göre ağır basıyor.
Ancak Baartman’ın çilesi ölünce de bitmedi. Napolyon’un cerrahı George Covier iç organlarını çıkardı; beyni ve cinsel organını ayırdı. Bunlar ayrı olarak Musee de L’Homme’da sergilenmeye başlandı. İskeleti ve doldurulmuş bedeniyle birlikte!
1930lu yıllarda müzeden kaldırıldı; depoya kondu.
Musee de L’Homme 33 Nolu vitrin.
“Çektiği çile yeter, bedeninden kalanları ülkesine, kabilesine gönderelim” diyen çıkmadı. Ya da arsızlığı hatırlatmaya cesaret eden olmadı.
Ta ki, Nelson Mandela Güney Afrika’ya iade edilmesini Fransa’dan talep edene kadar. Ama bu istek önce kulak arkası edildi.
Neyse ki, bir senatör, hakkında yazılmış bir şiiri Fransa Senatosu’nda okuyup konuyu gündeme getirince senato lütfetti; Güney Afrika’ya iadesine karar verdi.
Ve 2002 yılında Güney Afrika’da toprağa verildi.
Sarah Baartman’ın cenaze töreni. 1775’te doğdu. 2002’de ölebildi.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Oğuz Haksever
İNSANAT BAHÇELERİ VARDI BİLİR MİSİNİZ? - 3
Bir Bir Hikayeler
1775-2002 SARAH BAARTMAN’IN KAHRI
İnsanların “en alt form” olarak hayvanat bahçelerinde veya insanat bahçelerinde sergilendiği dönemlerin en yürek burkan hikayelerinden biri de Sarah Baartman’ın çektiklerinin öyküsüdür.
Uzun bir öyküdür bu. Güney Afrika’da 1775 yılında doğumundan 1810’da Avrupa’ya
götürülüşüne ve 2002 yılında doğduğu topraklara defnedilmesine kadar süren; hazin,
insanlık ve medeniyet adına utanç verici içeriğiyle ağır bir romandır…
Zaten 2010 yılında “Siyah Venüs” adlı bir filme de konu olmuştur.
Sarah Baartman, Güney Afrika’da göçebe Khoekhoen kabilesinin bir ferdi olarak Hollanda sömürge bölgesinde Cape Town yakınlarında dünyaya geldi. Anne ve babasının kendisine verdiği isim bilinmiyor. Sarah Baartman, kimliğindeki adı. Ama Avrupa’daki kahırlı hikayesinde adı “Hottentot Venus” olarak geçiyor.
Sarah, babası öldürüldükten sonra çocukluk döneminde sömürgecilerin çiftliklerinde çalıştı. Annesinin akıbeti konusunda bilgi bulunmuyor. Annesine dair tek bulgu
Sarah’ın ölünceye kadar boynunda taşıdığı, annesinin verdiği düşünülen geleneksel
kolye…
Sarah çiftliklerde çalıştıktan sonra Hollandalı bir tüccar onu Cape Town’a götürdü. Burada çamaşırcılık, bakıcılık yaptı. Köle değildi ama kölelerle birlikte yaşatıldı. Evlenmedi ama 2 bebeği oldu. İkisi de öldü.
Vücut yapısı dikkat çekiyordu. Birleşik Krallık ana karasındaki gösteri simsarlarına
yan iş olarak hayvan avlayıp pazarlayan cerrah asker Willam Dunlop’un da dikkatini
çekti. Dunlop, önceleri defalarca reddetse de “para kazanırsın” diye Sarah’ı
İngiltere’ye gitmeye ikna etti. Sarah’ın borçları vardı. Zorla mı götürüldü? Tam
bilinmiyor.
Yıl 1810’du… Sarah’ın trajedisi İngiltere’ye varmasıyla başladı. Londra’da Piccadily
Circus’ta bulunan Mısır Galerisi’nde sergilenmeye başlandı. Yine sergilenmek için
“Hottentot Venus” adıyla Britanya Adası’nda oradan oraya dolaştırıldı.
“Londra’dan yeni geldi!” Sara Baartman’la ilgili bir afiş.
1814 yılında Fransa’ya götürüldü. Hayatı beterleşti. Fransa’da Henry Taylor isimli bir şahsın eline geçti. Bu şahıs da Sarah’ı bir hayvan terbiyecisine sattı. Sarah, Paris’te Palais De Royal’de çok kötü şartlarda 15 ay boyunca sergilendi. Burada köleleştirildi. Kimi zamanlar hayvanat bahçesinde gergedan kafesinin yanındaki kafese konuldu. Köleleştirmenin başka boyutlarına maruz kaldığını da vurgulamak gerekiyor. Bunlarla da yetinilmedi. Irkçı bilimsel araştırmaların kobayı oldu. Vücudunun her yerini uzun uzun incelediler. Sarah üzerinden Afrikalıların, maymunların biraz gelişmişi olduklarını kanıtlamaya çalıştılar. Oysa Sarah’ın Flemenkçe, İngilizce ve Fransızca konuşabilen; zeki, güçlü hafızaya sahip bir insan olduğunu da raporlarına yazmışlardı. Bu bilgi, yıllar yıllar sonra ortaya çıktı.
Sarah Baartman’ın Fransa’daki kahırlı günlerinden bir afiş.
Sarah Baartman’ın Fransa’da gördüğü işkence 1 yıl sürdü. 40 yaşında hayata veda etti. Alkolizmden öldüğü yolundaki bilgiler, diğer ölüm sebeblerine göre ağır basıyor.
Ancak Baartman’ın çilesi ölünce de bitmedi. Napolyon’un cerrahı George Covier iç organlarını çıkardı; beyni ve cinsel organını ayırdı. Bunlar ayrı olarak Musee de L’Homme’da sergilenmeye başlandı. İskeleti ve doldurulmuş bedeniyle birlikte!
1930lu yıllarda müzeden kaldırıldı; depoya kondu.
Musee de L’Homme 33 Nolu vitrin.
“Çektiği çile yeter, bedeninden kalanları ülkesine, kabilesine gönderelim” diyen çıkmadı. Ya da arsızlığı hatırlatmaya cesaret eden olmadı.
Ta ki, Nelson Mandela Güney Afrika’ya iade edilmesini Fransa’dan talep edene kadar. Ama bu istek önce kulak arkası edildi.
Neyse ki, bir senatör, hakkında yazılmış bir şiiri Fransa Senatosu’nda okuyup konuyu gündeme getirince senato lütfetti; Güney Afrika’ya iadesine karar verdi.
Ve 2002 yılında Güney Afrika’da toprağa verildi.
Sarah Baartman’ın cenaze töreni. 1775’te doğdu. 2002’de ölebildi.