TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sözün bittiği ve zamanın durduğu an…

Yazının Giriş Tarihi: 27.02.2023 08:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 22:38
Sözün bittiği ve zamanın durduğu an…

6 Şubatta saat 04.17 yi gösterirken biranda başlayan ve sanki yıkmadan durmayacak gibi devam eden ve şiddetiyle tarihin en büyük felaketi ünvanını alan şiddetli depremin durmasından sonra insanların büyük bir kısmı sadece terlikleriyle ve yalın ayak ve gece kıyafetleri ile kendilerini sokağa atmışlardı. Araçları olanlar araçlarına binerek adeta nereye gideceklerini bişe bilmeden yollara düşerken ana caddeler tıkanmıştı çoktan o kısa zaman diliminde bile.
Eksi 10 derece soğukta tir tir titrerken yakınlarına ulaşmaya çalışan, sevdiklerinden haber almaya çabalayan insanlar hatların aşırı yüklenme ve sistemin yetersiz kalması nedeniyle ulaşamayınca mutlaka kötü birşey oldu diye düşünerek oldukları yere çakıldılar adete. İşte sözün bittiği ve zamanın durduğu andı o an…
Günün ağarmasına bir saatten biraz daha fazla bir zaman kalmıştı ki ambulans ve itfaiye araçlarının acı acı çalan sirenleri birşeylerin kötü gittiğinin habercisiydi. Telefonlarına sarılarak haberleri okuyanların beti benzi atıyordu bir Mir çünkü depremin harabeye çevirdiği alan her geçen dakika büyüyordu.
Sabah günün ağarmasıyla Kahramanmaraş merkezli depremin hissedildiği illerden ziyade harap ettiği iller bir bir ortaya çıktı. Diyarbakır özelinde onlarca daireden oluşan 7 bina yıkılıp altında binlerce kalmıştı. Oysa hemen Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay neredeyse haritan silinmişti. Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Kilis ve Adana’dan da ölüm haberleri gelmeye başlamıştı bile. Şiddeti 6 ve üzeri olan artçılar kalan umutları da birbir yok ediyor ve korkular artıyordu.
Yakınlarını, sevdiklerini kaybeden vatandaşların ilk tepkilerden biri yakın köy, il ve ilçelere adeta “çıplak” göç başlamıştı bile. Diğer yandan çok az sayıdaki Afad, itfaiye görevlileri ile gönüllülerce başlatılan arama kurtarmalardan sağ ve yaralı çıkarılanlar umutları artırırken, meydana gelen diğer büyük deprem herşeyi başa sarmıştı. Ard arda çıkarılan cenazeler yok olan aileler evleri oturulamaz hale gelen insanların çaresizlikleri içleri acıtıyordu. Neyseki iyilik ölmemişti ve evlerine girebilen herkes birşeyler toplayıp paylaşmaya başlamıştı bile. Enkazların başındaki umutsuz bekleyiş artmaya başladı depremde Diyarbakır’da her meslekten, her kesimden ölenlerin 400den fazla. Ölenlerin sayısı bölgede kısa sürede on binleri aştı. Artık insanlara yetmemeye başladı halk tarafından yapılan yardımlar. OHAL ilan edilmesine rağmen gelem giden olmayınca, bölgede devletin yardım ve çalışmalarının geç gelmesine, depremin yaşandığı illerdeki vatandaşlar seslerini yükseltmeye başladı halen yükselerek devam ediyorlar. Ha bunu ben demiyorum yada iddia etmiyorum “geç kalınmışlığı”devletin valisi kendi ağzıyla söylüyor be bunun içim de özür diliyor.
Deprem bölgelerinde iktidar mensubu bakan ve milletvekilleri yuhalanırken, acılı vatandaşları başka yerden provakasyon için geldin diyerek suçlayıp hedef gösteren milletvekilleri gördük. 
İnsanların sorunlarına çözüm bulunabilinildi mi? Maalesef çok az ve halen insanlar parklarda çadırlarda yaşamaya devam ediyorlar. Depremin üzerinden neredeyse 3 hafta geçmesine rağmen bazı illerden halen tam kurulamayan çadır veya konteyner barınma merkezleri var iken, bazı illerde halen enkazlar bile kaldırılamadı.
Fakat birşey çok eksiksiz yapıldı olmayan evler, içerisinde korkudan terk edilmiş ve kimsenin olmadığı evlere elektrik ve su faturaları hemen gönderildi. Doğalgaz faturaları ise yolda.
Bankalar BDDK’nın aldığı ve açıkladığı karara rağmen deprem illerinde ayırımcılık yapmaya devam ediyor. Nasıl mı? 5 ilin bankalara olan kredi, kredi kartı gibi ödemelerini 6 ay faizsiz ertelerken, sonradan eklenen Elazığ ile birlikte diğer 6 ilde sadece 1 ay uzatma kararı aldı. Korku ve panikle evlerini kentlerini terkeden vatandaşlar artı depremler nedeniyle hala dönmemiş iken bu çifte standart da neyin nesi. 
Sadece bankalar mı mağdur eden? Hayır ev sahipleri, nakliyeciler ve kısmi olarak ayakta kalan esnaflar herşeyi çokkk pahalı etmişler, iki katı değil bir kaç katı artırmışlar bırak almayı kiralamayı da hayal etmişler…
Yorum da sizin, takdir de…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.