Hayatlarında hiç yoğurt görmemiş iki insan tasavvur edin..! Yoğurdu, birine gecenin en zifiri karanlığında; diğerine gündüzün ışığında gösterin..! Sonra her ikisine yoğurdun rengi hakkında görüşlerini sorun!.. Muhtemelen, biri siyah; diğeri beyaz diyecektir...O halde gerçekten yoğurdun rengi nedir?.. Eğer gündüz görünen rengine beyaz derseniz, yanılmış olamaz mısınız. Gece de gündüz kadar gerçek olduğuna göre, neden yoğurdun siyah renkte olduğu düşünülmesin ?! İki insan, iki farklı ortamlardaki görüşleri doğrultusunda verdikleri beyanatlar sizce göreceli değil midir..? Peki, biri de hayır yeşil veya sarı derse; buna sizin verdiğiniz cevap ne olur? Öyle ya, koyun veya inek ot yer , su içer...Ot yeşil olduğuna göre, süte yeşil mı diyeceğiz; veya saman yediği için sarı mı..?
Ayrı farklı görüşler olsa, bile, gerçek olan yoğurdun kendine has olan mutlak rengidir...
Tarihimizle ilgili onca farklı yazılmış kitap ve eserler vardır ki; okuyucu, bunların hangisinin gerçek, hangisinin olmadığını bildiğini zan edip; yanılgılar içinde bir süregen'lik yaşayabilir...
Mesela Kurtuluş Savaşı ile ilgili herkes bir şeyler yazıp çiziyor; yazdıklarını kitlelere deklare etmek için çaba sarf ediyor...Kimisi o savaşta emeği geçenleri kahraman ilan ederken; kimileri bunun tam zıttını iddia ediyor...Yani burada bir objektif bakış açısından bahsetmek pek mümkün değil...
Oysa ,
ister inkâr edilsin;ister edilmesin; bir savaşın yaşandığı, bir işgal sürecinden geçildiği, birileri'nin olağanüstü mücadeleleriyle bir ulusun istiklâline kavuşmuş olduğu gerçeği güneş gibi gözler önündedir...
Bugün Atatürk'ün lehinde ve aleyhinde onca söylemler, onca iddialar var ki, genç nesillerin bundan etkilenip, kendi tarihlerine hor bakmak gibi bir zihin bulanıklığı içine girecekleri veya girdikleri aşikar...
O savaş günlerine ait birebir konjonktürel bir yaşamışlığı olmayan birilerinin, bilir bilmez görüşlerini yansıtmaları ne derece gerçek, ona göre hesap etmek gerekir...
İstenildiği kadar farklı görüşler ortaya sürülsün. Kimse Atatürk ve silah arkadaşlarının o günkü verdikleri istiklal mücadelesini inkâr edemez... Bu tarihi gerçekleri göremeyenler, veya bildikleri halde salt ideolojilerine ters düştüğü için çarpıtmaya çalışanlar, bilsinler ki bu çabaları ,Devekuşu gibi kafalarını kuma gömmekten öte gitmiyor.
Biri baklavayı çok sever; biri sevmez...Peki bunların baklavayı sevip, sevmemesi, baklavanın tadıyla ilgili bir belirleyiciliği söz konusu olabilir mi?.. Kim ne derse desin, baklava baklavadır...
Bir elma ağacına biri erik ;bir başkası portakal ağacı derse, bu iki farklı görüş elma ağacını değiştirebilir mi?..
Bence tarih, devlet denetiminde ve her türlü ideolojik düşüncelerden uzak ,ehil insanlar tarafından yazılması gerekir..!
Öyle herkesin eline bırakılacak bir olgu değildir çünkü...
Verisel gerçeklikten uzak ve kurgu temalı yazılmış bir tarihin, bir ulusa verebileceği olsa olsa bir kaos olur ancak...O günkü kahramanları ve olayları betimleme'ye çalışırken, abartma’yıp, gerçeklerin dışına çıkmadan, vesika ve belgeler ışığında vücuda gelmiş bir tarihi yazın daha makbuldür bana göre..! Bunun aksi ,gelecek nesilleri ister istemez geçmişleri ile ilgili birtakım olumsuz yargılara sürükleyebilir...
Geçmişle gelecek arasında örülmüş kırık, dökük bir köprü, nesilleri ileriye dönük hedeflere taşıyabilir mı..?
Hamaset yaparak, veya karalayarak tarih yazılamaz. Gerçekler neyse onların sunulması gerekir. Hepimiz biliyoruz ki gerçek çıplak gezmeyi sever...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
Gerçek Güneş Gibidir
Hayatlarında hiç yoğurt görmemiş iki insan tasavvur edin..! Yoğurdu, birine gecenin en zifiri karanlığında; diğerine gündüzün ışığında gösterin..! Sonra her ikisine yoğurdun rengi hakkında görüşlerini sorun!.. Muhtemelen, biri siyah; diğeri beyaz diyecektir...O halde gerçekten yoğurdun rengi nedir?.. Eğer gündüz görünen rengine beyaz derseniz, yanılmış olamaz mısınız. Gece de gündüz kadar gerçek olduğuna göre, neden yoğurdun siyah renkte olduğu düşünülmesin ?! İki insan, iki farklı ortamlardaki görüşleri doğrultusunda verdikleri beyanatlar sizce göreceli değil midir..? Peki, biri de hayır yeşil veya sarı derse; buna sizin verdiğiniz cevap ne olur? Öyle ya, koyun veya inek ot yer , su içer...Ot yeşil olduğuna göre, süte yeşil mı diyeceğiz; veya saman yediği için sarı mı..?
Ayrı farklı görüşler olsa, bile, gerçek olan yoğurdun kendine has olan mutlak rengidir...
Tarihimizle ilgili onca farklı yazılmış kitap ve eserler vardır ki; okuyucu, bunların hangisinin gerçek, hangisinin olmadığını bildiğini zan edip; yanılgılar içinde bir süregen'lik yaşayabilir...
Mesela Kurtuluş Savaşı ile ilgili herkes bir şeyler yazıp çiziyor; yazdıklarını kitlelere deklare etmek için çaba sarf ediyor...Kimisi o savaşta emeği geçenleri kahraman ilan ederken; kimileri bunun tam zıttını iddia ediyor...Yani burada bir objektif bakış açısından bahsetmek pek mümkün değil...
Oysa ,
ister inkâr edilsin;ister edilmesin; bir savaşın yaşandığı, bir işgal sürecinden geçildiği, birileri'nin olağanüstü mücadeleleriyle bir ulusun istiklâline kavuşmuş olduğu gerçeği güneş gibi gözler önündedir...
Bugün Atatürk'ün lehinde ve aleyhinde onca söylemler, onca iddialar var ki, genç nesillerin bundan etkilenip, kendi tarihlerine hor bakmak gibi bir zihin bulanıklığı içine girecekleri veya girdikleri aşikar...
O savaş günlerine ait birebir konjonktürel bir yaşamışlığı olmayan birilerinin, bilir bilmez görüşlerini yansıtmaları ne derece gerçek, ona göre hesap etmek gerekir...
İstenildiği kadar farklı görüşler ortaya sürülsün. Kimse Atatürk ve silah arkadaşlarının o günkü verdikleri istiklal mücadelesini inkâr edemez... Bu tarihi gerçekleri göremeyenler, veya bildikleri halde salt ideolojilerine ters düştüğü için çarpıtmaya çalışanlar, bilsinler ki bu çabaları ,Devekuşu gibi kafalarını kuma gömmekten öte gitmiyor.
Biri baklavayı çok sever; biri sevmez...Peki bunların baklavayı sevip, sevmemesi, baklavanın tadıyla ilgili bir belirleyiciliği söz konusu olabilir mi?.. Kim ne derse desin, baklava baklavadır...
Bir elma ağacına biri erik ;bir başkası portakal ağacı derse, bu iki farklı görüş elma ağacını değiştirebilir mi?..
Bence tarih, devlet denetiminde ve her türlü ideolojik düşüncelerden uzak ,ehil insanlar tarafından yazılması gerekir..!
Öyle herkesin eline bırakılacak bir olgu değildir çünkü...
Verisel gerçeklikten uzak ve kurgu temalı yazılmış bir tarihin, bir ulusa verebileceği olsa olsa bir kaos olur ancak...O günkü kahramanları ve olayları betimleme'ye çalışırken, abartma’yıp, gerçeklerin dışına çıkmadan, vesika ve belgeler ışığında vücuda gelmiş bir tarihi yazın daha makbuldür bana göre..! Bunun aksi ,gelecek nesilleri ister istemez geçmişleri ile ilgili birtakım olumsuz yargılara sürükleyebilir...
Geçmişle gelecek arasında örülmüş kırık, dökük bir köprü, nesilleri ileriye dönük hedeflere taşıyabilir mı..?
Hamaset yaparak, veya karalayarak tarih yazılamaz. Gerçekler neyse onların sunulması gerekir. Hepimiz biliyoruz ki gerçek çıplak gezmeyi sever...