Canlı, cansız, her şey İlahi bir vazifeyle muvazzaftır. Yüklenilen vazifenin icra edildiği makam, mevki ve mekânın terki, bu vazifenin hitamında gerçekleşir. Sözüm ona, bu virüsün de aynı akıbete uğrayacağı kaçınılmazdır. Yeter ki iman mayalı bir tevekkülle sabır, gayret ve tüm ihtiyadî tedbirler içinde bir yaşayış tarzını varîd kılalım.
Her iş, her oluş Allah'ın dest-i tasarrufunda tezahür eder. İlahi bir iradenin dışında her hangi bir şeyin inkişafı mümkün değildir.
Bütün âlemleri ve içindekilerle birlikte çeviren bu sonsuz irade sahibi neyi buyurmuşsa; buna hiçbir gücün mukavemet gösteremeyeceği iki kere iki dört eder derecesinde sabittir.
Doksan dokuz isminden müsemma kıldığı kullarına, bu isimlere liyakat bir davranış biçimini öğütleyen yüce Rabbe bir inkiyad söz konusudur mutlaka.
O hangi gaye üstünde bir emri irade buyurmuşsa; bunun tersinin olabilme ihtimali sıfırdır.
Yani irade buyurduğu o emrin muhteviyatı neyse gerçekleşecek olan da o muhteviyatıdır.
Uçakta bir seyahati gerçekleştirme sürecindesiniz. Gideceğiniz menzile kadar hiç bir korku veya endişe duymuyor olmanız; uçağı süren pilottan kaynaklanmış olmuyor mu? Şimdi bu örnekten hareketle, bu virüsün İlahi bir amaca hizmet için kullanıldığı, cürmüyle, cismiyle bir Yaratıcının emrinde hareket ettiğini, vakti gelince bulunduğu mahalli bırakacağına dair bir fikrin akılda tasarıma tabi tutulmaması kendimize bir hakaret sayılmaz mı?
Tüm heybettiyle gelen bir trenin, ilk defa gören kişi üzerinde nasıl bir korku ve infiale yol açacağını düşünün! Oysa treni görmüş, hakkında bilgi sahibi olmuş bir kişi için bu halet-ti ruhiyeden söz edilebilir mi?
Tasarrufat-ı Kudret-î İlahiyye'nin alem şümul oluşuna iman etmenin şuuruyla şuuarlanmış bir insanın, olanlardan korkmak değil; arkasındaki hikmeti düşünmek yakışır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa Kaplan
Tasarrufat-ı İlahiye
Canlı, cansız, her şey İlahi bir vazifeyle muvazzaftır. Yüklenilen vazifenin icra edildiği makam, mevki ve mekânın terki, bu vazifenin hitamında gerçekleşir. Sözüm ona, bu virüsün de aynı akıbete uğrayacağı kaçınılmazdır. Yeter ki iman mayalı bir tevekkülle sabır, gayret ve tüm ihtiyadî tedbirler içinde bir yaşayış tarzını varîd kılalım.
Her iş, her oluş Allah'ın dest-i tasarrufunda tezahür eder. İlahi bir iradenin dışında her hangi bir şeyin inkişafı mümkün değildir.
Bütün âlemleri ve içindekilerle birlikte çeviren bu sonsuz irade sahibi neyi buyurmuşsa; buna hiçbir gücün mukavemet gösteremeyeceği iki kere iki dört eder derecesinde sabittir.
Doksan dokuz isminden müsemma kıldığı kullarına, bu isimlere liyakat bir davranış biçimini öğütleyen yüce Rabbe bir inkiyad söz konusudur mutlaka.
O hangi gaye üstünde bir emri irade buyurmuşsa; bunun tersinin olabilme ihtimali sıfırdır.
Yani irade buyurduğu o emrin muhteviyatı neyse gerçekleşecek olan da o muhteviyatıdır.
Uçakta bir seyahati gerçekleştirme sürecindesiniz. Gideceğiniz menzile kadar hiç bir korku veya endişe duymuyor olmanız; uçağı süren pilottan kaynaklanmış olmuyor mu? Şimdi bu örnekten hareketle, bu virüsün İlahi bir amaca hizmet için kullanıldığı, cürmüyle, cismiyle bir Yaratıcının emrinde hareket ettiğini, vakti gelince bulunduğu mahalli bırakacağına dair bir fikrin akılda tasarıma tabi tutulmaması kendimize bir hakaret sayılmaz mı?
Tüm heybettiyle gelen bir trenin, ilk defa gören kişi üzerinde nasıl bir korku ve infiale yol açacağını düşünün! Oysa treni görmüş, hakkında bilgi sahibi olmuş bir kişi için bu halet-ti ruhiyeden söz edilebilir mi?
Tasarrufat-ı Kudret-î İlahiyye'nin alem şümul oluşuna iman etmenin şuuruyla şuuarlanmış bir insanın, olanlardan korkmak değil; arkasındaki hikmeti düşünmek yakışır.