“Bir Müslüman dünyadaki her şeye sahip olsa, ‘Elhamdülillah’ dese, bu ‘Elhamdülillah’ sözü, o her şeyden daha kıymetlidir.” [Deylemi]
“Yeni gömlek giyerken, "Hamd olsun O Allah’a ki, bedenimi örtecek ve hayatımı güzel edecek şeyi bana nasip etti" diyen ve eskisini de birine veren, hayatında da, ölümünde de Allah’ın himayesinde olur.” [İ.Ahmed]
Günahlar kast edilmeden, elhamdülillahi alâ külli hâl yani her halimize hamd olsun demek caiz olur. Küfre düşmek veya sapıtmak gibi haller de düşünülünce, o zaman şöyle demelidir:
“Küfür ve dalalet hariç, her halden dolayı Allah’a hamd olsun” demektir.
Şöyle demek de uygun olur:
“Elhamdülillahi alâ külli hâl. Ve eûzü billahi min hâli ehlinnâr.”
“Her halden dolayı Allah’a hamd olsun. Cehennem ehlinin halinden Allah’a sığınırım” demektir.
Çok şükür demek de, Elhamdülillah demek de aynı ise de, Elhamdülillah demek daha faziletlidir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Sevilenin her şeyi, sevenin gözünde her zaman sevgilidir. İncitirse de, iyilik ederse de sevilir. Sevmek nimeti ile şereflenenlerin, sevmenin tadını alanların çoğu, sevdiğinin iyiliklerine kavuşunca sevgileri artar. Yahut incitmesinde de, iyiliğinde de, sevgileri değişmez. Sevdiğinin hiçbir hareketi ona çirkin gelmez. Sıkıntılı ve neşeli zamanlarında hep hamd eder. Hamd etmek, şükretmekten daha kıymetlidir. Çünkü şükretmekte nimetleri göz önündedir. Hamd ederken nimetleri de, elemleri de sevilmektedir. Çünkü Allahü Teâlâ’nın verdiği elemler, nimetler gibi güzeldir. Hamd devamlıdır. Nimet zamanında da, sıkıntılı hâllerde de hamd edilir. Şükür ise nimet zamanlarında olur, nimet kalmayınca, ihsan bitince şükür de kalmaz.” [c.2, m.33]
İyilik eden bir insanın hakkına riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen Allahü Teâlâ’ya şükretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lazım olmasın? Elbette, en çok Ona şükretmek, ibadet etmek lazımdır. Çünkü, Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri, deniz yanında damla kadar bile değildir. Hatta onlardan gelen iyilikleri de, yine O göndermektedir. O halde, hamd ve şükre devam etmek gerekir.
Hadis-i Şeriflerde de buyuruluyor ki:
“Cennetin bedeli La ilahe illallah, nimetin bedeli Elhamdülillah’tır.” [Deylemi]
“Müminin her işi, hayırdır. Nimete şükreder, hayra kavuşur. Belaya uğrayınca da, sabreder, yine hayra kavuşur. ” [Müslim]
Hadis-i Şerifte, “Nimetin bedeli Elhamdülillah”buyuruluyor. Peki, sadece Elhamdülillah demekle nimetin bedelini vermiş olur muyuz? Yani şükretmiş olur muyuz? Bir kimsenin eline bir miktar para geçse, onunla şarap alıp içse, “Elhamdülillah, elime para geçti şarabımı alabildim” dese, nimetin şükrünü eda etmiş olamaz. O nimeti dinin yasaklamadığı yerde, hatta emrettiği yerlerde kullanırsa ancak o zaman şükretmiş olur. Elhamdülillah demenin, yani şükrün kısa tarifi, İslamiyet’in emir ve yasaklarına uymaktır.
Hamd, yani elhamdülillah demek, namazda vacib, her duadan önce ve yiyip içtikten sonra sünnettir. Her hatırladıkça söylemek mubahtır. Pis yerlerde söylemek mekruh, haram yedikten, içtikten sonra söylemek, haramdır ve hatta küfre sebep olur. (Redd-ül Muhtar 1/6)
Hamd, bütün nimetleri Allahü Teâlâ’nın yarattığına ve gönderdiğine inanmak ve söylemek demektir. Şükür, bütün nimetleri İslamiyet'e uygun olarak kullanmak demektir.
Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir suretle hamd ederse, bu hamd ve övgülerin hepsi, Allahü Teâlâ’nın hakkıdır. Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran, gönderen hep Odur. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız Odur. O hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kötülük yapmayı irade, arzu edemez. Kulun iradesinden sonra, O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse, hiçbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istediği her şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve kötülük yapmayı, çeşitli sebeplerle hatırlatmaktadır.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Hamd etmek
Hamd etmek
Muhterem Kardeşlerim…
Allah’a hamd etmenin, yani Elhamdülillah demenin hükmü yerine göre değişir.
Birkaç örnek verelim:
Vacib olanlar: Namazda hamd etmek vacibdir. Fatiha suresi okumakla hamd edilmiş olur.
Sünnet olanlar: Duaya başlarken, hutbede ve yiyip içtikten sonra hamd etmek sünnettir.
Müstehab olanlar: Duaların sonunda hamd etmek müstehabdır.
Mubah olanlar: Her hatırladıkça hamd etmek mubahtır.
Haram olanlar: Haram bir şeyi yiyip içtikten sonra hamd etmek haramdır.
Küfür olanlar: Domuz eti, şarap gibi kesin haram olan bir şeyi yiyip içtikten sonra hamd etmek haramdır, hattâ haramlığına önem verilmezse küfür olur.
Efendim;
Nasılsın diyene, “Allah’a hamd olsun, Allah’a şükürler olsun” demek çok iyidir.
Bununla beraber İslam Âlimleri; hamd olsun, şükürler olsun, çok şükür gibi ifadeler kullanmışlardır.
Mesela İmam-ı Rabbani hazretleri bazı mektuplarında, Allah kelimesini kullanmadan da hamd olsun diyor.
Hamd gibi, dua da Allah için yapılır. Allah’a dua ediyorum demek şart değildir. Dua ediyorum demekle Allah adı kasten kaldırılmış olmaz.
İmam-ı Rabbani hazretleri, “Allah’ın seçtiği, sevdiği kullarına selam olsun” buyuruyor. Allah’ın selamı olsun demiyor.
Hamd gibi selam da Allah için olduğundan dolayı, Allah ismi kullanılmamıştır. Bu bakımdan vesselam demek kâfi görülmektedir.
Kur'an-ı Kerimde de, Allah’a şükür yerine, sadece şükür kelimesi kullanılmıştır:
“İnsanların çoğu şükretmez.” [Bekara 243, Yunus 60, Yusuf 38, Müminun 61]
“Az şükrediyorsunuz.” [Araf 10, Müminun 78, Secde 9, Mülk 23]
“Nuh, çok şükreden bir kul idi.” [İsra 3]
Elhamdülillah demek
Her nimet için elhamdülillah demek gerekir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Bir Müslüman dünyadaki her şeye sahip olsa, ‘Elhamdülillah’ dese, bu ‘Elhamdülillah’ sözü, o her şeyden daha kıymetlidir.” [Deylemi]
“Yeni gömlek giyerken, "Hamd olsun O Allah’a ki, bedenimi örtecek ve hayatımı güzel edecek şeyi bana nasip etti" diyen ve eskisini de birine veren, hayatında da, ölümünde de Allah’ın himayesinde olur.” [İ.Ahmed]
Günahlar kast edilmeden, elhamdülillahi alâ külli hâl yani her halimize hamd olsun demek caiz olur. Küfre düşmek veya sapıtmak gibi haller de düşünülünce, o zaman şöyle demelidir:
“Elhamdülillahi alâ külli hâl, sivel küfri ved-dalâl.”
“Küfür ve dalalet hariç, her halden dolayı Allah’a hamd olsun” demektir.
Şöyle demek de uygun olur:
“Elhamdülillahi alâ külli hâl. Ve eûzü billahi min hâli ehlinnâr.”
“Her halden dolayı Allah’a hamd olsun. Cehennem ehlinin halinden Allah’a sığınırım” demektir.
Çok şükür demek de, Elhamdülillah demek de aynı ise de, Elhamdülillah demek daha faziletlidir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Sevilenin her şeyi, sevenin gözünde her zaman sevgilidir. İncitirse de, iyilik ederse de sevilir. Sevmek nimeti ile şereflenenlerin, sevmenin tadını alanların çoğu, sevdiğinin iyiliklerine kavuşunca sevgileri artar. Yahut incitmesinde de, iyiliğinde de, sevgileri değişmez. Sevdiğinin hiçbir hareketi ona çirkin gelmez. Sıkıntılı ve neşeli zamanlarında hep hamd eder. Hamd etmek, şükretmekten daha kıymetlidir. Çünkü şükretmekte nimetleri göz önündedir. Hamd ederken nimetleri de, elemleri de sevilmektedir. Çünkü Allahü Teâlâ’nın verdiği elemler, nimetler gibi güzeldir. Hamd devamlıdır. Nimet zamanında da, sıkıntılı hâllerde de hamd edilir. Şükür ise nimet zamanlarında olur, nimet kalmayınca, ihsan bitince şükür de kalmaz.” [c.2, m.33]
İyilik eden bir insanın hakkına riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen Allahü Teâlâ’ya şükretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lazım olmasın? Elbette, en çok Ona şükretmek, ibadet etmek lazımdır. Çünkü, Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri, deniz yanında damla kadar bile değildir. Hatta onlardan gelen iyilikleri de, yine O göndermektedir. O halde, hamd ve şükre devam etmek gerekir.
Hadis-i Şeriflerde de buyuruluyor ki:
“Cennetin bedeli La ilahe illallah, nimetin bedeli Elhamdülillah’tır.” [Deylemi]
“Müminin her işi, hayırdır. Nimete şükreder, hayra kavuşur. Belaya uğrayınca da, sabreder, yine hayra kavuşur. ” [Müslim]
Hadis-i Şerifte, “Nimetin bedeli Elhamdülillah”buyuruluyor. Peki, sadece Elhamdülillah demekle nimetin bedelini vermiş olur muyuz? Yani şükretmiş olur muyuz? Bir kimsenin eline bir miktar para geçse, onunla şarap alıp içse, “Elhamdülillah, elime para geçti şarabımı alabildim” dese, nimetin şükrünü eda etmiş olamaz. O nimeti dinin yasaklamadığı yerde, hatta emrettiği yerlerde kullanırsa ancak o zaman şükretmiş olur. Elhamdülillah demenin, yani şükrün kısa tarifi, İslamiyet’in emir ve yasaklarına uymaktır.
Hamd, yani elhamdülillah demek, namazda vacib, her duadan önce ve yiyip içtikten sonra sünnettir. Her hatırladıkça söylemek mubahtır. Pis yerlerde söylemek mekruh, haram yedikten, içtikten sonra söylemek, haramdır ve hatta küfre sebep olur. (Redd-ül Muhtar 1/6)
Hamd, bütün nimetleri Allahü Teâlâ’nın yarattığına ve gönderdiğine inanmak ve söylemek demektir. Şükür, bütün nimetleri İslamiyet'e uygun olarak kullanmak demektir.
Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir suretle hamd ederse, bu hamd ve övgülerin hepsi, Allahü Teâlâ’nın hakkıdır. Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran, gönderen hep Odur. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız Odur. O hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kötülük yapmayı irade, arzu edemez. Kulun iradesinden sonra, O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse, hiçbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istediği her şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve kötülük yapmayı, çeşitli sebeplerle hatırlatmaktadır.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)