TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Resulallah’ın “İslam nedir?” cevabı

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2022 12:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 19:04

Resulallah’ın “İslam nedir?” cevabı

 

Muhterem Kardeşlerim…

Saçları dağınık biri gelip, Resulullah’a sordu:

“- Ya Resulallah İslam nedir?

- Günde beş vakit Namaz kılmaktır.

- Beşten fazla değil mi?

- Hayır, nâfile kılmak isteyen kılabilir. Bir de yılda bir ay Ramazan Orucu vardır.

- Bundan başka, Oruç yok mu?

- Nâfile olarak tutmak isteyen tutabilir. Bir de zengin için malının Zekâtı vardır.

- Bundan fazlası var mıdır?

- İsteyen nâfile olarak sadaka verebilir.

- Vallahi ne fazla, ne de bundan noksan yaparım.

- Bunları yapan kurtuluşa erer.” [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî]

 

Bu kadar vesikaları inkâr eden kimse, cahil ve ahmak değilse, muhakkak zındıktır.

 

“Yalnız Kur’an” diyenlerin Kur’an-ı Kerime inanmadıklarını söylemiştik. Bu ikinci maddede de, bu açıkça sırıtmaktadır. Peygamber Efendimizin ismi saygısızca anılmaktadır. 

Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:

“Allah ve Melekleri, Resule salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin!” [Ahzab 56]

 

Bu Âyet-i Kerime inince Eshab-ı Kiram, “Ya Resulallah sana nasıl salevat okuyacağız?” diye sordular. En faziletli olanın Namazda okunan sallibarikler olduğunu bildirdi.

 

Peygamberler ve Meleklerden başkasına salat getirilmez. (Hindiyye)

 

Yukarıda bildirilen Âyete inanan Müslüman, Peygamber Efendimizin ismi geçince, Muhammed aleyhisselam veya “sallallahü aleyhi ve sellem” der.

 

Başka bir sapık da, “Zırva tevil götürmez”kabilinden tevile çalışıyor. “Salevat destek demektir. ‘Allah ve Melekleri Resulünü destekliyor. Ey müminler, siz de onu destekleyin, gereken saygı ve itaati gösterin’ anlamındadır” diyor. Böyle açıklayan hiçbir İslam Âlimi ve Sahabe-i Kiramdan hiç kimse olmamıştır. Resulullah Efendimiz de böyle açıklamamıştır. Kendi ifadesi, “Saygı ve itaat gösterin” şeklindedir. Peki, niye ismiyle ifade ediyor da saygı ifadesi kullanmıyor? “İtaat gerekir” dediği hâlde, onun bildirdiklerine niye inanmıyor ve itaat etmiyor? “Zırva tevil götürmez” diye atalarımız ne güzel söylemiş.

 

TV’de görmüştük. Mezheplere inanmayan, gayrimüslimlerin bile Cennete gideceğini söyleyen ilahiyatçı bir profesörle, sapık biri konuşuyordu. Sapık, “Muhammed, Muhammed” demeye başlayınca, bu profesör bile, onun saygısızca Resulullah'ın ismini anmasına tepki gösterdi. Resulullah demeye dilleri varmıyor. “Seni âlemlere rahmet olarak gönderdim” Âyetiyle alay ediyorlar. Resulullah’a düşman olmak Allah'a düşman olmak demek değil midir? Bu ise dinsizliğin daniskasıdır.

 

“Yalnız Kur’an” diyenlerin inanmadığı Kur’an-ı Kerim’de mealen buyuruluyor ki:

“Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” [Haşr 7]

“İnsanlara açıkla diye Kur’anı sana indirdik.” [Nahl44]

“Resulüme tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız.” [Araf 158]

“Biz her Peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat olunmak için gönderdik.” [Nisa 64]

 

Peygamber Efendimiz de, Allahü Teâlâ’nın emrine uygun olarak açıklama yapıyor. Nisa Sûresinin, “Yeryüzünde sefere çıkınca, namazı kısaltabilirsiniz” mealindeki yüz birinci Âyetini açıklamış, seferde Namazlarını kısaltmış ve kısaltılmasını emretmiştir. 

Bu konudaki birkaç Hadis-i Şerif şöyledir:

“Seferde Namazı tamam kılan, mukimken eksik kılan gibidir.” [Dâre Kutnî, İbni Neccar]

“Allahü Teâlâ seferde, dört rekâtlı Namazları iki rekât kılmayı emretmiştir.” [Tirmizî, Nesaî, Ebu Davud]

İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki: Allahü Teâlâ, Resulullah'ın diliyle, dört rekâtlı Farzları, seferde iki rekât olarak kılmayı emretmiştir. (Müslim, Ebu Davud, Nesaî)

 

Eshab-ı Kiramın büyüklerinden Abdullah İbni Ömer hazretlerine, “Nisa Sûresinde, sadece korku hâlinde ve seferde Namazı kısaltmaya izin verildiği hâlde, niye Namazları kısaltıyoruz?” diye sorulunca, “Resulullah, bize dinimizi anlatırken, seferde Namazı iki rekât kılmayı öğretti” buyurdu. (Nesaî)

 

Hanefî Uleması, bu Hadis-i Şerifleri ve benzerlerini delil alarak, seferde dört rekâtlı Farzları iki rekât kılmanın Vacib, dört rekât kılmanın ise günah olduğunu bildirmiştir. (Tahtavî)

 

Allahü Teâlâ, “Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının” buyuruyor. 

Peygamber Efendimiz, Namazı bozan şeyleri bildirmiştir. 

Bazıları şunlardır: 

1- Konuşmak. 2- Kendisi işitecek kadar gülmek. 3-Bir farzı terk etmek. 4- Dünya işi için veya ağrı, üzüntü sebebiyle yüksek sesle ağlamak. 5- Ah, of diye inlemek. 6- Özürsüz öksürmek. 7- Ameli kesir olacak bir iş yapmak. 8- Kendi işitemeyecek kadar sessiz okumak. 9- Bir şey yiyip içmek. 10- Çocuk emzirmek. 11- Başkasının sözüyle yerini değiştirmek. 12- Ceketini giymek. 13- İmamdan başkasının duasına âmin demek. 14- Necasetli yerde Namaz kılmak. 15- Bir rükünde, üç kere sübhanallah diyecek kadar avret yerinin açılması.

 

Namazın Farzları nelerdir? 

 

Dışındaki Farzları altı olduğu gibi, içindekiler de altıdır. Vacibleri var, mekruhları var. Ta’dili erkân var. 

 

Secde-i Sehv nedir? Nerelerde yapılır? 

 

Şimdi “Yalnız Kur’an” diyenlere soruyoruz. Bunların kaçı Kur’anda vardır? Resulullah'ın bildirdiklerine uymazsak, Namazı onun kıldığı gibi kılmazsak yaptığımız ibadet sahih olur mu? Allahü Teâlâ, hâşâ “Resulüme uyun” diye boşuna mı emretmiştir? Allah'ın emrini dinlemeyen âsi olmaz mı? “Yalnız Kur’an” diyenler, Allah’ı yalancı çıkarmaya çalışarak, “Resulüne uymak gerekmez”diyorlar.

 

Bir kadın, hayız görmeye başlayınca Namazı da Abdesti de bozulur. Peygamber Efendimiz ve bütün Ehl-i Sünnet Âlimleri böyle bildirirken birkaç zındığın söylediğine itibar edilmez.

 

Birkaç Hadis-i Şerif:

“Hayızlı kadın Namaz kılamaz.” [Buharî, Müslim, Ebu Davud]

“Kadınların dinlerinin eksik olması, onların hayızlıyken, günlerce Namaz kılamadıkları, Ramazan ayında Oruç tutamadıkları içindir.”[Buharî, Müslim, Nesaî, Muvatta]

“Cünübe ve hayızlıya Mescide girmek helâl olmaz.”[İbni Mace]

“Hayızlı ve cünüp, Kur’an okuyamaz.” [Tirmizî]

Hazreti Âişe validemizin naklettiği Hadis-i Şerifte de, hayızlıyken tutulamayan Oruçların kaza edileceği, kılınmayan Namazların affolduğubildirildi. (Buharî)

 

Ümmü Büsse “radıyallahü anha” anlatır: Hac esnasında Ümmü Seleme validemize sordum:

- Ey müminlerin annesi, hayz sırasında kılınmayan namazların kazası gerekir mi?

- Hayır, kaza edilmez. Hanımlarından biri, nifassebebiyle kırk gün Namaz kılmadı, Resulullah nifaszamanı kılınmayan Namazları kaza etmesini emretmedi. (Ebu Davud)

 

Hazreti Âişe validemize, “Niye hayzlı kadın Orucunu kaza ediyor da, Namazını kaza etmiyor?”diye sorulduğunda, Resulullah Efendimizden işittiğini şöyle bildirdi:

“Hayzımız Ramazana rastlayınca, Oruç tutmaz, kaza ederdik; fakat hayzlı iken kılmadığımız Namazları kaza etmek emrolunmadı.” [Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]

 

Resulullah zamanında hayız veya nifas sebebiyle Ramazanda hanımlarından biri Orucunu tutmaz, Resulullah ile birlikte Şaban ayına kadar kaza etmediği olurdu. (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî)

 

Kanunlar, tüzükler, yönetmelikler olmadan ülke yönetilemediği gibi, Resulullah'ın uygulaması dikkate alınmadan, mezhebe ve fetvalara uymadan, herkes Kur’andan kendi anladığına göre bir Namaz şekli meydana çıkaramaz. Kur’anda, “Resule uyun” buyuruluyor. Biz de Kur’anın emrine uyuyoruz. Eğer kendimiz de Resulullah gibi anlayabilseydik, “Resulüme uyun” emri hâşâ lüzumsuz olurdu.

 

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.