Yalanın caiz olduğu yerler vardır ancak, yalan Kur’an-ı Kerimde de, Hadis-i Şeriflerde de büyük günah olarak bildirilmektedir.
Bir Âyet-i Kerime meali şöyledir:
“Allah’ın Âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur.” [Nahl 105]
Görüldüğü gibi yalan söylemek imana zıttır.
Dört Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Yalan, imana aykırıdır.” [Beyheki]
“Yalan, münafıklık alametidir.” [Buhari]
“Şu üç şeyden biri bulunan kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.” [Buhari, Ebu Davud]
“Müminde her huy olabilir. Ama, hain olmaz ve yalan söylemez.” [İbni Ebi Şeybe, Bezzar]
Yalanın zararları ile ilgili birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Yalan, Cehennem kapılarından bir kapıdır.” [Hatib]
“Yalandan sakının! Çünkü yalan günaha, günah da Cehenneme sürükler.” [Buhari]
“Yalan rızkı azaltır.) [İsfehani, Ebuşşeyh]
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet ve yalan söylemez.” [Tirmizi]
Güldürmek için, şakadan da olsa yalan söylemek de caiz değildir.
Bir Hadis-i Şerif meali:
“İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere, yazıklar olsun!” [Ebu Davud]
Hazreti Abdullah bin Âmir anlatır:
Ben küçükken, Resul-i Ekrem evimize gelmişti. Oynamaya giderken, annem bana, “Abdullah gel, sana bir şey vereceğim” dedi. Resul-i Ekrem, “Ona ne vereceksin?” buyurdu. Annem de “Hurma vereceğim) dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
“Eğer bir şey vermeyip aldatmak için söyleseydin, yalan günahı yazılırdı.” [Şir'a]
Yalan olmaz
15 hurma yemiş olan birine kaç hurma yedin diye sorsalar, o da 10 tane hurma yedim dese, yalan söylemiş olmaz; sadece yediği 5 taneyi söylememiş olur. (F. Hindiyye)
Bunun gibi, biz satıcı olsak, bir fakir de gelip beğendiği bir malı almak istese; fakat pahalı gelse, biz o malı 10 liraya aldığımız halde, “Bu mala 5 lira verdik, size 6 liraya satabiliriz” desek caiz olur, günah olmaz.
Yine bunun gibi sebeplerle, kölenin efendisine, babanın oğluna veya oğlunun babasına yaptığı şahitlikler geçerli olmaz. Mesela baba, bir kimseye 10 sopa vursa, o kimse de babaya 5 sopa vursa, oğluna yemin ettirseler, o da, “Vallahi bu adamın babama 5 sopa vurduğunu gördüm” dese doğru söylemiş olur, yalan olmaz. Söylediği doğru; fakat gizledikleri de vardır. Başka şeyleri gizlemesi, ayrı bir konudur. Babasının vurduğu sopa, büyük ve kalın olabilir. Adamın sopası ince olabilir. Bunlar sorulmazsa, şahit söylemezse yalan olmaz.
Yalan yere yemin edilmez
S.Ebediyye’de, “Zaruret olsa da, yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz, yani iki manalı kelime söyleyip yemin edilir” deniyor.
Yani; Tariz söyleyerek bu işten kurtulma imkânı varken yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz yani iki manaya gelen kelimeyle söylemek caiz olur. Mesela, bir kimsenin babasını eşkıyalar götürmeye gelseler, babası bahçede veya komşuda ise, “Vallahi babam evde yok. O, genelde falanca kütüphaneye gider” derse, yalan söylememiş olur. Böylece eşkıyalardan kurtulmuş olur.
Güzel yalan, çirkin doğru
Yalan söylemek haramdır, ama savaşta düşmana karşı helâl, hatta yerine göre farz olur. Müminleri zarardan kurtarmak için, dini korumak, İslamiyet’in bir emrini yerine getirmek için olursa sevabdır. Fitneye sebep olan doğru ise günahtır. “Fitne çıkaran doğru söz, günahtır” ve “Fitneye mani olan yalan, fitneye sebep olan doğrudan iyidir” denmiştir.
Yalan söylemek
Yalan söylemek zorunda olan kimse, tariz ve kinaye yollu ifade kullanmalıdır. Tariz, iki manaya gelen söz demektir. Böyle zor durumlarda, telefonda patronu soranlara, masanın üstüne elini koyup, “Patron burada yok” demeli, patron masanın üstünde olmadığı için yalan söylememiş olur. Patronun da emrini yerine getirmiş olur. Mecbur kalmadıkça böyle işlerde çalışmamalıdır.
Tevazu için yalan söylenmez
Büyük zatlar, şaka veya tevazu için de olsa, asla yalan söylemezler. Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri bir beytinde, “Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi” diyor. Elbette doğru söylüyor. Ama onların günah dedikleri işleri bizim iyi işlerimizden de kıymetlidir.
İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki:
İbadetlerini, iyiliklerini kusurlu, bozuk görmeye kavuşan bir kimse, öyle bir hâle gelir ki, sağ omzundaki, iyilikleri yazan meleğin hiçbir şey yazmadığını sanır. Çünkü yazacağı bir iyilik yaptığını görememektedir. Sol omzundaki, kötülükleri yazan meleğin durmadan yazdığını sanır. Çünkü yaptıklarının hepsinin çirkin ve kötü olduğunu görmektedir. Bu hâle kavuşan ârife, herkesin anlayamayacağı ve anlatamayacağı iyilikler ihsan olunur. (2/53)
“Sözünün eri olan mürid şöyledir ki, sol omzundaki melek, yirmi sene içinde, yazacak bir şey bulamaz” buyuruluyor. Bu kusurları çok, pek muhtaç olan [İmam-ı Rabbanî hazretleri] kendimi iyi anlıyorum ki, sağ omzumdaki melek, yirmi seneden beri, yazacak bir iyilik bulamamıştır. Allahü Teâlâ biliyor ki, bu sözü gösteriş olarak söylemiyorum. Yine iyi anlıyorum ki, Frenk kâfiri, kendimden kat kat daha iyidir. Hatalarla, kusurlarla çevrilmişim ve günahlarımın altında ezilmişim. Yaptığım ibadetleri, iyilikleri, sol omzumdaki melek yazsa, yeridir. Sol omzumdaki melek, hep yazmaktadır. Sağ omzumdaki ise işsiz, boş durmaktadır. Sağdaki amel defterim bomboştur. Yabancılar, buna ister inansın, ister inanmasınlar. Eğer, bunun içyüzünü anlamış olsalar, inanırlar. (1/222)
Şimdi kim, İmam-ı Rabbanî hazretleri yalan söylüyor diyebilir ki? “Sağ omzumdaki melek sevab yazmıyor” ifadesi için, yemin de ediyor: “Allahü Teâlâ biliyor ki, bu sözü gösteriş olarak söylemiyorum” diyor. Hâşâ, yalan olsaydı, Allah'ı şahit göstermek çok tehlikeli olurdu.
Bir Hadis-i Şerif:
“Yalan yere yemin etmek en büyük günahtır.” [Buharî]
Yalan söylemek haramdır, günahtır. Yalnız, harpte düşmana ve iki Müslüman’ı barıştırmak, aralarını bulmak ve zalimden mazlumu kurtarmak için caiz olur.
Yalan yere yemin etmek
Bir gün Resûlullah Efendimiz, yanındakilere hitaben;
“Tüccarın, pazarcıların çoğu facirdir” buyurur. Onlar da sebebini sorunca; “Alışverişleri helal olmaz. Çünkü, çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söylerler” buyururlar.
Hadîs-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Yalan yere yemin ederek, birinin malını alan kimse, kıyamet günü, Allahü Teâlâyı gadablı görecektir.”
“İman sahibi, her kabahati yapabilir. Fakat, hıyanet yapamaz ve yalan söyleyemez.”
Peygamber efendimiz yalan söylemeye izin konusunda;
“Yalan üç yerde caiz olur: Harpte ve her zaman, din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için. İkincisi, iki Müslüman’ı barıştırmak için, birinden diğerine iyi laf getirmek. Üçüncüsü, zevcelerini idare etmek için” buyurmuşlardır.
Zalimden, bir Müslüman’ın bulunduğu yeri, malını, günahını saklamak, iki Müslüman’ın arasının açılmasını önlemek, malını korumak, Müslüman’ın sırrının meydana çıkmaması ve bunlar gibi haramları önlemek için, yalan söylemek caiz olur. Ölmemek için leş yemeye benzer.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Kuyruklu Yalan Uyduranlar
Muhterem Kardeşlerim…
Yalanın caiz olduğu yerler vardır ancak, yalan Kur’an-ı Kerimde de, Hadis-i Şeriflerde de büyük günah olarak bildirilmektedir.
Bir Âyet-i Kerime meali şöyledir:
“Allah’ın Âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur.” [Nahl 105]
Görüldüğü gibi yalan söylemek imana zıttır.
Dört Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Yalan, imana aykırıdır.” [Beyheki]
“Yalan, münafıklık alametidir.” [Buhari]
“Şu üç şeyden biri bulunan kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.” [Buhari, Ebu Davud]
“Müminde her huy olabilir. Ama, hain olmaz ve yalan söylemez.” [İbni Ebi Şeybe, Bezzar]
Yalanın zararları ile ilgili birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Yalan, Cehennem kapılarından bir kapıdır.” [Hatib]
“Yalandan sakının! Çünkü yalan günaha, günah da Cehenneme sürükler.” [Buhari]
“Yalan rızkı azaltır.) [İsfehani, Ebuşşeyh]
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet ve yalan söylemez.” [Tirmizi]
Güldürmek için, şakadan da olsa yalan söylemek de caiz değildir.
Bir Hadis-i Şerif meali:
“İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere, yazıklar olsun!” [Ebu Davud]
Hazreti Abdullah bin Âmir anlatır:
Ben küçükken, Resul-i Ekrem evimize gelmişti. Oynamaya giderken, annem bana, “Abdullah gel, sana bir şey vereceğim” dedi. Resul-i Ekrem, “Ona ne vereceksin?” buyurdu. Annem de “Hurma vereceğim) dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
“Eğer bir şey vermeyip aldatmak için söyleseydin, yalan günahı yazılırdı.” [Şir'a]
Yalan olmaz
15 hurma yemiş olan birine kaç hurma yedin diye sorsalar, o da 10 tane hurma yedim dese, yalan söylemiş olmaz; sadece yediği 5 taneyi söylememiş olur. (F. Hindiyye)
Bunun gibi, biz satıcı olsak, bir fakir de gelip beğendiği bir malı almak istese; fakat pahalı gelse, biz o malı 10 liraya aldığımız halde, “Bu mala 5 lira verdik, size 6 liraya satabiliriz” desek caiz olur, günah olmaz.
Yine bunun gibi sebeplerle, kölenin efendisine, babanın oğluna veya oğlunun babasına yaptığı şahitlikler geçerli olmaz. Mesela baba, bir kimseye 10 sopa vursa, o kimse de babaya 5 sopa vursa, oğluna yemin ettirseler, o da, “Vallahi bu adamın babama 5 sopa vurduğunu gördüm” dese doğru söylemiş olur, yalan olmaz. Söylediği doğru; fakat gizledikleri de vardır. Başka şeyleri gizlemesi, ayrı bir konudur. Babasının vurduğu sopa, büyük ve kalın olabilir. Adamın sopası ince olabilir. Bunlar sorulmazsa, şahit söylemezse yalan olmaz.
Yalan yere yemin edilmez
S.Ebediyye’de, “Zaruret olsa da, yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz, yani iki manalı kelime söyleyip yemin edilir” deniyor.
Yani; Tariz söyleyerek bu işten kurtulma imkânı varken yalan yere yemin etmek caiz olmaz. Tariz yani iki manaya gelen kelimeyle söylemek caiz olur. Mesela, bir kimsenin babasını eşkıyalar götürmeye gelseler, babası bahçede veya komşuda ise, “Vallahi babam evde yok. O, genelde falanca kütüphaneye gider” derse, yalan söylememiş olur. Böylece eşkıyalardan kurtulmuş olur.
Güzel yalan, çirkin doğru
Yalan söylemek haramdır, ama savaşta düşmana karşı helâl, hatta yerine göre farz olur. Müminleri zarardan kurtarmak için, dini korumak, İslamiyet’in bir emrini yerine getirmek için olursa sevabdır. Fitneye sebep olan doğru ise günahtır. “Fitne çıkaran doğru söz, günahtır” ve “Fitneye mani olan yalan, fitneye sebep olan doğrudan iyidir” denmiştir.
Yalan söylemek
Yalan söylemek zorunda olan kimse, tariz ve kinaye yollu ifade kullanmalıdır. Tariz, iki manaya gelen söz demektir. Böyle zor durumlarda, telefonda patronu soranlara, masanın üstüne elini koyup, “Patron burada yok” demeli, patron masanın üstünde olmadığı için yalan söylememiş olur. Patronun da emrini yerine getirmiş olur. Mecbur kalmadıkça böyle işlerde çalışmamalıdır.
Tevazu için yalan söylenmez
Büyük zatlar, şaka veya tevazu için de olsa, asla yalan söylemezler. Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri bir beytinde, “Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi” diyor. Elbette doğru söylüyor. Ama onların günah dedikleri işleri bizim iyi işlerimizden de kıymetlidir.
İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki:
İbadetlerini, iyiliklerini kusurlu, bozuk görmeye kavuşan bir kimse, öyle bir hâle gelir ki, sağ omzundaki, iyilikleri yazan meleğin hiçbir şey yazmadığını sanır. Çünkü yazacağı bir iyilik yaptığını görememektedir. Sol omzundaki, kötülükleri yazan meleğin durmadan yazdığını sanır. Çünkü yaptıklarının hepsinin çirkin ve kötü olduğunu görmektedir. Bu hâle kavuşan ârife, herkesin anlayamayacağı ve anlatamayacağı iyilikler ihsan olunur. (2/53)
“Sözünün eri olan mürid şöyledir ki, sol omzundaki melek, yirmi sene içinde, yazacak bir şey bulamaz” buyuruluyor. Bu kusurları çok, pek muhtaç olan [İmam-ı Rabbanî hazretleri] kendimi iyi anlıyorum ki, sağ omzumdaki melek, yirmi seneden beri, yazacak bir iyilik bulamamıştır. Allahü Teâlâ biliyor ki, bu sözü gösteriş olarak söylemiyorum. Yine iyi anlıyorum ki, Frenk kâfiri, kendimden kat kat daha iyidir. Hatalarla, kusurlarla çevrilmişim ve günahlarımın altında ezilmişim. Yaptığım ibadetleri, iyilikleri, sol omzumdaki melek yazsa, yeridir. Sol omzumdaki melek, hep yazmaktadır. Sağ omzumdaki ise işsiz, boş durmaktadır. Sağdaki amel defterim bomboştur. Yabancılar, buna ister inansın, ister inanmasınlar. Eğer, bunun içyüzünü anlamış olsalar, inanırlar. (1/222)
Şimdi kim, İmam-ı Rabbanî hazretleri yalan söylüyor diyebilir ki? “Sağ omzumdaki melek sevab yazmıyor” ifadesi için, yemin de ediyor: “Allahü Teâlâ biliyor ki, bu sözü gösteriş olarak söylemiyorum” diyor. Hâşâ, yalan olsaydı, Allah'ı şahit göstermek çok tehlikeli olurdu.
Bir Hadis-i Şerif:
“Yalan yere yemin etmek en büyük günahtır.” [Buharî]
Yalan söylemek haramdır, günahtır. Yalnız, harpte düşmana ve iki Müslüman’ı barıştırmak, aralarını bulmak ve zalimden mazlumu kurtarmak için caiz olur.
Yalan yere yemin etmek
Bir gün Resûlullah Efendimiz, yanındakilere hitaben;
“Tüccarın, pazarcıların çoğu facirdir” buyurur. Onlar da sebebini sorunca; “Alışverişleri helal olmaz. Çünkü, çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söylerler” buyururlar.
Hadîs-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Yalan yere yemin ederek, birinin malını alan kimse, kıyamet günü, Allahü Teâlâyı gadablı görecektir.”
“İman sahibi, her kabahati yapabilir. Fakat, hıyanet yapamaz ve yalan söyleyemez.”
Peygamber efendimiz yalan söylemeye izin konusunda;
“Yalan üç yerde caiz olur: Harpte ve her zaman, din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için. İkincisi, iki Müslüman’ı barıştırmak için, birinden diğerine iyi laf getirmek. Üçüncüsü, zevcelerini idare etmek için” buyurmuşlardır.
Zalimden, bir Müslüman’ın bulunduğu yeri, malını, günahını saklamak, iki Müslüman’ın arasının açılmasını önlemek, malını korumak, Müslüman’ın sırrının meydana çıkmaması ve bunlar gibi haramları önlemek için, yalan söylemek caiz olur. Ölmemek için leş yemeye benzer.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)