Âlimler, günah işleyenlerin Kâmil Mümin olmadıklarını bildirdiler. Bunların İman kuvveti zayıftır, küfre düşmeleri kolay olur. “Fuhuş söz söyleyen, komşusu zararından emin olmayan, komşusu aç iken tok olan mümin değildir” Hadis-i Şerifleri de böyledir.
“Şu günahı işleyen Cennete giremez, Cehennemliktir, Mümin değildir” demek, “O günahtan tevbe edilmezse, af veya şefaate uğramazsa, günahının cezasını çekmeden Cennete giremez” demektir. Çünkü günah ile, imansızlık ayrı şeylerdir. Günah ne kadar büyük olursa olsun, o günahı işleyen kâfir olmaz. Fakat hangi günah olursa olsun, günaha devam edenin kalbi kararır, küfre sürüklenir. Onun için her günahtan kaçmalıdır.
İbadet yapmayan ve günah işleyen Müslüman’a kâfir dememelidir. Ehl-i Sünnet Âlimlerinin açıklamaları olmadan Hadis-i Şeriflerden, Âyet-i Kerimelerden hüküm çıkarmak çok yanlış olur.
Mesela, “Bir Mümini kasten öldüren Cehennemdedir” mealindeki Âyet-i Kerimeyi İslam Âlimleri, “Bir Mümini, Mümin olduğu için öldüren Cehennemliktir” şeklinde açıklamışlardır.
Allahü Teâlânın var ve bir olduğunu ve Peygamberi ile bildirdiği ahkamı tasdik eden bir Mümin, bu ahkama uymakta kusur ederek günah işlerse elbette üzülür. Günah işlemekle kâfir olmaz.
Allah’ı ve Peygamberi tanımayan ve yaptığı iyi işleri, Allah’ın emri olduğu için değil de, başka sebeple yapan bir kimse, Allah’a kul olmayı bile kabul etmiyor. Bu ikisine karşı Allahü Teâlâ’nın muamelesi, elbette bir olmaz. Çünkü biri suçlu ise de Müslüman’dır. Diğeri iyi iş yapmış olsa da kâfirdir. (Hadika)
İmam-ı A'zam hazretleri de buyurdu ki:
İman, dil ile ikrar, kalb ile de tasdiktir. İmanda azalma, çoğalma olmaz. Ancak parlaklığında, kuvvetinde çoğalma olur. Amel, İmandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. İman herkese gerekirken, her amel herkese gerekmez. Mesela nisaba ulaşmayan fakir zekât vermez. Hayz halinde namaz kılınmaz. Fakat fakire ve hayzlıya iman gerekmez denilemez.
Önce iman, sonra amel
İbadetler ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak ikinci derecededir, İmandan sonra gelir. İmanın ve İman ile birlikte olan iyi işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar. İmansız olan iyi işler insanı dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette faydası olamaz.
Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Allah’a İman etmeyenlerin yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küller gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydasını bulamazlar.” [İbrahim 18]
“Kıyamet günü onların iyi işlerini, bizim için yapmadıklarından, kimler için yaptılar ise, onlara doğru saçılan ince toz haline getiririz.” [Furkan 23]
“Emekleri en ziyade boşa gidenler, dünyada güzel iş yaptıklarını sanır. Halbuki boşuna uğraşırlar, Rablerinin Âyetlerine ve kıyamette Onun huzuruna çıkacaklarına inanmazlar. Biz de onların iyiliklerini yok ederiz. İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz.” [Kehf 103-105]
“Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, sonsuz olarak cezalandırılacaktır.” [Tevbe 17]
“İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da bâtıldır.” [Hud 16]
“Kâfirlerin dünyada yaptıkları iyi işler, çölde görünen seraba benzer. Susuz kalan adam onu uzaktan su sanır. Fakat, yanına varınca, umduğunu bulamaz. Kâfirler de, kıyamette, dünyada yaptıkları iyilikleri serap gibi yapan, yani yok eden Allah’ı bulur ve hesabını Ona verir.” [Nur 39]
Bu Âyet-i Kerimeler de, amelin, İmanın bir parçası olmadığını, kâfirlerin hiçbir amelinin fayda vermeyeceğini göstermektedir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“İmanın temeli Müslümanları sevmek ve kâfirleri sevmemektir.” [İ. Ahmed]
“İmanın efdali Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, diliyle de Allah’ı anmak, kendisine hoş geleni, başkasına da hoş görmek, istemediği bir şeyi başkası için de istememek, hayır konuşmak veya susmaktır.” [Taberani]
Cenab-ı Hak, Hazreti İsa’ya buyurdu ki:
“Yer ve göklerdeki bütün mahlukatın ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.” [K. Saadet]
“İman edenler ve salih, iyi amel işleyenler” ve “Mümin olarak salih amel işleyenler” mealindeki Âyet-i Kerime, İman ile amelin başka başka olduklarını göstermektedir. Eğer amel, İmanın parçası olsa idi, Âyet-i Kerimede ayrıca bildirilmezdi. Bir şey başka şeye atfedilince, ikisinin başka başka oldukları anlaşılır.
Hucurat suresinde, “Müminlerden iki fırka birbiriyle döğüşürse, aralarını bulun” mealindeki Âyet-i Kerimede, savaşarak günah işleyenlere Mümin denmektedir. Devamındaki, “Müminler, elbette kardeştir. Kardeşlerinizin arasını bulun” mealindeki Âyet-i Kerime, bunların Mümin olduklarını bildirmektedir.
Allahü Teâlâ, cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin, son nefeste imanla ölmeyi nasib eylesin inşaallah. (Amin)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Müslüm Abacıoğlu
Günah İle İmansızlık Ayrı Şeylerdir
Muhterem Kardeşlerim…
Âlimler, günah işleyenlerin Kâmil Mümin olmadıklarını bildirdiler. Bunların İman kuvveti zayıftır, küfre düşmeleri kolay olur. “Fuhuş söz söyleyen, komşusu zararından emin olmayan, komşusu aç iken tok olan mümin değildir” Hadis-i Şerifleri de böyledir.
“Şu günahı işleyen Cennete giremez, Cehennemliktir, Mümin değildir” demek, “O günahtan tevbe edilmezse, af veya şefaate uğramazsa, günahının cezasını çekmeden Cennete giremez” demektir. Çünkü günah ile, imansızlık ayrı şeylerdir. Günah ne kadar büyük olursa olsun, o günahı işleyen kâfir olmaz. Fakat hangi günah olursa olsun, günaha devam edenin kalbi kararır, küfre sürüklenir. Onun için her günahtan kaçmalıdır.
İbadet yapmayan ve günah işleyen Müslüman’a kâfir dememelidir. Ehl-i Sünnet Âlimlerinin açıklamaları olmadan Hadis-i Şeriflerden, Âyet-i Kerimelerden hüküm çıkarmak çok yanlış olur.
Mesela, “Bir Mümini kasten öldüren Cehennemdedir” mealindeki Âyet-i Kerimeyi İslam Âlimleri, “Bir Mümini, Mümin olduğu için öldüren Cehennemliktir” şeklinde açıklamışlardır.
Allahü Teâlânın var ve bir olduğunu ve Peygamberi ile bildirdiği ahkamı tasdik eden bir Mümin, bu ahkama uymakta kusur ederek günah işlerse elbette üzülür. Günah işlemekle kâfir olmaz.
Allah’ı ve Peygamberi tanımayan ve yaptığı iyi işleri, Allah’ın emri olduğu için değil de, başka sebeple yapan bir kimse, Allah’a kul olmayı bile kabul etmiyor. Bu ikisine karşı Allahü Teâlâ’nın muamelesi, elbette bir olmaz. Çünkü biri suçlu ise de Müslüman’dır. Diğeri iyi iş yapmış olsa da kâfirdir. (Hadika)
İmam-ı A'zam hazretleri de buyurdu ki:
İman, dil ile ikrar, kalb ile de tasdiktir. İmanda azalma, çoğalma olmaz. Ancak parlaklığında, kuvvetinde çoğalma olur. Amel, İmandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. İman herkese gerekirken, her amel herkese gerekmez. Mesela nisaba ulaşmayan fakir zekât vermez. Hayz halinde namaz kılınmaz. Fakat fakire ve hayzlıya iman gerekmez denilemez.
Önce iman, sonra amel
İbadetler ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak ikinci derecededir, İmandan sonra gelir. İmanın ve İman ile birlikte olan iyi işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar. İmansız olan iyi işler insanı dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette faydası olamaz.
Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Allah’a İman etmeyenlerin yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küller gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydasını bulamazlar.” [İbrahim 18]
“Kıyamet günü onların iyi işlerini, bizim için yapmadıklarından, kimler için yaptılar ise, onlara doğru saçılan ince toz haline getiririz.” [Furkan 23]
“Emekleri en ziyade boşa gidenler, dünyada güzel iş yaptıklarını sanır. Halbuki boşuna uğraşırlar, Rablerinin Âyetlerine ve kıyamette Onun huzuruna çıkacaklarına inanmazlar. Biz de onların iyiliklerini yok ederiz. İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz.” [Kehf 103-105]
“Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, sonsuz olarak cezalandırılacaktır.” [Tevbe 17]
“İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da bâtıldır.” [Hud 16]
“Kâfirlerin dünyada yaptıkları iyi işler, çölde görünen seraba benzer. Susuz kalan adam onu uzaktan su sanır. Fakat, yanına varınca, umduğunu bulamaz. Kâfirler de, kıyamette, dünyada yaptıkları iyilikleri serap gibi yapan, yani yok eden Allah’ı bulur ve hesabını Ona verir.” [Nur 39]
Bu Âyet-i Kerimeler de, amelin, İmanın bir parçası olmadığını, kâfirlerin hiçbir amelinin fayda vermeyeceğini göstermektedir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“İmanın temeli Müslümanları sevmek ve kâfirleri sevmemektir.” [İ. Ahmed]
“İmanın efdali Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, diliyle de Allah’ı anmak, kendisine hoş geleni, başkasına da hoş görmek, istemediği bir şeyi başkası için de istememek, hayır konuşmak veya susmaktır.” [Taberani]
Cenab-ı Hak, Hazreti İsa’ya buyurdu ki:
“Yer ve göklerdeki bütün mahlukatın ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.” [K. Saadet]
“İman edenler ve salih, iyi amel işleyenler” ve “Mümin olarak salih amel işleyenler” mealindeki Âyet-i Kerime, İman ile amelin başka başka olduklarını göstermektedir. Eğer amel, İmanın parçası olsa idi, Âyet-i Kerimede ayrıca bildirilmezdi. Bir şey başka şeye atfedilince, ikisinin başka başka oldukları anlaşılır.
Hucurat suresinde, “Müminlerden iki fırka birbiriyle döğüşürse, aralarını bulun” mealindeki Âyet-i Kerimede, savaşarak günah işleyenlere Mümin denmektedir. Devamındaki, “Müminler, elbette kardeştir. Kardeşlerinizin arasını bulun” mealindeki Âyet-i Kerime, bunların Mümin olduklarını bildirmektedir.
Allahü Teâlâ, cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin, son nefeste imanla ölmeyi nasib eylesin inşaallah. (Amin)