Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Küs ve Dargın Durmak

Yazının Giriş Tarihi: 27.11.2021 12:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 22:56

Muhterem Kardeşlerim…

Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için müminin mümine darılması, onu terk edip uzaklaşması, aradaki bağlılığı, ilgiyi kesmesi caiz değildir.

Müslüman olan ve dine uygun yaşayan akrabayı ise, hiç olmazsa haftada veya ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemelidir.

Uzak memlekette ise, mektupla, telefonla veya haber göndererek gönlünü almalıdır. Dargın olsa da ziyareti ve gönlünü almayı ihmal etmemelidir.

Efendim;

Akrabası gelmezse, cevap vermezse de, giderek veya hediye, selam göndererek, yahut mektup ile, telefon ile yoklamaktan vazgeçmemelidir. Allahü Teâlâ, Müslüman olan ve salih olan akrabayı ziyareti emrediyor. Bunun tersi olanları ziyaret etmeyi emretmiyor. Hele kendilerinden zarar gelecek günahkâr akrabadan uzak durmak gerekir.

Dargın olana, üç günden önce gidip barışmak, daha iyidir. Güçlük olmaması için, üç gün izin verilmiştir. Daha sonra günah başlar ve gün geçtikçe artar. Günahın artması, barışıncaya kadar devam eder.

Hadis-i Şerifte, “Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı affet. Kötülük yapana iyilik et” buyuruldu. (İbni Ebiddünya)

Üç günden fazla dargın duran kimse, şefaat olunmazsa, affolunmazsa, Cehennemde azap görecektir. Günah işleyene, ona nasihat olmak niyeti ile ondan uzak durmak iyidir. Allahü Teâlâ için darılmak olur.

Birbirine dargın olanları barıştırmak gerekir.

Hadis-i Şerifte, “Hastanın halini sormak için 2 km git, küs olan kimseleri barıştırmak için 4 km, bir din kardeşini ziyaret etmek ve ilim adamından bir mesele öğrenmek için de 6 km git” buyuruldu.

Hazreti Musa, “Ya Rabbi, dargın olanları barıştırana ne ecir verirsin? diye sordu. Hak Teâlâ, ‘Kıyamet gününde selamet verir, korktuğu şeylerden emin eder, umduğu şeylerle şereflendiririm’ buyurdu.”

Dargın olanların, bayramı veya başka bir günü beklemeyip, hemen barışması gerekir.

Hoşgörülü olmalı

Allahü Teâlâ’yı ve Peygamber Efendimizi seven kimse, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, yani mümin herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır.

Bir kusurundan dolayı iyi bir kimseye darılmamak gerekir. Dargınlık olsa bile 3 günden fazla sürmemelidir. Bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır.

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Bir müminin din kardeşiyle üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün geçtikten sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, birlikte, sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.” [Ebu Davud]

“İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennemi görmeden Cennete giremez. Cennete girseler de birbiriyle karşılaşamazlar.” [İbni Hibban]

“Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.” [Beyheki]

“İnsanların amelleri, Pazartesi ve Perşembe günleri Hak Teâlâya arz olunur. Hak Teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Cenab-ı Hak, “O iki kişi barışıncaya kadar amellerini getirmeyin” buyurur.” [İ.Malik]

“Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah’ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak 3 günden çok uzaklaşması helal değildir.” [Buhari]

“Birbirine dargın iki kimseden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, bu selamı melekler alır. Selam almayan kimseye de şeytan, sevinerek iltifatta bulunur.” [İbni Ebi Şeybe]

“Müslüman kardeşine, üç günden fazla dargın duran kimse, ölünce Cehenneme gider.” [Nesai]

[Cehennemde günahı kadar ceza çektikten sonra çıkar.Yahut şefaate veya affa uğrarsa hiç Cehenneme girmez.]

Ara bulmak ve yalan

Müslümanların birbirine olan haklarından biri de iki kişinin arasını bulmak, küsleri barıştırmaktır.

Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

(Nafile namaz, oruç ve sadakadan daha faziletli amel iki kişi arasını bulmak ve düzeltmektir. Çünkü ara bozukluğu dini kökünden yıkar.) [Tirmizi]

Peygamber Efendimiz, bir gün gülümsedi. Bunu gören Hazreti Ömer sebebini sual etti. Resulullah Efendimiz buyurdu ki:

“Ümmetimden iki kişi, ahirette hesaplaşırlar. Biri, ‘Ya Rabbi, bu adamdan hakkımı al’ der. Allahü Teâlâ, ötekine, ‘Bu adamın hakkını ver’ buyurur. Adam, ‘Ya Rabbi, bir iyiliğim kalmadı ki nasıl vereyim’ der. Allahü Teâlâ hak sahibine, ‘Bu adamın iyiliği kalmadı. Ne yapacaksın’ buyurur. Adam, ‘Öyle ise günahlarımı alsın’ der. Bu arada Peygamber Efendimiz ağlayarak, ‘O gün öyle dehşetli bir gündür ki, o gün başkalarının günahlarını yüklenmek şöyle dursun insan kendi günahının yükünü çekemez’ buyurdu.”

“Allahü Teâlâ, hak sahibine, ‘Başını kaldır da, Cennetin şu muhteşem köşklerine bak’ der. Hak sahibi baktıktan sonra, ‘Evet görüyorum. Bu muhteşem köşkler, hangi Peygamberin veya hangi şehidindir’ der. Allahü Teâlâ, ‘İşte o gördüğün göz kamaştırıcı köşkler, bedellerini ödeyenler içindir’ buyurur. Adam, ‘Ya Rabbi bunların bedellerini kim ödeyebilir ki?’ der. Allahü Teâlâ, ‘Sen ödeyebilirsin’ buyurur. Adam, ‘Nasıl ödeyebilirim, neyim var ki?’ der. Allahü Teâlâ, ‘Hakkını bu kardeşine bağışlamakla bu köşke sahip olursun’ buyurur. Adam hemen, ‘Bağışladım ya Rabbi’ der. Allahü Teâlâ, ‘Haydi kardeşinin elinden tutup Cennete girin’ buyurur.” Peygamber Efendimiz aleyhisselam devam ederek buyurdu ki:

“Allah’tan korkun ve aralarınızı düzeltmeye çalışın! Çünkü Allahü Teâlâ, kıyamet gününde sizin aralarınızı düzeltir.” [Haraiti]

Karı-kocanın veya dargın iki kişinin arasını düzeltmeye çalışmak çok sevaptır.

Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“İki kişinin arasını düzeltmek, nafile oruç ve namazlardan daha faziletlidir.” [Taberani]

[Bazı kimseler, namaz kılmayıp, oruç tutmayıp, "Ben iki dargını barıştırdım, çok sevap aldım" derler. Namaz kılmayanın böyle iyiliklerine sevap verilmez. İyiliklere sevap verilebilmesi için doğru iman etme ve namaz kılma şartı vardır.]

Yalan büyük günah olduğu halde birkaç yerde, hayra, iyiliğe vesile olduğu için caizdir. Harpte, düşmanların zararından korunmak için, iki Müslümanı barıştırmak için birinden diğerine iyi söz getirmek için caizdir. Ölmemek için leş yemeye benzer.

Çünkü bir Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“İki kişinin arasını bulmak için hayırlı söz söyleyen yalancı değildir.” [Müslim]

Bunların haricinde şakadan bile olsa yalan söylememeli.

Bu konudaki bir Hadis-i Şerif meali şöyledir:

“Mümin her kabahati yapabilir. Ama hıyanet edemez ve yalan söyleyemez.” [İbni Ebi Şeybe]

Allahü Teâlâ cümlemizi hıyanet etmeyen, yalan söylemeyen, dinini hakkıyla yaşamaya gayret eden, mümkün olduğunca insanlara iyilik eden kullarından eylesin. (Amin)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.