Hepimizin malumu olduğu gibi, bu yıl (2018) Rebîulevvel ayının on ikinci (12.) gecesi Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan geceye rast gelmektedir. Yani; 19 Kasım 2018'i 20 Kasım 2018'e bağlayan geceye…
Efendim;
Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Allahü Teâlâ’nın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır. “Hâtem-ün-nebiyyîn”dir, “Hâtem-ül-Enbiyâ”dır. Her şey O’nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü Teâlâ’nın Resûlü, son Peygamberidir. Allahü Teâlâ bütün Peygamberlerine ismiyle hitâb ettiği hâlde, O’na “Habîbim” (sevgilim) diyerek hitâb etmiştir.
Nitekim Allahü Teâlâ bir hadîs-i kudsîde:
“Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım” buyurdu.
Bütün mahlûkâtı O’nun şerefine yaratmıştır. Allahü Teâlâ kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için çeşitli kavimlere zaman zaman Peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinlere gönderdi. Bunun için Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn” ve “Hâtem-ül-Enbiyâ” denilmiştir.
Her Peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O’nun üstünde değildir. Allahü Teâlâ her şeyden önce Muhammed aleyhisselâmın nûrunu yarattı.
Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Câbir radıyallahü anh; “Yâ Resûlallah! Allahü Teâlâ her şeyden evvel neyi yaratmıştır, bana söyler misin?” deyince, Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Her şeyden evvel senin Peygamberinin yâni benim nûrumu kendi nûrundan yarattı. O zaman ne Levh, ne Kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne Melek, ne Semâ’ (gökyüzü), ne Arz (yeryüzü), ne Güneş, ne Ay, ne İnsan, ne de Cin vardı.”
Âdem aleyhisselâm yaratılınca Arş-ı a’lâda nûr ile yazılmış “Ahmed” ismini gördü. “Yâ Rabbi! Bu nûr nedir?” diye sorunca Allahü Teâlâ; “Bu, ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed olan senin zürriyetinden bir Peygamberin nûrûdur. Eğer O olmasaydı, seni yaratmazdım” buyurdu.
Âdem aleyhisselâm yaratılınca alnına Muhammed aleyhisselâmın nûru kondu ve o nûr onun alnında parlamaya başladı. Âdem aleyhisselâmdan îtibâren babadan oğula intikal ederek asıl sâhibi Muhammed aleyhisselâma ulaştı.
Muhammed aleyhisselâm hicretten 53 sene evvel Rebîülevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi, sabaha karşı, Mekke’de doğdu. Târihçiler; bu günün Mîlâdi takvime göre, 20 Nisan 571 tarihine rastladığını söylüyor. Doğmadan birkaç ay önce babası, 6 yaşındayken de annesi vefât etti. Bu sebepten Peygamber efendimize Dürr-i Yetîm (yetimlerin incisi) lâkâbı da verilmiştir.
8 yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in yanında kaldı. Dedesi de vefât edince, amcası Ebû Tâlib O’nu yanına aldı. 25 yaşındayken Hadîcet-ül Kübrâ ile evlendi. Bu hanımından doğan ilk oğlunun adı Kâsım idi. Bundan dolayı Peygamberimize Ebü’l-Kâsım yâni Kâsım’ın babası da denildi. Araplarda böyle künye ile anılmak âdetti.
40 yaşında, bütün insanlara ve cinne Peygamber olduğu Allahü Teâlâ tarafından bildirildi. 3 sene sonra herkesi îmâna çağırmağa başladı. 52 yaşında mîrac vukû buldu. 622 yılında 53 yaşında olduğu hâlde, Mekke’den Medîne’ye hicret etti. 27 defâ muhârebe yaptı. 632 (H. 11) senesinde Rebîülevvel ayının 12. Pazartesi günü öğleden evvel 63 yaşında vefât etti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müslüm Abacıoğlu
Peygamberlerin en üstünü
Muhterem Kardeşlerim…
Hepimizin malumu olduğu gibi, bu yıl (2018) Rebîulevvel ayının on ikinci (12.) gecesi Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan geceye rast gelmektedir. Yani; 19 Kasım 2018'i 20 Kasım 2018'e bağlayan geceye…
Efendim;
Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Allahü Teâlâ’nın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır. “Hâtem-ün-nebiyyîn”dir, “Hâtem-ül-Enbiyâ”dır. Her şey O’nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü Teâlâ’nın Resûlü, son Peygamberidir. Allahü Teâlâ bütün Peygamberlerine ismiyle hitâb ettiği hâlde, O’na “Habîbim” (sevgilim) diyerek hitâb etmiştir.
Nitekim Allahü Teâlâ bir hadîs-i kudsîde:
“Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım” buyurdu.
Bütün mahlûkâtı O’nun şerefine yaratmıştır. Allahü Teâlâ kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için çeşitli kavimlere zaman zaman Peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinlere gönderdi. Bunun için Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn” ve “Hâtem-ül-Enbiyâ” denilmiştir.
Her Peygamber, kendi zamânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O’nun üstünde değildir. Allahü Teâlâ her şeyden önce Muhammed aleyhisselâmın nûrunu yarattı.
Eshâb-ı kirâmdan Abdullah bin Câbir radıyallahü anh; “Yâ Resûlallah! Allahü Teâlâ her şeyden evvel neyi yaratmıştır, bana söyler misin?” deyince, Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Her şeyden evvel senin Peygamberinin yâni benim nûrumu kendi nûrundan yarattı. O zaman ne Levh, ne Kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne Melek, ne Semâ’ (gökyüzü), ne Arz (yeryüzü), ne Güneş, ne Ay, ne İnsan, ne de Cin vardı.”
Âdem aleyhisselâm yaratılınca Arş-ı a’lâda nûr ile yazılmış “Ahmed” ismini gördü. “Yâ Rabbi! Bu nûr nedir?” diye sorunca Allahü Teâlâ; “Bu, ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed olan senin zürriyetinden bir Peygamberin nûrûdur. Eğer O olmasaydı, seni yaratmazdım” buyurdu.
Âdem aleyhisselâm yaratılınca alnına Muhammed aleyhisselâmın nûru kondu ve o nûr onun alnında parlamaya başladı. Âdem aleyhisselâmdan îtibâren babadan oğula intikal ederek asıl sâhibi Muhammed aleyhisselâma ulaştı.
Muhammed aleyhisselâm hicretten 53 sene evvel Rebîülevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi, sabaha karşı, Mekke’de doğdu. Târihçiler; bu günün Mîlâdi takvime göre, 20 Nisan 571 tarihine rastladığını söylüyor. Doğmadan birkaç ay önce babası, 6 yaşındayken de annesi vefât etti. Bu sebepten Peygamber efendimize Dürr-i Yetîm (yetimlerin incisi) lâkâbı da verilmiştir.
8 yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in yanında kaldı. Dedesi de vefât edince, amcası Ebû Tâlib O’nu yanına aldı. 25 yaşındayken Hadîcet-ül Kübrâ ile evlendi. Bu hanımından doğan ilk oğlunun adı Kâsım idi. Bundan dolayı Peygamberimize Ebü’l-Kâsım yâni Kâsım’ın babası da denildi. Araplarda böyle künye ile anılmak âdetti.
40 yaşında, bütün insanlara ve cinne Peygamber olduğu Allahü Teâlâ tarafından bildirildi. 3 sene sonra herkesi îmâna çağırmağa başladı. 52 yaşında mîrac vukû buldu. 622 yılında 53 yaşında olduğu hâlde, Mekke’den Medîne’ye hicret etti. 27 defâ muhârebe yaptı. 632 (H. 11) senesinde Rebîülevvel ayının 12. Pazartesi günü öğleden evvel 63 yaşında vefât etti.
Allahu Teâlâ, ümmeti Muhammed’i Sevgili Peygamberimizin şefaatine nail eylesin, O’nun yolundan yürümeyi nasib eylesin. (Amin)