TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kamplarda Bayra

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2024 07:01

Hicri 1438 senesinin Ramazan Bayramına yaklaşıyoruz. Dünya Müslümanlarının genel durumu yürekler acısıdır. Suriye’de, Lübnan’da, Filistin’de, Yemen’de, Mısır’da, Libya’da velhasıl Dünya’nın her yerinde Müslümanlara karşı yapılan katliam, zulüm ve insanlık dışı muameleler, ayyuka çıkmış durumda, tüm bu zulüm ve katliamlar, batının ve İslam ülkelerinin gözleri önünde cereyan etmektedir.

Peygamberimiz (S.A.V), “Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler bizden değildir.” Allah Resulünün bu hadisi Müslümanları bir vazifeye davet etmektedir. Onların dertleriyle dertlenmek.

Diyeceksiniz ki; Biz onlara nasıl olacağız? Her biri ayrı yerde. Kıymetli kardeşlerim, Doğu’da bir Müslüman kardeşimiz açlıktan ölürse, bütün Müslümanlar bundan sorumludur. Bugün Dünya nüfusunda büyük bir yer tutan Müslümanlar, insan vücudu gibidir. Uzuvlarımızdan bir tanesi acırsa, bütün vücudumuz rahatsız olur ve bu acıyı hissedir. Aramızdaki coğrafi uzaklık, renklerimizdeki farklılık, dilimizdeki değişiklik aramızdaki mesuliyet hissini hiçbir zaman kaldıramaz.

Öyle ise ruhen, fikren dertlerine derman olacağımız Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı bir yerden bahsedeceğiz. Fikir ve ruh kanatlarımızla orada yaşayan kardeşlerimizin çadırlarına ve kamplarına bir göz atacağız.

Suriyeli Müslüman kardeşlerimizin kampları, bir zamanlar onlarında evleri, barkları vardı. Babaları, anaları, ağabeyleri, ablaları, komşuları, arkadaşları ve dostları vardı. Babaları akşam eve dönünce kendileri karşılayan eşleri ve çocukları vardı. Şimdi ise bunların hiçbiri yoktur. Evleri yıkılmış, dükkanları yağmalanmış, aileleri, pek çok akrabaları ve yakınları, kendi idarecileri, kendi silahları ve kendi askerleri tarafından şehit edilmişlerdir. Bu zulümlerden uzak kalmayan isteyenler evlerinde bu bulduysalar almış ve kendi ülkelerinden kaçmışlar. Nereyi buldularsa oraya sığınmışlar.

Bugün Türkiye haricinde Müslüman geçinen ve işin en acısı hem dindaşları hem de aynı ırktan olan Arap devletleri bu mazlum kardeşlerine sahip çıkmamaktadır. Onlara kol kanat germemiştir. Bu da yetmezmiş gibi İslam geçinen birçok devlet bunların zalim ve katil canavar ruhlu yöneticilerinin yanında yer almış ve onlara destek vermişlerdir.

Halkının milyarlarca dolarını Avrupa Bankalarında saklayan keyif ve safahat içinde yaşayan, Avrupalarda kumarhanelerde bilmem nerelerde eğlenen bu Müslüman geçinen zevatlar, kardeşleri açlık ve sefalet içinde yaşarken ALLAH azabından acaba nasıl emin olabiliyorlar. “komşusu açken tok gezen bizden değildir.” Diyen Resul-u Ekremin bu hadisini hiç mi duymadılar mı?

Yoksa “ Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Mı diyorlar. Siyonist İsrail yılanı yıllardır bu Arap Devletlerinin çeşitli yerlerinden ısırıyor ama bunlarda ne gam ne keder var. "Hz.Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!" diyen zihniyetin temsilcileri olan bizler, acaba ne zaman uyanacağız. Büyük şairin dediği gibi “Uyan derin uykudan, derin uykudan uyan” ya da diğer bir dava adamı, büyük şairimizin dediği gibi, “Alev sardı âlemi, uyanmayın daha siz, altta döşek yanıyor, üstte yorgan yanıyor.”

Benden söylemesi……..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.