Daha önce PKK'nın yayın organı Özgür Gündem'in yöneticiliğini de yapan Merdan Yanardağ'ın, "Kürtlerin ayrılması ve bağımsız bir devlet kurmasının bence hiçbir sakıncası yok" şeklindeki eski Twitter paylaşımlarını da gündeme getiren Öcalan övgüsü farklı alanlarda tepkiler oluşturdu...
Yanardağ'ın yönettiği televizyonda, Öcalan'dan "filozof" diye söz etmesi ve "infaz yasası uygulanmış olsaydı, serbest bırakılması gerekirdi" demesi infial yaratırken, kimi kesimler konuyu "basın ve düşünce özgürlüğü"ne getirdi, kimileri de Yanardağ'ın tutuklanması için kampanya başlattı...
Başta İYİ Parti ve milliyetçi kesimlerden Yanardağ'a büyük tepki gelirken, CHP tabanında da sert paylaşımlar yapıldı, parti yöneticileri ise mahkeme önüne gitmekten kaçındı...
Çünkü Yanardağ'ın öfke yaratan konuşması 14 ve 28 Mayıs seçimleri nedeniyle kamuoyunun yaşadığı hayal kırıklığı travmasına denk geldiği için tepkiler daha da sertleşmişti...
Üstelik PKK'lıların 14 Mayıs seçimleri öncesi, "Cumhur İttifakı'na verilen oylar PKK'ya kurşun olarak döner" şeklindeki açıklamalarıyla HDP'lilerin cumhuriyeti ve ülke bütünlüğünü hedef alan kışkırtıcı konuşmaları muhalefetin 14 Mayıs seçimlerini kaybetmesinde önemli bir gerekçe olmuştu...
AKP'lilerin muhalefete karşı kullandığı HDP/PKK kaynaklı konuşmalar 14 Mayıs seçiminde hezimet yaratınca, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda ilk kez milliyetçiliğe sarılmış, Atatürk'le ilgili paylaşımlar yapmış, ancak bu ani dönüş, ana muhalefetin geçmişteki rota çelişkileri nedeniyle inandırıcı bulunmamıştı...
Meral Akşener ise yaşanan şoku, "HDP'nin masada olduğuna ilişkin algının bu kadar büyüdüğünü bilmiyorduk" şeklinde dışa vurmuştu...
2019 yerel seçimlerini "sayemizde kazandılar" şeklinde sık sık açıklamalar yapan HDP'liler ise kamuoyundaki tepkiler yoğunlaşınca, 2024'te yapılacak yerel seçimlerde kendi adaylarını çıkaracaklarını duyurarak, karşı tepki oluşturmaya çalışmıştı...
"CHP KANALI"NDA ÖCALAN ÖVGÜSÜ...
Muhalefet, HDP ve PKK'nın provokatif çıkışlarının 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinde nasıl bir etki yarattığını tartışırken, Merdan Yanardağ'ın Öcalan övgüleri de işte bu ortama rastladı...
CHP'ye yakın televizyonlardan birini yöneten ve Muharrem İnce'ye yönelik aleyhte kampanya nedeniyle de tepki çeken Yanardağ'ın Öcalan övgüsü tutuklanmasına yol açarken, bu çıkış CHP'nin HDP'lileştirilmesi operasyonunda sanki yeni bir tartışmanın planlı fitiliymiş gibi de algılandı...
Üstelik Yanardağ'ın tepki çeken konuşması HDP'nin oylarının düştüğü, PKK'nın yurt içi ve dışındaki operasyonlarda büyük darbe aldığı döneme denk geldiği için de infial büyüdü...
Yanardağ'ın yönettiği televizyon "CHP'nin kanalı" diye tanımlandığı için, CHP'nin HDP'ye benzetilme çabalarıyla ilgili tartışmalar da hızla gündemin içerisine sürüklenmiş oldu...
Selahattin Demirtaş ve HDP'ye yakın Sezgin Tanrıkulu, Canan Kaftancıoğlu'nun çıkışları zaten hep tartışılırken, CHP'nin eski yöneticilerinden Murat Özçelik'in "çevremizle birlikte HDP'ye oy verdik" şeklindeki eski açıklaması da ana muhalefetle PKK'nın partisi arasındaki paslaşma faaliyetlerini yeniden gündem yaptı...
Ve herkes önceki seçimlerinde "bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye" furyasının bizzat CHP içindekiler tarafından yürütüldüğünü anımsadı ki, son 12 yıldaki 12 seçim hezimetinin asıl gerekçeleri de yoğunlukla tartışıldı...
CHP'deyken daha çok HDP'li gibi davranan ve bu yüzden de Parti Meclisi'ne alınan Nevaf Bilek'in, Barzani'nin yayın organına “Diyarbakır, Türkiye Kürdistan’ında önemli bir şehrimiz” demesi ve “Anadilde eğitim bir insani haktır. CHP’nin iktidar olması durumunda gerekli adım atılacak” sözlerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla soruşturma başlatırken, Kılıçdaroğlu ve MYK'nın sessiz kalması ise hiç unutulmadı...
İHANET, HEZİMET, ÖFKE!..
İşte tüm bu tartışmalar parti tabanında zaten infial yaratmışken, Kılıçdaroğlu'nun kendine danışman yaptığı Nuşirevan Elçi'nin, hem de CHP Genel Merkezi'nde, Türk Bayrağı'nın kaldırıldığı bir salonda, Barzani'nin televizyonuna konuşurken "özerklik"ten söz etmesi, partinin buna da sessiz kalması CHP'yi HDP'lileştirme operasyonunda sınırları zorlamak olarak görüldü...
Gerçi Elçi'nin söz ettiği özerkliği Kılıçdaroğlu partisinin eski bir kurultayında bağıra bağıra vaat etmişti ki, ondan cesaret alan Yunus Emre adlı zat da bu talebi seçim döneminde pervasızca dile getirmekten kaçınmadı!..
CHP'yi HDP çizgisine yaklaştırma operasyonunun örnekleri bunlardan ibaret değil... Öcalan'ı "barış insanı" olarak niteleyecek kadar zıvanadan çıkan Tuncay Özkan yetmezmiş gibi, FETÖ'nun yayın organı Taraf gazetesi yazarı Yüksel Taşkın gibilerle bazı sinsi Soros uzantılarının İzmir'den ısrarla vekil yapılması da, ana muhalefetteki kafa karışıklığının başka dışa vurumlarıydı...
Evet; tüm bunlar ne yazık ki Erzurum Kongresi'nde, "Misak-ı Millî içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz" diyen Atatürk'ün kurduğu partide yaşandı ki, pervasızlığın Şeyh Sait yanlılarıyla helalleşmeye kadar götürülmesi, CHP'deki zoraki dönüşümün ne kadar tehlikeli ve yıkıcı hale geldiğinin de işaretiydi...
İşte sonuçta, CHP içindeki Öcalan-HDP hayranı "Taraf" kafasının hortlaması beş partinin desteğine rağmen yüzde 25'lik bir hezimeti kaçınılmaz kıldı...
Evet; CHP, HDP'lileştirilirken sadece Kılıçdaroğlu susmadı, tüm MYK, Parti Meclisi ve milletvekilleri de başlarına kuma gömdüğü için, kimi gafillerin son günlerdeki çıkışları takiyeden başka bir anlam ifade etmedi...
Velhasıl; Bülent Tezcan'dan Özgür Özel'e, Tunç Soyer'den İmamoğlu'na kadar yükselen "değişim" çağrıları da, genleriyle oynanan ve rotasından çıkarılan CHP'yi çok kolay kurtaramayacak...
CHP'nin kurtulması, CHP'yi mahvedenlerden kurtarılmasına bağlı olduğu düşüncesi yaygınlaşırken, partinin asli tabanının takiye yapanlardan beklentisi de çok nettir;
Yerel yönetim özerklik planının önünü açmak, Diyarbakır'a Kürdistan demek, Demirtaş’ı kahraman, Öcalan'ı "barış insanı" olarak nitelemek gibi ihanet yaklaşımları iflas ettiğine göre, bu sinsi planın sahipleri de CHP'yi derhal terk etmeli...
Aksine; 14-28 Mayıs hezimetlerinin tekrarı 2024 yerel seçimlerinde de kaçınılmaz olunca, partiyi rayından çıkartanlar tabanın öfkesinden kurtulamazlar!..
Vizyonsuz candaş gazetecisi, uyduruk anketçisi ve aklıevel siyasetçisinin aksine, son seçimlerle ilgili nasıl yanılmadıysak, bu öngörümüz de şaşmazsa, yazık olur CHP'ye...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç
CHP'yi HDP'lileştirmenin iflası!..
Daha önce PKK'nın yayın organı Özgür Gündem'in yöneticiliğini de yapan Merdan Yanardağ'ın, "Kürtlerin ayrılması ve bağımsız bir devlet kurmasının bence hiçbir sakıncası yok" şeklindeki eski Twitter paylaşımlarını da gündeme getiren Öcalan övgüsü farklı alanlarda tepkiler oluşturdu...
Yanardağ'ın yönettiği televizyonda, Öcalan'dan "filozof" diye söz etmesi ve "infaz yasası uygulanmış olsaydı, serbest bırakılması gerekirdi" demesi infial yaratırken, kimi kesimler konuyu "basın ve düşünce özgürlüğü"ne getirdi, kimileri de Yanardağ'ın tutuklanması için kampanya başlattı...
Başta İYİ Parti ve milliyetçi kesimlerden Yanardağ'a büyük tepki gelirken, CHP tabanında da sert paylaşımlar yapıldı, parti yöneticileri ise mahkeme önüne gitmekten kaçındı...
Çünkü Yanardağ'ın öfke yaratan konuşması 14 ve 28 Mayıs seçimleri nedeniyle kamuoyunun yaşadığı hayal kırıklığı travmasına denk geldiği için tepkiler daha da sertleşmişti...
Üstelik PKK'lıların 14 Mayıs seçimleri öncesi, "Cumhur İttifakı'na verilen oylar PKK'ya kurşun olarak döner" şeklindeki açıklamalarıyla HDP'lilerin cumhuriyeti ve ülke bütünlüğünü hedef alan kışkırtıcı konuşmaları muhalefetin 14 Mayıs seçimlerini kaybetmesinde önemli bir gerekçe olmuştu...
AKP'lilerin muhalefete karşı kullandığı HDP/PKK kaynaklı konuşmalar 14 Mayıs seçiminde hezimet yaratınca, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda ilk kez milliyetçiliğe sarılmış, Atatürk'le ilgili paylaşımlar yapmış, ancak bu ani dönüş, ana muhalefetin geçmişteki rota çelişkileri nedeniyle inandırıcı bulunmamıştı...
Meral Akşener ise yaşanan şoku, "HDP'nin masada olduğuna ilişkin algının bu kadar büyüdüğünü bilmiyorduk" şeklinde dışa vurmuştu...
2019 yerel seçimlerini "sayemizde kazandılar" şeklinde sık sık açıklamalar yapan HDP'liler ise kamuoyundaki tepkiler yoğunlaşınca, 2024'te yapılacak yerel seçimlerde kendi adaylarını çıkaracaklarını duyurarak, karşı tepki oluşturmaya çalışmıştı...
"CHP KANALI"NDA ÖCALAN ÖVGÜSÜ...
Muhalefet, HDP ve PKK'nın provokatif çıkışlarının 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesinde nasıl bir etki yarattığını tartışırken, Merdan Yanardağ'ın Öcalan övgüleri de işte bu ortama rastladı...
CHP'ye yakın televizyonlardan birini yöneten ve Muharrem İnce'ye yönelik aleyhte kampanya nedeniyle de tepki çeken Yanardağ'ın Öcalan övgüsü tutuklanmasına yol açarken, bu çıkış CHP'nin HDP'lileştirilmesi operasyonunda sanki yeni bir tartışmanın planlı fitiliymiş gibi de algılandı...
Üstelik Yanardağ'ın tepki çeken konuşması HDP'nin oylarının düştüğü, PKK'nın yurt içi ve dışındaki operasyonlarda büyük darbe aldığı döneme denk geldiği için de infial büyüdü...
Yanardağ'ın yönettiği televizyon "CHP'nin kanalı" diye tanımlandığı için, CHP'nin HDP'ye benzetilme çabalarıyla ilgili tartışmalar da hızla gündemin içerisine sürüklenmiş oldu...
Selahattin Demirtaş ve HDP'ye yakın Sezgin Tanrıkulu, Canan Kaftancıoğlu'nun çıkışları zaten hep tartışılırken, CHP'nin eski yöneticilerinden Murat Özçelik'in "çevremizle birlikte HDP'ye oy verdik" şeklindeki eski açıklaması da ana muhalefetle PKK'nın partisi arasındaki paslaşma faaliyetlerini yeniden gündem yaptı...
Ve herkes önceki seçimlerinde "bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye" furyasının bizzat CHP içindekiler tarafından yürütüldüğünü anımsadı ki, son 12 yıldaki 12 seçim hezimetinin asıl gerekçeleri de yoğunlukla tartışıldı...
CHP'deyken daha çok HDP'li gibi davranan ve bu yüzden de Parti Meclisi'ne alınan Nevaf Bilek'in, Barzani'nin yayın organına “Diyarbakır, Türkiye Kürdistan’ında önemli bir şehrimiz” demesi ve “Anadilde eğitim bir insani haktır. CHP’nin iktidar olması durumunda gerekli adım atılacak” sözlerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla soruşturma başlatırken, Kılıçdaroğlu ve MYK'nın sessiz kalması ise hiç unutulmadı...
İHANET, HEZİMET, ÖFKE!..
İşte tüm bu tartışmalar parti tabanında zaten infial yaratmışken, Kılıçdaroğlu'nun kendine danışman yaptığı Nuşirevan Elçi'nin, hem de CHP Genel Merkezi'nde, Türk Bayrağı'nın kaldırıldığı bir salonda, Barzani'nin televizyonuna konuşurken "özerklik"ten söz etmesi, partinin buna da sessiz kalması CHP'yi HDP'lileştirme operasyonunda sınırları zorlamak olarak görüldü...
Gerçi Elçi'nin söz ettiği özerkliği Kılıçdaroğlu partisinin eski bir kurultayında bağıra bağıra vaat etmişti ki, ondan cesaret alan Yunus Emre adlı zat da bu talebi seçim döneminde pervasızca dile getirmekten kaçınmadı!..
CHP'yi HDP çizgisine yaklaştırma operasyonunun örnekleri bunlardan ibaret değil... Öcalan'ı "barış insanı" olarak niteleyecek kadar zıvanadan çıkan Tuncay Özkan yetmezmiş gibi, FETÖ'nun yayın organı Taraf gazetesi yazarı Yüksel Taşkın gibilerle bazı sinsi Soros uzantılarının İzmir'den ısrarla vekil yapılması da, ana muhalefetteki kafa karışıklığının başka dışa vurumlarıydı...
Evet; tüm bunlar ne yazık ki Erzurum Kongresi'nde, "Misak-ı Millî içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz" diyen Atatürk'ün kurduğu partide yaşandı ki, pervasızlığın Şeyh Sait yanlılarıyla helalleşmeye kadar götürülmesi, CHP'deki zoraki dönüşümün ne kadar tehlikeli ve yıkıcı hale geldiğinin de işaretiydi...
İşte sonuçta, CHP içindeki Öcalan-HDP hayranı "Taraf" kafasının hortlaması beş partinin desteğine rağmen yüzde 25'lik bir hezimeti kaçınılmaz kıldı...
Evet; CHP, HDP'lileştirilirken sadece Kılıçdaroğlu susmadı, tüm MYK, Parti Meclisi ve milletvekilleri de başlarına kuma gömdüğü için, kimi gafillerin son günlerdeki çıkışları takiyeden başka bir anlam ifade etmedi...
Velhasıl; Bülent Tezcan'dan Özgür Özel'e, Tunç Soyer'den İmamoğlu'na kadar yükselen "değişim" çağrıları da, genleriyle oynanan ve rotasından çıkarılan CHP'yi çok kolay kurtaramayacak...
CHP'nin kurtulması, CHP'yi mahvedenlerden kurtarılmasına bağlı olduğu düşüncesi yaygınlaşırken, partinin asli tabanının takiye yapanlardan beklentisi de çok nettir;
Yerel yönetim özerklik planının önünü açmak, Diyarbakır'a Kürdistan demek, Demirtaş’ı kahraman, Öcalan'ı "barış insanı" olarak nitelemek gibi ihanet yaklaşımları iflas ettiğine göre, bu sinsi planın sahipleri de CHP'yi derhal terk etmeli...
Aksine; 14-28 Mayıs hezimetlerinin tekrarı 2024 yerel seçimlerinde de kaçınılmaz olunca, partiyi rayından çıkartanlar tabanın öfkesinden kurtulamazlar!..
Vizyonsuz candaş gazetecisi, uyduruk anketçisi ve aklıevel siyasetçisinin aksine, son seçimlerle ilgili nasıl yanılmadıysak, bu öngörümüz de şaşmazsa, yazık olur CHP'ye...