Kangrenleşmiş bir meseleye kendince parmak bastı iktidar...
Emeklilikte yaşa takılan yurttaşlardan 2 milyon 250 bininin emekli olabileceği açıklandı...
AKP bu emeklilik planı ile en az 8 milyon kişiyi etkileyebileceğini düşünmüş olmalı!..
İktidar partisi, EYT dışında 5500 lira olan asgari ücreti 8.500 liraya çıkarttı ve bu şekilde de 3 milyondan fazla emekçi ile ailelerinin desteğini alabileceğini hesapladı...
Çünkü asgari ücretlilerin bakmakla yükümlü oldukları aileleriyle birlikte en az 6 milyon kişiden oluştuğu tahmin ediliyor...
Erdoğan kamuda çalışan sözleşmelilerden 300 bininin kadroya alındığını açıklarken de, bu uygulamadan en az 1 milyon kişinin etkilenebileceğini düşünmüş olmalı...
İşte asgari ücret ve EYT derken, Türkiye'de milyonlarca yurttaşın gözü kulağı Erdoğan'ın sözleşmelilere kadro açıklaması yaptığı toplantıdaydı...
Yandaş medyanın da zaman zaman dikkat çektiği gibi, memurlar ve emekliler iktidarın asgari ücret, EYT ve sözleşmelilere kadro çıkışının ardından, memur ve emeklilere de en az yüzde 40 ile 50 arasında bir zam yapacağını bekliyordu...
Çünkü yoksulluğun adeta yıkım düzeyine ulaştığı bir dönemde, yüzde 50 zammın bile memur ve emeklilerin alım gücünü yükseltmeyeceği düşünülüyordu...
Erdoğan, AKP'ye yakın memur sendikaları başkanlarının da alkışladığı konuşması sırasında, memur ve emeklilere yüzde 25 zam yapılacağını açıklayarak, sadece milyonlarca insanı hayal kırıklığına uğratmadı, aynı zamanda EYT'liler, asgari ücretliler ve kadro bekleyenleri desteklerken, toplumu seçim öncesi kuşatma planına da, bir eksikle darbe vurmuş oldu...
Toplumun üç kesimini mutlu etmeye çalışırken, en ağırlıklı kesimine gülünç bir zam yaparak, siyasi beklentiler açısından kendi ayağına kurşun sıkacağını anlamış olacak ki, Erdoğan memur ve emekli zammını dün yüzde 30'a çıkardıklarını duyurdu...
YOKSULUK, MAAŞ, MUTSUZLUK...
Vahim ekonomik gidişat hem sendikaların, hem devlet kurumlarının tablolarına yansırken, Erdoğan (yüzde 30'a çıkartsa da) hesapsız kitapsız mı yaptı acaba memur ve emekli zammını?..
Çünkü Birleşik Metal-İş, Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Kasım 2022'de açlık sınırının 7.818 TL, yoksulluk sınırının ise 27.041 TL olduğunu duyurmuştu...
DİSK ise Ekim 2022 araştırmasında açlık sınırını 7552, yoksulluk sınırını ise 26.123 TL olarak açıklamıştı...
Öte yandan, şaibeli rakamlar açıklamakla suçlanan TÜİK her ne kadar 2022 yılı enflasyon oranını yüzde 64.27 olarak açıklasa da, Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre ise bu oran yüzde 137,55 civarında...
Özetle; sayıları 13 milyonu aşan emeklilerin büyük bölümünün maaşı (en düşük ücret 3.500'den 5.500'e yükseltilse de) 8.500 liraya ulaşan asgari ücretin çok altında kaldı...
Bu çarpık tablo ve hayal kırıklığı memur ve emeklilerin elbette öfkesini çekti...
Çünkü yılbaşından itibaren devletin bizzat vergi ve harçlardan başlayarak yaptığı zamlar piyasaya da yansıyınca, yüzde 30'luk zam hesaplara yatmadan geri alınmış oldu...
Velhasıl; Avrupa'da gıda enflasyonu yüzde 10 düzeyindeyken, bu rakamın yüzde 90'ı aştığı Türkiye'de dar gelirli kıskaçta çırpınmaya devam edecek...
Ancak ülkenin büyük bölümünü kahreden tek sorun bu değil...
Milyonlarca yurttaşın kredi borçları nedeniyle icra kapılarında olduğu Türkiye'de, gıda enflasyonunun yanı sıra, yakıttan giyime, elektrikten vergilere, ulaşımdan okul giderlerine kadar yapılan fahiş zamlar dar gelirlinin alım gücünü yerle bir ederken, memur-emekli zammının düşük kalması, ülkedeki buhranın derinleşeceğinin işareti...
ZAM, SEÇİM VE ZAFER!!!
Evet; Türkiye'nin sadece sosyo ekonomik gidişatı değil, içinde bulunduğu siyasal ortam da giderek kaotik bir hal alıyor...
Oy oranı yükselen Millet İttifakı AKP'yi sıkıştırmaya çalışırken, iktidar partisi tabandaki kayıpları gidermek için bir yandan medya gücüyle büyük bir propaganda yürütüyor, diğer taraftan da fahiş zamlarla son iki yılda alım gücü iyice düşen dar gelirlileri maaş zamları, kadro ve emeklilik uygulamaları ile kuşatmaya çalışıyor...
Kimse kendini kandırmasın; Erdoğan'ın asgari ücreti ve en düşük emekli maaşını, yükseltmesi, EYT ve sözleşmelilere kadro kararı (başta kendi tabanı olmak üzere) toplumun bir kesimini mutlu edecek...
Ancak Erdoğan son ataklarla toplumun bir kesiminin gönlünü fethettiğini düşünse de, zamların halen durmaması, işte seçime giderken iktidarı iki tarafı keskin bir bıçağın üzerinde tutacak...
Çünkü yüzde 30 gibi, ekonomik gidişata uymayan bir zamma mahkum edilen 13 milyon emekli ile sayıları 3 milyona yaklaşan memurlar kara kara düşünürken, muhalefetin en büyük propaganda taarruzunu da belli ki bu çarpıklık oluşturacak!..
Sözün özü; Asgari ücret, EYT, kadro ve memur-emekli zammından oluşan dört ayaklı toplumu kuşatma stratejisinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağına maaş zamlarından sonraki piyasa kuralları ile muhalefetin iktidara karşı atakları da karar verecek!..
Türk halkı ne yazık ki her sıkıntıyı kolaylıkla unuturken (!!!) ve "Millet İttifakı'nın yüzde 55, Cumhur İttifakı'nın ise yüzde 45'te olduğu" iddia edilirken; önümüzdeki 5 ayda (kim iyi örgütlenirse) ve kendini kim iyi anlatırsa, seçimi o kazanacak...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Mehmet Faraç
AKP kuşatırken (!!!), muhalefet ne yapacak?..
Kangrenleşmiş bir meseleye kendince parmak bastı iktidar...
Emeklilikte yaşa takılan yurttaşlardan 2 milyon 250 bininin emekli olabileceği açıklandı...
AKP bu emeklilik planı ile en az 8 milyon kişiyi etkileyebileceğini düşünmüş olmalı!..
İktidar partisi, EYT dışında 5500 lira olan asgari ücreti 8.500 liraya çıkarttı ve bu şekilde de 3 milyondan fazla emekçi ile ailelerinin desteğini alabileceğini hesapladı...
Çünkü asgari ücretlilerin bakmakla yükümlü oldukları aileleriyle birlikte en az 6 milyon kişiden oluştuğu tahmin ediliyor...
Erdoğan kamuda çalışan sözleşmelilerden 300 bininin kadroya alındığını açıklarken de, bu uygulamadan en az 1 milyon kişinin etkilenebileceğini düşünmüş olmalı...
İşte asgari ücret ve EYT derken, Türkiye'de milyonlarca yurttaşın gözü kulağı Erdoğan'ın sözleşmelilere kadro açıklaması yaptığı toplantıdaydı...
Yandaş medyanın da zaman zaman dikkat çektiği gibi, memurlar ve emekliler iktidarın asgari ücret, EYT ve sözleşmelilere kadro çıkışının ardından, memur ve emeklilere de en az yüzde 40 ile 50 arasında bir zam yapacağını bekliyordu...
Çünkü yoksulluğun adeta yıkım düzeyine ulaştığı bir dönemde, yüzde 50 zammın bile memur ve emeklilerin alım gücünü yükseltmeyeceği düşünülüyordu...
Erdoğan, AKP'ye yakın memur sendikaları başkanlarının da alkışladığı konuşması sırasında, memur ve emeklilere yüzde 25 zam yapılacağını açıklayarak, sadece milyonlarca insanı hayal kırıklığına uğratmadı, aynı zamanda EYT'liler, asgari ücretliler ve kadro bekleyenleri desteklerken, toplumu seçim öncesi kuşatma planına da, bir eksikle darbe vurmuş oldu...
Toplumun üç kesimini mutlu etmeye çalışırken, en ağırlıklı kesimine gülünç bir zam yaparak, siyasi beklentiler açısından kendi ayağına kurşun sıkacağını anlamış olacak ki, Erdoğan memur ve emekli zammını dün yüzde 30'a çıkardıklarını duyurdu...
YOKSULUK, MAAŞ, MUTSUZLUK...
Vahim ekonomik gidişat hem sendikaların, hem devlet kurumlarının tablolarına yansırken, Erdoğan (yüzde 30'a çıkartsa da) hesapsız kitapsız mı yaptı acaba memur ve emekli zammını?..
Çünkü Birleşik Metal-İş, Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Kasım 2022'de açlık sınırının 7.818 TL, yoksulluk sınırının ise 27.041 TL olduğunu duyurmuştu...
DİSK ise Ekim 2022 araştırmasında açlık sınırını 7552, yoksulluk sınırını ise 26.123 TL olarak açıklamıştı...
Öte yandan, şaibeli rakamlar açıklamakla suçlanan TÜİK her ne kadar 2022 yılı enflasyon oranını yüzde 64.27 olarak açıklasa da, Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre ise bu oran yüzde 137,55 civarında...
Özetle; sayıları 13 milyonu aşan emeklilerin büyük bölümünün maaşı (en düşük ücret 3.500'den 5.500'e yükseltilse de) 8.500 liraya ulaşan asgari ücretin çok altında kaldı...
Bu çarpık tablo ve hayal kırıklığı memur ve emeklilerin elbette öfkesini çekti...
Çünkü yılbaşından itibaren devletin bizzat vergi ve harçlardan başlayarak yaptığı zamlar piyasaya da yansıyınca, yüzde 30'luk zam hesaplara yatmadan geri alınmış oldu...
Velhasıl; Avrupa'da gıda enflasyonu yüzde 10 düzeyindeyken, bu rakamın yüzde 90'ı aştığı Türkiye'de dar gelirli kıskaçta çırpınmaya devam edecek...
Ancak ülkenin büyük bölümünü kahreden tek sorun bu değil...
Milyonlarca yurttaşın kredi borçları nedeniyle icra kapılarında olduğu Türkiye'de, gıda enflasyonunun yanı sıra, yakıttan giyime, elektrikten vergilere, ulaşımdan okul giderlerine kadar yapılan fahiş zamlar dar gelirlinin alım gücünü yerle bir ederken, memur-emekli zammının düşük kalması, ülkedeki buhranın derinleşeceğinin işareti...
ZAM, SEÇİM VE ZAFER!!!
Evet; Türkiye'nin sadece sosyo ekonomik gidişatı değil, içinde bulunduğu siyasal ortam da giderek kaotik bir hal alıyor...
Oy oranı yükselen Millet İttifakı AKP'yi sıkıştırmaya çalışırken, iktidar partisi tabandaki kayıpları gidermek için bir yandan medya gücüyle büyük bir propaganda yürütüyor, diğer taraftan da fahiş zamlarla son iki yılda alım gücü iyice düşen dar gelirlileri maaş zamları, kadro ve emeklilik uygulamaları ile kuşatmaya çalışıyor...
Kimse kendini kandırmasın; Erdoğan'ın asgari ücreti ve en düşük emekli maaşını, yükseltmesi, EYT ve sözleşmelilere kadro kararı (başta kendi tabanı olmak üzere) toplumun bir kesimini mutlu edecek...
Ancak Erdoğan son ataklarla toplumun bir kesiminin gönlünü fethettiğini düşünse de, zamların halen durmaması, işte seçime giderken iktidarı iki tarafı keskin bir bıçağın üzerinde tutacak...
Çünkü yüzde 30 gibi, ekonomik gidişata uymayan bir zamma mahkum edilen 13 milyon emekli ile sayıları 3 milyona yaklaşan memurlar kara kara düşünürken, muhalefetin en büyük propaganda taarruzunu da belli ki bu çarpıklık oluşturacak!..
Sözün özü; Asgari ücret, EYT, kadro ve memur-emekli zammından oluşan dört ayaklı toplumu kuşatma stratejisinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağına maaş zamlarından sonraki piyasa kuralları ile muhalefetin iktidara karşı atakları da karar verecek!..
Türk halkı ne yazık ki her sıkıntıyı kolaylıkla unuturken (!!!) ve "Millet İttifakı'nın yüzde 55, Cumhur İttifakı'nın ise yüzde 45'te olduğu" iddia edilirken; önümüzdeki 5 ayda (kim iyi örgütlenirse) ve kendini kim iyi anlatırsa, seçimi o kazanacak...