Türk halkı Doğu öykülerinde kaçakçıların hazin ölümleriyle duydu sınır boylarındaki mayın patlamalarını...
Sözde kaçakçılığı önlemek için 1954 yılında Suriye sınırına yerleştirilen mayınlar, ekmek parası için kaçak yollardan sınır ticareti yapmaya çalışan yüzlerce insanın canını almıştı...
İşte çoğu Amerikan malı olan o mayınlar Kilis, Urfa, Antep ve Mardin'de köylülerin toprakları kamulaştırılarak yerleştirilmişti...
Sonra durup dururken, üstelik Suriye iç savaşının henüz başlamadığı 2011 yılı öncesinden itibaren sınır boyundaki mayınların temizlenmesi gündeme geldi...
Türkiye sınırlarında bir milyon olduğu varsayılan ve yüzde 80'i ise Suriye sınırında bulunan mayınların büyük bölümü temizlendi...
Dönemin Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2013 yılında yaptığı bir açıklamada, 510 kilometrelik ve 350 metre genişliğindeki Türkiye-Suriye sınır hattında 614 bin kadar mayın olduğunu söylemişti... Bir de İran sınırı var...
Türkiye-İran sınırında 2016'da başlayan mayın temizleme projesinde 5 yıllık süreçte 46 bin kara mayını etkisiz hale getirildi...
Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından desteklenen projenin üçüncü aşaması ise geçen yılın Eylül ayında Iğdır'da törenle başlatıldı...
Medyaya yansıdığına göre, iki yıllık sürede yaklaşık 18 milyon Euro'luk proje ile 83 bin kara mayını temizlenecek ve 4,2 milyon metrekare alan daha "güvenli hale" getirilecek...
Evet; 12 Eylül 1980 darbesine kadar kaçakçıların geçişini engelleyen mayınların, PKK'nın eyleme geçtiği 1984'ten sonra ise terörü önleyeceği düşünülmüştü...
Ancak bir dönem yüzlerce kaçakçının ölümüne yol açan mayınlar temizlenir temizlenmez, Türkiye sınırında yaşananlar büyük kuşkuları da gündeme getirdi...
MAYIN KALKTI, TERÖR GİRDİ...
GAP kapsamında milyonlarca dekar verimli araziyi suya kavuşturmak için 40 milyar dolardan fazla para harcanarak, Fırat'ın suyu Harran ve çevresine taşınırken, (sanki bölgede tarım alanı sıkıntısı varmış gibi) aniden "mayınlı arazilerin tarıma kazandırılması projesi" adı altında bir senaryonun uygulamaya konulması büyük kuşkular da ortaya çıkarmıştı...
Çünkü dünyanın birçok ülkesinde kaçaklar, göçmenler, sığınmacı kaosu uyuşturucu ve terör geçişine karşı duvarlar örülürken, Türkiye Cumhuriyeti'nin salt kaçakçılar geçmesin diye bölgeye yerleştirdiği yüz binlerce mayının temizlemesi gündeme gelince kafalar iyice karışmıştı...
Devlet ne kadar farkındaydı bilinmez ama, mayınların temizlenmesi, "BOP" nedeniyle, bölgenin yeniden şekillenmesi ve yeni devletler kurulması stratejisine isteyerek ya da istemeyerek katkı sağlamış oldu...
Acaba mayınların temizlenmesi işi de; Irak, Libya ve Suriye'de kukla devletçilikler oluşturulması için bölgenin demografik yapısı ile oynanmasına mı hizmet edecekti?..
Lafı uzatmaya gerek yok; sınırdaki mayınların temizlenmesinin ardından Suriye karıştı ve bu ülkedeki milyonlarca insan savaştan kaçma bahanesiyle, risksiz alanlardan ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye geldi...
Mayından arındırılmış bir alandan yayılan göçün nasıl bir kaosa hizmet edip etmeyeceğinin yanıtları ise hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin yaşadığı sosyo ekonomik ve sosyo politik karmaşadan çok net anlaşıldı...
Çünkü kaçakçılar için yerleştirilen mayınlar kaldırılınca, sığınmacı adı altındaki "sessiz istila"nın içinden PKK, IŞİD ve El Kaideci teröristler de sınırdan kolayca girdi ve yüzlerce eylemde yüzlerce yurttaş ve güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi...
İşte ekmek uğruna yaşam mücadelesi veren bir grup sınır kaçakçısı geçmesin diye konulan mayınlar kaldırılınca, temiz hattan binlerce teröristin geçmesi nasıl dehşet verici bir çelişkiyse, Taksim'deki son saldırı da bu açmazın derin sonucudur...
GÜNEYDOĞU'DA GÜVENLİK HATTI...
CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel de mayınlı araziler üzerinde oynanan oyunlarla ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay'a sorular yöneltmişti...
Mayından temizlenen alanların tarım ve hayvancılığa açılmadığını belirten Sertel, "Mayından temizlenmiş araziler yol geçen hanına döndü. Iraklısı, Suriyelisi, Afganı, hepsi bu mayından temizlenmiş alanlardan elini kolunu sallayarak geçiyor" demişti...
Oktay ise "Son beş yılda (2017-2021) yürütülen mayın arama-temizleme faaliyetleri kapsamında yaklaşık 31.6 milyon metrekare alan mayından temizlenmiştir. Temizlenen alanların tarım ve hayvancılığa açılmasına yönelik çalışmalar ilgili bakanlık ve kurumlarca yürütülmektedir" diye yanıt vermişti...
Peki, biz bu mayın meselesini bir kez daha niçin mi gündeme getirdik?..
Çünkü PKK 1980'lerde yerleştiği Bekaa Vadisi ve çevresine yeniden nasıl geri döndüyse, Erdoğan'ın "Esad'la görüşeceğiz" açıklamasıyla Suriye'yle diplomatik ilişkilerde nasıl başa dönülmek isteniyorsa, sınır güvenliği konusunda da yeniden eskiye dönüldü...
Sınırlara yeniden mayın döşenmeyecek ama, geçen hafta Suriye'deki 90 terör hedefine yapılan hava taarruzundan sonra kara harekâtının da başlayacak olması, sınır güvenliğini bir kez daha gündeme getirdi...
SINIR GELİŞMELERE GEBE!..
AKP lideri Erdoğan önceki gün yaptığı açıklamada Güney sınırlarının, Türkiye'ye saldırı imkânı bırakmayacak şekilde "güvenlik şeridi" ile kapatılacağına dikkat çekerek, "şeridin kalanlarını Tel Rıfat, Münbiç, Aynel Arap gibi çıbanbaşı yerlerden başlayarak adım adım halledeceğiz" deyince Türkiye'nin yeni bir sınır stratejisi de gündeme gelmiş oldu...
Evet; özellikle 2011'de Suriye iç savaşı ile başlayan "sessiz istila", "mayınların kaldırılması iyi mi oldu, kötü mü oldu" sorusuna yeterince yanıt verirken, Türkiye belli ki güvenlik şeridi adı altında bölgede teröre geçit vermeyecek bir tampon ya da güvenli bölge oluşturacak...
En az 40 kilometre derinliğindeki bu güvenlik hattının temeli Suriye içindeki eğitim, sağlık, konut ve altyapı yatırımlarıyla zaten çoktan atılmıştı...
Yani, Suriye'den kaynaklı hem göç, hem de terör taarruzuna karşı yapılacak önlemler Ankara ile Şam arasında sadece diplomatik ilişkileri yeniden başlatmayacak, aynı zamanda sınırların yeniden yapılandırılmasını da masaya getirecek... Sınırlar çok şeye gebe vesselam...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Faraç
Suriye sınırında yeni plan!..
25 Kasım 2022 Cuma
Türk halkı Doğu öykülerinde kaçakçıların hazin ölümleriyle duydu sınır boylarındaki mayın patlamalarını...
Sözde kaçakçılığı önlemek için 1954 yılında Suriye sınırına yerleştirilen mayınlar, ekmek parası için kaçak yollardan sınır ticareti yapmaya çalışan yüzlerce insanın canını almıştı...
İşte çoğu Amerikan malı olan o mayınlar Kilis, Urfa, Antep ve Mardin'de köylülerin toprakları kamulaştırılarak yerleştirilmişti...
Sonra durup dururken, üstelik Suriye iç savaşının henüz başlamadığı 2011 yılı öncesinden itibaren sınır boyundaki mayınların temizlenmesi gündeme geldi...
Türkiye sınırlarında bir milyon olduğu varsayılan ve yüzde 80'i ise Suriye sınırında bulunan mayınların büyük bölümü temizlendi...
Dönemin Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2013 yılında yaptığı bir açıklamada, 510 kilometrelik ve 350 metre genişliğindeki Türkiye-Suriye sınır hattında 614 bin kadar mayın olduğunu söylemişti... Bir de İran sınırı var...
Türkiye-İran sınırında 2016'da başlayan mayın temizleme projesinde 5 yıllık süreçte 46 bin kara mayını etkisiz hale getirildi...
Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından desteklenen projenin üçüncü aşaması ise geçen yılın Eylül ayında Iğdır'da törenle başlatıldı...
Medyaya yansıdığına göre, iki yıllık sürede yaklaşık 18 milyon Euro'luk proje ile 83 bin kara mayını temizlenecek ve 4,2 milyon metrekare alan daha "güvenli hale" getirilecek...
Evet; 12 Eylül 1980 darbesine kadar kaçakçıların geçişini engelleyen mayınların, PKK'nın eyleme geçtiği 1984'ten sonra ise terörü önleyeceği düşünülmüştü...
Ancak bir dönem yüzlerce kaçakçının ölümüne yol açan mayınlar temizlenir temizlenmez, Türkiye sınırında yaşananlar büyük kuşkuları da gündeme getirdi...
MAYIN KALKTI, TERÖR GİRDİ...
GAP kapsamında milyonlarca dekar verimli araziyi suya kavuşturmak için 40 milyar dolardan fazla para harcanarak, Fırat'ın suyu Harran ve çevresine taşınırken, (sanki bölgede tarım alanı sıkıntısı varmış gibi) aniden "mayınlı arazilerin tarıma kazandırılması projesi" adı altında bir senaryonun uygulamaya konulması büyük kuşkular da ortaya çıkarmıştı...
Çünkü dünyanın birçok ülkesinde kaçaklar, göçmenler, sığınmacı kaosu uyuşturucu ve terör geçişine karşı duvarlar örülürken, Türkiye Cumhuriyeti'nin salt kaçakçılar geçmesin diye bölgeye yerleştirdiği yüz binlerce mayının temizlemesi gündeme gelince kafalar iyice karışmıştı...
Devlet ne kadar farkındaydı bilinmez ama, mayınların temizlenmesi, "BOP" nedeniyle, bölgenin yeniden şekillenmesi ve yeni devletler kurulması stratejisine isteyerek ya da istemeyerek katkı sağlamış oldu...
Acaba mayınların temizlenmesi işi de; Irak, Libya ve Suriye'de kukla devletçilikler oluşturulması için bölgenin demografik yapısı ile oynanmasına mı hizmet edecekti?..
Lafı uzatmaya gerek yok; sınırdaki mayınların temizlenmesinin ardından Suriye karıştı ve bu ülkedeki milyonlarca insan savaştan kaçma bahanesiyle, risksiz alanlardan ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye geldi...
Mayından arındırılmış bir alandan yayılan göçün nasıl bir kaosa hizmet edip etmeyeceğinin yanıtları ise hem Suriye'nin, hem de Türkiye'nin yaşadığı sosyo ekonomik ve sosyo politik karmaşadan çok net anlaşıldı...
Çünkü kaçakçılar için yerleştirilen mayınlar kaldırılınca, sığınmacı adı altındaki "sessiz istila"nın içinden PKK, IŞİD ve El Kaideci teröristler de sınırdan kolayca girdi ve yüzlerce eylemde yüzlerce yurttaş ve güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi...
İşte ekmek uğruna yaşam mücadelesi veren bir grup sınır kaçakçısı geçmesin diye konulan mayınlar kaldırılınca, temiz hattan binlerce teröristin geçmesi nasıl dehşet verici bir çelişkiyse, Taksim'deki son saldırı da bu açmazın derin sonucudur...
GÜNEYDOĞU'DA GÜVENLİK HATTI...
CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel de mayınlı araziler üzerinde oynanan oyunlarla ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay'a sorular yöneltmişti...
Mayından temizlenen alanların tarım ve hayvancılığa açılmadığını belirten Sertel, "Mayından temizlenmiş araziler yol geçen hanına döndü. Iraklısı, Suriyelisi, Afganı, hepsi bu mayından temizlenmiş alanlardan elini kolunu sallayarak geçiyor" demişti...
Oktay ise "Son beş yılda (2017-2021) yürütülen mayın arama-temizleme faaliyetleri kapsamında yaklaşık 31.6 milyon metrekare alan mayından temizlenmiştir. Temizlenen alanların tarım ve hayvancılığa açılmasına yönelik çalışmalar ilgili bakanlık ve kurumlarca yürütülmektedir" diye yanıt vermişti...
Peki, biz bu mayın meselesini bir kez daha niçin mi gündeme getirdik?..
Çünkü PKK 1980'lerde yerleştiği Bekaa Vadisi ve çevresine yeniden nasıl geri döndüyse, Erdoğan'ın "Esad'la görüşeceğiz" açıklamasıyla Suriye'yle diplomatik ilişkilerde nasıl başa dönülmek isteniyorsa, sınır güvenliği konusunda da yeniden eskiye dönüldü...
Sınırlara yeniden mayın döşenmeyecek ama, geçen hafta Suriye'deki 90 terör hedefine yapılan hava taarruzundan sonra kara harekâtının da başlayacak olması, sınır güvenliğini bir kez daha gündeme getirdi...
SINIR GELİŞMELERE GEBE!..
AKP lideri Erdoğan önceki gün yaptığı açıklamada Güney sınırlarının, Türkiye'ye saldırı imkânı bırakmayacak şekilde "güvenlik şeridi" ile kapatılacağına dikkat çekerek, "şeridin kalanlarını Tel Rıfat, Münbiç, Aynel Arap gibi çıbanbaşı yerlerden başlayarak adım adım halledeceğiz" deyince Türkiye'nin yeni bir sınır stratejisi de gündeme gelmiş oldu...
Evet; özellikle 2011'de Suriye iç savaşı ile başlayan "sessiz istila", "mayınların kaldırılması iyi mi oldu, kötü mü oldu" sorusuna yeterince yanıt verirken, Türkiye belli ki güvenlik şeridi adı altında bölgede teröre geçit vermeyecek bir tampon ya da güvenli bölge oluşturacak...
En az 40 kilometre derinliğindeki bu güvenlik hattının temeli Suriye içindeki eğitim, sağlık, konut ve altyapı yatırımlarıyla zaten çoktan atılmıştı...
Yani, Suriye'den kaynaklı hem göç, hem de terör taarruzuna karşı yapılacak önlemler Ankara ile Şam arasında sadece diplomatik ilişkileri yeniden başlatmayacak, aynı zamanda sınırların yeniden yapılandırılmasını da masaya getirecek... Sınırlar çok şeye gebe vesselam...