ABD ve sömürgeci Avrupa ülkeleri binlerce yıldır, iki nehir arası olarak bilinen Mezopotamya topraklarını ve çevresini zapt edebilme hevesi ile yanıp tutuşmuştur.
Bununda asıl büyük nedeni Yüce Allah'ın dinini yaymak ve tebliğ etmekle yükümlü Peygamberlerin bu bölgelerden *Büyük Çağrı”ya başlamaları, millet ve kavimleri tek tanrıya davet etmeleri, sulh içinde yaşamak için "Allah'ın yasalarını" toplumlara kabul ettirmeleri ve bu şekilde oluşan bölgenin kutsallığıdır.
Yüce Allah, yarattığını huzura davet eder, huzur içinde yaşamasını ister. Huzur ve saadet para mal ve mülkte değil, mana alemindeki meziyetlere bürünüp, yaşamını devam ettirebilme alışkanlığıdır.
Peygamberlerin söylediği usul ve esaslara göre yaşamaya devam eden toplumlar, yıllar sonra yeni istek ve şehvetlere kapılma merakı, inanan toplumlarda esastan bozulma ve tahrip olma işaretleri artınca, Yüce Allah yeniden bir elçi göndermiş ve yeniden "Büyük Çağrı" ve davet başlamıştır.
Nihayet son elçi ve peygamber Hz Muhammed (AS)’a kadar bu süregelmiş ve Hz Muhammed'in ümmetinden önceki ümmetler Yüce Allah'ın yolundan sapmış ümmet ve milletler olarak, Hz Muhammed tarafından bize tebliğ edilmiştir.
Bu şekilde süregelen Dünya din tarihine, son Peygamber Hz Muhammed’in Ümmeti yön vermektedir.
Sömürgeci ülkeler bu gidişatı bin beş yüz yıldır kabul etmemekte ve İslamla şereflenen ümmeti teşkil eden milletleri, kah birbirine kırdırarak, kah işgal ederek yok etmeye ve kendi sistemlerine çevirmek için ha bire uğraşmaktalar.
Son domino taşını Suriye'de düşürdüler, sıraya Türkiye'yi koyarak, daha önce bu topraklardan filiz atıp üç kıtaya hükmeden Osmanlı'yı nasıl parçaladılarsa, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkıp dağıtıp, kendi minvallerinde bu necip milleti teslim almak istiyor ve elli yıldır bu iş için yeni piyon, maşa ve satılık adamların peşinde koşuyor ve bu mücadeleyi başarıyla tamamlamak istiyorlar.
Son örnekle de yeni bir işgal projesiyle, yine uygulanmaya çalışıldı fakat, Rabbimin takdiri olmayınca, halkın geri püskürtmesiyle buda boşa çıkarıldı.
Temennimiz bu işgal projelerinin son bulması ve esarete alışmamış bu necip milletin kıyamete kadar hür ve bağımsız şekilde yaşayarak, dünyaya örnek olması ve yön vermesidir.
Saygılarımla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
M. Sıtkı Aloğlu
"Esas mesele İslam’ın yayılışı"
ABD ve sömürgeci Avrupa ülkeleri binlerce yıldır, iki nehir arası olarak bilinen Mezopotamya topraklarını ve çevresini zapt edebilme hevesi ile yanıp tutuşmuştur.
Bununda asıl büyük nedeni Yüce Allah'ın dinini yaymak ve tebliğ etmekle yükümlü Peygamberlerin bu bölgelerden *Büyük Çağrı”ya başlamaları, millet ve kavimleri tek tanrıya davet etmeleri, sulh içinde yaşamak için "Allah'ın yasalarını" toplumlara kabul ettirmeleri ve bu şekilde oluşan bölgenin kutsallığıdır.
Yüce Allah, yarattığını huzura davet eder, huzur içinde yaşamasını ister. Huzur ve saadet para mal ve mülkte değil, mana alemindeki meziyetlere bürünüp, yaşamını devam ettirebilme alışkanlığıdır.
Peygamberlerin söylediği usul ve esaslara göre yaşamaya devam eden toplumlar, yıllar sonra yeni istek ve şehvetlere kapılma merakı, inanan toplumlarda esastan bozulma ve tahrip olma işaretleri artınca, Yüce Allah yeniden bir elçi göndermiş ve yeniden "Büyük Çağrı" ve davet başlamıştır.
Nihayet son elçi ve peygamber Hz Muhammed (AS)’a kadar bu süregelmiş ve Hz Muhammed'in ümmetinden önceki ümmetler Yüce Allah'ın yolundan sapmış ümmet ve milletler olarak, Hz Muhammed tarafından bize tebliğ edilmiştir.
Bu şekilde süregelen Dünya din tarihine, son Peygamber Hz Muhammed’in Ümmeti yön vermektedir.
Sömürgeci ülkeler bu gidişatı bin beş yüz yıldır kabul etmemekte ve İslamla şereflenen ümmeti teşkil eden milletleri, kah birbirine kırdırarak, kah işgal ederek yok etmeye ve kendi sistemlerine çevirmek için ha bire uğraşmaktalar.
Son domino taşını Suriye'de düşürdüler, sıraya Türkiye'yi koyarak, daha önce bu topraklardan filiz atıp üç kıtaya hükmeden Osmanlı'yı nasıl parçaladılarsa, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkıp dağıtıp, kendi minvallerinde bu necip milleti teslim almak istiyor ve elli yıldır bu iş için yeni piyon, maşa ve satılık adamların peşinde koşuyor ve bu mücadeleyi başarıyla tamamlamak istiyorlar.
Son örnekle de yeni bir işgal projesiyle, yine uygulanmaya çalışıldı fakat, Rabbimin takdiri olmayınca, halkın geri püskürtmesiyle buda boşa çıkarıldı.
Temennimiz bu işgal projelerinin son bulması ve esarete alışmamış bu necip milletin kıyamete kadar hür ve bağımsız şekilde yaşayarak, dünyaya örnek olması ve yön vermesidir.
Saygılarımla.