Mustafa Erbülbül, İstanbul'da arkadaşı Nabi Haberveren kardeşlerin evinde bulunmaktadır. O anda ünlü sinema ve ses sanatçısı Seyal Taner de, dayısı olan Nabi Haberveren’in ev ziyaretindedir.
Seyal Taner’in dayılarından biri ud, bir diğeri Nabi Haberveren bağlama çalmaktadır. Mustafa Erbülbül de ritim eşliğinde, Urfa ağzı müzik faslına başlarlar. Bu fasıl sırasında Mustafa Erbülbül'ün gazel ve Urfa dörtlükleri yorumları, Seyal Taner’in dikkatini çeker.
Fasıl arasında Seyal Taner, Mustafa Erbülbül ile tanışır. Bu tanışma neticesinde, Mustafa Erbülbül'ün Seyal Taner’in Akçakale'deki dayısı tarafından kan bağı olduğu anlaşılır. Seyal Taner, "Nasıl ki Nabi Haberveren benim dayımsa, artık Mustafa da benim ikinci dayımdır," diyerek özel telefonunu Mustafa Erbülbül'e verir. Bundan sonra, "Benim ikinci dayım sensin," diyerek dayı-yeğen olurlar.
Tanışma sonrası, aradan altı-yedi yıl geçer. Bir gün Seyal Taner, Mustafa Erbülbül’ü telefonla arar:
"Seyal Taner: Mustafa Dayı, neredesin?"
"Mustafa Erbülbül: Urfa’dayım yeğen."
"Seyal Taner: Ben de Urfa’dayım. Kültür Bakanı’nın eşiyle grup olarak Harran’a turistik geziye geldik. Bir saate kadar Gümrük Hanı'nda oluyorum, sen de oraya gel. Kültür Bakanı’nın hanımına senin Urfa ağzı edebi sanatından çok söz ettim. Bir saate kadar illaki gelesin," diyerek sözleşirler.
Randevu sonrası değişiklik olur. Seyal Taner’in Harran gezisi yarım saat önceden biter ve gezi grubu erkenden Gümrük Hanı'na gelir. Kültür Bakanı’nın hanımı Seyal Taner’e arada bir yoklama çeker: "Dayın gelmedi mi?" diye sorar. Mustafa Erbülbül ise saatinde gelir ama Seyal Taner tesettürlü kıyafet giyindiği için Mustafa, Seyal’i tanıyamaz. Gümrük Hanı çevresinde turlamaya devam eder. Aniden dayı-yeğen göz göze gelirler. Seyal Taner, "Hah, işte benim yarım geldi!" diyerek sevinçle Kültür Bakanı’nın hanımına seslenir. Herkes merak içinde bir halka oluşturur.
Mustafa Erbülbül tevazu dolu bir üslupla Seyal Taner’e sorar: "Yani şimdi ben senin yarın mıyım?"
Seyal Taner çevredekileri ima ederek: "Bak bunlar ağyar (dost olamayan), sen yarsın. Yar deyince," Mustafa Erbülbül yeğeni Seyal Taner’e, "Madem ki ben sana yarım, o zaman şimdi beni iyi dinle. Benim yarım olduğun için, bende henüz duyulmamış bu yeni söyleyeceğim Urfa ağzı dörtlüğüm benden sana armağan olsun," diyerek Urfa ağzı dörtlüğünü içli, duygu dolu bir sesle okumaya başlar:
"Yarda gör,
Ağyarda gör,
Yarda gör.
Kendini arıyorsan,
Yüreğimi yarda gör."
Mustafa Erbülbül bu dörtlüğü okuyunca, halka şeklinde olan gezi grubundakiler coşku dolu çığlıklar içinde alkışlarla karşılık verirler. Seyal Taner de içten gelen dayı dolu duygularla Mustafa Erbülbül’ün boynuna sarılıp yanaklarından öperek dayısını kutlar.
Başta dedik ya!
Erbülbül’den, Seyal Taner’e Dört Dörtlük İkram!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hüseyin GÜZEL
Erbülbül'den, Seyal Taner'e Dört Dörtlük İkram!
Mustafa Erbülbül, İstanbul'da arkadaşı Nabi Haberveren kardeşlerin evinde bulunmaktadır. O anda ünlü sinema ve ses sanatçısı Seyal Taner de, dayısı olan Nabi Haberveren’in ev ziyaretindedir.
Seyal Taner’in dayılarından biri ud, bir diğeri Nabi Haberveren bağlama çalmaktadır. Mustafa Erbülbül de ritim eşliğinde, Urfa ağzı müzik faslına başlarlar. Bu fasıl sırasında Mustafa Erbülbül'ün gazel ve Urfa dörtlükleri yorumları, Seyal Taner’in dikkatini çeker.
Fasıl arasında Seyal Taner, Mustafa Erbülbül ile tanışır. Bu tanışma neticesinde, Mustafa Erbülbül'ün Seyal Taner’in Akçakale'deki dayısı tarafından kan bağı olduğu anlaşılır. Seyal Taner, "Nasıl ki Nabi Haberveren benim dayımsa, artık Mustafa da benim ikinci dayımdır," diyerek özel telefonunu Mustafa Erbülbül'e verir. Bundan sonra, "Benim ikinci dayım sensin," diyerek dayı-yeğen olurlar.
Tanışma sonrası, aradan altı-yedi yıl geçer. Bir gün Seyal Taner, Mustafa Erbülbül’ü telefonla arar:
"Seyal Taner: Mustafa Dayı, neredesin?"
"Mustafa Erbülbül: Urfa’dayım yeğen."
"Seyal Taner: Ben de Urfa’dayım. Kültür Bakanı’nın eşiyle grup olarak Harran’a turistik geziye geldik. Bir saate kadar Gümrük Hanı'nda oluyorum, sen de oraya gel. Kültür Bakanı’nın hanımına senin Urfa ağzı edebi sanatından çok söz ettim. Bir saate kadar illaki gelesin," diyerek sözleşirler.
Randevu sonrası değişiklik olur. Seyal Taner’in Harran gezisi yarım saat önceden biter ve gezi grubu erkenden Gümrük Hanı'na gelir. Kültür Bakanı’nın hanımı Seyal Taner’e arada bir yoklama çeker: "Dayın gelmedi mi?" diye sorar. Mustafa Erbülbül ise saatinde gelir ama Seyal Taner tesettürlü kıyafet giyindiği için Mustafa, Seyal’i tanıyamaz. Gümrük Hanı çevresinde turlamaya devam eder. Aniden dayı-yeğen göz göze gelirler. Seyal Taner, "Hah, işte benim yarım geldi!" diyerek sevinçle Kültür Bakanı’nın hanımına seslenir. Herkes merak içinde bir halka oluşturur.
Mustafa Erbülbül tevazu dolu bir üslupla Seyal Taner’e sorar: "Yani şimdi ben senin yarın mıyım?"
Seyal Taner çevredekileri ima ederek: "Bak bunlar ağyar (dost olamayan), sen yarsın. Yar deyince," Mustafa Erbülbül yeğeni Seyal Taner’e, "Madem ki ben sana yarım, o zaman şimdi beni iyi dinle. Benim yarım olduğun için, bende henüz duyulmamış bu yeni söyleyeceğim Urfa ağzı dörtlüğüm benden sana armağan olsun," diyerek Urfa ağzı dörtlüğünü içli, duygu dolu bir sesle okumaya başlar:
"Yarda gör,
Ağyarda gör,
Yarda gör.
Kendini arıyorsan,
Yüreğimi yarda gör."
Mustafa Erbülbül bu dörtlüğü okuyunca, halka şeklinde olan gezi grubundakiler coşku dolu çığlıklar içinde alkışlarla karşılık verirler. Seyal Taner de içten gelen dayı dolu duygularla Mustafa Erbülbül’ün boynuna sarılıp yanaklarından öperek dayısını kutlar.
Başta dedik ya!
Erbülbül’den, Seyal Taner’e Dört Dörtlük İkram!