Avrupa'da geçen bir hikaye okumuştum vakti zamanında. Buna göre gazete dağıtıcısına "evimin zilini çal! Beni bekle gazeteyi bizzat alayım. Zaten gazete okumuyorum. Kapı zilim çalsın istiyorum. Üstüne şu kadar günlük ücret veririm sana" demişti yaşlı adam. Neden sorusuna da şöyle cevap vermişti:
- Eşim öldü kimse yok evde tekim. Kapıya gelmemişem bende ölmüşüm demektir. Kimsenin benden haberi olmaz. Bu oğlumun telefonu ve eğer birgün kapıya çıkmadıysam oğlumu ve polisi ara lütfen.
Bu olay modern bunalımı yalın anlattığı kadar trajik geldi bana. İnsanlar kimseli ama sahipsiz artık. İletişimin sınır tanımadığı bir dönemdeki iletişimsizliği nasıl yok edecektik? Evet her bir sebeple eş dost sorma, ister sıla-i rahim ister vefa deyin. Bir sebep gerekti. Yoksa bol cafcaflı boşluğa atılmış 'hayırlı cumalar' değil. Hoş "cumaya mübarek insanlar veya cuma zaten mübarek hayırlı insan isterim" gibi ters yüz edici mesajlar gönderdiğim de doğrudur. Benimkisi. Bir ses verme, bir hal hatır sorma. Aptallık değil, abdallık! Rahatsız etme veya yüzsüzlük değil.
Boş verip cevaplamayanların ortak noktası modern çelişkilere inat tepki. Onu da fark etmiyor değilim Hoş görülmesi gerek.
Eğer büyüklerinizi, dostlarınızı mutlu kılmak istiyorsanız bir ses verin ki ses duyasınız. İlla Cuma değil mesele. ALLAH her günü mübarek kılmış hakkını vermek önemli.
En azından bunu duyabileceği, okuyabileceği sesinizi iletebileceğiniz bir ortam oluşturun. Bir gün telefonunuzda anne yazmayacak! Babam arıyor yazmıyacak! Oysa telefonu çaldığında ya da "bir nasılsın oğlum, kızım" diye yazılı mesaj için dünyaları verecek ne çok insan var değil mi?
Ve dostlarınıza iyi dileklerde bulunun. İyi olmasalar telefonunuzda niye kayıtlılar ki?
Hayırlı sabahlar, sağlık afiyetler dilerim efendim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hüseyin Acarlar
Neden Cuma mesajı yazarım?
Avrupa'da geçen bir hikaye okumuştum vakti zamanında. Buna göre gazete dağıtıcısına "evimin zilini çal! Beni bekle gazeteyi bizzat alayım. Zaten gazete okumuyorum. Kapı zilim çalsın istiyorum. Üstüne şu kadar günlük ücret veririm sana" demişti yaşlı adam. Neden sorusuna da şöyle cevap vermişti:
- Eşim öldü kimse yok evde tekim. Kapıya gelmemişem bende ölmüşüm demektir. Kimsenin benden haberi olmaz. Bu oğlumun telefonu ve eğer birgün kapıya çıkmadıysam oğlumu ve polisi ara lütfen.
Bu olay modern bunalımı yalın anlattığı kadar trajik geldi bana. İnsanlar kimseli ama sahipsiz artık. İletişimin sınır tanımadığı bir dönemdeki iletişimsizliği nasıl yok edecektik? Evet her bir sebeple eş dost sorma, ister sıla-i rahim ister vefa deyin. Bir sebep gerekti. Yoksa bol cafcaflı boşluğa atılmış 'hayırlı cumalar' değil. Hoş "cumaya mübarek insanlar veya cuma zaten mübarek hayırlı insan isterim" gibi ters yüz edici mesajlar gönderdiğim de doğrudur. Benimkisi. Bir ses verme, bir hal hatır sorma. Aptallık değil, abdallık! Rahatsız etme veya yüzsüzlük değil.
Boş verip cevaplamayanların ortak noktası modern çelişkilere inat tepki. Onu da fark etmiyor değilim Hoş görülmesi gerek.
Eğer büyüklerinizi, dostlarınızı mutlu kılmak istiyorsanız bir ses verin ki ses duyasınız. İlla Cuma değil mesele. ALLAH her günü mübarek kılmış hakkını vermek önemli.
Hayırlı sabahlar dileyin büyüklerinize yaşlılarınıza.
En azından bunu duyabileceği, okuyabileceği sesinizi iletebileceğiniz bir ortam oluşturun. Bir gün telefonunuzda anne yazmayacak! Babam arıyor yazmıyacak! Oysa telefonu çaldığında ya da "bir nasılsın oğlum, kızım" diye yazılı mesaj için dünyaları verecek ne çok insan var değil mi?
Ve dostlarınıza iyi dileklerde bulunun. İyi olmasalar telefonunuzda niye kayıtlılar ki?
Hayırlı sabahlar, sağlık afiyetler dilerim efendim.