KAYIKÇI KAVGASI : Eskiden İstanbul’da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş.
Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş!.
Takdir edersiniz ki; kayık içerisinde dururken doğru düzgün hareketli kavga etmek mümkün olmaz! Zamanın kayıkçıları da kendileri suya düşmemek için, kavga ettiği kişiyi kuvvetlice iteleyemezlermiş. Kibar kibar birbirlerini dürter, gayet sinirli olmalarına rağmen komik bir görüntü ortaya koyarlarmış. İşte kayıkçı kavgası budur.
Kavga ediyormuş gibi bir görüntü çizilir ama sonucu sıfırdır!.
Bu düzmece kavga daha sonra denizden karaya taşınmış ve yankesiciler, yeni camii önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soymayı adet edinmişler!..
Efendim, anlaşılacağı üzere; “kayıkçı kavgası” deyimi; hiçbir yere varmayan kısır çekişmelerle yapılan kavgaları anlatan bir deyim olup, günümüzde; bir fikir tartışmasının aslında göstermelik olduğunu anlatmak için kullanılır. Bu tür "çift taraflı takiye" esasına dayanan tartışmalara gündemde sıkça rastlamak mümkündür.
Kayıkçı kavgası, günümüzde siyasi parti temsilcileri , toplum mühendisliğine soyunanlar ve medya tarafından sıkça başvurulan yöntemdir.Dolar başını almış giderken, piyasalardaki mal ve hizmet fiyatlarının dolar artış oranına göre fiyatlandırılması hepimizin malumudur.Merkez Bankası Faiz oranını 8.5 ₺den 15 ₺ ye yükseltirken.Özel ve kamu bankalarının yıllık kredi faiz oranları 25 ile 35 aralığında artarken, Enflasyon yükselirken, paranın satınalma gücünün düştüğü bir piyasa ekonomisinin suyunda insanlar boğulmamak için çırpınırken, Sözüm ona iktidar ve muhalefetin seçim sonrası söz düelloları,tencere dibin kara seninki benden kara tartışmalarının hiç kimseye faydası olmaz . Olan 85 milyon insana oluyor.Ülkemizde yatırım olmazsa , istihdam alanları açılmazsa, üretilen mal ve hizmetler ihraç edilmezse,ülkemizin kalkınması mümkün değildir.Bırakın kayıkçı kavgalarını, bu kayıkçı kavgalarının hiç kimseye faydası olmaz.Bırakın seçim işlerini , 85 milyon insanın geçim işlerine ve ülkemizin kalkınması için el birliği ve güç birliği yapmanın zamanı çoktan gelmiştir .Hayırlı pazarlar ve hayırlı günler dilerim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hamza Tavas
Kayıkçı kavgası!
KAYIKÇI KAVGASI : Eskiden İstanbul’da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş.
Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş!.
Takdir edersiniz ki; kayık içerisinde dururken doğru düzgün hareketli kavga etmek mümkün olmaz! Zamanın kayıkçıları da kendileri suya düşmemek için, kavga ettiği kişiyi kuvvetlice iteleyemezlermiş. Kibar kibar birbirlerini dürter, gayet sinirli olmalarına rağmen komik bir görüntü ortaya koyarlarmış. İşte kayıkçı kavgası budur.
Kavga ediyormuş gibi bir görüntü çizilir ama sonucu sıfırdır!.
Bu düzmece kavga daha sonra denizden karaya taşınmış ve yankesiciler, yeni camii önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soymayı adet edinmişler!..
Efendim, anlaşılacağı üzere; “kayıkçı kavgası” deyimi; hiçbir yere varmayan kısır çekişmelerle yapılan kavgaları anlatan bir deyim olup, günümüzde; bir fikir tartışmasının aslında göstermelik olduğunu anlatmak için kullanılır. Bu tür "çift taraflı takiye" esasına dayanan tartışmalara gündemde sıkça rastlamak mümkündür.
Kayıkçı kavgası, günümüzde siyasi parti temsilcileri , toplum mühendisliğine soyunanlar ve medya tarafından sıkça başvurulan yöntemdir.Dolar başını almış giderken, piyasalardaki mal ve hizmet fiyatlarının dolar artış oranına göre fiyatlandırılması hepimizin malumudur.Merkez Bankası Faiz oranını 8.5 ₺den 15 ₺ ye yükseltirken.Özel ve kamu bankalarının yıllık kredi faiz oranları 25 ile 35 aralığında artarken, Enflasyon yükselirken, paranın satınalma gücünün düştüğü bir piyasa ekonomisinin suyunda insanlar boğulmamak için çırpınırken, Sözüm ona iktidar ve muhalefetin seçim sonrası söz düelloları,tencere dibin kara seninki benden kara tartışmalarının hiç kimseye faydası olmaz . Olan 85 milyon insana oluyor.Ülkemizde yatırım olmazsa , istihdam alanları açılmazsa, üretilen mal ve hizmetler ihraç edilmezse,ülkemizin kalkınması mümkün değildir.Bırakın kayıkçı kavgalarını, bu kayıkçı kavgalarının hiç kimseye faydası olmaz.Bırakın seçim işlerini , 85 milyon insanın geçim işlerine ve ülkemizin kalkınması için el birliği ve güç birliği yapmanın zamanı çoktan gelmiştir .Hayırlı pazarlar ve hayırlı günler dilerim.