İnsan hayatına yön veren en temel iki şey; vahiy ve kavramlardır.
O nedenle her ikisinin zihinlere doğruca nakledilmesi gerekir. Aksi halde herkes kendine göre bir anlayış getirir ki, bu da hakikatten ve tevhitten uzaklaştırır!
İman, hassasiyet ister. (İman = Hassasiyet)
Bu anlayıştan hareketle bilinmelidir ki, Mümin, ruhu, zihni ve bedeni ile imanın esaslarını; İslamın değerlerini özümsemiş ve amellerinde hassasiyetle tatbik edendir.
Bu yönüyle Mümin olunmadığında, şeklen (başörtüsü) ile Mümin olunmaz!
Başörtüsü içindeki zihniyet Mümin olmalı!
İnancımıza ait simgeleri büyük bir hassasiyetle sahiplenmeli, taşımalı ve muhafaza etmeliyiz.
Öyle ise kavramları değersizleştirmemek gerekir.
Bu bağlamda 28 Şubat postmodern darbesini, salt başörtüsü için yapılmış gibi basit bir duruma indirgememeli!
28 Şubat postmodern darbesi ve diğerleri İslam’a, onun yüksek ahlaki ve insani değerlerine düşman zihniyet; özü bu topraklara bağlı değil, fakat belki kökleri 1071’den öncesine gidenler tarafından, büyük çoğunluğu İslam’a müntesip olan Türkiye toplumuna karşı yapılmıştır.
O hain ve despot zihniyetin kamudaki varlığı ve etkisi bitmiş değildir.
“Bin sene sürecek” sözü yabana atılmamalıdır!
O günden, bugüne toplumsal değişimimiz irdelenirse, İslam inancının esaslarından ve hassasiyetten uzaklaşılmış; ahlaki ve kültürel değerlerin ciddi manada aşınmış olduğu görülmektedir.
Bugünki ahvalimiz İslam’a uygun değil!
Lakin, 28 Şubat postmodern darbesini yapan zihniyetin istediği buydu...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Halit Açar
28 Şubat’ın yıkıcı etkileri devam etmektedir!
İnsan hayatına yön veren en temel iki şey; vahiy ve kavramlardır.
O nedenle her ikisinin zihinlere doğruca nakledilmesi gerekir. Aksi halde herkes kendine göre bir anlayış getirir ki, bu da hakikatten ve tevhitten uzaklaştırır!
İman, hassasiyet ister. (İman = Hassasiyet)
Bu anlayıştan hareketle bilinmelidir ki, Mümin, ruhu, zihni ve bedeni ile imanın esaslarını; İslamın değerlerini özümsemiş ve amellerinde hassasiyetle tatbik edendir.
Bu yönüyle Mümin olunmadığında, şeklen (başörtüsü) ile Mümin olunmaz!
Başörtüsü içindeki zihniyet Mümin olmalı!
İnancımıza ait simgeleri büyük bir hassasiyetle sahiplenmeli, taşımalı ve muhafaza etmeliyiz.
Öyle ise kavramları değersizleştirmemek gerekir.
Bu bağlamda 28 Şubat postmodern darbesini, salt başörtüsü için yapılmış gibi basit bir duruma indirgememeli!
28 Şubat postmodern darbesi ve diğerleri İslam’a, onun yüksek ahlaki ve insani değerlerine düşman zihniyet; özü bu topraklara bağlı değil, fakat belki kökleri 1071’den öncesine gidenler tarafından, büyük çoğunluğu İslam’a müntesip olan Türkiye toplumuna karşı yapılmıştır.
O hain ve despot zihniyetin kamudaki varlığı ve etkisi bitmiş değildir.
“Bin sene sürecek” sözü yabana atılmamalıdır!
O günden, bugüne toplumsal değişimimiz irdelenirse, İslam inancının esaslarından ve hassasiyetten uzaklaşılmış; ahlaki ve kültürel değerlerin ciddi manada aşınmış olduğu görülmektedir.
Bugünki ahvalimiz İslam’a uygun değil!
Lakin, 28 Şubat postmodern darbesini yapan zihniyetin istediği buydu...