Her geçen yıl bir diğerini aratıyor. Garipleşti birden her şey.
Sanki her gün gribiz ,hiç bir nimetten tat alınmıyor.
Baklava yesek adeta sirke tadına kaçıyor.
Ortada akla ziyan bir kaos var ve dünya bu kaosa doğru sürükleniyor.
Hunharca kıydığımız doğa ve pervasızca israf ettiğimiz nimetlerin bizlere karşı bir yaptırımı olduğu için de sadece korku ve bir şans daha dileyip izlemekle yetiniyoruz.
Önce salgın hastalıkla dışarıya, güneşe, eşe dosta hasret bırakıldık.
Şimdi ise zelzeleyle o şirin yuvalarımıza iç çekiyoruz hem de kara kışın tam ayazında.
Artık çekilip tevekkül edecek bir köşe de bulamıyoruz. Çünkü her köşe artık bizlere ölüm arz ediyor.
Çok kavram geçiyor zihnimin içerisinden çok.
Kader, tevekkül, tefekkür ve soğuk ölüm.
“Men amene bilkaderi emine minel kederi”(Kadere teslim olan kederden kurtulur)
Evet kederlerimizden kurtulmamız için teslimiyet gerekir fakat bir şartla;
Tevekkül ile.
Elimizden geleni yaptıktan sonra kadere teslimiyettir tevekkül.
İşte bu noktada da tefekkür ettiğimiz zaman biz müslümanların kadere teslimiyetinden başlayıp tefekkür kısmına kadar ki ihmaller zinciri bizleri soğuk ölümle buluşturuyor bu aralar.
Üstelik bu kışın ortasında beton bloklar minik bedenlerin, muratsız gençlerin, murad bekleyen anne babaların ve nice yarım kalan hayallerin üzerine soğuk bir yorgan olacak şekilde.
Ah be müslüman kardeşim ne olur yani bir işimizi de düzgün yapsak ve tevekkül edip kendimizi rahat bir şekilde Allah’ın merhametinin gölgesine bıraksak.
İşte bu tevekkül kavramı eksik olduğundan dışarılarda buluveriyoruz kendimizi yalın ayak ve yaralı yüreklerle.
Çünkü milyonlar vererek aldığımız yuvalarımıza zerre miktar güvenemiyoruz
Aslında çok acı bir tablo, zahiren evler yıkılmış olsa da asıl yıkılıp betonlara gömülen müslümanlara olan güven duygusu.
Çünkü sağlam olmayan binayı kardeşimiz Hasan yaptı bunun kritiğini ve en sağlamını da dinsiz dediğimiz Hans yapıyor.
Yazık çok yazık.
Bence dinine siyasi görüşüne, mezhebine bakılmaksızın liyakat ehli kimse her şey ona bırakılmalı.
Aksi taktirde bedenimiz ayakta durabilir. Fakat ruhlarımızın üzerinde hep ölü toprağı olacaktır.
Soğuk bir ölüm kustu şehirler
Betonlar katı ve soğuk bir yorgana dönüşüverdi bebeklere
Zaman durdu sanki bu sefer
Ömürler dönüştü kelebeklere
Deprem de vefat eden tüm kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyor, yakınlarına sabr-ı Cemil niyaz ediyorum.
Saygılarım ve en kalbi üzüntülerimle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ferit Bugenç
HER ŞEY BİR GARİPLEŞTİ
HER ŞEY BİR GARİPLEŞTİ
Her geçen yıl bir diğerini aratıyor. Garipleşti birden her şey.
Sanki her gün gribiz ,hiç bir nimetten tat alınmıyor.
Baklava yesek adeta sirke tadına kaçıyor.
Ortada akla ziyan bir kaos var ve dünya bu kaosa doğru sürükleniyor.
Hunharca kıydığımız doğa ve pervasızca israf ettiğimiz nimetlerin bizlere karşı bir yaptırımı olduğu için de sadece korku ve bir şans daha dileyip izlemekle yetiniyoruz.
Önce salgın hastalıkla dışarıya, güneşe, eşe dosta hasret bırakıldık.
Şimdi ise zelzeleyle o şirin yuvalarımıza iç çekiyoruz hem de kara kışın tam ayazında.
Artık çekilip tevekkül edecek bir köşe de bulamıyoruz. Çünkü her köşe artık bizlere ölüm arz ediyor.
Çok kavram geçiyor zihnimin içerisinden çok.
Kader, tevekkül, tefekkür ve soğuk ölüm.
“Men amene bilkaderi emine minel kederi”(Kadere teslim olan kederden kurtulur)
Evet kederlerimizden kurtulmamız için teslimiyet gerekir fakat bir şartla;
Tevekkül ile.
Elimizden geleni yaptıktan sonra kadere teslimiyettir tevekkül.
İşte bu noktada da tefekkür ettiğimiz zaman biz müslümanların kadere teslimiyetinden başlayıp tefekkür kısmına kadar ki ihmaller zinciri bizleri soğuk ölümle buluşturuyor bu aralar.
Üstelik bu kışın ortasında beton bloklar minik bedenlerin, muratsız gençlerin, murad bekleyen anne babaların ve nice yarım kalan hayallerin üzerine soğuk bir yorgan olacak şekilde.
Ah be müslüman kardeşim ne olur yani bir işimizi de düzgün yapsak ve tevekkül edip kendimizi rahat bir şekilde Allah’ın merhametinin gölgesine bıraksak.
İşte bu tevekkül kavramı eksik olduğundan dışarılarda buluveriyoruz kendimizi yalın ayak ve yaralı yüreklerle.
Çünkü milyonlar vererek aldığımız yuvalarımıza zerre miktar güvenemiyoruz
Aslında çok acı bir tablo, zahiren evler yıkılmış olsa da asıl yıkılıp betonlara gömülen müslümanlara olan güven duygusu.
Çünkü sağlam olmayan binayı kardeşimiz Hasan yaptı bunun kritiğini ve en sağlamını da dinsiz dediğimiz Hans yapıyor.
Yazık çok yazık.
Bence dinine siyasi görüşüne, mezhebine bakılmaksızın liyakat ehli kimse her şey ona bırakılmalı.
Aksi taktirde bedenimiz ayakta durabilir. Fakat ruhlarımızın üzerinde hep ölü toprağı olacaktır.
Soğuk bir ölüm kustu şehirler
Betonlar katı ve soğuk bir yorgana dönüşüverdi bebeklere
Zaman durdu sanki bu sefer
Ömürler dönüştü kelebeklere
Deprem de vefat eden tüm kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyor, yakınlarına sabr-ı Cemil niyaz ediyorum.
Saygılarım ve en kalbi üzüntülerimle…