Birçoğumuz bir işe başlamadan önce o işin akıbetini düşünür ona göre yapıp yapmamak arasın da uzun menzilli mekikler dokuruz.
Kimimiz yapmaya başlarız fakat uzun bir düşünme aşamasından zihnimizi geçirdiğimiz için çoğu zaman geç kalırız yapmak istediklerimize, hedeflerimize, hayallerimize ve belki de geleceğimize.
Kimimiz ise akıbetini olumsuzluklarla yoğurduğumuz için hiç başlamadan, önce kafadan bitirir sonra da hiç fiiliyata geçirmeyiz bile.
Fakat altın değerin de bir kelimenin varlığı belki de bizleri ferahlatacak ve yapmak istediklerimiz, varmak istediğimiz menziller için bir ateşleyici materyal niteliği taşıyacaktır.
Evet bu kelime tevekküldür.
Tevekkül: Yapmak istediğimiz veya güzel bir sonuç elde etmek istediğimiz bir iş için elimizden gelen her şeyi yaptıktan sonra gerisini Yüce Yaratıcıya bırakmak, tamamen onun takdirine dayanarak o işin sonucunu beklemeye koyulmaktır.
Tevekkül Bir çeşit arzuhaldir. Halin gerçek sahibine, tüm halleri bilip onlara şekil veren, doğru ve hayırlı istikamet çizen Hakka arzuhaldir.
Kâr-zarar hesabı yapmadan hem kârın hem de zararın kendi hayrına olduğunu kabul etmek, her ikisinin de güzelliklerle örülmüş bir yol olduğuna tam bir teslimiyetle sarılmaktır tevekkül.
Bazen istediğimiz bir şey için neden olmadı diye bir çeşit sızı olur kalplerimiz de.
İşte o sızıya son veren bir çeşit teslimiyet, ruhu besleyen bir çeşit gıdadır tevekkül.
Tevekkül etmeden bir işe giriştiğimiz zaman nasıl bir ruhi haliye içerisine girdiğimizi hiç tahayyül ettiniz mi?
Olacak, olmayacak, boşa gitti o kadar emek, keşke hiç uğraşmasaydım, kısa yoldan daha farklı bir yolu olmalı vb. Cümleler ardı ardına dizilir değil mi?
Bu cümlelerin hepsi insan psikolojisi üzerindeki yükü arttırıp hayat kalitelerini inanılmaz düzey de düşürmekte, varlık ile varlığın manası arasındaki bağlarını tamamen koparmaktadır.
İşte tüm bu yükü bir kenara atmak ve varlığın hakiki manasıyla güçlü bir bağ kurmak için önce ellerimizden geleni yapmak ve sonra tam manasıyla teslim olmak şarttır.
Aksi takdirde attığımız her adımdan şüphe duyar, günlük yaşantımız da her yediğimiz bal tadın da bile olsa onunla ruhi olarak zehirlenir, zehir olarakta istifra ederiz.
Hayatımız da madde ile mana, amaç ile sonuç arasında geçen o anlamaya çalışma azmimizin verimli geçmesini istiyorsak tevekkül duvarına sırtımızı dayamamız gerekiyor. Aksi takdirde telaş duvarıyla kafa kafaya çarpışıp kendimizi bir girdap kuyusunun dibinde buluveririz.
Sevgili okurlarım hepinize tam tevekkül ve teslimiyetle dolu bir yaşam dilerim.
Saygılarım ve en derin sevgilerimle.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ferit Bugenç
TEVEKKÜL ET KURTUL
Birçoğumuz bir işe başlamadan önce o işin akıbetini düşünür ona göre yapıp yapmamak arasın da uzun menzilli mekikler dokuruz.
Kimimiz yapmaya başlarız fakat uzun bir düşünme aşamasından zihnimizi geçirdiğimiz için çoğu zaman geç kalırız yapmak istediklerimize, hedeflerimize, hayallerimize ve belki de geleceğimize.
Kimimiz ise akıbetini olumsuzluklarla yoğurduğumuz için hiç başlamadan, önce kafadan bitirir sonra da hiç fiiliyata geçirmeyiz bile.
Fakat altın değerin de bir kelimenin varlığı belki de bizleri ferahlatacak ve yapmak istediklerimiz, varmak istediğimiz menziller için bir ateşleyici materyal niteliği taşıyacaktır.
Evet bu kelime tevekküldür.
Tevekkül: Yapmak istediğimiz veya güzel bir sonuç elde etmek istediğimiz bir iş için elimizden gelen her şeyi yaptıktan sonra gerisini Yüce Yaratıcıya bırakmak, tamamen onun takdirine dayanarak o işin sonucunu beklemeye koyulmaktır.
Tevekkül Bir çeşit arzuhaldir. Halin gerçek sahibine, tüm halleri bilip onlara şekil veren, doğru ve hayırlı istikamet çizen Hakka arzuhaldir.
Kâr-zarar hesabı yapmadan hem kârın hem de zararın kendi hayrına olduğunu kabul etmek, her ikisinin de güzelliklerle örülmüş bir yol olduğuna tam bir teslimiyetle sarılmaktır tevekkül.
Bazen istediğimiz bir şey için neden olmadı diye bir çeşit sızı olur kalplerimiz de.
İşte o sızıya son veren bir çeşit teslimiyet, ruhu besleyen bir çeşit gıdadır tevekkül.
Tevekkül etmeden bir işe giriştiğimiz zaman nasıl bir ruhi haliye içerisine girdiğimizi hiç tahayyül ettiniz mi?
Olacak, olmayacak, boşa gitti o kadar emek, keşke hiç uğraşmasaydım, kısa yoldan daha farklı bir yolu olmalı vb. Cümleler ardı ardına dizilir değil mi?
Bu cümlelerin hepsi insan psikolojisi üzerindeki yükü arttırıp hayat kalitelerini inanılmaz düzey de düşürmekte, varlık ile varlığın manası arasındaki bağlarını tamamen koparmaktadır.
İşte tüm bu yükü bir kenara atmak ve varlığın hakiki manasıyla güçlü bir bağ kurmak için önce ellerimizden geleni yapmak ve sonra tam manasıyla teslim olmak şarttır.
Aksi takdirde attığımız her adımdan şüphe duyar, günlük yaşantımız da her yediğimiz bal tadın da bile olsa onunla ruhi olarak zehirlenir, zehir olarakta istifra ederiz.
Hayatımız da madde ile mana, amaç ile sonuç arasında geçen o anlamaya çalışma azmimizin verimli geçmesini istiyorsak tevekkül duvarına sırtımızı dayamamız gerekiyor. Aksi takdirde telaş duvarıyla kafa kafaya çarpışıp kendimizi bir girdap kuyusunun dibinde buluveririz.
Sevgili okurlarım hepinize tam tevekkül ve teslimiyetle dolu bir yaşam dilerim.
Saygılarım ve en derin sevgilerimle.