Aşk furyası bitince insan geçirir cinnet,
Yavrularını koruyan tavuk hiç eder mi ki minnet?
Evet değerli dostlarım, sevgili okurlarım.
Toplumumuz da aşk kavramının üstünde başka bir mertebenin olmadığı kanaati hakim olup özellikle maddi ve beşeri aşklara büyük anlamlar yükleniyor bunların uğrunda şiirler yazılıp, methiyeler diziliyor karşılık bulunmadığında ya da ulaşılamadığın da ise insanoğlu cinnet geçirip birer ölüm makinasına dönüşebiliyor. Kimse bunun yüce yaratıcıya ulaşmak için bir köprü olarak kullanmıyor ya da kullanmasını bilmiyor.
Aşk: sevme duygusunun zirve halidir. Ve yüreğin en derinliklerinden gelen bir çeşit teslimiyettir.
Fakat bu duygunun da en üstün de bir duygu vardır. Bu duygu ise şefkattir. Şefkat ise yüce yaratıcının simasının yeryüzüne bir yansımasıdır.
Yukarıdaki dizeleri tam da buna ithaf etmiş bulunuyorum.
Bir tavuğun yavrularını korumak için yılana saldırtan duygu, tavuğun yavrularına olan aşkı değil, onlara karşı bahşedilmiş olan şefkat duygusudur. Bu kavram günümüz gençleri için uyarladığımız da insani ilişkilerden tut, evliliklerine kadar aşktan daha mühim olan şefkata ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmış oluyor.
Çünkü gençlerimizin beşeri aşklara yükledikleri anlamlar yüzünden neler yapabildiklerini ya da nerelere sapabildiklerini görüyoruz.
Aşk gözü kör ederken şefkat göze nur veriyor. Aşkın ileri evresi takıntı olup ölüm getirirken şefkat çoğaldıkça kalp yumuşayıp yaşama arzusuz saçıyor etrafa.
Baki bir hayat fani temeller üzerine inşa edilmez. Dolayısıyla bizler yatırım yaparken baki hakikatleri göz önünde bulundururarak yapmamız gerekir. Hakk isminin tecellisine mazhariyet bundan dolayı çok mühim bir meseledir.
Temel kaidemiz hakka ulaşmak, hakikati bulmak olmalıdır.
Genç kardeşlerimizin peşinden sürüklendiği fani hakikatler eğer kemale ulaşmış bir yapıya sahip değillerse felaketilerinden başka birşey değildir. Çünkü peşine sürüklendiği değerler maddi birer sahte yüze bürünüp bir kandırmacadan öteye geçmiyor.
Aşk eğer bizleri manevi değerlerimize yaklaştırıyorsa, inançlarımızı güçlendiriyorsa, murada erişmemiz için ellerimizi semaya; dillerimizi duaya eriştiriyorsa kıymetlidir. Aksi takdirde takıntı haline gelip psikiyatrik sorunlarla başbaşa bırakıyorsa artık bir hastalıktan başka bir şey değildir.
Aşkınız ilahi, şefkatiniz sonsuz olsun.
Saygılarım ve en içten sevgilerimle...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ferit Bugenç
“AŞK MI ŞEFKAT MI?
Aşk furyası bitince insan geçirir cinnet,
Yavrularını koruyan tavuk hiç eder mi ki minnet?
Evet değerli dostlarım, sevgili okurlarım.
Toplumumuz da aşk kavramının üstünde başka bir mertebenin olmadığı kanaati hakim olup özellikle maddi ve beşeri aşklara büyük anlamlar yükleniyor bunların uğrunda şiirler yazılıp, methiyeler diziliyor karşılık bulunmadığında ya da ulaşılamadığın da ise insanoğlu cinnet geçirip birer ölüm makinasına dönüşebiliyor.
Kimse bunun yüce yaratıcıya ulaşmak için bir köprü olarak kullanmıyor ya da kullanmasını bilmiyor.
Aşk: sevme duygusunun zirve halidir. Ve yüreğin en derinliklerinden gelen bir çeşit teslimiyettir.
Fakat bu duygunun da en üstün de bir duygu vardır. Bu duygu ise şefkattir. Şefkat ise yüce yaratıcının simasının yeryüzüne bir yansımasıdır.
Yukarıdaki dizeleri tam da buna ithaf etmiş bulunuyorum.
Bir tavuğun yavrularını korumak için yılana saldırtan duygu, tavuğun yavrularına olan aşkı değil, onlara karşı bahşedilmiş olan şefkat duygusudur. Bu kavram günümüz gençleri için uyarladığımız da insani ilişkilerden tut, evliliklerine kadar aşktan daha mühim olan şefkata ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmış oluyor.
Çünkü gençlerimizin beşeri aşklara yükledikleri anlamlar yüzünden neler yapabildiklerini ya da nerelere sapabildiklerini görüyoruz.
Aşk gözü kör ederken şefkat göze nur veriyor. Aşkın ileri evresi takıntı olup ölüm getirirken şefkat çoğaldıkça kalp yumuşayıp yaşama arzusuz saçıyor etrafa.
Baki bir hayat fani temeller üzerine inşa edilmez. Dolayısıyla bizler yatırım yaparken baki hakikatleri göz önünde bulundururarak yapmamız gerekir. Hakk isminin tecellisine mazhariyet bundan dolayı çok mühim bir meseledir.
Temel kaidemiz hakka ulaşmak, hakikati bulmak olmalıdır.
Genç kardeşlerimizin peşinden sürüklendiği fani hakikatler eğer kemale ulaşmış bir yapıya sahip değillerse felaketilerinden başka birşey değildir. Çünkü peşine sürüklendiği değerler maddi birer sahte yüze bürünüp bir kandırmacadan öteye geçmiyor.
Aşk eğer bizleri manevi değerlerimize yaklaştırıyorsa, inançlarımızı güçlendiriyorsa, murada erişmemiz için ellerimizi semaya; dillerimizi duaya eriştiriyorsa kıymetlidir. Aksi takdirde takıntı haline gelip psikiyatrik sorunlarla başbaşa bırakıyorsa artık bir hastalıktan başka bir şey değildir.
Aşkınız ilahi, şefkatiniz sonsuz olsun.
Saygılarım ve en içten sevgilerimle...