TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sur’da ihaleler yüzde 10 komisyonla dağıtılıyor iddiaları…

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2024 13:35

 

7 Haziran genel seçiminin ortaya çıkardığı sonuçla birlikte, her nedense birden bire sokağa çıkma yasakları gündemimize girdi ve gündemimizde olmaya da devam ediyor.

 

Resmi kayıtlara göre, şimdiye kadar 7 ilin 21 ilçesinde günlerce süren ve bazı yerlerde halen devam eden sokağa çıkma yasaklarının, ne zamana kadar gündemimizde kalacağı ve başka yerlerde de uygulanmayacağı yönünde bir garanti bulunmamakla birlikte, yaratılan görüntünün tek kelimelik özeti ise resmen büyük felaket olduğu gerçeğidir.

 

Yasaklar sadece köylerin, beldelerin, ilçelerin hatta şehirlerin yerle bir olmasına yol açmamaktadır. Aynı zamanda polisinden askerine, köy korucusundan siviline ve gerillasına kadar kimine göre yüzlerce, kimine göre binlerce canın yok olmasına da yol açmıştır. Geride kalanlar için ise acı, dram, gözyaşı ve ekonomik olarak büyük bir çöküntü kalmıştır.

 

Tanklar, toplar, roketler, bombalar, patlayıcılar, kurşunlar her tarafı yakıp-yıkarken, kimileri tarafından yitip gidenler için kurtuluş, geride kalanlar için ise daha zorlu bir yaşam anlamı taşıyor.

 

Birkaç gün önce yasağın aylardan bu yana devam ettiği ve halende kısmen sürdüğü Sur ilçesindeki atmosferi görmek için aracımla Mardin Kapı tarafından Sur’a girmek istedim. Kapıdaki kontrol noktasında bulunan polisler, önümdeki araçlardaki kişilerin kimlik kontrolünü yaptıktan sonra geçişlerine izin verirken, aracımın camındaki basın kartı plakasını görmeleri üzerine kapsamlı bir aramadan geçirildikten ve yanımda fotoğraf makinesi veya kamera olmadığı anlaşıldıktan sonra içeriye bırakıldım. Bu uygulamaya tepki göstermem üzerine ise can güvenliğim için gerektiği söylendi ve fotoğraf makinesi veya kamerayla girebilmem için Diyarbakır Valiliği’nden izin almam gerektiği belirtildi.

 

Bu kısa tartışmanın ardından Turistik Caddesi’nden Keçi Burcu tarafına ağır ağır ilerledim. Sokak başlarında zırhlı araçlar ve elleri tetikte güvenlik güçleri bulunurken, etraftaki tek-tük açık olan işyerlerinde bulunanlar ise, büyük bir endişe ile bana bakıyorlardı. Kervansaray’ın olduğu bölgeye geldiğimde yolun barikatlarla kapalı olduğunu gördüm ve aynı güzergahtan geri döndüm.

 

Bu kez Melik Ahmet tarafından Büyük Postane’nin bulunduğu caddeden geçerek Nebi Camii’nin bulunduğu bölgeye geldim ve buradan da Balıkçılarbaşı’na dönmek istedim, ama buna da izin verilmedi ve Sur gezim kısa sürdü.

 

Bu kez yönümü, Sur’dan çıkartılan hafriyatın döküldüğü Dicle Üniversitesi yakınlarındaki Tanoğlu Köyü civarındaki alana yönelttim. Sur’daki yıkımı burada daha iyi anlamak mümkün oluyor. Çünkü Devlet Su İşleri ve Karayollarına ait ağır tonajlı kamyonların biri geliyor biri gidiyor. Çevredeki çocuklar hafriyatlar arasında buldukları işe yarar malzemeleri satmak için toplarken, diğer yandan Sur’daki evlerinden ve anılarından belki bir parça bulmak ümidiyle gözü yaşlı insanları görmek, insana büyük acı veriyor.

 

Buraya kadar yazdıklarım olayın yıkım, ekonomik ve insani boyutuydu. Fakat göz ardı edilen bir gerçek var ki, belki de tüm bunların toplamından daha acı verici. Zaten konuştuğunuz her Surlu’dan, ‘Birilerinin rantına kurban edildik. Canlarımızdan olduk, yerimizden-yurdumuzdan olduk. Her şeyimiz gitti’ diye sitem dolu sözler duyuyorsunuz.

 

Sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte yıkılan yerlerle ilgili sürekli olarak kentsel dönüşümler, yeniden daha güzeli ve iyisi yapılacağı yönünde söylemler ortalıkta dolaşıp duruyor. Ancak nasıl ve hangi şartlarla kimse net olarak bahsetmiyor. Bu da başta Sur halkı olmak üzere yıkılan yerlerde yaşayanlar tarafından endişeyle karşılanıyor.

 

Son tartışma ise bu endişeyi daha da artırır nitelikte. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın,’Sur'daki ihaleleri yüzde 10 karşılığı dağıtmaya başlamışlar bile. AKP'li vekilin ortağı olduğu şirketler, bu ihaleleri pay etmeye başlamışlar. Doğrudan bu milletvekilinden ihale almaya çalışıldığına, danışmanlarımızdan biri tanık olmuş. Bir AKP Diyarbakır Milletvekili ile bunun pazarlığı yapılırken, VIP salonunda uçak beklerken tanık olmuş. Kulaklarıyla duymuş ve kendilerini eleştirmiş. İnkar ediyorlarsa yüzleştirme yapabiliriz’ diyerek fitili ateşledi.

 

Bu iddialara yanıt ise, AK Parti Diyarbakır Milletvekili ve MYK Üyesi Galip Ensarioğlu’ndan geldi. Ensarioğlu, ‘Demirtaş, Diyarbakır milletvekillerinden birisi Sur'daki ihaleleri yüzde 10 karşılığında sattığını, ispatının da havaalanında biri söylerken, birisi de duymuş. İfade bu. Sur'da bugüne kadar hiçbir ihale yapılmadı. Bunu ispat etsinler. Belediyelere işi düşen insanlardan haraç alınıp örgüte yardım için dağa gönderiliyor. Bölgedeki müteahhitlerden yüzde 10 para alıp dağa gönderdiklerini bütün bölge ve Diyarbakır biliyor. Biz bu çirkin siyaseti yapmayalım, hizmet edelim dedik. Özele inerseniz, sizin özelinize ineriz. Tek tek bu şehirde hangi arsa kimindir, hangisine neyin oluru verildi, neye karşılık verildi, hepsini bir bir biliyoruz’ diye karşılık verdi.

 

Tartışma bu ve bitecek gibi de görünmüyor. Ama gerçekler hiçbir zaman gizli kalmıyor. Önümüzdeki günlerde tüm gerçekleri hep beraber görme imkanımız olacaktır mutlaka.

 

 

Sevgiyle kalın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.