1 Kasım’a günler kala KCK’nin tek taraflı ateşkesiyle birlikte şehirler, ilçeler, hatta bazı beldelerde zirve yapan karşılıklı çatışmalar neredeyse bitme noktasına gelmiş, söz konusu yerleşim yerlerinde yaşayanlar nefes alma fırsatı bulmuştu.
1 Kasım’ın ardından kırsal alandaki operasyonlarına hiç ara vermeyen devletin silahlı kuvvetleri, ilk etapta Diyarbakır’ın Silvan, Lice, Hani daha sonra Dicle ve Elazığ’ın Arıcak ilçelerinin bazı mahallelerinde sokağa çıkma yasağı başlatıp bir-iki günlük operasyonların ardından kaldırdı.
Silvan ilçesindeki yasak ise, yazıyı kaleme aldığımda 6’ncı gününü geride bırakmasına rağmen kaldırılmadı ve her gün ölüm haberlerinin yanı sıra alev-alev yanan ev ve işyerlerinin olduğunu büyük bir üzüntüyle görüyoruz.
Silvan’daki gazeteci arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiler de hiç iç acıcı değil. Gazeteci arkadaşlarımız, ‘ölenlerin YDG-H’lı değil sivil olduğunu ve yasağın uygulandığı Tekel, Mescit ve Konak mahallelerindeki görüntülerin Kobanê’yi aratmadığını’ söylüyorlar. Sağlık ve gıda sorunlarının başgöstermeye başladığı Silvan’daki sokağa çıkma yasağınınne zaman kalkacağı konusunda ise kimsenin bir fikri bulunmuyor.
1 Kasım öncesi çatışmaların yoğun olduğu yerlerden biri olan Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesindekidurumda, Silvan’dakinden pek farklı değil. Sur’dan son günlerde sürekli olarak silah ve patlama sesleri yükseliyor. 18 yaşındaki Ferhat Doğru’nunöldürülmesi ile yaşanan gerginlik ve çatışmalar merkez Bağlar, Kayapınar ve Yenişehir ilçelerine de zaman zaman sıçrıyor.
Gazeteci arkadaşlarla Sur’daki bazı mahalleleri gezdiğimizde, çatışmaların izlerini her tarafta gördük. Evler, işyerleri, camiler, kiliseler hemen hemen her taraf çatışmalardan payına düşen kurşun izlerini almıştı. Ancak ilgimizi en çok özel harekat timlerinin duvarlara yazdığı iddia edilen ‘Yeşil Burada’ yazısı çekti.
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, 1990’lı yılların failli meçhul cinayetleriyle anılan JİTEM ve MİT’e çalıştığı bilinen, o dönem beyaz torosu bulunan ölüp-ölmediği ise hale gizemini koruyan sembol bir isimdi.
Yeşil isminin duvarlara yazılmasının, 21 kişiyi öldürdüğü öne sürülen Cizre JİTEM Davası’nda yargılanan Albay Cemal Temizöz ve diğer 7 sanığın beraat edilmesine denk düşmesi,sokaktaki vatandaşlar tarafından bu tür davalarda art arda gelen beraat ve tahliyelerle ilişkili bulunuyor. Yani Kürtlerin, 1990’lı yıllarla korkutulmak istendiği ileri sürülüyor.
Sur’a dair bir başka konu ise, aralarında gazeteci, sanatçı ve akademisyenlerin bulunduğubir grup kadın aktivistin,çatışmaların yaşandığı ilçede dayanışma mesajları paylaşmasıydı. Tahrip edilen evleri, Kurşunlu Cami’yi ve sokakları dolaşan kadın aktivistlerden en çarpıcı açıklama Perihan Mağden’den geldi.
Mağden‘Dolmabahçe Mutabakatını reddeden, masasının üzerinde duran şeyleri reddedenlerle barış yapılamaz. Barış tesis edilebilmesi için dürüstlük gerekir yalandan sahtekarlıktan vazgeçmek gerekir. Biz artık ülkemizde barış istiyoruz. Biz kaç kişiyiz bilmiyoruz. Kürtler yalnızsa bizim gibi düşünen Türklerde yalnız. Ben ekmek almaya giden çocuğu, su dağıtmaya giden çocuğu öldüren Türklükten utanıyorum. Böyle bir Türklüğe ait hissetmiyorum. Diyarbakır'a bunu söylemeye geldim.’
Görünen o ki, seçimden sonra çatmalar yeniden yayılıyor. Cizre’de, Silopi’de, Şırnak’ta, Mardin’in,Van’ın, Urfa’nın bazı ilçelerinde kısacası daha önce olayların yoğun yaşandığı yerlerde Diyarbakır’ın yansımalarını görebiliyoruz. Buna bir de kırsal alanlardaki yoğun hava ve kara operasyonlarıyla birlikte KCK’nin tek taraflı ateşkesi bitirmesi, çatışmaların ne kadar şiddetleneceği konusunda iyimser bir görüntü vermiyor.
Perihan Mağden’in dediği gibi ‘Biz kaç kişiyiz bilmiyoruz. Kürtler yalnızsa bizim gibi düşünen Türklerde yalnız.’ Mağden ve arkadaşları bu tespiti yaparken, olay yerini görüp durum değerlendirmesi yapıyor.
Olay yerini görmeyenler ise ne düşünüyor acaba… Çatışmaların yaşandığı her yerde internet ve elektrikler kesiliyor, yazılı ve görsel medya da olayları sadece resmi açıklamalarla veriyor. Durum böyle olunca Mağden’in tespiti çok doğru bir yere oturuyor.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Çatışmalar Kaldığı Yerden…
1 Kasım’a günler kala KCK’nin tek taraflı ateşkesiyle birlikte şehirler, ilçeler, hatta bazı beldelerde zirve yapan karşılıklı çatışmalar neredeyse bitme noktasına gelmiş, söz konusu yerleşim yerlerinde yaşayanlar nefes alma fırsatı bulmuştu.
1 Kasım’ın ardından kırsal alandaki operasyonlarına hiç ara vermeyen devletin silahlı kuvvetleri, ilk etapta Diyarbakır’ın Silvan, Lice, Hani daha sonra Dicle ve Elazığ’ın Arıcak ilçelerinin bazı mahallelerinde sokağa çıkma yasağı başlatıp bir-iki günlük operasyonların ardından kaldırdı.
Silvan ilçesindeki yasak ise, yazıyı kaleme aldığımda 6’ncı gününü geride bırakmasına rağmen kaldırılmadı ve her gün ölüm haberlerinin yanı sıra alev-alev yanan ev ve işyerlerinin olduğunu büyük bir üzüntüyle görüyoruz.
Silvan’daki gazeteci arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiler de hiç iç acıcı değil. Gazeteci arkadaşlarımız, ‘ölenlerin YDG-H’lı değil sivil olduğunu ve yasağın uygulandığı Tekel, Mescit ve Konak mahallelerindeki görüntülerin Kobanê’yi aratmadığını’ söylüyorlar. Sağlık ve gıda sorunlarının başgöstermeye başladığı Silvan’daki sokağa çıkma yasağınınne zaman kalkacağı konusunda ise kimsenin bir fikri bulunmuyor.
1 Kasım öncesi çatışmaların yoğun olduğu yerlerden biri olan Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesindekidurumda, Silvan’dakinden pek farklı değil. Sur’dan son günlerde sürekli olarak silah ve patlama sesleri yükseliyor. 18 yaşındaki Ferhat Doğru’nunöldürülmesi ile yaşanan gerginlik ve çatışmalar merkez Bağlar, Kayapınar ve Yenişehir ilçelerine de zaman zaman sıçrıyor.
Gazeteci arkadaşlarla Sur’daki bazı mahalleleri gezdiğimizde, çatışmaların izlerini her tarafta gördük. Evler, işyerleri, camiler, kiliseler hemen hemen her taraf çatışmalardan payına düşen kurşun izlerini almıştı. Ancak ilgimizi en çok özel harekat timlerinin duvarlara yazdığı iddia edilen ‘Yeşil Burada’ yazısı çekti.
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, 1990’lı yılların failli meçhul cinayetleriyle anılan JİTEM ve MİT’e çalıştığı bilinen, o dönem beyaz torosu bulunan ölüp-ölmediği ise hale gizemini koruyan sembol bir isimdi.
Yeşil isminin duvarlara yazılmasının, 21 kişiyi öldürdüğü öne sürülen Cizre JİTEM Davası’nda yargılanan Albay Cemal Temizöz ve diğer 7 sanığın beraat edilmesine denk düşmesi,sokaktaki vatandaşlar tarafından bu tür davalarda art arda gelen beraat ve tahliyelerle ilişkili bulunuyor. Yani Kürtlerin, 1990’lı yıllarla korkutulmak istendiği ileri sürülüyor.
Sur’a dair bir başka konu ise, aralarında gazeteci, sanatçı ve akademisyenlerin bulunduğubir grup kadın aktivistin,çatışmaların yaşandığı ilçede dayanışma mesajları paylaşmasıydı. Tahrip edilen evleri, Kurşunlu Cami’yi ve sokakları dolaşan kadın aktivistlerden en çarpıcı açıklama Perihan Mağden’den geldi.
Mağden‘Dolmabahçe Mutabakatını reddeden, masasının üzerinde duran şeyleri reddedenlerle barış yapılamaz. Barış tesis edilebilmesi için dürüstlük gerekir yalandan sahtekarlıktan vazgeçmek gerekir. Biz artık ülkemizde barış istiyoruz. Biz kaç kişiyiz bilmiyoruz. Kürtler yalnızsa bizim gibi düşünen Türklerde yalnız. Ben ekmek almaya giden çocuğu, su dağıtmaya giden çocuğu öldüren Türklükten utanıyorum. Böyle bir Türklüğe ait hissetmiyorum. Diyarbakır'a bunu söylemeye geldim.’
Görünen o ki, seçimden sonra çatmalar yeniden yayılıyor. Cizre’de, Silopi’de, Şırnak’ta, Mardin’in,Van’ın, Urfa’nın bazı ilçelerinde kısacası daha önce olayların yoğun yaşandığı yerlerde Diyarbakır’ın yansımalarını görebiliyoruz. Buna bir de kırsal alanlardaki yoğun hava ve kara operasyonlarıyla birlikte KCK’nin tek taraflı ateşkesi bitirmesi, çatışmaların ne kadar şiddetleneceği konusunda iyimser bir görüntü vermiyor.
Perihan Mağden’in dediği gibi ‘Biz kaç kişiyiz bilmiyoruz. Kürtler yalnızsa bizim gibi düşünen Türklerde yalnız.’ Mağden ve arkadaşları bu tespiti yaparken, olay yerini görüp durum değerlendirmesi yapıyor.
Olay yerini görmeyenler ise ne düşünüyor acaba… Çatışmaların yaşandığı her yerde internet ve elektrikler kesiliyor, yazılı ve görsel medya da olayları sadece resmi açıklamalarla veriyor. Durum böyle olunca Mağden’in tespiti çok doğru bir yere oturuyor.
Sevgiyle kalın.