Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), çok partili döneme geçiş yapılan 1946’dan bu yana hep tartışmaların odağında oldu. Tamamı tek parti dönemi olmak üzere 27 yıl ile en uzun süre iktidarda kalan CHP, Atatürkçülük ve sosyal demokrasi görüşleri benimseyen merkez solda yer alan ülkemizin en eski siyasi partisi olması özelliğini taşıyor.
Çok partili döneme geçişle birlikte oyları sürekli azalan CHP, sağ partiler karşısında bir türlü istediği başarıyı yakalayamadı. Neredeyse tüm kurultay süreçleri çalkantılı geçen, parti tüzüğü tartışma konusu olan CHP'de İsmet İnönü'den Bülent Ecevit'e, Deniz Baykal’dan Kemal Kılıçdaroğlu'na geçiş süreçleri hizipçilik ile anıldı.
Ecevit'in son, Baykal ise görev yaptığı tüm dönemde ‘küçük olsun benim olsun’ anlayışı ile anılan CHP’de ne yöneticiler, ne milletvekilleri, ne de yerel yöneticiler oturdukları koltuklardan bir türlü kalkmayı bilmedi. Sosyal demokrat bir parti olmasına rağmen daha çok zengin ve sahil bölgelerine sıkışıp kalan CHP, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerini ihmal ederek, halktan ve sorunlarından kopuk politikalar üretti. Buna bir de 1990’lı yılların başında Kürt siyasal hareketinin ortaya çıkması ile söz konusu bölgelerin birçok ilinde milletvekili çıkaramaz duruma geldi.
Deniz Baykal’ın 2010 yılında istifası ile Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu, ilk yıllarında parti içinde dahi siyaset bilgisinin yetersizliği konusunda eleştirildi. Buna bir de Ekmeleddin İhsanoğlu vakası eklenince birçok isim eleştiri dozunu daha da sertleştirerek gemiyi terk etti. Bu gidişattan memnun olan AK Partililer ise CHP’nin başında Kılıçdaroğlu olduğu sürece iktidarda kalacakları yönünde açıklamalar yaptı, iktidar hedefini 2071’e kadar uzattı.
Ancak kazın ayağı hiç de öyle olmadı. Kemal Kılıçdaroğlu, her geçen gün siyaset bilgisini geliştirerek hem kendisini, hem de partisini dönüştürdü. Partinin içine neredeyse her görüşten ismi katmayı başaran Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, sahil bölgelerindeki sıkışmışlığı aşarak şimdiye kadar çok fazla oya dönüştüremezse bile tüm bölgelerde olmaya başladı, halkın arasına karışarak sorunları birinci elden dinledi. Muhalefet siyasetini yönlendirmeyi başardı.
Siyaset bilgisi sürekli artan ve daha da olgunlaşan Kılıçdaroğlu ve yönetimindeki CHP, AK Parti ve MHP’nin manevrası ile İYİ Parti'nin belki de siyaset sahnesinden tamamen silinecek olan hamlesini milletvekili transferi ile ekarte ederek, mecliste grup kurmasını sağladı. O İYİ Parti şimdi yüzde 10 barajının üzerine çıkmasının yanı sıra AK Parti ve MHP’nin hedefindeki birinci parti haline geldi.
Kılıçdaroğlu’nun edindiği tecrübe kendisini 31 Mart 2019 yerel seçiminde de gösterdi. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş gibi isimleri ön plana çıkartan ve diğer partilerle oluşturduğu ittifaka, HDP'nin dışarıdan destek vermesini sağlayan Kılıçdaroğlu’nun CHP’si 11 büyükşehir, 10 il ve 191 ilçe belediyesi kazandı ve AK Parti’ye ilk kez böylesine büyük bir yenilgi tattırdı.
Milliyetçi İYİ, Muhafazakâr ve İslamcı Saadet, Sağ Demokrat partiler ile kurduğu Millet İttifakı’na, AK Parti'den kopan ve başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek ve yine bir zamanlar AK Parti'nin ekonomi politikalarını yöneten Ali Babacan’ın DEVA partileri ile genişleme aşamasında olan Kılıçdaroğlu, eksik bulunsa bile ‘helalleşme’ çıkışı ile birçok çevreden takdir topladı.
'Ben' yerine 'biz' ya da 'ortaklarımız' söylemini geliştiren Kılıçdaroğlu, son yıllarda HDP’nin ve AK Parti'nin tekeline dönüşen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine daha fazla önem vermeye başladı. Son olarak Diyarbakır ve Şanlıurfa ziyaretinde bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, özellikle Diyarbakır’da verdiği mesajlarla bölge halkından en azından Cumhurbaşkanlığı seçiminde destek vermeleri için nabız yoklamış oldu.
Diyarbakır’da sembol kadın isimler, STK temsilcileri, muhtarlar ve gençlerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Kürt kültüründe önemli yeri olan Dengbêj Evi’nde klâm dinledi, esnafı ziyaret etti, partisine katılan ve aralarında AK Partililerin de bulunduğu bin 300 kişiye CHP rozeti taktı.
Namı değer Bay Kemal ve CHP’sinin bu gezide kanımca iki önemli hamlesi öne çıktı. Birincisi, bölgeyi ihmal ettiklerini kabul etmesi ve bundan sonra daha sık gelecekleri yönündeki özeleştirisi, ikincisi ise Kürt sorununun çözümüne yönelik kamuoyu ile paylaştığı 5 maddelik önerisi.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ercan AKKAR
BAY KEMAL'İN CHP’Sİ…
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), çok partili döneme geçiş yapılan 1946’dan bu yana hep tartışmaların odağında oldu. Tamamı tek parti dönemi olmak üzere 27 yıl ile en uzun süre iktidarda kalan CHP, Atatürkçülük ve sosyal demokrasi görüşleri benimseyen merkez solda yer alan ülkemizin en eski siyasi partisi olması özelliğini taşıyor.
Çok partili döneme geçişle birlikte oyları sürekli azalan CHP, sağ partiler karşısında bir türlü istediği başarıyı yakalayamadı. Neredeyse tüm kurultay süreçleri çalkantılı geçen, parti tüzüğü tartışma konusu olan CHP'de İsmet İnönü'den Bülent Ecevit'e, Deniz Baykal’dan Kemal Kılıçdaroğlu'na geçiş süreçleri hizipçilik ile anıldı.
Ecevit'in son, Baykal ise görev yaptığı tüm dönemde ‘küçük olsun benim olsun’ anlayışı ile anılan CHP’de ne yöneticiler, ne milletvekilleri, ne de yerel yöneticiler oturdukları koltuklardan bir türlü kalkmayı bilmedi. Sosyal demokrat bir parti olmasına rağmen daha çok zengin ve sahil bölgelerine sıkışıp kalan CHP, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerini ihmal ederek, halktan ve sorunlarından kopuk politikalar üretti. Buna bir de 1990’lı yılların başında Kürt siyasal hareketinin ortaya çıkması ile söz konusu bölgelerin birçok ilinde milletvekili çıkaramaz duruma geldi.
Deniz Baykal’ın 2010 yılında istifası ile Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu, ilk yıllarında parti içinde dahi siyaset bilgisinin yetersizliği konusunda eleştirildi. Buna bir de Ekmeleddin İhsanoğlu vakası eklenince birçok isim eleştiri dozunu daha da sertleştirerek gemiyi terk etti. Bu gidişattan memnun olan AK Partililer ise CHP’nin başında Kılıçdaroğlu olduğu sürece iktidarda kalacakları yönünde açıklamalar yaptı, iktidar hedefini 2071’e kadar uzattı.
Ancak kazın ayağı hiç de öyle olmadı. Kemal Kılıçdaroğlu, her geçen gün siyaset bilgisini geliştirerek hem kendisini, hem de partisini dönüştürdü. Partinin içine neredeyse her görüşten ismi katmayı başaran Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, sahil bölgelerindeki sıkışmışlığı aşarak şimdiye kadar çok fazla oya dönüştüremezse bile tüm bölgelerde olmaya başladı, halkın arasına karışarak sorunları birinci elden dinledi. Muhalefet siyasetini yönlendirmeyi başardı.
Siyaset bilgisi sürekli artan ve daha da olgunlaşan Kılıçdaroğlu ve yönetimindeki CHP, AK Parti ve MHP’nin manevrası ile İYİ Parti'nin belki de siyaset sahnesinden tamamen silinecek olan hamlesini milletvekili transferi ile ekarte ederek, mecliste grup kurmasını sağladı. O İYİ Parti şimdi yüzde 10 barajının üzerine çıkmasının yanı sıra AK Parti ve MHP’nin hedefindeki birinci parti haline geldi.
Kılıçdaroğlu’nun edindiği tecrübe kendisini 31 Mart 2019 yerel seçiminde de gösterdi. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş gibi isimleri ön plana çıkartan ve diğer partilerle oluşturduğu ittifaka, HDP'nin dışarıdan destek vermesini sağlayan Kılıçdaroğlu’nun CHP’si 11 büyükşehir, 10 il ve 191 ilçe belediyesi kazandı ve AK Parti’ye ilk kez böylesine büyük bir yenilgi tattırdı.
Milliyetçi İYİ, Muhafazakâr ve İslamcı Saadet, Sağ Demokrat partiler ile kurduğu Millet İttifakı’na, AK Parti'den kopan ve başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek ve yine bir zamanlar AK Parti'nin ekonomi politikalarını yöneten Ali Babacan’ın DEVA partileri ile genişleme aşamasında olan Kılıçdaroğlu, eksik bulunsa bile ‘helalleşme’ çıkışı ile birçok çevreden takdir topladı.
'Ben' yerine 'biz' ya da 'ortaklarımız' söylemini geliştiren Kılıçdaroğlu, son yıllarda HDP’nin ve AK Parti'nin tekeline dönüşen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine daha fazla önem vermeye başladı. Son olarak Diyarbakır ve Şanlıurfa ziyaretinde bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, özellikle Diyarbakır’da verdiği mesajlarla bölge halkından en azından Cumhurbaşkanlığı seçiminde destek vermeleri için nabız yoklamış oldu.
Diyarbakır’da sembol kadın isimler, STK temsilcileri, muhtarlar ve gençlerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Kürt kültüründe önemli yeri olan Dengbêj Evi’nde klâm dinledi, esnafı ziyaret etti, partisine katılan ve aralarında AK Partililerin de bulunduğu bin 300 kişiye CHP rozeti taktı.
Namı değer Bay Kemal ve CHP’sinin bu gezide kanımca iki önemli hamlesi öne çıktı. Birincisi, bölgeyi ihmal ettiklerini kabul etmesi ve bundan sonra daha sık gelecekleri yönündeki özeleştirisi, ikincisi ise Kürt sorununun çözümüne yönelik kamuoyu ile paylaştığı 5 maddelik önerisi.
Sevgiyle kalın.