Çok ilginç bir ülkeyiz, her alanda olduğu gibi Koronavirüste de kafamız çok karışık. Virüsün görüldüğü ilk günden bu yana ne maske, ne vaka sayıları, ne aşılama, ne aşıya ödenen paralar, ne ölüm sayıları, ne iktidarın, ne muhalefetin, ne ikiye bölünmüş sağlık camiasının verileri birbirini tuttu. Her halde dünyanın hiçbir ülkesinde böylesi kaotik bir durum söz konusu değildir.
Ekonomideki kötü gidişat, havaların ısınmaya başlaması ve turizm sezonunun açılmasına kısa bir süre kala, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri sonucunda bir kez daha ‘kontrollü normalleşme’ adı altında açılmaya başladık. Hoş hiç doğru düzgün kapanmamıştık ki açılalım. Her neyse…
Uzun bir süreden bu yana hafta sonları ve geceleri belli saatlerde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyordu. Kafe, lokanta, restoran, bar, meyhane, düğün salonu gibi insanların toplu bulunduğu alanlar kapatılmıştı. Gerçi bu durumda da iktidar ve muhalefet arasında sert tartışmalara neden oldu. Muhalefet, sadece küçük esnaf ve iktidarın karşı olduğu esnaf gruplarının kapatıldığını iddia etti. Bu tartışma geçen yıl olduğu gibi, bu yılda sürüp gideceğe benziyor.
Bilindiği üzere iktidar geçtiğimiz günlerde, ülkenin illere göre risk haritasını renklere göre belirledi. Bu haritada mavi düşük, sarı orta, turuncu yüksek ve kırmızı çok yüksek riskli iller olarak sıralandı. Haritada Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin mavi olması sevinçle karşılanırken, bilim insanları farklı yorum getirdi.
Bu durumu; Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya ‘Sürü ve toplum bağışıklığı gerçekleşmiş olabilir’ sözleriyle açıklarken, Prof. Dr. Alpay Azap, kitle bağışıklığının yanı sıra kış koşulları nedeniyle insanların evden çıkamamasının etkili olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise, illerde binde kaç test yapıldığının belirtilmesi gerektiğinin altını çizerken, iktidar da alınan başarılı tedbirlerle bu sonucun ortaya çıktığını açıkladı.
Bunlardan hangisi gerçekleşti her zaman olduğu gibi tam olarak bilemeyeceğiz belki ama gerçek olan bir dönem mavi olan bu illerde hem vaka sayıları, hem ölüm sayıları zirve yapmıştı.
Şimdi bir gerçek daha var, o da önümüzdeki günlerde olabileceklerin işaretini veriyor. Çünkü risk haritasında mavi olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, maalesef bir haftada rengini sarıya çevirdi.
Sanırım ‘kontrollü normalleşmeyi’ yanlış anladık. Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması ve kapalı işyerlerinin açılması ile ortaya çıkan görüntüler, normalleşmenin kontrollü değil, kontrolsüz olduğunu gösteriyor. Neredeyse tamamı mavi olan Doğu ve Güneydoğu'da Hakkâri, Batman, Mardin ve Şırnak’ın dışındaki tüm iller sarıya döndü.
Cumartesi günü Diyarbakır’da bir şehir turu yaptım. Gördüklerim hayrete düşürdü. Güneşli hava ile birlikte neredeyse tüm parklar ve yeşil alanlar piknikçilerle doluydu. Daha vahimi ise, alışveriş merkezlerinin yanı sıra açılan işyerlerinin çoğunda boş verin yüzde 50 kapasiteyi, neredeyse iğne atsanız yere düşmeyecek misali lebaleb doluydu ve ne maske, ne mesafe diye bir şey kalmıştı.
Diyarbakır'daki bu durum, gelen görüntü ve haberlere baktığımızda başta Urfa ve Van olmak üzere tüm sarıya dönen illerde de geçerlidir mutlaka. Çünkü biz ne açılmayı, ne de kapanmayı becerebiliyoruz.
Fakat bunda en büyük kabahat, kapalı alanlarda kongrelerini yapan, cenaze namazlarına katılan, taziyelere giden siyasiler ile İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelge ile tüm illerde uygulanması gereken ‘dinamik denetim modelinin’ uygulanmaması, ya da yerel yöneticilerin büyük firmalar ile küçük firmalara aynı denetimleri yapmaması iddiasının doğruluğu olabilir. Biz yine de o büyük acıları tekrar yaşamamak için kendi tedbirimizi alalım.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Ne açılmayı, Ne kapanmayı becerebiliyoruz…
Çok ilginç bir ülkeyiz, her alanda olduğu gibi Koronavirüste de kafamız çok karışık. Virüsün görüldüğü ilk günden bu yana ne maske, ne vaka sayıları, ne aşılama, ne aşıya ödenen paralar, ne ölüm sayıları, ne iktidarın, ne muhalefetin, ne ikiye bölünmüş sağlık camiasının verileri birbirini tuttu. Her halde dünyanın hiçbir ülkesinde böylesi kaotik bir durum söz konusu değildir.
Ekonomideki kötü gidişat, havaların ısınmaya başlaması ve turizm sezonunun açılmasına kısa bir süre kala, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri sonucunda bir kez daha ‘kontrollü normalleşme’ adı altında açılmaya başladık. Hoş hiç doğru düzgün kapanmamıştık ki açılalım. Her neyse…
Uzun bir süreden bu yana hafta sonları ve geceleri belli saatlerde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyordu. Kafe, lokanta, restoran, bar, meyhane, düğün salonu gibi insanların toplu bulunduğu alanlar kapatılmıştı. Gerçi bu durumda da iktidar ve muhalefet arasında sert tartışmalara neden oldu. Muhalefet, sadece küçük esnaf ve iktidarın karşı olduğu esnaf gruplarının kapatıldığını iddia etti. Bu tartışma geçen yıl olduğu gibi, bu yılda sürüp gideceğe benziyor.
Bilindiği üzere iktidar geçtiğimiz günlerde, ülkenin illere göre risk haritasını renklere göre belirledi. Bu haritada mavi düşük, sarı orta, turuncu yüksek ve kırmızı çok yüksek riskli iller olarak sıralandı. Haritada Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin mavi olması sevinçle karşılanırken, bilim insanları farklı yorum getirdi.
Bu durumu; Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya ‘Sürü ve toplum bağışıklığı gerçekleşmiş olabilir’ sözleriyle açıklarken, Prof. Dr. Alpay Azap, kitle bağışıklığının yanı sıra kış koşulları nedeniyle insanların evden çıkamamasının etkili olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise, illerde binde kaç test yapıldığının belirtilmesi gerektiğinin altını çizerken, iktidar da alınan başarılı tedbirlerle bu sonucun ortaya çıktığını açıkladı.
Bunlardan hangisi gerçekleşti her zaman olduğu gibi tam olarak bilemeyeceğiz belki ama gerçek olan bir dönem mavi olan bu illerde hem vaka sayıları, hem ölüm sayıları zirve yapmıştı.
Şimdi bir gerçek daha var, o da önümüzdeki günlerde olabileceklerin işaretini veriyor. Çünkü risk haritasında mavi olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, maalesef bir haftada rengini sarıya çevirdi.
Sanırım ‘kontrollü normalleşmeyi’ yanlış anladık. Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması ve kapalı işyerlerinin açılması ile ortaya çıkan görüntüler, normalleşmenin kontrollü değil, kontrolsüz olduğunu gösteriyor. Neredeyse tamamı mavi olan Doğu ve Güneydoğu'da Hakkâri, Batman, Mardin ve Şırnak’ın dışındaki tüm iller sarıya döndü.
Cumartesi günü Diyarbakır’da bir şehir turu yaptım. Gördüklerim hayrete düşürdü. Güneşli hava ile birlikte neredeyse tüm parklar ve yeşil alanlar piknikçilerle doluydu. Daha vahimi ise, alışveriş merkezlerinin yanı sıra açılan işyerlerinin çoğunda boş verin yüzde 50 kapasiteyi, neredeyse iğne atsanız yere düşmeyecek misali lebaleb doluydu ve ne maske, ne mesafe diye bir şey kalmıştı.
Diyarbakır'daki bu durum, gelen görüntü ve haberlere baktığımızda başta Urfa ve Van olmak üzere tüm sarıya dönen illerde de geçerlidir mutlaka. Çünkü biz ne açılmayı, ne de kapanmayı becerebiliyoruz.
Fakat bunda en büyük kabahat, kapalı alanlarda kongrelerini yapan, cenaze namazlarına katılan, taziyelere giden siyasiler ile İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelge ile tüm illerde uygulanması gereken ‘dinamik denetim modelinin’ uygulanmaması, ya da yerel yöneticilerin büyük firmalar ile küçük firmalara aynı denetimleri yapmaması iddiasının doğruluğu olabilir. Biz yine de o büyük acıları tekrar yaşamamak için kendi tedbirimizi alalım.
Sevgiyle kalın.