Bazı örgüt veya cemaatler, devletin içine sızmak, devlet imkanlarından yararlanmak, hatta mümkünse devleti ele geçirmek için çeşitli konuları istismar eder ve kendilerine çıkar elde etmek için ne gerekirse yapar, hedeflerine sabırla adım adım ulaşırlar. Tıpkı FETÖ/PDY’de (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) olduğu gibi…
Bu cemaat; 40 yıl gibi kısa bir sürede, askeri darbe yapabilecek güce her iktidarla ilişkilerini iyi tutarak, en önemlisi de herkesin çok hassas olduğu ‘din istismarı’ yaparak geldi. Cemaat gerçek yüzünü gizleyerek, devletin en önemli ve hassas kurum ve kuruluşlarını zaman içinde bir bir ele geçirdi. Hukuktan, eğitime kadar neredeyse her alanda mantar gibi çoğalarak, maddi ve manevi anlamda devasa bir güç haline geldiler.
Büyük bir dev haline gelen cemaat mensupları, şımarıklık ve kibirleriyle yavaş yavaş gerçek yüzünü de göstermeye başladı. O gülen yüzlerin yerini asık ve otoriter suratlar aldı. Elde ettikleri güçle kendilerine muhalif kesimleri tek tek tasfiye ettiler. Hiçbir özel yeteneği olmayan binlerce kişiyi hayal bile edemeyecekleri makam ve mevkilere getirdiler.
Cemaat ve mensupları o kadar çok şımarık ve kibirliydiler ki, artık aldıkları payın kendilerini tatmin etmediğini ve tüm devlete sahip olmaları gerektiği noktasına gelerek, 15 Temmuz 2016’da hain ve kalleş bir darbe girişiminde bulundular. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalayarak yüzlerce kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına neden oldular. Fakat bu darbe girişimi, halkın direnişine çarparak, cemaat ve mensupları için büyük bir karşı darbeye dönüştü.
Devlet hem kendisine, hem de halka yönelen bu gücü, olağanüstü hal ilan ederek ve çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararnamelerle tespit ettikçe yakaladı, elde ettikleri kurum ve kuruluşlardan sökmeye başladı. Yurtdışına kaçanları kırmızı bülten çıkartarak, ya da operasyonlarla yakalayıp ülkeye getirdi. Ancak, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın çeşitli ülkeleri olmak üzere örgütün sığınak yerine döndü. Örgüt halen Dünya’nın birçok yerinde faaliyetlerini aktif bir şekilde sürdürürken, ülkemizde de uyuyan hücreleri olduğu bir gerçek.
Bir süre önce adli yıl açılışında konuşan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Diyarbakır'daki, FETÖ soruşturmalarının çok büyük bir oranda tamamlandığının söyleyerek, ‘Davaları açılması gerekenler açıldı, takipsizlik kararı verilmesi gerekenler verildi. Bundan sonra FETÖ'de yeni deliller elde edildiği sürece operasyonlara devam ediyoruz. Biriken, geçmişte kalan bir soruşturmamız kalmadı’ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Almanya’da yaptığı açıklamada, ‘FETÖ ordumuza sızdırdığı militanları vasıtasıyla yapmış olduğu askeri darbe girişimi ile Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir katliama imza attı. FETÖ ile mücadele konusunda da Türkiye’nin Almanya’dan somut beklentileri vardır. Zira yeni nesil bir terör örgütü olan FETÖ’nün takiyye metodunu benimsemiş, şeffaf olmayan, sinsi ve özünde anti demokratik bir yapı olduğu bilinmelidir. Bu terör örgütü demokratik hukuk devletinin imkanlarını ve zaaflarını sonuna kadar kötüye kullanarak devletimizin tüm birimlerine sızmış, kendisine muhalif olanları komplo ve şantajla sindirmiş ve Türk devletini içeriden teslim almaya çalışmıştır. Komplolar ve şantajlar ile istediği sonucu elde edemeyince en son olarak doğrudan silaha başvurarak bir darbe girişiminde bulunarak 251 vatandaşımızı şehit etmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalamıştır’ diyerek FETÖ’cülerin halen aktif olduğunu ve hangi yöntemlerle çalışıp-gizlendiğini çok net anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’cülerin çalışma yöntemlerini ve nasıl gizlendikleri yönünde önemli tespitlerde bulunmuş. Sokaktaki herkes Diyarbakır’dan Urfa’ya, Mardin’den Van’a kadar FETÖ’cülerin kimler olduğunu çok iyi biliyor ve bu kişilerin nasıl gizlendiğini veya nasıl takiyye yaptıklarının farkındalar.
15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasıyla birlikte birçok FETÖ’cü ‘demokrasi nöbetlerine’ katılarak boy boy fotoğraflar çekti, sosyal medya hesaplarından paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını cep telefonlarına yükleyerek, her konuşmalarında ‘reis’ diyerek, milli ve en koyu Erdoğancı kesilerek, makam ve mevkilerini korudu. Bir daha ki, hain girişim için pusuya yattılar. Yani FETÖ’cüler, gizlenmesini de çok iyi biliyorlar.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
FETÖ’cüler nasıl gizleniyor?
Bazı örgüt veya cemaatler, devletin içine sızmak, devlet imkanlarından yararlanmak, hatta mümkünse devleti ele geçirmek için çeşitli konuları istismar eder ve kendilerine çıkar elde etmek için ne gerekirse yapar, hedeflerine sabırla adım adım ulaşırlar. Tıpkı FETÖ/PDY’de (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) olduğu gibi…
Bu cemaat; 40 yıl gibi kısa bir sürede, askeri darbe yapabilecek güce her iktidarla ilişkilerini iyi tutarak, en önemlisi de herkesin çok hassas olduğu ‘din istismarı’ yaparak geldi. Cemaat gerçek yüzünü gizleyerek, devletin en önemli ve hassas kurum ve kuruluşlarını zaman içinde bir bir ele geçirdi. Hukuktan, eğitime kadar neredeyse her alanda mantar gibi çoğalarak, maddi ve manevi anlamda devasa bir güç haline geldiler.
Büyük bir dev haline gelen cemaat mensupları, şımarıklık ve kibirleriyle yavaş yavaş gerçek yüzünü de göstermeye başladı. O gülen yüzlerin yerini asık ve otoriter suratlar aldı. Elde ettikleri güçle kendilerine muhalif kesimleri tek tek tasfiye ettiler. Hiçbir özel yeteneği olmayan binlerce kişiyi hayal bile edemeyecekleri makam ve mevkilere getirdiler.
Cemaat ve mensupları o kadar çok şımarık ve kibirliydiler ki, artık aldıkları payın kendilerini tatmin etmediğini ve tüm devlete sahip olmaları gerektiği noktasına gelerek, 15 Temmuz 2016’da hain ve kalleş bir darbe girişiminde bulundular. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalayarak yüzlerce kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına neden oldular. Fakat bu darbe girişimi, halkın direnişine çarparak, cemaat ve mensupları için büyük bir karşı darbeye dönüştü.
Devlet hem kendisine, hem de halka yönelen bu gücü, olağanüstü hal ilan ederek ve çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararnamelerle tespit ettikçe yakaladı, elde ettikleri kurum ve kuruluşlardan sökmeye başladı. Yurtdışına kaçanları kırmızı bülten çıkartarak, ya da operasyonlarla yakalayıp ülkeye getirdi. Ancak, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın çeşitli ülkeleri olmak üzere örgütün sığınak yerine döndü. Örgüt halen Dünya’nın birçok yerinde faaliyetlerini aktif bir şekilde sürdürürken, ülkemizde de uyuyan hücreleri olduğu bir gerçek.
Bir süre önce adli yıl açılışında konuşan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Diyarbakır'daki, FETÖ soruşturmalarının çok büyük bir oranda tamamlandığının söyleyerek, ‘Davaları açılması gerekenler açıldı, takipsizlik kararı verilmesi gerekenler verildi. Bundan sonra FETÖ'de yeni deliller elde edildiği sürece operasyonlara devam ediyoruz. Biriken, geçmişte kalan bir soruşturmamız kalmadı’ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Almanya’da yaptığı açıklamada, ‘FETÖ ordumuza sızdırdığı militanları vasıtasıyla yapmış olduğu askeri darbe girişimi ile Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir katliama imza attı. FETÖ ile mücadele konusunda da Türkiye’nin Almanya’dan somut beklentileri vardır. Zira yeni nesil bir terör örgütü olan FETÖ’nün takiyye metodunu benimsemiş, şeffaf olmayan, sinsi ve özünde anti demokratik bir yapı olduğu bilinmelidir. Bu terör örgütü demokratik hukuk devletinin imkanlarını ve zaaflarını sonuna kadar kötüye kullanarak devletimizin tüm birimlerine sızmış, kendisine muhalif olanları komplo ve şantajla sindirmiş ve Türk devletini içeriden teslim almaya çalışmıştır. Komplolar ve şantajlar ile istediği sonucu elde edemeyince en son olarak doğrudan silaha başvurarak bir darbe girişiminde bulunarak 251 vatandaşımızı şehit etmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalamıştır’ diyerek FETÖ’cülerin halen aktif olduğunu ve hangi yöntemlerle çalışıp-gizlendiğini çok net anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’cülerin çalışma yöntemlerini ve nasıl gizlendikleri yönünde önemli tespitlerde bulunmuş. Sokaktaki herkes Diyarbakır’dan Urfa’ya, Mardin’den Van’a kadar FETÖ’cülerin kimler olduğunu çok iyi biliyor ve bu kişilerin nasıl gizlendiğini veya nasıl takiyye yaptıklarının farkındalar.
15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasıyla birlikte birçok FETÖ’cü ‘demokrasi nöbetlerine’ katılarak boy boy fotoğraflar çekti, sosyal medya hesaplarından paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını cep telefonlarına yükleyerek, her konuşmalarında ‘reis’ diyerek, milli ve en koyu Erdoğancı kesilerek, makam ve mevkilerini korudu. Bir daha ki, hain girişim için pusuya yattılar. Yani FETÖ’cüler, gizlenmesini de çok iyi biliyorlar.
Sevgiyle kalın.