Geçenlerde çok önemli iki olay yaşandı; biri Kocaeli'nde, diğeri ise Urfa'da… İki olayın da medyada yer alış şekli ve hikayeleri, insanım diyen herkesi çok derinden sarstı-üzdü. Aslında son birkaç yıldır bu tür olayların sayısının hayli fazla olduğu ve çoğunun medyaya yansımadığı da ayrı bir gerçek.
Gazetecilik yaşamım boyunca ben ve meslektaşlarım biliyorum ki, bu tür onlarca haber yaptı. Bu haberler genelde ekonomik sıkıntılarının yükseliş gösterdiği dönemlerde artış gösterir. Ve yine biliyorum ki, yaptığımız bu tür haberler, o kenti yöneten bürokratlar tarafından ya tekzip edildi, ya da olay başka bir boyuta taşındı. Çünkü genelde hiçbir yönetici sorumluluğunu görmez-kabul etmez.
İlk olaya Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde yaşandı. Haber yerel medya da; 'Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde, bir süredir işsiz olduğu belirtilen İsmail D. (45) girdiği bunalım sonucu, kendisini banyoda iple asarak yaşamına son verdi. D'nin çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için yaşamına son verdiği öğrenildi' şeklindeydi.
Böylesine ses getiren bir olayda, yukarıdan aşağıya ülkeyi yönetenlerden, bürokratlara ve memurlara kadar sorumlu aranır fırçalar atılır. Tablo böyle olunca, o kentin valisinden il milli eğitim müdürüne, okul idaresinden savcısına kadar bir dizi yönetici sorumluluğu üzerinden atmak için çoğu zaman yukarıda da belirttiğim gibi tekzip veya olayı farklı bir boyuta taşıma yolunu seçer. Görünen o ki, bu olayda da aynı mekanizma işlemiş sanırım...
Olayın bu kadar yankı bulmasının ardından peş peşe açıklamalar geldi. Kocaeli Valiliği yaptığı açıklamada; 'Körfez İlçemiz de yaşanan intihar olayı basında yer almıştır. Söz konusu haberler; 'intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları' şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır' denildi.
Hemen ardından bir açıklamada Körfez İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. Körfez İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Okutan'ın açıklaması da, şöyle oldu: 'İnceleme başlatıldı, gerekirse soruşturma da açılacaktır. Aile ile biz konuşamadık. Aile bu olaydan sonra gitmiş. Okulda böyle bir şey var mı; iddia edilen konular eğer sübute ererse soruşturma açılacak. Ama var mı yok mu belli değil. Okul müdürü diyor 'Böyle bir şey yok'. 'Biz kimseyi geri çevirmedik, hatta gelenlere biz kıyafet de aldık, talepte bulunanlara.' Velinin bize böyle bir talebi de yok.'
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ise, medya da yer alan haberleri yalanlayarak, soruşturmanın halen devam ettiğini açıkladı.
İhale medyaya kalınca bu kez Kocaeli'nde yayın yapan Astakos Haber'den Ergün Demir, İsmail D.'nin eşi Hafize D. ile görüştü. İki çocuğu olduğunu birinin lise bire başladığını, diğerinin de lise son sınıfta olduğunu belirten Hafize D., 'Oğlumun gittiği okulda kıyafetler belli. Buna uymak gerekiyor. Üstünü almıştık. Pantolonu alamamıştık. Pantolonu da sonra alırız diye düşünmüştük. Eşim o durumu kafasına çok taktı, 'Ben size bakamayacaksam niye yaşıyorum ki? Çocuklarıma bakamıyorsam niye yaşıyorum. Ölseydim bundan iyiydi' dedi' diye konuştu.
Eşinin, organize sanayi bölgesindeki bir firmada tornacı olarak çalıştığını, fakat bir süre önce motosiklet kazası geçirdiği için çalışamadığını belirten Hafize D., 'Bu kazada kolu ezilmişti. Sürekli aynaya gidip koluna bakıyordu. 'Bu kolla nasıl çalışırım' diyordu. Bundan dolayı da üzülüyordu. Çalışamadığı için sıkıntı çekiyorduk. Bu evin kredi borcu var. O da bizi zorluyor' şeklinde konuştu.
İkinci olay ise Urfa'da yaşandı. İddiaya göre; Topçu Meydanı'nda aşure dağıtımı yapan milletvekili ve belediye başkanlarının yanına gelen işsiz bir genç, 'İşsizim ve açım' diyerek yanında getirdiği benzini üstüne döküp kendini yaktı. Tedavi altına alınan gencin, birkaç kez belediyeye iş başvurusu yaptığı ve olumsuz yanıt aldığı öne sürülse de belediye başkanlarının bunun yalanladığı açıklandı.
Yaşananlar ve söylenenler bunlar. Özellikle yöneticilerin açıklamalarına baktığımızda çelişkilerle dolu olduğunu ve birbirini çürütür nitelikte bulunduğunu görüyoruz. Yani olaylara herkes kendi penceresinden bakıyor. Ancak tüm bunlar her iki olayında bir ekonomik sıkıntı sonucu yaşandığı gerçeğini değiştirmiyor.
Ülkemizde bu tür olayların yaşanmasını istemiyorsak ve bu tür birbirimizi suçlayıcı açıklamaların olmasını istemiyorsak işsizliği bitirip, ekonomik sıkıntıları ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
İki olay ve çelişkiler yumağı…
Geçenlerde çok önemli iki olay yaşandı; biri Kocaeli'nde, diğeri ise Urfa'da… İki olayın da medyada yer alış şekli ve hikayeleri, insanım diyen herkesi çok derinden sarstı-üzdü. Aslında son birkaç yıldır bu tür olayların sayısının hayli fazla olduğu ve çoğunun medyaya yansımadığı da ayrı bir gerçek.
Gazetecilik yaşamım boyunca ben ve meslektaşlarım biliyorum ki, bu tür onlarca haber yaptı. Bu haberler genelde ekonomik sıkıntılarının yükseliş gösterdiği dönemlerde artış gösterir. Ve yine biliyorum ki, yaptığımız bu tür haberler, o kenti yöneten bürokratlar tarafından ya tekzip edildi, ya da olay başka bir boyuta taşındı. Çünkü genelde hiçbir yönetici sorumluluğunu görmez-kabul etmez.
İlk olaya Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde yaşandı. Haber yerel medya da; 'Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde, bir süredir işsiz olduğu belirtilen İsmail D. (45) girdiği bunalım sonucu, kendisini banyoda iple asarak yaşamına son verdi. D'nin çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için yaşamına son verdiği öğrenildi' şeklindeydi.
Böylesine ses getiren bir olayda, yukarıdan aşağıya ülkeyi yönetenlerden, bürokratlara ve memurlara kadar sorumlu aranır fırçalar atılır. Tablo böyle olunca, o kentin valisinden il milli eğitim müdürüne, okul idaresinden savcısına kadar bir dizi yönetici sorumluluğu üzerinden atmak için çoğu zaman yukarıda da belirttiğim gibi tekzip veya olayı farklı bir boyuta taşıma yolunu seçer. Görünen o ki, bu olayda da aynı mekanizma işlemiş sanırım...
Olayın bu kadar yankı bulmasının ardından peş peşe açıklamalar geldi. Kocaeli Valiliği yaptığı açıklamada; 'Körfez İlçemiz de yaşanan intihar olayı basında yer almıştır. Söz konusu haberler; 'intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları' şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır. Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır' denildi.
Hemen ardından bir açıklamada Körfez İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildi. Körfez İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Okutan'ın açıklaması da, şöyle oldu: 'İnceleme başlatıldı, gerekirse soruşturma da açılacaktır. Aile ile biz konuşamadık. Aile bu olaydan sonra gitmiş. Okulda böyle bir şey var mı; iddia edilen konular eğer sübute ererse soruşturma açılacak. Ama var mı yok mu belli değil. Okul müdürü diyor 'Böyle bir şey yok'. 'Biz kimseyi geri çevirmedik, hatta gelenlere biz kıyafet de aldık, talepte bulunanlara.' Velinin bize böyle bir talebi de yok.'
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ise, medya da yer alan haberleri yalanlayarak, soruşturmanın halen devam ettiğini açıkladı.
İhale medyaya kalınca bu kez Kocaeli'nde yayın yapan Astakos Haber'den Ergün Demir, İsmail D.'nin eşi Hafize D. ile görüştü. İki çocuğu olduğunu birinin lise bire başladığını, diğerinin de lise son sınıfta olduğunu belirten Hafize D., 'Oğlumun gittiği okulda kıyafetler belli. Buna uymak gerekiyor. Üstünü almıştık. Pantolonu alamamıştık. Pantolonu da sonra alırız diye düşünmüştük. Eşim o durumu kafasına çok taktı, 'Ben size bakamayacaksam niye yaşıyorum ki? Çocuklarıma bakamıyorsam niye yaşıyorum. Ölseydim bundan iyiydi' dedi' diye konuştu.
Eşinin, organize sanayi bölgesindeki bir firmada tornacı olarak çalıştığını, fakat bir süre önce motosiklet kazası geçirdiği için çalışamadığını belirten Hafize D., 'Bu kazada kolu ezilmişti. Sürekli aynaya gidip koluna bakıyordu. 'Bu kolla nasıl çalışırım' diyordu. Bundan dolayı da üzülüyordu. Çalışamadığı için sıkıntı çekiyorduk. Bu evin kredi borcu var. O da bizi zorluyor' şeklinde konuştu.
İkinci olay ise Urfa'da yaşandı. İddiaya göre; Topçu Meydanı'nda aşure dağıtımı yapan milletvekili ve belediye başkanlarının yanına gelen işsiz bir genç, 'İşsizim ve açım' diyerek yanında getirdiği benzini üstüne döküp kendini yaktı. Tedavi altına alınan gencin, birkaç kez belediyeye iş başvurusu yaptığı ve olumsuz yanıt aldığı öne sürülse de belediye başkanlarının bunun yalanladığı açıklandı.
Yaşananlar ve söylenenler bunlar. Özellikle yöneticilerin açıklamalarına baktığımızda çelişkilerle dolu olduğunu ve birbirini çürütür nitelikte bulunduğunu görüyoruz. Yani olaylara herkes kendi penceresinden bakıyor. Ancak tüm bunlar her iki olayında bir ekonomik sıkıntı sonucu yaşandığı gerçeğini değiştirmiyor.
Ülkemizde bu tür olayların yaşanmasını istemiyorsak ve bu tür birbirimizi suçlayıcı açıklamaların olmasını istemiyorsak işsizliği bitirip, ekonomik sıkıntıları ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Sevgiyle kalın.