Bir zamanlar Türkiye’nin tarımda, kendine yeten 7 ülkeden biri olduğu söylenir ve bununla övünülürdü. Bunun söylendiği dönemlerde kırsalda yaşayan ile bugün kırsalda yaşayan nüfus arasında dağlar kadar fark olduğu gibi o gün ‘milletin efendisi olan köylü’, bugün doğduğu topraklarda doymadığı için kentlere göç etmek, ya da başka diyarlara tarım işçisi (ırgat) olarak gidiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verilerine göre, 81 milyon nüfuslu ülkemizde, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne dahil olan üretici sayısı 2 milyon 176 bin, tarım alanları 38,6 milyon hektar, sektörde istihdam edilenlerin sayısı ise, 5 milyon 400 bin kişi olarak hesaplanılıyor.
Bu kadar geniş topraklara ve insan kaynağına sahip olan ülkemizde, tarımın geldiği durum maalesef içler açısı. Dünden bugüne ülkemizi yönetenlerin yanlış uygulama ve politikaları nedeniyle buğdaydan-samana, küçükbaştan-büyükbaş hayvana, gübreden-tohuma kadar neredeyse her şeyde dışa bağımlı hale geldik. Tüm bunlara bir de, girdi maliyetlerinin füze gibi yükseldiği, ancak fiyatların ve desteklerin yerinde saydığı bir sektörden kaçışlarında her yıl periyodik bir düşüş yaşanması kaçınılmaz oluyor.
Tarımdaki tablo böyle olunca her hasat döneminde gazetelerin sayfalarında sürekli olarak tarım işçilerinin yaşadığı kötü koşullar ve yollarda yaşanan trafik kazaları sonucu toplu ölümlerin önlenemez olduğunu görüyoruz. Bunlara bir de gittikleri yerlerde ırkçı ve milliyetçi saldırılara uğramaları da çabası…
İşte son olarak; Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde mevsimlik işçileri taşıyan kamyonet ile minibüsün kafa kafaya çarpışması sonucu meydana gelen kazada, 8 kişi öldü, 18 kişi de yaralandı.
Doğdukları yerlerde doyamayan ve toprağı olmayan onlarca tarım işçisi Diyarbakır’dan, Mardin’den, Urfa’dan, Adıyaman’dan kısacası Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nin her kentinden, kimi zaman Çukurova’ya pamuk ve narenciye, kimi zaman Karadeniz Bölgesi’ne fındık ve çay, kimi zaman İç Anadolu’ya soğan ve patates, kimi zaman ise, Ege Bölgesi’ne üzüm toplamaya gidiyor.
Çoluk-çocuk daha fazla kazanabilmek ve birkaç kuruş daha köşeye atabilmek için trenlere, kamyon kasalarına ya da minibüslere tıka basa dolup yolculuk yapan tarım işçileri, kazandıklarıyla kışı atlatıp, bir daha ki sezonun planlarını yapıyorlar. Ve doğdukları yerlerde doyamayanların tüm yaşam planları bu döngü üzerinde geçiyor.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ercan AKKAR
Doğdukları yerde doyamıyorlar…
Bir zamanlar Türkiye’nin tarımda, kendine yeten 7 ülkeden biri olduğu söylenir ve bununla övünülürdü. Bunun söylendiği dönemlerde kırsalda yaşayan ile bugün kırsalda yaşayan nüfus arasında dağlar kadar fark olduğu gibi o gün ‘milletin efendisi olan köylü’, bugün doğduğu topraklarda doymadığı için kentlere göç etmek, ya da başka diyarlara tarım işçisi (ırgat) olarak gidiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verilerine göre, 81 milyon nüfuslu ülkemizde, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne dahil olan üretici sayısı 2 milyon 176 bin, tarım alanları 38,6 milyon hektar, sektörde istihdam edilenlerin sayısı ise, 5 milyon 400 bin kişi olarak hesaplanılıyor.
Bu kadar geniş topraklara ve insan kaynağına sahip olan ülkemizde, tarımın geldiği durum maalesef içler açısı. Dünden bugüne ülkemizi yönetenlerin yanlış uygulama ve politikaları nedeniyle buğdaydan-samana, küçükbaştan-büyükbaş hayvana, gübreden-tohuma kadar neredeyse her şeyde dışa bağımlı hale geldik. Tüm bunlara bir de, girdi maliyetlerinin füze gibi yükseldiği, ancak fiyatların ve desteklerin yerinde saydığı bir sektörden kaçışlarında her yıl periyodik bir düşüş yaşanması kaçınılmaz oluyor.
Tarımdaki tablo böyle olunca her hasat döneminde gazetelerin sayfalarında sürekli olarak tarım işçilerinin yaşadığı kötü koşullar ve yollarda yaşanan trafik kazaları sonucu toplu ölümlerin önlenemez olduğunu görüyoruz. Bunlara bir de gittikleri yerlerde ırkçı ve milliyetçi saldırılara uğramaları da çabası…
İşte son olarak; Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde mevsimlik işçileri taşıyan kamyonet ile minibüsün kafa kafaya çarpışması sonucu meydana gelen kazada, 8 kişi öldü, 18 kişi de yaralandı.
Doğdukları yerlerde doyamayan ve toprağı olmayan onlarca tarım işçisi Diyarbakır’dan, Mardin’den, Urfa’dan, Adıyaman’dan kısacası Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nin her kentinden, kimi zaman Çukurova’ya pamuk ve narenciye, kimi zaman Karadeniz Bölgesi’ne fındık ve çay, kimi zaman İç Anadolu’ya soğan ve patates, kimi zaman ise, Ege Bölgesi’ne üzüm toplamaya gidiyor.
Çoluk-çocuk daha fazla kazanabilmek ve birkaç kuruş daha köşeye atabilmek için trenlere, kamyon kasalarına ya da minibüslere tıka basa dolup yolculuk yapan tarım işçileri, kazandıklarıyla kışı atlatıp, bir daha ki sezonun planlarını yapıyorlar. Ve doğdukları yerlerde doyamayanların tüm yaşam planları bu döngü üzerinde geçiyor.
Sevgiyle kalın.