Türkiye öyle alem bir ülke ki, konu sıkıntısı çekmek mümkün değil. Ne isterseniz var. İçte-dışta istemediğiniz kader malzeme mevcut. Bir taraftan Amerika Birleşik Devletleri, diğer taraftan Avrupa Birliği ülkeleri ile yaşanan sorunlar, öbür taraftan Ortadoğu’nun kaygan zemininde her gün değişen siyaset…
Ne isterseniz var. Ama tüm bu konuları tartışan kişiler ise sabit… Aynı gazeteciler, aynı akademisyenler, aynı siyasiler, aynı hukukçular, aynı araştırma şirketi sahipleri ve hep aynı simalar. ‘Körler sağırlar birbirini ağırlar’ misali. Dolayısıyla gündem ve konular değişse bile, her nedense bu isimler bir türlü değişmez ve karşıt görüşe her nedense hiç yer verilmez.
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu gündem ve derin konuları aynı isimlere bırakarak satır aralarında kaybolan konuları sizlere aktarmaya devam edeyim.
Şu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilginç bir kuruluş… Ama Allah’ı var, kurumun verilerinden her halde en fazla yararlanan yazarlardan biriyimdir. Her neyse, bu TÜİK, ülkeyi yönetenlere zeval gelmesin diye bir türlü güncel veri paylaşmaz. Zaman zaman paylaştığı eski veriler ise, gerçekleri gizlemeye bir türlü yetmez.
TÜİK, geçtiğimiz günlerde gençlerle ilgili bir veri paylaştı ve bu veriler satır aralarında kayboldu gitti. TÜİK verilerine göre; 20-24 yaş arası gençlerin yüzde 33.7’si, 25-29 yaş arası gençlerin ise yüzde 34.5’i ne eğitim alıyor, ne de bir işleri var. Aynı verilere göre; ‘ne eğitimde, ne de istihdamda olan' 15-24 yaş arasındaki gençlerin oranı ise Temmuz 2016'da yüzde 26.3'ten, Temmuz 2017'de yüzde 26.7'ye yükseldi.
Ne kadar kötü bir veri değil mi? Yukarıda belirttiğim gibi, neredeyse dünyanın üçte biriyle sorun yaşanırken, ülkenin geleceği olan gençlerin üçte biri hiçbir şey yapmıyor veya hiçbir şey yapmalarına olanak sağlanmıyor.
TEHLİKELİ BİRİNCİLİK
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç İle Mücadele Dairesi (UNODC), birkaç ay önce, Türkiye ve dünyanın uyuşturucu raporunu açıklamıştı.
Raporda, sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer alırken, en yaygın olarak kullanılan uyuşturucunun ise bonzai olduğu belirtildi.
Aynı raporda, dünya nüfusunun yüzde 5’i yani, 250 milyon kişinin en az bir uyuşturucu madde kullandığı ve dünya genelinde 183 milyon kullanıcıyı batağına çeken esrarın ise, en yaygın uyuşturucu olduğu ifade edildi.
Raporda, ayrıca dünyada uyuşturucuya bağlı ölümlerin, 207 bin kişi olduğu da açıklandı.
Satır aralarında veya medyada pek fazla yer almayan bu veriler ile TÜİK’in gençler için ortaya koyduğu verileri, yan yana getirdiğimizde her halde görüntünün ne kadar vahim olduğuna daha fazla kanat getireceğiz sanırım.
Gençlerinin üçte birinin hiçbir şey yapmadığı, Avrupa Birliği ülkeleri ile Ortadoğu ve Asya arasında uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı gibi birçok önemli konunu rotası üzerinde bulunan bir ülkenin, bu veriler ışığında daha dikkatli olması gerekmiyor mu?
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Gençlerin üçte biri hiç bir şey yapmıyor…
Türkiye öyle alem bir ülke ki, konu sıkıntısı çekmek mümkün değil. Ne isterseniz var. İçte-dışta istemediğiniz kader malzeme mevcut. Bir taraftan Amerika Birleşik Devletleri, diğer taraftan Avrupa Birliği ülkeleri ile yaşanan sorunlar, öbür taraftan Ortadoğu’nun kaygan zemininde her gün değişen siyaset…
Ne isterseniz var. Ama tüm bu konuları tartışan kişiler ise sabit… Aynı gazeteciler, aynı akademisyenler, aynı siyasiler, aynı hukukçular, aynı araştırma şirketi sahipleri ve hep aynı simalar. ‘Körler sağırlar birbirini ağırlar’ misali. Dolayısıyla gündem ve konular değişse bile, her nedense bu isimler bir türlü değişmez ve karşıt görüşe her nedense hiç yer verilmez.
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu gündem ve derin konuları aynı isimlere bırakarak satır aralarında kaybolan konuları sizlere aktarmaya devam edeyim.
Şu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilginç bir kuruluş… Ama Allah’ı var, kurumun verilerinden her halde en fazla yararlanan yazarlardan biriyimdir. Her neyse, bu TÜİK, ülkeyi yönetenlere zeval gelmesin diye bir türlü güncel veri paylaşmaz. Zaman zaman paylaştığı eski veriler ise, gerçekleri gizlemeye bir türlü yetmez.
TÜİK, geçtiğimiz günlerde gençlerle ilgili bir veri paylaştı ve bu veriler satır aralarında kayboldu gitti. TÜİK verilerine göre; 20-24 yaş arası gençlerin yüzde 33.7’si, 25-29 yaş arası gençlerin ise yüzde 34.5’i ne eğitim alıyor, ne de bir işleri var. Aynı verilere göre; ‘ne eğitimde, ne de istihdamda olan' 15-24 yaş arasındaki gençlerin oranı ise Temmuz 2016'da yüzde 26.3'ten, Temmuz 2017'de yüzde 26.7'ye yükseldi.
Ne kadar kötü bir veri değil mi? Yukarıda belirttiğim gibi, neredeyse dünyanın üçte biriyle sorun yaşanırken, ülkenin geleceği olan gençlerin üçte biri hiçbir şey yapmıyor veya hiçbir şey yapmalarına olanak sağlanmıyor.
TEHLİKELİ BİRİNCİLİK
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç İle Mücadele Dairesi (UNODC), birkaç ay önce, Türkiye ve dünyanın uyuşturucu raporunu açıklamıştı.
Raporda, sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer alırken, en yaygın olarak kullanılan uyuşturucunun ise bonzai olduğu belirtildi.
Aynı raporda, dünya nüfusunun yüzde 5’i yani, 250 milyon kişinin en az bir uyuşturucu madde kullandığı ve dünya genelinde 183 milyon kullanıcıyı batağına çeken esrarın ise, en yaygın uyuşturucu olduğu ifade edildi.
Raporda, ayrıca dünyada uyuşturucuya bağlı ölümlerin, 207 bin kişi olduğu da açıklandı.
Satır aralarında veya medyada pek fazla yer almayan bu veriler ile TÜİK’in gençler için ortaya koyduğu verileri, yan yana getirdiğimizde her halde görüntünün ne kadar vahim olduğuna daha fazla kanat getireceğiz sanırım.
Gençlerinin üçte birinin hiçbir şey yapmadığı, Avrupa Birliği ülkeleri ile Ortadoğu ve Asya arasında uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı gibi birçok önemli konunu rotası üzerinde bulunan bir ülkenin, bu veriler ışığında daha dikkatli olması gerekmiyor mu?
Sevgiyle kalın.