Referandum yapıldı, tartışmaları bitmedi, hatta daha da alevlenerek devam edeceğe benziyor. Çünkü bunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayağı olacağı yönünde açıklamalar peş peşe geliyor.
Referandumda evetçiler, ‘biz kazandık’ derken, hayırcılar ‘hileyle kazandınız, asıl kazanan biziz’ diyorlar. Benim kanaatime göre ise, hem evetçiler, hem hayırcılar kazandı. Bu referandumun tek kaybedeni Yüksek Seçim Kurulu yani YSK oldu.
Referandumla ilgili bu kısa görüşümü belirttikten sonra, yine referandumla bağlantılı olarak ‘AK Parti’de hesaplaşma zamanı geldi mi?’ sorusu uyandıran ve var olan gelişmeler, şimdi daha fazla olmaya başladı. Belki bu gelişmeleri çok bariz olarak görmek mümkün olmasa bile, fotoğrafın tamamına baktığımızda bazı şeyleri yerli yerine oturtmak mümkün.
-Herkesin bildiği gibi AK Parti’nin, Fetullahçı cemaatle (Fetullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması FETÖ/PDY) ile yıllarca çok yakın ilişkisi oldu ve bu ilişki 17-25 Aralık operasyonuyla koptu. (Başbakandan, bakanlara ve AK Partili yerel yöneticilerden, milletvekillerine kadar söylemler ve birlikte çekilen fotoğraflar.)
-15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY’nin ne kadar tehlikeli olduğu ve AK Parti ile varsa diğer siyasi partiler içinde uzantılarının tasfiye edilmesi gerekliliği daha net olarak ortaya çıktı. Ama referandum ve ucunun nereye kadar dokunacağı yönündeki tereddütler nedeniyle en azından bir süreliğine ertelendi.
Şimdi referandum sonuçlandı, yukarıda da anlatmaya çalıştığım alttan alttan hesaplaşma zamanı ile ilgili sinyaller yeniden gelmeye başladı. Peki, bu hemen şimdi mi yaşanır sanmıyorum, ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’nin başına geçmesiyle hızlanacağı kesin.
-Bunun birinci nedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her seferinde ‘FETÖ ile mücadelede yalnız kaldım’ söylemi.
-İkinci nedeni ise, önünde Başbakanlık koltuğuna oturttuğu ve sonra almak zorunda kaldığı Ahmet Davutoğlu örneğinin bulunmasıdır.
Referandum yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi (Başkanlık) yüzde 51 oy oranıyla kabul edildi. Kazanan evet cephesi olsa bile Fransa merkezli uluslararası araştırma kuruluşu IPSOS’un yaptığı ankette çok ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Bunlardan en önemlileri; AK Partililerin yüzde 10’unun, ilk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58’inin ve eğitim seviyesinin yükseldiği yerlerde ‘hayır’ oylarının önde çıkmasıdır. Tabi bunlara başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirlerinde muhalefete kaptırılmasını da sayabiliriz.
Önceki fotoğrafta görünenler bunlar. Şimdi ise fotoğrafı tamamlayıcı nitelikte açıklamalar gelmeye başladı ve devam edeceğe de benziyor. Bunları da şöyle sıralayabiliriz.
-FETÖ’cülükle suçlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ‘son dönemim’ demesi.
-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, MHP oylarını yok sayarak önceki seçimlere göre daha fazla oy aldıkları yönünde açıklamalar yapması, FETÖ nedeniyle kavgalı olduğu Bülent Arınç’ı da ‘darbenin başbakanı olacaktı’ iddiasıyla suçlaması.
-İktidarda bulunulan ve oy kaybedilen illerdeki yerel yönetimlerin çalışmalarının gündeme gelmesi.
-AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in Gökçek'in, Arınç’a yönelik iddialarına destek vererek, ‘kişisel olarak benim için Bülent Arınç'ın ve de Suat Kılıç gibi başkaca isimlerin bugün geldiğimiz yer itibarıyla gönül dünyamızda zerrece bir yeri yoktur’ demesi.
-11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘hayır’ oyu verdiği yönündeki iddialar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingine katılmaması ve AK Parti’yi eleştiren açıklamaları.
Tüm bu gelişmeler ve yaşananlar tesadüfü olmasa gerek. Bunlar önümüzdeki günlerdeki büyük bir hesaplaşmanın veya tasfiyenin sinyali gibi görünüyor.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Hesaplaşma zamanı geldi mi?
Referandum yapıldı, tartışmaları bitmedi, hatta daha da alevlenerek devam edeceğe benziyor. Çünkü bunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayağı olacağı yönünde açıklamalar peş peşe geliyor.
Referandumda evetçiler, ‘biz kazandık’ derken, hayırcılar ‘hileyle kazandınız, asıl kazanan biziz’ diyorlar. Benim kanaatime göre ise, hem evetçiler, hem hayırcılar kazandı. Bu referandumun tek kaybedeni Yüksek Seçim Kurulu yani YSK oldu.
Referandumla ilgili bu kısa görüşümü belirttikten sonra, yine referandumla bağlantılı olarak ‘AK Parti’de hesaplaşma zamanı geldi mi?’ sorusu uyandıran ve var olan gelişmeler, şimdi daha fazla olmaya başladı. Belki bu gelişmeleri çok bariz olarak görmek mümkün olmasa bile, fotoğrafın tamamına baktığımızda bazı şeyleri yerli yerine oturtmak mümkün.
-Herkesin bildiği gibi AK Parti’nin, Fetullahçı cemaatle (Fetullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması FETÖ/PDY) ile yıllarca çok yakın ilişkisi oldu ve bu ilişki 17-25 Aralık operasyonuyla koptu. (Başbakandan, bakanlara ve AK Partili yerel yöneticilerden, milletvekillerine kadar söylemler ve birlikte çekilen fotoğraflar.)
-15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası FETÖ/PDY’nin ne kadar tehlikeli olduğu ve AK Parti ile varsa diğer siyasi partiler içinde uzantılarının tasfiye edilmesi gerekliliği daha net olarak ortaya çıktı. Ama referandum ve ucunun nereye kadar dokunacağı yönündeki tereddütler nedeniyle en azından bir süreliğine ertelendi.
Şimdi referandum sonuçlandı, yukarıda da anlatmaya çalıştığım alttan alttan hesaplaşma zamanı ile ilgili sinyaller yeniden gelmeye başladı. Peki, bu hemen şimdi mi yaşanır sanmıyorum, ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’nin başına geçmesiyle hızlanacağı kesin.
-Bunun birinci nedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her seferinde ‘FETÖ ile mücadelede yalnız kaldım’ söylemi.
-İkinci nedeni ise, önünde Başbakanlık koltuğuna oturttuğu ve sonra almak zorunda kaldığı Ahmet Davutoğlu örneğinin bulunmasıdır.
Referandum yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi (Başkanlık) yüzde 51 oy oranıyla kabul edildi. Kazanan evet cephesi olsa bile Fransa merkezli uluslararası araştırma kuruluşu IPSOS’un yaptığı ankette çok ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Bunlardan en önemlileri; AK Partililerin yüzde 10’unun, ilk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58’inin ve eğitim seviyesinin yükseldiği yerlerde ‘hayır’ oylarının önde çıkmasıdır. Tabi bunlara başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirlerinde muhalefete kaptırılmasını da sayabiliriz.
Önceki fotoğrafta görünenler bunlar. Şimdi ise fotoğrafı tamamlayıcı nitelikte açıklamalar gelmeye başladı ve devam edeceğe de benziyor. Bunları da şöyle sıralayabiliriz.
-FETÖ’cülükle suçlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ‘son dönemim’ demesi.
-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, MHP oylarını yok sayarak önceki seçimlere göre daha fazla oy aldıkları yönünde açıklamalar yapması, FETÖ nedeniyle kavgalı olduğu Bülent Arınç’ı da ‘darbenin başbakanı olacaktı’ iddiasıyla suçlaması.
-İktidarda bulunulan ve oy kaybedilen illerdeki yerel yönetimlerin çalışmalarının gündeme gelmesi.
-AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in Gökçek'in, Arınç’a yönelik iddialarına destek vererek, ‘kişisel olarak benim için Bülent Arınç'ın ve de Suat Kılıç gibi başkaca isimlerin bugün geldiğimiz yer itibarıyla gönül dünyamızda zerrece bir yeri yoktur’ demesi.
-11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘hayır’ oyu verdiği yönündeki iddialar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingine katılmaması ve AK Parti’yi eleştiren açıklamaları.
Tüm bu gelişmeler ve yaşananlar tesadüfü olmasa gerek. Bunlar önümüzdeki günlerdeki büyük bir hesaplaşmanın veya tasfiyenin sinyali gibi görünüyor.
Sevgiyle kalın.