Diyarbakır’da yaşanan iki olay hem kentin, hem de Türkiye’nin gündemini belirledi ve bu iki olayla birlikte başlayan tartışmalar daha uzunca bir süre devam edeceğe benziyor.
Şimdi birincisinden başlayayım. 21 Mart Diyarbakır Nevruz’u her açıdan çok önemliydi. Önemliydi çünkü ‘çözüm süreci buzdolabına kaldırılmış’, 25 Temmuz 2015’te bu çatışmalar yeniden başlamış, Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi ve birçok yerde sokağa çıkma yasakları devam ediyor, DBP ve HDP’nin eş genel başkanları, bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve binlerce siyasetçi ile partili tutuklanmış, Belediyelere kayyım atanmış bir tablo vardı ortada…
Tüm bu olup bitenlerin ardından DBP ve HDP'nin toplantılarının cılız katılımlarla yapılması ‘artık kimse bunlara itibar etmiyor, eylemlerine kimse katılmıyor’ algısı yaratmış ve siyasiler bunu sık sık dile getirmişti. Durum böyle olunca Diyarbakır’da ki Nevruz’un önemi iki kat arttı ve tüm gözlerin Nevruz Meydanı’na dönmesine neden oldu.
Kutlama saat 11:00 ile 16:00 saatleri arasındaydı. Ama saat 8:30 gibi muhabir arkadaşlardan Nevruz alanında bir kişinin vurulduğu haberini aldım. Bu haber üzerine daha geç saatte gitme kararı verdim Belli bir noktadan sonra alana ulaşmak için yürümeye başladım. Kontrol noktasındaki polislerin çok gergin olduğunu hissettim.
Meydan henüz dolu değildi. Ancak oluşturulan 5 kontrol noktasına yürüyerek binlerce insan geliyordu. Haa bu arada önceki yıllarda olduğu gibi belediye otobüsleri halkı alana ücretsiz taşımıyordu. Çünkü Diyarbakır genelindeki neredeyse tüm belediyelere kayyım atanmıştı. Sonuç olarak ilerleyen saatlerde meydan yüzbinlerce insanla doldu ve Nevruz coşkuyla kutlandı.
Bu arada erken saatlerde polis tarafından vurulan Kemal Kurkut olayıyla ilgili değişik şeyler duyduk. Kutlamalar sonrası Diyarbakır Valiliği konuyla ilgili bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Kurkut’un ‘’çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir’’ açıklaması yapıldı.
Bir gün sonra vurulma anına dair görüntülerin ortaya çıkması, Kemal Kurkut’un üst tarafının ise çıplak olması nedeniyle Valilikten gelen ikinci açıklamada, ‘’Olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca çok yönlü olarak başlatılan soruşturma devam etmektedir. Olayın idari yönüyle soruşturulması için İçişleri Bakanlığı'ndan Müfettiş görevlendirilmesi Valiliğimiz tarafından talep edilmiştir. Meydana gelen olay nedeniyle olayla ilişkili olan iki polis memuru Valiliğimizce görevden uzaklaştırılmıştır’’ denildi.
Her şey ortada... Bundan sonrasına adalet karar verecek. Sonuç ne olur şimdiden bilinmez. Çünkü önümüzde onlarca örnek var. Ama gerçek olan bir şey var ise o da artık Kemal yok.
Kemal, Adıyamanlı ama Malatya’da ikamet eden bir ailenin çocuğuydu. Üniversitede müzik bölümünde öğrenim görüyordu. Uzun boylu, yakışıklı bir gençti. Sosyal medyadaki paylaşımlarından anladığımız kadarıyla hemşehrisi Ahmet Kaya hayranı ve onun gibi asiydi. Evden izinsiz Diyarbakır’a gelmiş ve o meydandan verilecek mesaja ortak olmak istemişti. Ama olmadı, göremedi.
ŞEYH SAİD TARTIŞMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım 1 Nisan’da Diyarbakır’da bir miting gerçekleştirecek. Dolayısıyla AK Parti İl Başkanlığı tarafından kentin birçok noktasına afişler, pankartlar asıldı. Bunlardan biri ve AK Parti imzalı ‘’Her ‘Evet' Şeyh Said ve arkadaşlarına bir Fatiha'dır" pankartıydı.
Söz konusu pankart özellikle sosyal medyada başlayan tartışmaların meclise kadar taşınmasıyla farklı bir boyut aldı. Bazı kesimler, Şeyh Said’i hainlikle suçlarken, bazı kesimlerse Şeyh Said’e sahip çıkarak karşı tarafı tarih bilmezlikle suçladı.
Tartışmaların bu boyuta gelmesiyle Yenişehir ilçesi İstasyon Meydanı’ndaki pankart alelacele indirildi. Fakat burada ilginç olan ise, AK Parti’nin bu pankarta sahip çıkmamasıydı.
AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, AK Parti'nin bütün kurumsal seçim malzemelerinin, billboard, pankart, ilan ve görsellerin "kararımızevet.com" internet sitesinde yer aldığını, söz konusu pankartın kendilerini bağlamadığını söyledi.
Defalarca Şeyh Said ve arkadaşları için düzenlenen anmalara katılan ve aynı zamanda Şeyh Said'in torunlarından olan AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar da, kente asılan Şeyh Said'e ilişkin pankart üzerinden tartışma yaratılmak istendiğini kaydederek, pankartın, Seçim Koordinasyon Merkezi ve İl Başkanlığının bilgisi ve talimatı dışında asıldığını söyledi. Akar "Parti olarak pankart ve sloganlarımız belli bir standart ve disiplin içinde hazırlanır ve asılır. Bu pankartın ne amaçla ve kimler tarafından asıldığını araştırıyoruz" diye konuştu.
Bunlar yaşanırken merkezi Diyarbakır’da bulunan Şeyh Said Derneği ve PartiyaAzadiya Kürdistan (PAK), Türkçe adıyla “Kürdistan Özgürlük Partisi” yaptığı basın açıklamalarıyla Şeyh Said ve dava arkadaşlarının güncel politik çıkarlar için kullanılmasına tepki gösterdi.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
İki olay ve çelişkiler yumağı…
Diyarbakır’da yaşanan iki olay hem kentin, hem de Türkiye’nin gündemini belirledi ve bu iki olayla birlikte başlayan tartışmalar daha uzunca bir süre devam edeceğe benziyor.
Şimdi birincisinden başlayayım. 21 Mart Diyarbakır Nevruz’u her açıdan çok önemliydi. Önemliydi çünkü ‘çözüm süreci buzdolabına kaldırılmış’, 25 Temmuz 2015’te bu çatışmalar yeniden başlamış, Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi ve birçok yerde sokağa çıkma yasakları devam ediyor, DBP ve HDP’nin eş genel başkanları, bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve binlerce siyasetçi ile partili tutuklanmış, Belediyelere kayyım atanmış bir tablo vardı ortada…
Tüm bu olup bitenlerin ardından DBP ve HDP'nin toplantılarının cılız katılımlarla yapılması ‘artık kimse bunlara itibar etmiyor, eylemlerine kimse katılmıyor’ algısı yaratmış ve siyasiler bunu sık sık dile getirmişti. Durum böyle olunca Diyarbakır’da ki Nevruz’un önemi iki kat arttı ve tüm gözlerin Nevruz Meydanı’na dönmesine neden oldu.
Kutlama saat 11:00 ile 16:00 saatleri arasındaydı. Ama saat 8:30 gibi muhabir arkadaşlardan Nevruz alanında bir kişinin vurulduğu haberini aldım. Bu haber üzerine daha geç saatte gitme kararı verdim Belli bir noktadan sonra alana ulaşmak için yürümeye başladım. Kontrol noktasındaki polislerin çok gergin olduğunu hissettim.
Meydan henüz dolu değildi. Ancak oluşturulan 5 kontrol noktasına yürüyerek binlerce insan geliyordu. Haa bu arada önceki yıllarda olduğu gibi belediye otobüsleri halkı alana ücretsiz taşımıyordu. Çünkü Diyarbakır genelindeki neredeyse tüm belediyelere kayyım atanmıştı. Sonuç olarak ilerleyen saatlerde meydan yüzbinlerce insanla doldu ve Nevruz coşkuyla kutlandı.
Bu arada erken saatlerde polis tarafından vurulan Kemal Kurkut olayıyla ilgili değişik şeyler duyduk. Kutlamalar sonrası Diyarbakır Valiliği konuyla ilgili bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Kurkut’un ‘’çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir’’ açıklaması yapıldı.
Bir gün sonra vurulma anına dair görüntülerin ortaya çıkması, Kemal Kurkut’un üst tarafının ise çıplak olması nedeniyle Valilikten gelen ikinci açıklamada, ‘’Olayla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca çok yönlü olarak başlatılan soruşturma devam etmektedir. Olayın idari yönüyle soruşturulması için İçişleri Bakanlığı'ndan Müfettiş görevlendirilmesi Valiliğimiz tarafından talep edilmiştir. Meydana gelen olay nedeniyle olayla ilişkili olan iki polis memuru Valiliğimizce görevden uzaklaştırılmıştır’’ denildi.
Her şey ortada... Bundan sonrasına adalet karar verecek. Sonuç ne olur şimdiden bilinmez. Çünkü önümüzde onlarca örnek var. Ama gerçek olan bir şey var ise o da artık Kemal yok.
Kemal, Adıyamanlı ama Malatya’da ikamet eden bir ailenin çocuğuydu. Üniversitede müzik bölümünde öğrenim görüyordu. Uzun boylu, yakışıklı bir gençti. Sosyal medyadaki paylaşımlarından anladığımız kadarıyla hemşehrisi Ahmet Kaya hayranı ve onun gibi asiydi. Evden izinsiz Diyarbakır’a gelmiş ve o meydandan verilecek mesaja ortak olmak istemişti. Ama olmadı, göremedi.
ŞEYH SAİD TARTIŞMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım 1 Nisan’da Diyarbakır’da bir miting gerçekleştirecek. Dolayısıyla AK Parti İl Başkanlığı tarafından kentin birçok noktasına afişler, pankartlar asıldı. Bunlardan biri ve AK Parti imzalı ‘’Her ‘Evet' Şeyh Said ve arkadaşlarına bir Fatiha'dır" pankartıydı.
Söz konusu pankart özellikle sosyal medyada başlayan tartışmaların meclise kadar taşınmasıyla farklı bir boyut aldı. Bazı kesimler, Şeyh Said’i hainlikle suçlarken, bazı kesimlerse Şeyh Said’e sahip çıkarak karşı tarafı tarih bilmezlikle suçladı.
Tartışmaların bu boyuta gelmesiyle Yenişehir ilçesi İstasyon Meydanı’ndaki pankart alelacele indirildi. Fakat burada ilginç olan ise, AK Parti’nin bu pankarta sahip çıkmamasıydı.
AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, AK Parti'nin bütün kurumsal seçim malzemelerinin, billboard, pankart, ilan ve görsellerin "kararımızevet.com" internet sitesinde yer aldığını, söz konusu pankartın kendilerini bağlamadığını söyledi.
Defalarca Şeyh Said ve arkadaşları için düzenlenen anmalara katılan ve aynı zamanda Şeyh Said'in torunlarından olan AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar da, kente asılan Şeyh Said'e ilişkin pankart üzerinden tartışma yaratılmak istendiğini kaydederek, pankartın, Seçim Koordinasyon Merkezi ve İl Başkanlığının bilgisi ve talimatı dışında asıldığını söyledi. Akar "Parti olarak pankart ve sloganlarımız belli bir standart ve disiplin içinde hazırlanır ve asılır. Bu pankartın ne amaçla ve kimler tarafından asıldığını araştırıyoruz" diye konuştu.
Bunlar yaşanırken merkezi Diyarbakır’da bulunan Şeyh Said Derneği ve PartiyaAzadiya Kürdistan (PAK), Türkçe adıyla “Kürdistan Özgürlük Partisi” yaptığı basın açıklamalarıyla Şeyh Said ve dava arkadaşlarının güncel politik çıkarlar için kullanılmasına tepki gösterdi.
Sevgiyle kalın.