MHP istemediği için ismi ‘Başkanlık’ yerine ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ olarak değiştirilen modelin oylanmasına doğru hızla ilerliyoruz. 16 Nisan’da sandık başına gidecek olan vatandaş, sisteme ya evet, ya da hayır diyecek.
Her nedense Demirel’den Özal’a bütün siyasiler, başbakanlık koltuğunda otururken cumhurbaşkanının yetkilerini fazla bulur ve kırpılması gerektiği yönünde fikre sahip olurken, ne hikmetse o koltuğa oturduktan sonra yetkilerin yetersiz olduğu yönünde bir fikre sahip olu verirler.
18 maddeden oluşan anayasa değişikliğinin oylanacağı 16 Nisan'a doğru geri sayım başladı başlamasına ancak, ortada bu 18 maddenin ne getirip, ne götüreceği yönünde kamuoyuna aydınlatıcı hiçbir bilgi verilmediği gibi sadece kişiler ve dönemler üzerinden yapılan tartışma ve polemiklerin sağlıklı olmadığı kanaatindeyim.
Cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemine geçebilmek için oyların yarısından bir fazlasını almak yeterli olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin bu sistem için yıllardan beri çalışma yaptığı bir gerçek ancak, bunu tek başına yapabilecek gücü bir türlü kendilerinde bulamadılar. AK Parti, sürekli olarak anket yapan ve bu anketlerin sonuçlarına göre siyasetini yönlendiren bir siyasi partidir. Dolayısıyla sistemin bir kazaya kurban gitmemesi için de mutlaka dışarıdan desteğe ihtiyaç duydular ve bu desteği nihayetinde MHP’de buldular.
AK Parti, MHP’den gerekli desteği buldu doğru, fakat MHP’nin içindeki muhalefet ve Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin önceki söylemleri ile hakkında yapılan çeşitli spekülasyonlar sistemin geçmesi için halen risk oluşturmaya devam ediyor. Bu da AK Parti’nin kendi içinde safları sıkılaştırmak için söylemlerini sertleştirmesine ve dışarıdan yeni destek arayışlarına itiyor. Bu yapılırken de MHP tabanını rahatsız etmemek için HDP’li milletvekilleri, DBP’li belediyeler ve Kürt siyasilere yönelik tutuklama ve gözaltılar da devam ediyor. Zaman zaman da Kürtleri yumuşatmak için bazı küçük adımlar atılıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi anketlerle hareket eden AK Parti, bu riski görmüş olacak ki son günlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde farklı arayışlara girdi. Söz konusu bölgelerde AK Parti’nin destek verdiği veya desteğiyle kurulan sivil toplum oluşumları, bazı aşiret, cemaat ve kanaat önderleriyle bölgedeki evet oylarını arttırma çabasına girdi. Bölgede, 25 Temmuz 2015’den bu yana devam eden sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, ölümler, yıkımlar sandığa nasıl yansır veya bu oluşumlar sonucu nasıl etkiler hep beraber göreceğiz. Amma velakin sokaktaki vatandaş, nüfus hareketliliğinin dışında çok fazla bir etki yaratmayacağı kanaatinde..
AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu evet bloğuna karşı, CHP ve HDP’nin yanı sıra bazı küçük partilerin oluşturduğu hayır bloğu kıyasıya mücadele ediyor. Sandıktan yarıdan bir fazla oy, ya evetçilerin yada hayırcıların galip gelmesini sağlayacaktır. Fakat yüzde 51 oy oranı her iki tarafı da mutlu etmeyecektir. Nedenine gelince, yarı yarıya kutuplaşmayı gösteren sonuç, sistem tartışmasını bitirmek yerine daha da alevlendirecektir.
Sevgiyle kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan AKKAR
Yüzde 51 yeterli olur mu?
MHP istemediği için ismi ‘Başkanlık’ yerine ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ olarak değiştirilen modelin oylanmasına doğru hızla ilerliyoruz. 16 Nisan’da sandık başına gidecek olan vatandaş, sisteme ya evet, ya da hayır diyecek.
Her nedense Demirel’den Özal’a bütün siyasiler, başbakanlık koltuğunda otururken cumhurbaşkanının yetkilerini fazla bulur ve kırpılması gerektiği yönünde fikre sahip olurken, ne hikmetse o koltuğa oturduktan sonra yetkilerin yetersiz olduğu yönünde bir fikre sahip olu verirler.
18 maddeden oluşan anayasa değişikliğinin oylanacağı 16 Nisan'a doğru geri sayım başladı başlamasına ancak, ortada bu 18 maddenin ne getirip, ne götüreceği yönünde kamuoyuna aydınlatıcı hiçbir bilgi verilmediği gibi sadece kişiler ve dönemler üzerinden yapılan tartışma ve polemiklerin sağlıklı olmadığı kanaatindeyim.
Cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemine geçebilmek için oyların yarısından bir fazlasını almak yeterli olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin bu sistem için yıllardan beri çalışma yaptığı bir gerçek ancak, bunu tek başına yapabilecek gücü bir türlü kendilerinde bulamadılar. AK Parti, sürekli olarak anket yapan ve bu anketlerin sonuçlarına göre siyasetini yönlendiren bir siyasi partidir. Dolayısıyla sistemin bir kazaya kurban gitmemesi için de mutlaka dışarıdan desteğe ihtiyaç duydular ve bu desteği nihayetinde MHP’de buldular.
AK Parti, MHP’den gerekli desteği buldu doğru, fakat MHP’nin içindeki muhalefet ve Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin önceki söylemleri ile hakkında yapılan çeşitli spekülasyonlar sistemin geçmesi için halen risk oluşturmaya devam ediyor. Bu da AK Parti’nin kendi içinde safları sıkılaştırmak için söylemlerini sertleştirmesine ve dışarıdan yeni destek arayışlarına itiyor. Bu yapılırken de MHP tabanını rahatsız etmemek için HDP’li milletvekilleri, DBP’li belediyeler ve Kürt siyasilere yönelik tutuklama ve gözaltılar da devam ediyor. Zaman zaman da Kürtleri yumuşatmak için bazı küçük adımlar atılıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi anketlerle hareket eden AK Parti, bu riski görmüş olacak ki son günlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde farklı arayışlara girdi. Söz konusu bölgelerde AK Parti’nin destek verdiği veya desteğiyle kurulan sivil toplum oluşumları, bazı aşiret, cemaat ve kanaat önderleriyle bölgedeki evet oylarını arttırma çabasına girdi. Bölgede, 25 Temmuz 2015’den bu yana devam eden sokağa çıkma yasakları, çatışmalar, ölümler, yıkımlar sandığa nasıl yansır veya bu oluşumlar sonucu nasıl etkiler hep beraber göreceğiz. Amma velakin sokaktaki vatandaş, nüfus hareketliliğinin dışında çok fazla bir etki yaratmayacağı kanaatinde..
AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu evet bloğuna karşı, CHP ve HDP’nin yanı sıra bazı küçük partilerin oluşturduğu hayır bloğu kıyasıya mücadele ediyor. Sandıktan yarıdan bir fazla oy, ya evetçilerin yada hayırcıların galip gelmesini sağlayacaktır. Fakat yüzde 51 oy oranı her iki tarafı da mutlu etmeyecektir. Nedenine gelince, yarı yarıya kutuplaşmayı gösteren sonuç, sistem tartışmasını bitirmek yerine daha da alevlendirecektir.
Sevgiyle kalın.