Ömür sermayemiz avuçlarımızın arasından akıp gidiyor.
Ne dur diyebiliyoruz.
Nede geçmiş ömrümüzden ders çıkartıyoruz.
Geldiğimiz noktaya baktığımızda ,
Allah Azimüşşanın rızasını kazanmak için ne yaptık?
Yükümlü olduğumuz İslam davasına ne kadar hizmet edebildik?
Peygamberimizin ömrünü adadığı davaya ne kadar sahip çıkabildik?
Dini İslamın muzaffer olması için ne kadar çalıştık ,çabaladık ?
Tefekkür edip nefislerimizi muhasebeden geçirmemiz lazım.
Hesaba çekilmeden hesaba çekmemiz lazım kendimizi...
Ölüm bize uğramadan önce, ebedi saadetimiz için gelin bir şeyler yapalım.
Dünyevi arzu ve isteklerimizi bir tarafa iterek.
Allahın Resülü gibi bu davaya canımızla ,malımızla hizmet edelim.
Allah Azimüşşanın rızasını kazanacak amellerde bulunalım.
İlk sıraya Rabbimizi alalım ki
dünyevi hırs ve nefsi tutsaklıktan kurtulabilelim.
Rabbe hakkıyla kul olma şerefine nail olabilelim.
Şöyle dediğinizi duyar gibiyim.
Allah bize rahmet eder ,zaten bizler amelimize güvenmiyoruz ki,
Rabbimizin rahmetine güveniyoruz,
Doğrusu nefsim de aynı şeyleri bana telkin ediyor. 
Taki Allah Azimüşşanın  
Fatır süresinde 5 ayetle muhatap olana  kadar...
Rabbi Teala da bizim gibi düşünen kullarına hitap ediyor.
İnsanlar! 
Allah’ın vâdi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın;
 o çok hilekâr şeytan da Allah’ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın.

Bu ayeti kerimenin ışığın da 
Rabbi Teala tarafından bizim gibi düşünen kullarını ikaz ettiğini görüyoruz.
Ya Allah bizi rahmetiyle karşılamazsa,o zaman halimiz nice olur,hiç düşündünüz mü?

Ey Nefsim!
Gaflette kalma ,dünyaya dalma.
Allah Azimüşşanı sakın unutma !
Rabbe giden bir yol tut.
Tutmazsan bilki ölüm zaten sana tutunmuştur.
Daha vakit mi var diyorsun?
Bir etrafına bak
Yaşıtların kabirleri doldurmuştur.

Selam ve dua ile...