Gazetecinin ilk birincil görevi, kamuoyunu bilgilendirmektir.
Gazeteciliğin en önemli parçası yazmaktır. Gazetecilik yazma tecrübesinin yanında yazıyı ilgi çekici hale getirmeyi zorunlu kılar.
Bunun da bazı kıstasları bulunmaktadır. Haber toplarken veya röportaj yaparken edepli ve saygılı hareket etmek; tarafsız olmak bir gazeteci için esas prensiptir. Dayanaksız suçlamalar veya yalan haberler de meslek etiğine aykırıdır.
Gazetecilik mesleğini yerine getirirken, kişinin kendi kendine uyguladığı denetim mekanizması olan otokontrolü elden bırakmaması gerekir.
“Basın hürdür sansür edilemez” diyerek oto kontrolünüzü yapamadığınız takdirde oto sansürle karşı karşıya kalabilirsiniz. Şu an Radyo ve TV’ lerin RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu)tarafından sansürlenmesi gibi…
Bu sebeple, etik sorumluluk daha büyük önem arz eder.
Ahlak; huy olarak bilinen, doğuştan ve sonradan kazanılan tutum ve davranışları ifade ederken,
Etik kurallar ise Meslek ahlakını ifade eder. İşin dini, siyasi, politik, kültürel, ahlaki boyutları da ayrı ayrıdır.
Etik kurallar köklü olmalı ve etik olmayan bazı yayınlar, kanuna aykırı olmayıp, sadece toplum vicdanına aykırı da olabilir.
Etik kurallar, kişinin meslek ahlakını oluştursa da;
Gazetecinin de bir dünya görüşü, bir siyasal ve toplumsal yaklaşımı, dini inancı ya da inançsızlığı olduğu da unutulmamalıdır. Bu düşünceleri elbette yazı ve yorumlarına yansıyacaktır. Ama önemli olan 'gerçek'i olduğu gibi yansıtmak ve yorumlamaktır. Asıl gazetecilikte budur.
Etik kurallar gereği
Medya, halktan yana olmalıdır. Siyasi taraflılık haberin önüne geçmemelidir Etik, mesleki kurallar, siyasi, ideolojik rüzgâra göre yön değiştirmediği takdirde, Medya’nın objektif ve tarafsız olmasından bahsedebiliriz.
Büyük önem arz eden bir konu da, basın özgürlüğü adı altın da, devletin iç ve dış güvenliğini, ülke ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tehdit edici, halkı İsyana teşvik eden, haberler, yazılar yazmak ve yaymaktır.
Üzülerek belirtiyorum ki bu “ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADI ALTIN DA BİR ÜLKENİN VE MİLLETİN BUGÜNÜ NE VE GELECEĞİNE İNDİRİLEN BİR DARBEDİR.”
Olsa olsa, bunun adı da Basın Özgürlüğü değil, Basın Darbesi olur.
Ülkesinin ve milletin menfaatini düşünerek sağduyulu, yayın yapıp, kalemini kullanan, halkı kışkırtan söylemlerden uzak duran, medya sahiplerine ve çalışanlarına "havuz”ve”yandaş”medya gibi yakıştırmalar da bulunanlar, kamu düzeninin de, genel ahlakın korunmasın da, suçların önlemesinde gazetecilik ve muhabirlik sorumluluklarını ne kadarını yerine getirebilmişlerdir?
Bunu sorgulamak lazım!
Nitekim etik kurallar muhabir ve gazeteciye, toplumu özendirici, şiddeti tetikleyici haberin nasıl verildiği hususun da sorumluluk yükler.
Bu nedenle, basılan her haber, her fotoğraf ve atılan her başlığın olası yansımalarını düşünerek hareket etmek gerekir. Profesyonel gazetecilerin, hem kendilerine, hem de parçası oldukları topluma karşı, büyük sorumlulukları olduğu gerçeği de yadsınamaz. Okura doğru bilgiyi sunmak gibi yükümlülükleri vardır. Lakin, Toplumun din algısı, geleneği, vicdani ve sosyo psikolojik tutumuna göz ardı ederek tiraj kaygısıyla kışkırtıcı haberler yapmak meslek ahlakı ve sorumluğu ile uyuşmamaktadır.
Unutmayalım ki “Bir söz savaş çıkarır, kimi zaman da yeni bir dünya tek bir sözle kurulur.”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
Gazeteci, ideolojik rüzgâra göre yön değiştirmemeli…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler deyince aklımıza ilk olarak basın ilkeleri ve etik kurallar geliyor. Peki, nedir bu kurallar?
10 Ocak Basın Meslek İlkeleri'nin ilk maddesin de“Gazetecilik mesleği kişisel çıkar ve kamu zararına yapılamaz.”
Basında etik kuralların birincisi “İfade Özgürlüğü’dür”.
Gazetecinin ilk birincil görevi, kamuoyunu bilgilendirmektir.
Gazeteciliğin en önemli parçası yazmaktır. Gazetecilik yazma tecrübesinin yanında yazıyı ilgi çekici hale getirmeyi zorunlu kılar.
Bunun da bazı kıstasları bulunmaktadır. Haber toplarken veya röportaj yaparken edepli ve saygılı hareket etmek; tarafsız olmak bir gazeteci için esas prensiptir. Dayanaksız suçlamalar veya yalan haberler de meslek etiğine aykırıdır.
Gazetecilik mesleğini yerine getirirken, kişinin kendi kendine uyguladığı denetim mekanizması olan otokontrolü elden bırakmaması gerekir.
“Basın hürdür sansür edilemez” diyerek oto kontrolünüzü yapamadığınız takdirde oto sansürle karşı karşıya kalabilirsiniz. Şu an Radyo ve TV’ lerin RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu)tarafından sansürlenmesi gibi…
Bu sebeple, etik sorumluluk daha büyük önem arz eder.
Ülkemizde, “etik kurallar” deyince “ahlak” anlaşılıyor. Oysaki
Ahlak; huy olarak bilinen, doğuştan ve sonradan kazanılan tutum ve davranışları ifade ederken,
Etik kurallar ise Meslek ahlakını ifade eder. İşin dini, siyasi, politik, kültürel, ahlaki boyutları da ayrı ayrıdır.
Etik kurallar köklü olmalı ve etik olmayan bazı yayınlar, kanuna aykırı olmayıp, sadece toplum vicdanına aykırı da olabilir.
Etik kurallar, kişinin meslek ahlakını oluştursa da;
Gazetecinin de bir dünya görüşü, bir siyasal ve toplumsal yaklaşımı, dini inancı ya da inançsızlığı olduğu da unutulmamalıdır. Bu düşünceleri elbette yazı ve yorumlarına yansıyacaktır. Ama önemli olan 'gerçek'i olduğu gibi yansıtmak ve yorumlamaktır. Asıl gazetecilikte budur.
Etik kurallar gereği
Medya, halktan yana olmalıdır. Siyasi taraflılık haberin önüne geçmemelidir Etik, mesleki kurallar, siyasi, ideolojik rüzgâra göre yön değiştirmediği takdirde, Medya’nın objektif ve tarafsız olmasından bahsedebiliriz.
Büyük önem arz eden bir konu da, basın özgürlüğü adı altın da, devletin iç ve dış güvenliğini, ülke ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tehdit edici, halkı İsyana teşvik eden, haberler, yazılar yazmak ve yaymaktır.
Üzülerek belirtiyorum ki bu “ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ADI ALTIN DA BİR ÜLKENİN VE MİLLETİN BUGÜNÜ NE VE GELECEĞİNE İNDİRİLEN BİR DARBEDİR.”
Olsa olsa, bunun adı da Basın Özgürlüğü değil, Basın Darbesi olur.
Ülkesinin ve milletin menfaatini düşünerek sağduyulu, yayın yapıp, kalemini kullanan, halkı kışkırtan söylemlerden uzak duran, medya sahiplerine ve çalışanlarına "havuz”ve”yandaş”medya gibi yakıştırmalar da bulunanlar, kamu düzeninin de, genel ahlakın korunmasın da, suçların önlemesinde gazetecilik ve muhabirlik sorumluluklarını ne kadarını yerine getirebilmişlerdir?
Bunu sorgulamak lazım!
Nitekim etik kurallar muhabir ve gazeteciye, toplumu özendirici, şiddeti tetikleyici haberin nasıl verildiği hususun da sorumluluk yükler.
Bu nedenle, basılan her haber, her fotoğraf ve atılan her başlığın olası yansımalarını düşünerek hareket etmek gerekir. Profesyonel gazetecilerin, hem kendilerine, hem de parçası oldukları topluma karşı, büyük sorumlulukları olduğu gerçeği de yadsınamaz. Okura doğru bilgiyi sunmak gibi yükümlülükleri vardır. Lakin, Toplumun din algısı, geleneği, vicdani ve sosyo psikolojik tutumuna göz ardı ederek tiraj kaygısıyla kışkırtıcı haberler yapmak meslek ahlakı ve sorumluğu ile uyuşmamaktadır.
Unutmayalım ki “Bir söz savaş çıkarır, kimi zaman da yeni bir dünya tek bir sözle kurulur.”