TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Namaz kılmayanlar…

Yazının Giriş Tarihi:
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.10.2024 03:52

“Allah’u Teala, kullarına şahadet kelimesinden sonra,

 

namazdan daha sevgili bir ibadeti farz kılmamıştır

 

Allahın Salih kulları, bu namaz ibadetine huşuyla yönelirken,

 

kimi Allahın kulları tembel tembel yönelmek de ve kimisi de hiç yönelmemektedir.

 

 

 

Resulullah efendimiz (s.a.v);
“Namaz dinin direğidir Onu bırakan dinini harap etmiş olur 
Evet, ne yazık ki namazı bırakan kendine farkın da

 

olmadan en büyük kötülüğü yapmaktadır.

 

Ama asıl kötüsü bunun farkında bile olmayışıdır.

 

 

 

Yüce Rabbimiz kitabın da şöyle buyurmaktadır.

 

“Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının

 

peşine düşen bir nesil geldi.Onlar bu tutumlarından ötürü

 

büyük bir azaba çarptırılacak lardır 

 

                                                                                   (Meryem 59) 
Günlük hayatın içinde namaz ibadetini hatırına bile getirmeyip unutanlar,

 

kılmaya kılmaya zayi edip namazını kaybedenler,

 

işte onların dünyevi arzuları o kadar ağır geldi ki, unuttular: Neyi?

 

Namaz kılmayı ve unuttular: Yine neyi? Ahirette ki hesabı.

 

Yazık: Peki, neden? Nitekim kendilerine yazık ettiler.

 

Ama neden yazık ettiler?  Çünkü o kadar dünyevi hesap kitap içinde namaz

 

kılmamanın hesabını ve ondan gelecek azabı hesap etmediler.

 

Bunu hiç düşünmediler.

 

 

 

Bir gün herkes gibi kendilerinin de dünya hayatına

 

gözlerini yumacaklarını, yanların da sevdiklerini veya dünyevi yatırımlarını

 

götüremeyeceklerini gerçekten düşünselerdi,

 

dünyaya çalıştıkları gibi ahiret hayatı için de çalışırlardı. Ve yine,

 

Dünyadaki kısa vadeli rahatlıkları için yaptıkları yatırımın aynısını,

 

ahretteki uzun süreli rahatlıkları için de yaparlardı.

 

Hem bu daha akıllıca olmaz mıydı?

 

 

 

Resulullah efendimiz (s.a.v);

 

“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatına çalışın.

 

Yarın ölecekmiş gibi ahiret hayatına hazırlanın.” diye buyurmuştur.

 

 

 

Oysa,Namazın terki insanı şirke veya küfre götürücüdür.

 

“Kul ile şirk arasında namazın terkinden başka bir şey yoktur

 

                                                                                       (İbn Mace)

 

“Ben şirke ve küfre girecek kadar kötü biri değilim?”

 

Dediğinizi duyar gibiyim.

 

Ama dinimizi doğru düzgün bilmeyen ve öğrenmek için de çaba sarf etmeyen

 

bizler,dine göre neyin şirk veya neyin küfür olduğunu nerden bilebiliriz ki.

 

Elbette bunu en sağlam şekliyle peygamber sözünden ve yükümlü

 

olduğumuz kitaptan  yani Kur'an-ı  Kerim'den öğrenebiliriz.

 

Doğru mu?

 

Eğer ola ki ,"Toplum ve hayat şartları içinde bütün öğrendiklerim bana yetiyor” diyorsanız,

 

Beni mazur görün, o zaman şu soruyu yöneltmek aklıma gelir.

 

Eğer hüviyetlerimiz de “Dini-İslam” yazılıysa,

 

Bizde “Elhamdülillah Müslüman’ız” diyorsak,

 

Dinimizi kulaktan duyma bilgilerle değil de kaynağından araştırıp, öğrenmemiz

 

daha doğru olmaz mı?

 

“Eğer öğrenip bilerek yapmaktansa, öğrenmeyip yaparak daha az günaha

 

girerim düşüncesindeyseniz.”

 

Şu Hadisi şerifi sizlere hatırlatırım,

 

“Âlimin uykusu, cahilin ibadetinden daha hayrlıdır.”

 

Allah bize sormaz mı?

 

Kulum sana verdiğim ömür sermayesi içerisin de,peygamber aracılığıyla göndermiş olduğum kitabım Kur’an-ı Kerim ve peygamberlere  niye uymadın. Neden helal ve haram sınırlarıma göre hayatını düzenlemedin?

 

Derse ne yaparız? Kuranın ifadesiyle;

 

“Ya Rab!  Bizi tekrar dünyaya gönder mi ?” deriz.

 

Allah’u Teala da,

 

" Sen oradan gelmiyor musun kulum derse ?"

 

O zaman bizim sonumuz ne olacak.

 

Hiç düşündük mü?

 

Düşünmedikse henüz bunun için geç değil.

 

 

 

"Zararın neresinden dönersek kardır."

 

Şunu da unutmayalım.

 

Allahın emirlerine uyup, uymamak ve ahiretimize yatırım yapıp yapmamak bizlerin elinde,

 

“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”

 

                                                                                                                          (Enam:162)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.