Yılbaşının yaklaşmasıyla birlikte ülkemizde yaşanan heyecan ve hazırlıklar dikkat çekiyor. Çam ağacı süslemeleri, hediyeler, yılbaşına özel eğlenceler ve daha fazlası… Ancak bu geleneklerin kaynağı ve bizlere etkisi üzerine düşünmek gerekiyor.
Yılbaşı kutlamalarının, aslında Hıristiyan topluluklara özgü bir gelenek olan Noel ile karıştırılması tesadüf müdür? Bu sorunun yanıtını ararken, geçmişte Hıristiyan misyonerlerin toplumsal etkilerinin bugünlerde bir yansımasını yaşıyor olabileceğimizi unutmamalıyız. Günümüzde birçok Müslüman, farkında olmadan bu adetleri benimsemekte ve kendi inanç değerlerini arka planda bırakmaktadır.
Üsküdar’da geçen bir hikâye, bu durumun sosyal hayattaki izdüşümünü çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Yılbaşı öncesi kuruyemişçi önündeki sırada Müslümanlar, Hıristiyan bir bireyden şöyle bir serzeniş işitiyor: “Yılbaşında bayramımızı rahat bırakın. Biz Ramazan’da sizin pide sıranıza giriyor muyuz?” Bu sözler, bir yüzleşmeyi çağrıştırıyor: Kendi kültür ve değerlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz?
Üstat Necip Fazıl Kısakürek, bu meselede Müslümanlar için önemli bir duruş sergiliyor:
“7 Hıristiyan bir danaya ortak olmadıkça; yılbaşı falan kutlamam.”
Bu söz, Hıristiyanların dini bir ritüeli olan Noel’i, yılbaşı eğlencesi adı altında benimseyenlerin yaşadığı kimlik karmaşasına dikkat çekiyor. Peki, Resulullah’ın (s.a.v) sözleri bizlere ne anlatıyor?
• “Kim bir kavme benzerse, o onlardandır.” (Ebu Davud)
• “Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” (Tirmizi)
Bu hadisler, başka din ve kültürlere özenmekten kaçınmamız gerektiğini açıkça ifade eder. Çünkü kılık kıyafet, davranış ve alışkanlıklar, inancın ve ahlâkın yansımasıdır.
Bu ayet, inançların ve değerlerin net bir şekilde ayrılması gerektiğini vurgular. Yılbaşını Hıristiyan adetlerine öykünerek kutlamak, İslâm’ın özünden uzaklaşmaya yol açabilir. Müslümanlar olarak kendi bayramlarımızı ve değerlerimizi yaşatmak, kültürümüze sahip çıkmanın en temel yoludur.
Yeni bir yıla girerken, bu değerlendirmeler ışığında kendi inanç ve kültürümüzü gözden geçirmeliyiz. Kutlamalarımız, özümüzle ne kadar uyumlu? Bu soruyu kendimize samimiyetle sormalı ve adımlarımızı buna göre atmalıyız.
Selam ve dua ile...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Dilek Çiftçi
Hangi Kültürün İzindeyiz..
Hangi Kültürün İzindeyiz..
Yılbaşının yaklaşmasıyla birlikte ülkemizde yaşanan heyecan ve hazırlıklar dikkat çekiyor. Çam ağacı süslemeleri, hediyeler, yılbaşına özel eğlenceler ve daha fazlası… Ancak bu geleneklerin kaynağı ve bizlere etkisi üzerine düşünmek gerekiyor.
Yılbaşı kutlamalarının, aslında Hıristiyan topluluklara özgü bir gelenek olan Noel ile karıştırılması tesadüf müdür? Bu sorunun yanıtını ararken, geçmişte Hıristiyan misyonerlerin toplumsal etkilerinin bugünlerde bir yansımasını yaşıyor olabileceğimizi unutmamalıyız. Günümüzde birçok Müslüman, farkında olmadan bu adetleri benimsemekte ve kendi inanç değerlerini arka planda bırakmaktadır.
Üsküdar’da geçen bir hikâye, bu durumun sosyal hayattaki izdüşümünü çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Yılbaşı öncesi kuruyemişçi önündeki sırada Müslümanlar, Hıristiyan bir bireyden şöyle bir serzeniş işitiyor: “Yılbaşında bayramımızı rahat bırakın. Biz Ramazan’da sizin pide sıranıza giriyor muyuz?” Bu sözler, bir yüzleşmeyi çağrıştırıyor: Kendi kültür ve değerlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz?
Üstat Necip Fazıl Kısakürek, bu meselede Müslümanlar için önemli bir duruş sergiliyor:
“7 Hıristiyan bir danaya ortak olmadıkça; yılbaşı falan kutlamam.”
Bu söz, Hıristiyanların dini bir ritüeli olan Noel’i, yılbaşı eğlencesi adı altında benimseyenlerin yaşadığı kimlik karmaşasına dikkat çekiyor. Peki, Resulullah’ın (s.a.v) sözleri bizlere ne anlatıyor?
• “Kim bir kavme benzerse, o onlardandır.” (Ebu Davud)
• “Bizden başkasına benzeyen bizden değildir.” (Tirmizi)
Bu hadisler, başka din ve kültürlere özenmekten kaçınmamız gerektiğini açıkça ifade eder. Çünkü kılık kıyafet, davranış ve alışkanlıklar, inancın ve ahlâkın yansımasıdır.
*Duruşumuzu Belirlemek*
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” (Kâfirun, 6)
Bu ayet, inançların ve değerlerin net bir şekilde ayrılması gerektiğini vurgular. Yılbaşını Hıristiyan adetlerine öykünerek kutlamak, İslâm’ın özünden uzaklaşmaya yol açabilir. Müslümanlar olarak kendi bayramlarımızı ve değerlerimizi yaşatmak, kültürümüze sahip çıkmanın en temel yoludur.
Yeni bir yıla girerken, bu değerlendirmeler ışığında kendi inanç ve kültürümüzü gözden geçirmeliyiz. Kutlamalarımız, özümüzle ne kadar uyumlu? Bu soruyu kendimize samimiyetle sormalı ve adımlarımızı buna göre atmalıyız.
Selam ve dua ile...