TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gündemi nasıl değerlendirmeliyiz!

Yazının Giriş Tarihi: 05.11.2024 19:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.11.2024 19:59

Son günlerde devlet erkanından gelen bazı açıklamalar, gündeme adeta bomba gibi düştü. FETÖ liderinin ölüm haberinin ardından, Sayın Bahçeli'nin Abdullah Öcalan’la ilgili yaptığı açıklama pek çok soruyu akıllara getirdi. Acaba uzun süre önce rafa kaldırılan çözüm süreci yeniden mi gündeme getiriliyor? İbrahim Halil Yıldız ve Şen Yaşar ailesi arasında düzenlenen barış yemeğine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Ahmet Türk’ün de katılım sağlaması, ardından Demokratik Bölgeler Partisi'ne (DBP) ait dört belediyeye kayyum atanması… Tüm bunlar neyin işareti? Hangi mesajlar veriliyor? Kimler kazanç sağlayacak, kimler kaybedecek?

Olaylara dair aceleyle çıkarımlar yapmadan önce, belki de ünlü Çin filozofu Lao Tzu'nun ders niteliğinde bir hikayesine kulak vermek gerek.

**Yaşlı Adamın Atı ve Yargının Tehlikeleri**

Bir köyde, beyaz bir atı olan yaşlı bir adam yaşarmış. Fakir olmasına rağmen, bu atı pek çok kişi kıskanırmış. Kral bile bu atı almak istemiş; ama yaşlı adam, “Bu bir at değil, bir dost. Dost satılır mı?” diyerek teklifi reddetmiş.

Bir gün at kaybolmuş. Köylüler yaşlı adamı suçlayarak, “Atını koruyamadın, şimdi ne paran var ne de atın,” demişler. Ancak yaşlı adam, “Acelemiz yok, sadece atım kayboldu; olayın devamını bilmiyoruz,” diye cevap vermiş.

Birkaç gün sonra at geri dönmüş ve yanında birçok vahşi at getirmiş. Köylüler, “Haklı çıktın, başına devlet kuşu kondu,” demişler. Ancak yaşlı adam yine, “Sadece at geri döndü; bundan sonrası bizim yorumumuz,” diyerek temkinli yaklaşmış.

Derken, yaşlı adamın tek oğlu vahşi atları terbiye etmeye çalışırken ayağını kırmış. Köylüler yine, “Şimdi daha kötü durumdasın,” demişler. Yaşlı adam ise yine aynı sözleri tekrarlamış: “Sadece oğlumun bacağı kırıldı; bundan sonrası bizim yargımız.”

Bir süre sonra savaş çıkmış ve tüm gençler askere alınmış; ancak yaşlı adamın oğlu sakat olduğu için evde kalmış. Köylüler tekrar gelip, “Yine haklı çıktın, oğlunun bacağının kırılması bir şansmış,” demişler. Yaşlı adam ise onlara son bir ders vermiş: “Sadece bilinen gerçeği söyleyin; yargılamaktan kaçının. Hayat, parçalı olarak gelir, sonucu ancak zaman gösterir.”

**Erken Yargılamanın Riskleri**

Bu hikaye, hepimize önemli bir ders veriyor: Olayların bir anlık görüntüsüne bakarak kesin yargılara varmak yanıltıcı olabilir. Özellikle toplumsal ve siyasal meselelerde, ilk göründüğü gibi olmayan birçok alt anlam ve çıkar çatışması bulunabilir.

Bugün yaşanan gelişmelerin ardında hangi niyetlerin ve stratejilerin yattığını kestirmek zor. Devlet büyüklerinin açıklamalarını ve alınan kararları değerlendirirken, aceleci sonuçlardan kaçınıp olayları derinlemesine analiz etmek, bekleyip sürecin akışını görmek en sağlıklı yaklaşım olacaktır.

Belki de yaşlı adamın bilgece tavrıyla söylemek gerekirse: Sadece olanı gözlemleyelim ve yargıya varmaktan kaçınalım. Çünkü hayat, bizlere sonuçları zamanla gösterecek bir yolculuk sunuyor. Bu yolculukta dikkatli olup her parçayı tamamlarken acele etmemek, en doğru analizleri yapmamızı sağlayacaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
google-site-verification=17JdBYTmCkOQ47__lWfiskKil_Sy4SbKNeDzgk4fPXs
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.