Emekliler, yıllardır ekonomik zorluklarla boğuşurken, AK Parti hükümeti tarafından uygulanan politikalar durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Yeniden değerleme oranını %44 olarak belirleyen hükümet, memur, işçi ve emeklilere ise sefalet niteliğinde zamlar yapmayı tercih etti.

Asgari ücrete %30 oranında zam açıklanırken, TÜİK’in gerçeği yansıtmayan verileriyle memur ve memur emeklilerine %11,54, işçi ve Bağ-Kur emeklilerine ise %15,75 zam yapıldığı duyuruldu. Ancak bu rakamlar, halkın günlük hayatındaki gerçek artışlarla kıyaslandığında son derece yetersiz kalıyor. Çarşıda ve pazarda fiyatlar %100’lere varan oranlarda artarken, kiralar %50-60 oranında yükselmiş durumda. Eğitim, sağlık, ulaşım ve iletişim masrafları karşısında maaşlar adeta eriyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve AK Parti yönetimi ise bu tabloyu bir başarı hikayesi gibi sunarak halktan sabır talep ediyor. Elbette ortada bir “başarı” var. Ancak bu, sürdürülebilir açlık ve yoksulluk sistemini kurmanın başarısından başka bir şey değil.

Vatandaşların en temel haklarından biri olan insanca yaşam hakkı, ekonomik politikaların gölgesinde yok sayılıyor. Emekli, memur ve işçi kesimi, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilerek adeta kaderine terk ediliyor. Bu tabloya “başarı” demek, halka yapılan büyük bir haksızlık ve vicdansızlıktır.

Halk, hak ettiği refahı ve adaleti talep etmeye devam edecek. Adaletin ve insan onuruna yakışır bir yaşamın önünde duran bu sürdürülemez sistemin değişmesi ise bir zorunluluk haline gelmiştir.