—Bu hafta işim Siverek te uzun sürecek, yarın paşalar beni bekli istersen sende gel hı!
Orada bir şeğ varmış sana bir üfürsün ay yıldız güneş derken deli meli olursun,
Ayşe.
—Yok yok ben siye kurban yok af et beni, şeğe sonra gideriz he olmaz mı? İyiyim valla
Bedir ağa.
—Tamam tamam, cııık cıııık yemeğini ye ya tövbe tövbe.
Yemeklerini yedikten sonra bir müddet sesiz kaldılar, Ayşe gizli, gizli gökyüzüne bakıyordu.
Bedir ağa kadim dostu jiyanın başına gelen felakete üzülürken bir taraftan da…
Nshanın kahpeliğini düşünüyordu… Bu nefret nerden peydahlanmıştı!
Ama sonuçta bu ovanın ağasıydı köy odasına gitmeli ortak ve marabalarına talimatlar vermeliydi, belli ki Siverek te işi üzün sürecekti…memleketin hali hal değildi.
Bir taraftan yurdun şimdilik gizli gizli her tarafı işkal altına alınırken bir taraftan da yokluk almış başını gidiyordu yetmiyordu…sadık-ı millet dedikleri bu gayri Müslim milletlerden…
Nshan gibi veletler türüyordu… Bir milletin hürriyet sevdası bağrından
Bedir ağa.
—Ben odaya gideceğim sen yat öyle ay,a maya gökyüzüne bakıp durma haaa…
Hayvanların tuzunu da ver, deli, bana kendine küfür ettirme kendine!
Ayşe.
—Tamam, ağam tamam, sen yeter ki kızma uğurlar olsun tamam, sen başımızda ol yeter!
Bedir ağa cevap bile vermeden. Az önce soyduğu çarığı Ayşe tekrar erine giydirmişti!
Bedir ağa gidene kadar hayran, hayran arkasından baktı taaaa gözden kayboluna kadar…
Seviyordu bedir ağayı tarifsiz bir aşkla…Nasıl sevmesin ki hem amca oğlu hem kocası!
Heyecanla koşarak gitti ahıra Hayvanlara eline aldığı kaya tuzunu bir güzel serptikten sonra... Ahırın en dibindeydi Fistanını yukarıya çekerek şişin yanına oturdu…
Yağdan iyice yumuşamış yünü eline aldı, bir müddet baktı içindeki coşkuya hâkim olamıyordu. İnanmıştı ya bir kere, çerçinin karısına…
Buydu işte kısırlığa ilaç buydu…
Ayşe ahırın içindeki koyun ve kuzuya gözü değdiğinde coşkusu bir kez daha artmıştı.
Anaç bir koyunun yünüydü ve onda kuzu varsa, kuzusu olmuşsa onunda olacaktı…
Şişi yerden kaldırdı. Elindeki yağlı yünü bir güzel tampon haline getirdi. Rahmine doğru yavaş, yavaş iterken nefes nefese kalıyordu. Gidebildiği, kadarıyla içeriye iterken…
Birden gözünden bir şimşek çaktı. tok bir acı his etmeye başlamasına rağmen durmuyordu Ayşe yanmış soğanı da aynı metotla rahmin derinliklerine yolladı. Şişi geri çektiğinde kan gelmeye başlamıştı bahar sıcağında üşüyordu, titriyordu, anacak kalka bildi çömeldiği yerden tüm çektiği acıya rağmen yerde yatan kuzuya baktıkça umudu daha da artarak. ‘’Olacak, olacak’’ diyordu bende kadınım uğursuz değilim olacak kem gözle bakmayacaklar ‘’olacak oğlum olacak’’ …
Ve ansızın olduğu yere yıkılmıştı, bayılmıştı Ayşe, ne kadar baygın kaldı bilemiyoruz… Kuzu yavaş yavaş baygın yatan Ayşe doğru ilerledi elinden arta kalan tuzu yalamasıyla… Ayşe yavaş, yavaş uyanıyordu başının tepesinde ki kuzuyu görünce uzandığı yerde ağlamaya başladı Ayşe
Ayşe.
—Bizi yaratan Allah,ım bu kuzunun anası kadar değerim olsun…ben kurban rabim… bunun anasına verdiğin onuru bana da bahşet ki bedir ime bir soy vereyim nam vereyim, canımdan can vereyim ben şereftim, şan olayım.
Yüreğinin derinliklerinden çıkan bu yalvarış yakarış ahırın duvarında çınlıyordu
Ansızın! Bacağından aşağıya doğru akan sıcaklığın farkına vardı, elini akan sıvıya atı…
Ve ışığa doğru tutuğunda kan olduğunu anlayınca biraz korkmuş olacak ki bir an heyecanlandı bayıldığı yerden kalktı. Başı, dünyaya dönüyordu, ama dik durdu sendelense de, gam yemedi anne olacaktı anne… Ölüm nedir ki adresi yüreğindeydi Ayşe için ya evlat ya ölüm.
Çamura bölünen elbisesini çıkarmak için zaten tek yaşadıkları odaya doğru sersemleyerek ilerledi, yavaş yavaş üstünü çıkardı, yıkanamazdı ki kendini sıcak tutmalıydı!
Zaten su da yoktu. Hafifçe sıcak suyla kanları temizledi ve yine sıcak bir bezle tampon yaptı kendine ve yeni elbiselerini, giyerken sesli düşünüyordu…
Ayşe.
—Olacak bu iş olacak, oğlum olacak, üç hafta daha bunu yaptım mı olacak…
Koyunun kuzusu varsa benim niye olmasın, olacak oğlum kuzum olacak.
Titremesi daha geçmemişti, O haliyle gitti yataklarını dışarıya çıkararak sevki üzerine serdi, öncede çakılı olan kazıklara perdeleri bir güzel çevirdi… Sonra uymaya çalıştı…
Tüm acılarına rağmen yarına umut ederek Nefret edilen kadın olmaktan kurtulma adına…
Sabah olmuştu bedir ağa gece tüm olanlardan habersiz, heybesine gerekli eşyaları yerleştirdikten sonra atına atlarken Ayşe ye.
Bedir ağa.
—Siverek; te belki bir ay kalacağım, işim uzarsa daha da kalabilirim marabalara gerekli talimatı verdim Siverek komutanı ile işim var kim gelirse gelsin nerede olduğumu deme! sen bil yeter nede olsa amcam kızısın bu kadarda hakkın olsun Ayşe he mi? Dediğim sırdır! bilesin kimseye konuşma!baban Sait ağa,ya gidebilirsin amcama da selam de he mi
Ayşe.
—Uğurlar olsun bedir ağa Şey… varsa bana çarşı ekmeği getir olur mu Allah yolunu açık etsin…uğurlar olsun Sırını namus sayarım, emanetim sayarım
yiğidim selametle git…Merakta kalma!
Bedir ağa
—Geberdin getiririm çarşı ekmeği varsa! dinsiz oğlu dinsiz, bulursam getirim biz ne dert eyiz o ne dertte baban daima çarşı ekmeği yer tövbe tövbe
Bedir ağa Atına atlarken söyleniyordu dişlerini gıcır tarak içten söyleniyordu bedir ağa
’’Senin neyine getireceğim dölsüz karı sanki hakkı var gâvur oğlu gâvur’’….
Bedir ağa Hızla salunca tepesini aşarken ayşe hayran hayran arkasından baka kalmıştı…
Bedir ağa gözden kaybolana kadar öylece bakıyordu…hasret kalmıştı bile bu yiğit erine!
Ayşe birden nefes nefese kalan jiyanın sesiyle irkildi…
(Devam Edecek)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bilal BEBE
Nefretin Çocukları 16)
Bedir ağa
—Bu hafta işim Siverek te uzun sürecek, yarın paşalar beni bekli istersen sende gel hı!
Orada bir şeğ varmışsana bir üfürsün ay yıldız güneş derken deli meli olursun,
Ayşe.
—Yok yok ben siye kurban yok af et beni, şeğe sonra gideriz he olmaz mı? İyiyim valla
Bedir ağa.
—Tamam tamam, cııık cıııık yemeğini ye ya tövbe tövbe.
Yemeklerini yedikten sonra bir müddet sesiz kaldılar, Ayşe gizli, gizli gökyüzüne bakıyordu.
Bedir ağa kadim dostu jiyanın başına gelen felakete üzülürken bir taraftan da…
Nshanın kahpeliğini düşünüyordu… Bu nefret nerden peydahlanmıştı!
Ama sonuçta bu ovanın ağasıydı köy odasına gitmeli ortak ve marabalarına talimatlar vermeliydi, belli ki Siverek te işi üzün sürecekti…memleketin hali hal değildi.
Bir taraftan yurdun şimdilik gizli gizli her tarafı işkal altına alınırken bir taraftan da yokluk almış başını gidiyordu yetmiyordu…sadık-ı millet dedikleri bu gayri Müslim milletlerden…
Nshan gibi veletler türüyordu… Bir milletin hürriyet sevdası bağrından
Bedir ağa.
—Ben odaya gideceğim sen yat öyle ay,a maya gökyüzüne bakıp durma haaa…
Hayvanların tuzunu da ver, deli, bana kendine küfür ettirme kendine!
Ayşe.
—Tamam, ağam tamam, sen yeter ki kızma uğurlar olsun tamam, sen başımızda ol yeter!
Bedir ağa cevap bile vermeden. Az önce soyduğu çarığı Ayşe tekrar erine giydirmişti!
Bedir ağa gidene kadar hayran, hayran arkasından baktı taaaa gözden kayboluna kadar…
Seviyordu bedir ağayı tarifsiz bir aşkla…Nasıl sevmesin ki hem amca oğlu hem kocası!
Heyecanla koşarak gitti ahıra Hayvanlara eline aldığı kaya tuzunu bir güzel serptikten sonra... Ahırın en dibindeydi Fistanını yukarıya çekerek şişin yanına oturdu…
Yağdan iyice yumuşamış yünü eline aldı, bir müddet baktı içindeki coşkuya hâkim olamıyordu. İnanmıştı ya bir kere, çerçinin karısına…
Buydu işte kısırlığa ilaç buydu…
Ayşe ahırın içindeki koyun ve kuzuya gözü değdiğinde coşkusu bir kez daha artmıştı.
Anaç bir koyunun yünüydü ve onda kuzu varsa, kuzusu olmuşsa onunda olacaktı…
Şişi yerden kaldırdı. Elindeki yağlı yünü bir güzel tampon haline getirdi. Rahmine doğru yavaş, yavaş iterken nefes nefese kalıyordu. Gidebildiği, kadarıyla içeriye iterken…
Birden gözünden bir şimşek çaktı. tok bir acı his etmeye başlamasına rağmen durmuyordu Ayşe yanmış soğanı da aynı metotla rahmin derinliklerine yolladı. Şişi geri çektiğindekan gelmeye başlamıştı bahar sıcağında üşüyordu, titriyordu, anacak kalka bildi çömeldiği yerden tüm çektiği acıya rağmen yerde yatan kuzuya baktıkça umudu daha da artarak. ‘’Olacak, olacak’’ diyordu bende kadınım uğursuz değilim olacak kem gözle bakmayacaklar ‘’olacak oğlum olacak’’ …
Ve ansızın olduğu yere yıkılmıştı, bayılmıştı Ayşe, ne kadar baygın kaldı bilemiyoruz… Kuzu yavaş yavaş baygın yatan Ayşe doğru ilerledi elinden arta kalan tuzu yalamasıyla… Ayşe yavaş, yavaş uyanıyordu başının tepesinde ki kuzuyu görünce uzandığı yerde ağlamaya başladı Ayşe
Ayşe.
—Bizi yaratan Allah,ım bu kuzunun anası kadar değerim olsun…ben kurban rabim… bunun anasına verdiğin onuru bana da bahşet ki bedir ime bir soy vereyim nam vereyim, canımdan can vereyim ben şereftim, şan olayım.
Yüreğinin derinliklerinden çıkan bu yalvarış yakarış ahırın duvarında çınlıyordu
Ansızın! Bacağından aşağıya doğru akan sıcaklığın farkına vardı, elini akan sıvıya atı…
Ve ışığa doğru tutuğunda kan olduğunu anlayınca biraz korkmuş olacak ki bir an heyecanlandı bayıldığı yerden kalktı. Başı, dünyaya dönüyordu, ama dik durdu sendelense de, gam yemedi anne olacaktı anne… Ölüm nedir ki adresi yüreğindeydi Ayşe için ya evlat ya ölüm.
Çamura bölünen elbisesini çıkarmak için zaten tek yaşadıkları odaya doğru sersemleyerek ilerledi, yavaş yavaş üstünü çıkardı, yıkanamazdı ki kendini sıcak tutmalıydı!
Zaten su da yoktu. Hafifçe sıcak suyla kanları temizledi ve yine sıcak bir bezle tampon yaptı kendine ve yeni elbiselerini, giyerken sesli düşünüyordu…
Ayşe.
—Olacak bu iş olacak, oğlum olacak, üç hafta daha bunu yaptım mı olacak…
Koyunun kuzusu varsa benim niye olmasın, olacak oğlum kuzum olacak.
Titremesi daha geçmemişti, O haliyle gitti yataklarını dışarıya çıkararak sevki üzerine serdi, öncede çakılı olan kazıklara perdeleri bir güzel çevirdi… Sonra uymaya çalıştı…
Tüm acılarına rağmen yarına umut ederek Nefret edilen kadın olmaktan kurtulma adına…
Bedir ağa.
—Siverek; te belki bir ay kalacağım, işim uzarsa daha da kalabilirim marabalara gerekli talimatı verdim Siverek komutanı ile işim var kim gelirse gelsin nerede olduğumu deme! sen bil yeter nede olsa amcam kızısın bu kadarda hakkın olsun Ayşe he mi? Dediğim sırdır! bilesin kimseye konuşma!baban Sait ağa,ya gidebilirsin amcama da selam de he mi
Ayşe.
—Uğurlar olsun bedir ağa Şey… varsa bana çarşı ekmeği getir olur mu Allah yolunu açık etsin…uğurlar olsun Sırını namus sayarım, emanetim sayarım
yiğidim selametle git…Merakta kalma!
Bedir ağa
—Geberdin getiririm çarşı ekmeği varsa! dinsiz oğlu dinsiz, bulursam getirim biz ne dert eyiz o ne dertte baban daima çarşı ekmeği yer tövbe tövbe
Bedir ağa Atına atlarken söyleniyordu dişlerini gıcır tarak içten söyleniyordu bedir ağa
’’Senin neyine getireceğim dölsüz karı sanki hakkı var gâvur oğlu gâvur’’….
Bedir ağa Hızla salunca tepesini aşarken ayşe hayran hayran arkasından baka kalmıştı…
Bedir ağa gözden kaybolana kadar öylece bakıyordu…hasret kalmıştı bile bu yiğit erine!
Ayşe birden nefes nefese kalan jiyanın sesiyle irkildi…
(Devam Edecek)