Cemaatler gizli, gizli, var… Herkes var… Ama demokraside var!
İşte o dönemlerde… Muhalefetin haykırdığı laflar vardı…
Çiçek hanımlar… Davulcu damat ve en önemlisi yetim hüsnü…
Parti içersin de savunma bakanı bir biraz sesini yükseltince Özallar… Basın önünde… Demeç, üzerine demeç veriyorlardı… Bu çatlak sese bir isyan vardı.
Kızmışlardı hüsnü doğana… Esassan bunu adı yetim hüsnü diyorlardı… Özallar.
Ve bu söylemler, parti içersin de çekişmeler… ANAP’ın sonunu hazırladı.
Şimdi bir daha günümüze tekerrür edelim…
22 Mart 2014 adalet ve kalkınma partisi…(AKP) içi çatlak sesler gelmeye başladı…
Bülent Arınç’la Ankara belediyesi gökçek arasındaki kavga… Selam dedi siyasi sahneye…
Başbakan Ahmet Davutoğlu …Cumhurbaşkanıyla ehhh biraz hatır selam var….
Kısacası arif kardaş… AKP’de ANAP sendromu, mu yaşanıyor öyle ise çöküş başladı…
Günahlar sofraya sen bunu yaptın… Söylemleri bizi bekliyor selam demokrasi!
Biz dedik azıcık ucundan… Meselenin
Arif’e tarif etik… Arifçe! İster gül atarsınız ister diken saplarsınız gül de bizim dikende…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bilal BEBE
AK Parti’de ANAP sendorumu, mu yaşanıyor?
Selamlar dostlar.
Sanki evet öyledir! Öyle kokular geliyor…
Gelin geçmişe bin dokuz yüz seksen dokuz senesine gidelim
Anavatan partisi (ANAP) şimdiki Adalet ve kalkınma partisi (AKP) gibi…
Şaha kalkmış siyasi anlamda halkın gönlünde taht kurmuştu…
Rahmetlik sekizinci cumhurbaşkanımız Turgut Özal, devrim üzerine devrim yapıyordu.
Halktan biri, halk gibi yaşayan biri idi… ama başbakanlık yetmemiş…
Cumhurbaşkanı sevdası yanı sıra kurduğu partinin tek adam olma çabası…
Belki de ölüme gitmesinin birkaç sebeplerinden biri olmuştur.
Tarih tekerrüründe tekerrür edelim buyurunuz!
Yıl 1989 263 oyla, 8 cumhurbaşkanı Turgut Özal ilan edildi…
Ara geçişlerden hemen sonra yıldırım Akbulut başbakan ilan edildi…
Yıldırım Akbulut kabinesinde yer bulan İstanbul ve İzmir milletvekili olan…
Özalların, da akrabası olan hüsnü Doğan milli savunma bakanı olmuştu…
Buraya kadar her şey tıkırında işliyordu…
Farklı bir cumhurbaşkanı… Farklı bir başbakan… Farklı bir kabine…
O dönem tek adam Özal’dı bunu resmen bilmesek te öyle idi!
O dönemde de her kes var her muhalefet var, isimler farkı farklı olmayanları hatırlatalım…
Alpaslan Türkeş, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, sendikalar. Ergenekon…
Paralel, PKK, yandaş medya, muhalif medya, akil adamlar, akil olmayan adamlar…
Cemaatler gizli, gizli, var… Herkes var… Ama demokraside var!
İşte o dönemlerde… Muhalefetin haykırdığı laflar vardı…
Çiçek hanımlar… Davulcu damat ve en önemlisi yetim hüsnü…
Parti içersin de savunma bakanı bir biraz sesini yükseltince Özallar… Basın önünde… Demeç, üzerine demeç veriyorlardı… Bu çatlak sese bir isyan vardı.
Kızmışlardı hüsnü doğana… Esassan bunu adı yetim hüsnü diyorlardı… Özallar.
Ve bu söylemler, parti içersin de çekişmeler… ANAP’ın sonunu hazırladı.
Şimdi bir daha günümüze tekerrür edelim…
22 Mart 2014 adalet ve kalkınma partisi…(AKP) içi çatlak sesler gelmeye başladı…
Bülent Arınç’la Ankara belediyesi gökçek arasındaki kavga… Selam dedi siyasi sahneye…
Başbakan Ahmet Davutoğlu …Cumhurbaşkanıyla ehhh biraz hatır selam var….
Kısacası arif kardaş… AKP’de ANAP sendromu, mu yaşanıyor öyle ise çöküş başladı…
Günahlar sofraya sen bunu yaptın… Söylemleri bizi bekliyor selam demokrasi!
Biz dedik azıcık ucundan… Meselenin
Arif’e tarif etik… Arifçe! İster gül atarsınız ister diken saplarsınız gül de bizim dikende…